hesabın var mı? giriş yap

  • (yoğun bakımda gördüğüm ilk insan hemşireydi haliyle, ona hitaben)

    - hastalanırsan haber ver, ben de sana bakacağım.

    biri olaydi da ağzıma terlikle vuraydı

  • orta okulda okuyan bir ergenin aklından geçen binbir türlü sapkınlıktan ve gerzek düşünceden sadece bir tanesidir bu.
    algoritma basit:
    bir yolunu bulup kolunu ya da bacağını çatlatacak ya da kırdıracaksın.
    ertesi gün okula alçılı bir şekilde gideceksin..
    o güne kadar varlığından haberdar olmayan öğrencilerin ilgi odağı olacaksın..
    teneffüslerde başın dik, göğsün dışarda, mağrur biçimde yürüyecek; sanki yanından geçtiğin her öğrencinin seni inceden kestiğini fark etmiyormuşsun gibi doğal davranacaksın..
    öyle bir ifade vereceksin ki yüzüne; sanki içten ice acılar içinde kıvranıyormuşsun gibi, ama bu acıyı bir an bile dışarıya belli etmeyecek kadar mağrur olduğunu görecek herkes..
    kızlar etrafında pervane olacak..san bin türlü sorular soracaklar..
    "önemli bir şey değil", "büyütülecek bir şey yok" diyeceksin alçakgönüllülükle..gizemli konuşacaksın..olayın sebebini hemen açıklamayacaksın..
    kızlar sana yardımcı olmak için birbirleriyle yarışacak sonra..birisi koluna girecek, diğeri sana kantinden su getirecek..

    her şey güzel de peki bu kol, bu bacak nasıl kırılacak??

    kendi gölgesinden bile korkan bir ana kuzusuysanız elinize demir çubuk alıp onu bileğinize indirmeye cesaret edemeyeceğinizi garanti edebilirim..yani bu olay ancak doğal yollardan olmak zorunda..
    misal ne bileyim belki çözdüğünüz deneme kitaplarının altında kalıp bacağınızı çatlatabilirsiniz?!
    ya da satranç oynarken bacağınızı fil ezebilir?!

    hayatında aldığı en büyük risk klozet kapağını kaldırmayıp onu ıslatmadan işemek olan bir ergenin bacağı nasıl kırılır?

    kırılmadı zaten..
    kırık bir bacağı bir pazarlama stratejisine dönüştürmeyi başaramayan onlarca sünepeninki kırıldı, bir benimki kırılmadı..

    -geçmiş olsun taylan, neden gelmedin dün okula?
    -hocam trekking yaparken ayağımı burktum..
    kızlar hepbirden: vauuvvv..
    -ciandio sen neden yoktun oğlum?
    -hocam ishal olmuşum:((((((((((
    kızlar:ıyyyyyyyyy...

  • başlık: mustafa ceceli yle rugby oynamaya gittik capssliii

    entry: mustafa ceceli'yle rugby oynamaya gittik, bu manyak başladı "ya rugby duy, duyur sesimi, ya rugby ya rugby" diye ağlamaya. ne garip adam ya.

  • istanbul'un en iyi plazalarından birinde en iyi şirketlerin birinde çalışıyorum diye hava atarken;
    çalışanların yüzüne konuşamıyorum, arkalarından sözlüğe entry girerek hatta başlık açarak giydiriyorum diye de eklerseniz havanıza hava katabilirsiniz.

  • turk futboluna efendilik ve centilmenlikleriyle damgasini vurmus uc efsane baskana bir yaklasik sonuc.

    edit: baslik ustume kalmis isbu entry bu basliktaki "turk futboluna efendilik ve centilmenlikleriyle damgasini vurmus uc efsane baskan" seklindeki entry'e cevap amacli yazilmistir.

  • burak yılmaz, arda turan, umut evirgen, oğuzhan koç, ibrahim büyükak. olayın kadrosuna bak amk, sıfır bir bölümü gibi. tüm apaçiler, yandaşlar toplanmış.

    gelen yogun mesajlar üzerine ekleme: +1 murat dalkılıç.

  • kendi beslediğim canım yavrum örümcek maymunu “vervet monkey” canım çakimden “çaki ismi” edindiğim tecrübeler doğrultusunda maymun beslemenin diğer hayvanlara kıyasla çok farklı olduğunu söyleyebileceğim gerçeğini değiştirebilecek şeyler yoktur.
    (bkz: beyin error)
    efenim bu zibidi kesinlikle bir hayvan gözünden değil bir çocuk gözünden olaylara bakmakta. o bir hayvan gibi değil çocuk gibi düşünülmeli. hiç bir zaman köpek gibi sevgi gösterisi yapmayacaktır. sahibini çok sevecektir ama tıpkı bir çocuk gibi başkası şeker verdiğinde ona gidecektir, ipi salındığında kaçma eyiliminde bulunmayacaktır ama etrafta gördüğü ilginç ağaç, çiçek böcek gibi ilgi çekebilecek şeylerle oynarken kaybolabilir. (bkz: salak şey) sinirlendiğinde bi hayvan gibi hareketler sergilemez, kızdıranın gözlerinin içine bakar daha çok sinirlenirse kaşlarını kaldırır, daha çok sinirlenirse bu ikisini yaparken aynı zamanda ağzını açar, dahada sinirlendirilirse eliyle vurur ve en son ısırır. onun karakteri ve cinslerinden ayırt edilebilicek derecede bir tipi, surat şekli vardır. 3 çeşit yazarak tarif edilmesi zor sesi vardır ve bu sesleri farklı istek ve duygusal hallerinde kullanır, başına buyruktur liderliğin her an hissettirilmesi gerekmektedir. ama ona onun gibi kızılmalı yani gözlerinin içine bakılıp kaşlar kaldırmalıdır, o gözünü kaçıracaktır. tebrikler savaşı kazandınız artık lider sizsiniz. (bkz: çocukla çocuk olmak) (bkz: maymun olmak)
    muzu çok sever bu zibidiler efenim. ama hergünde aynı yemeği yemezler bi gün muz elma çekirdekse ertesi gün armut çilek havuç sonraki gün yumurta fındık portakal. böyle gider. bez derdi var bide zor iş. dışkısı buram buram kokar. türkiye şartlarında evde yaşar kışın dışarıda kalırsa ölür.

    (bkz: primat)

  • tolstoy'un erkek kardeşine evin köşesinde ayakta durup beyaz ayıyı hiç aklına getirmemesini istemesi üzerine kardeşi tüm çabalarına rağmen beyaz ayıyı düşünmeden edememiş, klinik psikologlar tolstoy'un bu deneyine ithafen insanın bir türlü denetleyemediği ve kendi kendine tekrar ortaya çıkardığı saplantılı düşüncelerine beyaz ayı sendromu adını vermişler. (1)

    düşünmemeye çalıştığımız şeylerin aslında buna programlı olduğumuzdan sık sık düşünüp düşünmediğimizi kontrol ederek bir nevi o düşünceleri tekrar canlandırma olayı.

    tolstoy'un kardeşi beyaz ayıyı düşünmemesi gerektiğinden aklının bir köşesinde bunu daima canlı tutmuş, tıpkı olumsuz duygularımızdan veya rahatsız edici saplantılarımızdan kaçmamız gibi. ama arada yapıp yapmadığımızı kontrol ederken de o düşünceler tekrar bir canlılık kazanarak taze kalıyor ve döngü devam ediyor.

    bu kimi yerlerde olumsuzluklardan kaçarken aslında onlara bağlı kalmakla da açıklanabiliyor. yani kişi ne kadar olumsuzlukları veya bu takıntıları ertelemeye veya düşünmemeye çalışıp üstünü örterse artarak devam edebiliyor. bu sebeple de o olumsuzlukları/saplantıları düşünmemek yerine kabullenip ilerlemek bu olayı hafifletecek çözümler arasında.

    (1)-psikeart/obsesyonsaplantıtakıntı murat kemaloğlu