ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
alkol yasağını savunup gece kulübüne gitmek
-
formula 1 yarışında pilotlara şampanya yerine gazoz benzeri alkolsüz içecek verilmesini ‘formula 1, çoğunluğu müslüman olan ülkelerde kendisi böyle bir hassasiyet gözetiyor. malezya, bae, bahreyn… aynı durum bu ülkelerde de oldu/oluyor’ diyerek açıklayan cumhurbaşkanı başdanışmanı ismail cesur’un üniversite öğrenimini yurtdışında geçirdiği yıllara ait gece kulübü fotoğrafları ortaya çıkmış. böylelikle cesur’un formula1 pilotları adına alkol konusunda gösterdiği gereksiz ‘hassasiyeti’ kendi özel hayatında göstermediğini öğrenmiş olduk.
fotoğraflar
9 bin tl maaşla geçinebilindiğini sanmak
-
özet geçiyorum: bekarım, 9 bin tl maaş alıyorum, kızlar eklesin.
buzdolabında çay tabağındaki kuru yarım limon
-
valla çocukluğumdan beri gördüğüm limondur. fotoğraf yok şimdi çekip atamayacağım ama çok enteresandır.
kurudur, soğuktur, taş gibidir. genelde de çay tabağındadır. yoğurt kutusunun falan üstüne koyulur.
istersem kiev'i iki haftada alırım
takip edilesi ekonomistler
aşağıda mühendisler de var
-
maden mühendisiyim. yeraltı kömür ocağında 2,5 seneden fazla çalıştım. planlama biriminin amiriydim ben, yeraltına haftada bir kez falan anca inerdim. ama bir kurban bayramında maden mühendisi sıkıntısı olduğu için bana görev verdiler, ben vardiya tuttum. yaklaşık 50 kişilik bir ekibim vardı bayram olduğu için. o gün yaşadığım korkuyu ömrümde yaşamadım ben. "ya göçük olursa?" "ya yangın çıkarsa?" "ya su basarsa?"... hepsi benden büyüktü. hem de bayağı bir büyüktü. hatta birisi "bayan bir şefle çalışacağımı söyleseler güler geçerdim" demişti. orada hepsi çocuğum gibiydi. birinin başına bir iş gelecek diye aklım çıkıyordu. o yüzden hiç çıkmadım ocaktan. hep yeraltında başlarındaydım. elektrik mühendisi, makine mühendisi ve iş güvenliği uzmanı arkadaşlarımızı dört döndürdüm ocakta. ha o kadar sakınılan göze illa ki çöp batar, kubatomuz bozuldu. olsun, canlarına bir zeval gelmedi ya olan üretime olsun. bir nebze canım acımadı. yiyeceğimiz iki azar ne olacak...
bu cümle bana o günleri hatırlattı. biz mühendisleri öyle üstün görürlerdi ki şirketin verdiği kumanyayı yiyelim diye derme çatma iki sandalye bile yapmışlar yeraltındaki cep gibi bölgeye. kendileri de taşın toprağın üstüne kurdukları sofrada evden getirdiklerini yerlerdi, çünkü şirketten yemezlerse yemek parası alırlardı. ben utandım sandalyenin tepesine kurulmaya. sofralarına oturmak için izin istedim, soğanı dizimin üstünde kırıp lambur lumbur yemeye başladım onlarla. öyle sevindiler ki neleri varsa paylaşmak istediler benimle. ben de onlara benim kumanyamı açıp verdim.
şimdi düşünüyorum bu olay soma yerine benim çalıştığım yerde olsaydı, benim beraber çalıştığım işçilerden birinin saçının teli incinseydi ben ne hale gelirdim? sikmişim lan diplomasını bilmem nesini! vicdanımı nasıl rahatlatırdım ya nasıl? ben yeni mezun bokun tekiyken beni adam yerine koymuş, saymış, sofralarına sevine sevine kabul etmiş bu insanların tek bir tanesine bir şey olsaydı ben nasıl uyurdum?
biz mühendisler sizlerden daha değerli değiliz sevgili emekçiler. biz daha insan da değiliz. biz daha üstün de değiliz. biz siziz, siz de biz.
kurban olayım, yüreğimizi dağlamayın.
tanım mı? yüreğimi yakıp geçen cümle.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"annem mesajlarımı gördü amk ne demek dedi.. bende dedimki a'cayip m'era'k ettim demek dedim.. bugün mesaj atmış: nerdesin amk"
sevgiliyle edilmiş en saçma kavga
-
geçen sene bu zamanlar kız arkadaşım yeni bilgisayar almıştı. ben de tesadüfen bilgisayarı aldığı ilk gece onda kaldım. ama o gece kız arkadaşımın uykusu geldiği için erken yatmıştı. ben de onun bilgisiyarı alıp youtube’da biraz takıldıktan sonra uyuyakalmışım. ertesi sabah kız işe giderken bilgisayarını da almış lazım olur diye. bu arada sevgilim ana okulunda öğretmen. 5 yaş altı çocuklara eğitmenlik yapıyor. her neyse ders sırasında çocuklara youtube’dan bir çizgi film izletmek istemiş. ancak şansa bakın ki o gün de okula milli eğitimden müfettişler gelmiş dersi izlemek için. sevgilim youtube’a girdiğinde otomatik olarak ana sayfasına düşen videolara bakın;
- kurtlar vadisi kahvehane baskını
- laz ziya’dan testere necmi’ye racon
- masonların karahanlı’yı infazı
- testere’nin eroin profesörlerini öldürmesi
- ezel ramiz dayı’nın gençliği
- ezel cengiz kumarhane sahneleri
meğer pc yeni olduğu için izlediğim her şey ana sayfaya kaydedilmiş. sevgilim youtube’a girdiği an müfettişlerin hepsi kahkahalarla gülmeye başlamışlar. allahtan olumsuz bir rapor falan tutmamışlar. ama o gün bayağı bir gülmüşler kızcağıza. tabi intikamı fena oldu. tam 1 hafta konuşmadı benimle. ben terkeder diye bekliyordum ama etmedi. sonunda da affetti.
bir erkeğin yaşayabileceği en büyük mutluluk
-
6 saat idrar tutmak zorunda olduktan sonra inilen otogarda hunharca işemek.
bir hanımefendiden karı diye bahseden aydın
-
bilgisiyle dövdüğü cahilleri küçük ayrıntıda gizli hataları ile uğraştıran aydındır.
(bkz: hanımefendi)
(bkz: nagehan alçı)
oğulcan engin
-
annesi seda sayan, babasi sinan engin olan ve yakinda uvey babasi nihat dogan olacak zavalli cocuk. allah dusmanima boyle kombinasyon vermesin.
annelerin telaffuz hataları
-
episode ii
a: oğlum canım çok o çikolatalı tatlıdan istedi al akşam gelirken..
m: canın saolsun annem ismi ne ama hangisi?
a: hani o içinde kurabiye gibi şeylerden varya
m: ismi anam ismi??
a: profifiterol amaan söyleyemiyorum ondan işte
m: profiterol o anne söyle bakalım
a: profififerol işte her ne haltsa..
m: profit de anne..
a: profit..
m: hah şimdi erol de anne
a: erol..
m: şimdi anne düşünki erolun lakabı profit..çağır bakalım erolu.
a: profit erol
m: bravo anne bi daha çağır erolu.
a: profit erol
m: hangi tatlıdan istiyorsun anne?
a: profit erol..
m: tmm anam akşama alırım sana..