hesabın var mı? giriş yap

  • real madrid başantrenörü pablo laso, maça ilişkin "f.bahçe gibi büyük bir takıma karşı kazanmak için sadece yüreğini ortaya koymak yetmez" dedi. evet bunu real madrid başantrenörü dedi. öyle işte...

  • güzellikleriyle olduğu kadar onca aşağılanmaya karşı dik duruşlarıyla da gönlümü çelen cesur ve asil persler.

    pers medeniyeti dünya tarihinin en kadim medeniyetlerinden biridir. bugünkü durum elbet bir gün değişecektir ve pers kadınları da bu boyunduruktan kurtulacaktır.

    tanıştığım yabancı kadınlar arasında karakterleriyle beni en çok etkileyenler pers kadınlar oldu. batılı kadın özgürdür, bireydir, özgüvenlidir ama bunlar için büyük bir mücadele vermesi gerekmez. özgürlük ortamında doğar ve büyür zaten.

    bizim kadınlarımız ise biraz arada kalmıştır. ne tam özgürdür ne de tam boyunduruk altındadır ya da bir kısmı özgür bir kısmı değildir vs. bir de kendini hep batılı kadınlarla karşılaştırıp yakınırlar.

    oysa pers kadınları tam bir boyunduruk altındadırlar ama arap kadınları gibi sinmemişlerdir. kendilerini geliştirir, mevcut durumdan çıkış yolları ararlar. türk kadınlarının özgürlüklerine gıpta eder, atatürk’e saygı duyarlar. gerçekçidirler, özgürlük mücadelelerinde bir anda en sağ şeritten en sol şeride geçilemeyeceğini bilirler ve en küçük bir özgürlük yudumunu kana kana içer, kıymet bilirler.

    kısacası isyankar ve mağrur bir savaşçıdır pers kadını, bu yüzden de çok güzeldir.

  • iki sene önce.
    cerrahpaşa'ya yatıyorum.
    teşhis kötü, tanı kötü..

    cerrahpaşa geceleri karanlık, ıssız. aylarca yatıyorum, duvara görünmez çentikler atarak. on adım sayıyorum odamda, ayağa kalkabilsem on adım atarım odadan çıkmak için. ayağa kalkabilsem, şu pencereyi olsun açabilsem, yıldızları görebilsem... oysa odam çamaşırhaneye bakıyor, biliyorum.

    gece ıssız, gece uğursuz gibi sessiz. telefonuma bir mesaj düşüyor, tanrı'nın tesadüfler yoluyla benimle eğlendiğini düşünüyorum. deliler gibi ağlıyorum sonra, sonra gülmeye başlıyorum halime.

    "volkan konak- cerrahpaşa şarkısını xx kontöre cebine indir" diyen bir spam telefona düşen. inanır mısınız indiriyorum sittin kontöre, zil sesi yapıyorum. " cerrahpaşa'ya koydum canımın yarısını " diyecek kimsem olmadığı için o vakit, anamdan başka, daha bir ağlatıyor şarkı...

    orada öyle ince, öyle derinden anladım ki ben bu adamı. acısını acıma karıştırıp öyle bir ağladım ki, kimseler duymadan öyle feryatlar çıktı ki ağzımdan.

    şimdi her halta inat ayaktayım, şükür. cerrahpaşa'da değil, evimdeyim ama.. öyle bir anladım, öyle bir sevdim, öyle bir acısına ortak oldum, öyle bir ağladım ki bu adamla. işte bu yüzden tüm sikko anketlerde, ne zaman kim sorsa "en sevdiğin sanatçı kim?" diye, hep volkan konak derim. içten, yürekten söylerim, öyledir.

    az evvel cerrahpaşa'yı söyledi yine.
    öyle güzel söyledi ki...

  • (bkz: pink floyd-pulse)

    hele ki any colour you like, brain damage ve eclipse üçlemesi! nasıl tüyler diken diken olmasın. sonrasında wish you were here duygulandırır biraz insanı derken, comfortably numb'daki akla hayale sığmaz (bkz: david gilmour) solosu!

    her seferinde mi tüyler diken diken olur? her seferinde oluyor!

  • fahrettin koca'ya 2 eylül 2020 basın toplantısında patronunun giresun mitinginin corona önlemleriyle bağdaşıp bağdaşmadığını sorabilen yol tv muhabiri yürekli ve namuslu gazeteci. memlekette namuslu gazeteci o kadar az ki bir tanesine denk geldiğimizde biraz olsun yüreğimiz soğuyabiliyor. her ne kadar sağlık bakanı patronuna karşı duyduğu derin korkaklıkla yine milletine ihanet edip soruyu "cumhurbaşkanımızın maske-mesafe meselelerinde ne kadar hassas olduğunu hepimiz biliyoruz." minvalinde geçiştirse de önemli olan bu soruyu sorabilmekti. sağlık bakanının renginin atması bile çürümüşlüğün tarihe geçen kanıtı oldu. çok sağ ol özge hanım.

  • - sonra dedimki siz teksasliysaniz ben de kasimpasaliyim
    - hadi ya, iyi demişsin
    - bu titredi ben böyle diyince
    - korktu tabi
    - hem nasıl, boncuk boncuk terledi bi görsen
    - sonra ne dedin?
    - dedim önce o eli bi indir
    - hah
    - sonra dedim, bizi düşman etme kendine, akıllı ol
    - helal recep abi.
    - böle karşımda ezildi bu, bi görsen
    - sen neymişin abi ya, çayın bitmiş abi tazeletiyim dur.
    - açık olsun, çarpıntı yapıyo
    - tamam abi.. abi be çaylar gelince şu ingilz başbakanının ensesine patlattığın bi hikayen vardı onu da anlatsana
    - anlatırım tabi,
    - aslansın abi ya. ustaa 2 çay gönder, biri açık recep abime.

  • gün itibariyle şahit olduğum tatlı bir evlilik teklifi.

    yanımdaki elemanın bir anda üzerindeki kazağı çıkararak, üstünde "x benimle evlenir misin?" yazılı tişörtü sevgilisine göstermesi, akabinde amerikan filmi havası yakalayan metro yolcularından alkışların kopması, klasik olduğu üzere elemanın diz çöküp yüzüğü kızın parmağına takması ve en güzeli de yolculardan bembeyaz saçlı yaşlı bir teyzenin "annenin-babanın haberi var mı kızım?" diye sorması.

  • ayda birkaç günlüğüne olsa da benim bu.

    hissedilen sıcaklık 50 derece, ben 1.95'im, 90 küsür kiloyum. bu şartlar altında şirket telefonu, şahsi telefon, sigara paketi, cüzdan, çakmak, anahtar gibi şeyleri ceplere mi doldurayım lan? bu yaştan sonra sırt çantasıyla mı gezeyim?

    evet? çözüm bekliyorum.

    11 yıl sonra edit: şimdi freebag kullanıyorum herkes çok beğeniyor. zamana göre algı da değişiyor işte.

  • kaçak dövüşürüm, kuytudan sırta atlar, tırmalar geri kaçarım.
    umulmadık anda tükürür, geri kaçarım.
    tuzak kurar, kaçarım.
    kapı arkasından atlar, kafa ısırıp kaçarım.
    dövüş bitti sanırsın, yeniden saldırırım.