hesabın var mı? giriş yap

  • ders: ilköğretim fen bilgisi

    soru: kurbağaların dolaşım sistemi nasıldır?
    cevap: zıplaya zıplaya dolaşırlar.

    (bu cevap birebir gerçektir ve fen bilgisi öğretmeni olan babamın yaptığı bir yazılıda verilmiştir. babam gösterdiydi de altıma sıçtıydım gülmekten.)

  • "hayatta iki şey sınırsızdır. birincisi evren, ikincisi de islamcının aşağılık duygusu. birincisinden emin değilim."

    albert anştayn.

  • hakan şükür'ü sahnelerden kesmek için çok ciddi bir çalışma yapılmış. yanı sanırsın ki bütün golleri ümit davala falan atmış. bu biraz sınır bozucu. o golleri sanki hakem hediye etmiş gibi. üstüne hiç bir şampiyonluk kutlamasında gözükmüyor. bu artık kör göze parmak gibi olmuş. ister istemez "hakan nerede?" diye izlemeye başlıyorsun. artık konu fatih terim den çıkıp hakan şükür e evriliyor bir yerden sonra. bir insanı böyle silmek belki tarihte en son hititlerin tarihten silinmesi ile yarışır hale gelmiş. vardı olm bu adam. o kupalarda en çok gölü o adam attı. vardı hepimiz biliyoruz. adam milletvekili de oldu teröristte bu bizi bağlamaz ama bizi salak yerine koymanız biraz sınır bozucu.

  • karanlık bir atmosferi olan, karakterler biraz garip olsa da insana çürümüş düzeni sıklıkla göstere göstere ve yer yer ayrıntılarla derinden hissettiren, rüşvet ve ahlaksızlıkla insanı hayattan soğutan sistem içinde sadece işini yapmak isteyen insanın nasıl da zorlandığını çok gerçekçi bir şekilde anlatan fazlasıyla underrated politik/ gerilim dizisi

    dizinin en büyük eksiklerinden biri hemen tüm karakterlerin aslında çok basit insan davranışları sergileseler de - ki oyunculuklara laf yok- kurgusal olarak biraz eğreti olmaları. kötüler ölümcül kötül, sapkınlar ölümcül sapkın, yoldan çıkmaya müsait zayıflar ölümüne zayıf, dürüstlük sevdalıları ölümüne doğrucu davut vs insana dair bir kriz anında değişik karar verme, fevrilik, kemdinden beklenmeyen bir şey yapma hali yok karakterlerde.

    --- spoiler ---

    ikinci sezonda oğlunu kaybetmiş, kızına vaha konutlarını yapan adam oğlunu anlatırken ağlıyor . bu bile adamı insancıl kılamıyor. bunu yapan adam aynk zamanda sel baskınıyla bir sürü ailenin hayatını tehlikeye atacak konutları gönül rahatlığı ile pazarlıyor... nerden baksan kötü.

    polis kadın inanlmaz bir özgüvenle ortalarda salınıyor, haddini aşıyor, sanki diğer polislerle aynı dünyada yaşamıyorcasına kural tanımıyor... nersen baksan dirty bitch.

    editör çocuk hep bir biz özür basınız, ipliğininizi pazara sereceğiz havasında ama istisnasız her defasında daha ilk karşı atakta siniyor. nerden baksan dönem adamı.

    her iki sezon beyonca en stabil karakter kekeme polis. çok fazla etliye sütlüye karışmadan ekmeğine bakıyor, müdür sus diyor susuyor, kadın polis kalk gel diyor gidiyor. ve karşısına çıkan ilk fırsatta kendinden beklenmeyen bir şekilde o sinik polis profesyonel bir şekilde tereyağından kıl çekercesine itirafa zorlayacağı genci araya atıyor. ödülü alırken yine çzüne dönüyor. fırsat bitip rutine döndüğü an kadın polise bu işi beraber yaptık deyip hem ona yaranıyor hem de ondan nefret eden amirlerini kızdırmamak adına konuşmasında ondan hiç bahsetmiyor. insan bence böyle bir yaratık. o yazılıp çizilenden daha karmaşık.
    --- spoiler ---

    ağır, sıkıcı tabir edilen yapımları seven biri olarak temponun zaman zaman maalesef insanı diziden koparacak kadar düşmesi de başka bir aksaklık.

    ama türü ve polonya yapımı olması çekici. 80ler polonyası'nda geçmesi de ayrıca zenginlik katıyor.

    türü sevene büyük hediye.

  • benim rezalet yönünden çok kvkk ihlali meselesine takıldığım olay, bir tek ben mi burada açıkça bir kvkk ihlali olduğunu görüyorum, cto denen kişi bilgi görüntülemeye yetkili olabilir ama bu yetkiyi amacı dışında kullanmış görünüyor burada ve bence çok büyük bir kvkk ihlali görünüyor burada.
    durup dururken telefon rehberindeki insanların hesabı olup olmadığına, ne kadar parası olup olmadığına bakabilir mi yani bu adam, siber güvenlik, audit birimleri ne iş yapıyor acaba bu sırada, kimse cesaret edip cto'ya neden böyle bir sorgu gerçekleştirdiniz diye sorabiliyor mu acaba?

  • 3-4 yaşındaki bir çocuğun recep tayyip erdoğan'ı çağırma şekli. "yapıyoçun çen, geysene buyaya", vb. şekilde seslenme devam eder.

    peki gel yerine gey diyen bir çocuk nasıl oluyor da recep tayyip erdoğan kelimelerini kusursuz çıkarıyor? kurban olduğum allah'ın hikmetinden sual olunmaz.

  • "kadınları anlamak istiyorsanız 1 saat açık havada durun. ne alaka diyorsanız, zaten anlamayacaksınız en azında beyninize oksijen gitsin."

    "ülkemizde beden eğitimine bakış şöyleydi: beden ilk ders olsun okula eşofmanla gideyim, son ders olsun eve eşofmanla döneyim."

  • mahalle baskısı gibi bir şey. zaten mahcupsun, utana sıkıla gözüne kestirdiğin kişiye adres soruyorsun, zamanını alıyorsun vs, o sana 'anladınız mı' der gibi bakarken kesinlikle hiçbir şey anlamadığın halde 'evet, evet, teşekkürler' deyip kibar bir şekilde hiçbir şey anlamadan yoluna devam ediyorsun. nah anladın çok afedersin.

    şanslıysan, bir sonraki soracağın kişi aynı kişi değildir. ama doğuştan talihsiz isen, beterin beteri oluyor ve az önceki tarif edene tekrar rastlıyorsun.

    (bkz: adres sorarken bir önceki tarif edene yakalanmak)

  • bir gün asistanlar bölümde oturmuş lisansüstü için gelen başvuru dosyalarını tasnif ediyorlarmış. bölüm hocalarından bir profesör içeri girmiş, yığından rastgele bir tomar dosyayı alıp çöpe atmış ve şöyle demiş:

    - we don't need no education.

    sonra hepsi birlikte okulu bırakıp sanayideki yasin ustanın yanına çırak olmuşlar.