hesabın var mı? giriş yap

  • çocukluk yıllarımda çoğu zaman yaptığım güzel eylem. annenin hazırladığı o hijyen dolu içi, kaba koyup pidecinin yolunu tutmak. pideciye ''abi ne kadar çıkarsa o kadar olsun diyip, pidenin içindeki kıyma oranını onun insiyatifine bırakmak. karşı masaya geçip, ustanın kıvrak hamur hareketlerini izleyip, biran önce pişmesi için sabırsızlanmak...

    herşey bittikten sonra ''eve gidince hemen poşetten çıkar, hamur olmasın'' öğüdünü aldıktan sonra koşar adımlarla eve gidip buz gibi ayran eşliğinde aile fertleri ile günün en güzel anını yaşamak.

    herşey çok güzel, herşey daha samimiydi belki o zamanlar.

    edit: şimdilerde de çoğu kişinin yapabildiği bir eylem olabilmekle beraber, yalnız yaşayan bir erkeğin yapması zordur.

  • ben mi kolay yolunu buldum bilmiyorum ama kabloyla bilgisayara bağlayınca dcim klasörü gözüküyor ve oradan video-fotoğraf aktarımı yapabiliyorum hem de çözünürlüğü değiştirmeden? usb bellekten dosya aktarımı yapar gibi

  • yeni türkiye'de normal olan olay. 7 bakanlıktan daha çok harcamış diyanet. içişleri, dışişleri, enerji ve tabii kaynaklar, kültür ve turizm, sanayi ve teknoloji, çevre ve şehircilik ile ticaret bakanlığı.
    bir ülke düşünün, açlıktan insanlar ölürken, diyanet'in yoksulluk fetvası ile millete açlığın sınama olduğunu söylüyor. ama aynı zamandan 7 bakanlıktan daha çok harcıyor.
    kaynak.

    edit: tahmin ettiğim gibi pınar altuğ'un dansı kadar ilgi göremeyecek bir başlıktır. ne diyeyim ki artık.

    edit 2: kaynağı beğenmeyenler olmuş, sabah yazdı da ben mi kaynak olarak koymadım.*

    edit 3 : hâlâ personel maaşı diyen var, insan gerçekten hayret ediyor.

  • -kırmızı yarra yering.
    +maalesef efendim..
    -o zaman beyaz yarra yering.
    +o da yok maalesef..
    -gidin bulun..amınıza korung..

  • böyle ahlaksız namusuz dolandırıcılar da türedi piyasada.öncelikle ecem hanıma geçmiş olsun diyorum.

    eğer hala gerçek bir enerji yüklemesi yapan biri arıyorsa benimle iletişime geçsin.

  • jagger'ın, insanın karanlık yüzünü anlattığını (satanizme övgü olmadığını) söylediği şarkı aynı zamanda rolling stones'a -temiz çoçuklar the beatles'ın aksine - kötü çocuklar imajını sağlayan şarkıdır.

    parçanın orijinal ismi the devil is my name'dir. jagger şöyle anlatır:

    "şarkılar değişim geçirebilir. sympathy for the devil de bu şekilde başlayıp yazıldı ancak sonra ritmi değiştirmeye karar verdik. ardından tamamen farklı bir hale geldi. çok heyecan vericiydi. bir folk şarkısı olarak başladı ve ardından bir sambaya dönüştü. iyi bir şarkı her şey olabilir. hele ki içinde pek çok tarihi gönderme ve şiir varsa."

    sözlerde, mikhail bulgakov'un the master and margarita isimli kitabından esinlenildi (kaktus yukarıda bahsetmiş: (bkz: #11993620)). ingiliz şarkıcı marianne faithfull o sırada jagger'ın kız arkadaşıydı ve kitabı jagger'a o vermişti (üst sınıf bir aileden gelen faithfull, jagger'a kariyerinde pek çok başarılı fikir verdi). kitapta şeytan; üst düzey, sofistike, servet ve zevk sahibi bir karakter olarak anlatılıyordu.

    açılış cümlesi "please allow me to introduce myself i'm a man of wealth and taste," the toxic avenger part iii* isimli filmde rick collins'in canlandırdığı şeytan karakteri tarafından dile getirilir. aynı satır ayrıca 10 bölümlük resimli roman v for vendetta'nın 2. bölümünde de kullanılır.

    sözlerin bir bölümü,kasım 1998'de microsoft'un kartelleşme davasında intel başkanı steve mcgeady'nin ifadesinde de kullanılır. mcgeady, microsoft hakkında sympathy for the devil başlıklı bir yazı yazmıştır.

    "troubadours who got killed before they reached bombay" satırı bir görüşe göre hipi güzergahında (istanbul - yeni delhi) seyahat eden hipileri işaret ederken (birçoğu afganistan ve pakistan'da uyuşturucu satıcıları tarafından öldürüldü), başka bir görüşe göre de soygunlar ve katliamlarla ünlü thuggee isimli hint tarikatından bahseder (suffocated yukarıda bahsetmiş: (bkz: #27289765)). ölüm tanrıçası kali'ye tapan thug'lar, hindistan'a seyahat eden grupları topluca öldürerek değerli mallarına el koyarlardı. gelmiş geçmiş en ölümcül topluluklardan biri olarak kabul edilen thuggee tarikatı (2 milyon insan öldürdükleri söylenir) ingiltere'de de oldukça iyi biliniyordu. bu tarikata son veren de sömürgeleşme döneminde ingiliz ordusu olmuştu.

    "whoo - whoo" şeklinde ilerleyen arka vokaller, richard'ın kız arkadaşı anita pallenberg'in fikridir. pallenberg, kayıtlar sırasında kendi kendine bu şekilde mırıldanırken, bu vokal grubun hoşuna gider. parçada pallenberg, keith richards, brian jones, bill wyman (marakas), marianne faithfull ve jimmy miller arka vokalleri yaparlar.

    parçada samba ritmi esas alınmıştır. richards şöyle anlatır:

    "sympathy for the devil akustik bir folk şarkısı olarak başladı ve benim bass çaldığım bir çeşit çılgın samba olarak son buldu. işte bu yüzden bütün şarkılar önceden çalışılmış ve planlanmış olarak stüdyoya girmeyi sevmiyorum."

  • başlık: 2000 lerin başıydı yanlış olmasın

    1. hani bu cola turka toplarının ilk çıktığı zamanlar. 3 kapağa mı 5 kapağa mı ne veriyorlardı. colaturka da iyi çıkış yapmıştı o dönemler hatırlarsınız, müslüman kolası türklerin kolası diye kertirmişlerdi. neyse. bizim mahallede de bu topu ilk yılmaz bini aldı. hemen kaleleri kurduk tabi deli gibi oynuyoruz. top da baya iyi sağlam bişi. yılmaz bininde de ticari zeka tavandı. bu dedi bana uzaktan bu topla gol atabilene topu veririm, he şayet atamazsa bu topun aynısından isterim. biz tabi fakir fukara kuru ekmek kemiren fasulyeleriz. hiç yanaşmadık bu teklife. ama sonra bizim mahallenin en sert abananı var; adı uğur. dıbına koyduğum bininde nasıl bir ayak varsa füze gibi vuruyordu. adı carlos uğur'a çıkmıştı zaten. uğur dedi tamam lan ben sana bir şut çekicem ama gol olursa bu top mahallenin topu olacak, öyle bacak arası yedin mi alıp eve kaçmayacaksın tamam mı dedi. uğurun, bu olayı herkes oynayacak tarafına çekmesi bizi çok sevindirmişti. helal olsun sana adamsın lan diyerek bunu biraz pohpohladık. sonra yılmaz tabi tek kalınca egosunun hıncıyla tamam diye bağırdı, kaleleri ayarladık yılmaz 30 metre öteye koydu topu dıbına koyduğum gavatı, buradan vuracan dedi. bizim uğur ilkte bi yapabilir miyim diye git gel yaşasa da bizim desteğimiz ve pohpohlamamızla tamam lan oç diyerek geçti topun başına. ben de kalenin dibindeyim gol olduğu an topu alıp uğurun yanına koşucam. bizim uğur gerildi gerildi gerildi gerildi bir yapıştırdı, o top ışık hızıyla meteor gibi geldi benim gibime bi vurdu. ama ne vurma. dünyam karardı amk. kendime geldiğimde sağlık ocağındaydık, ilk cümlem top artık bizim mi lan demek olmuştu...

    evet, mahalle bir top kazanmıştı.. belki iki top. ama kazanmıştık ya gerisi önemli değildi.

  • 90'larin sonu ve 2000'lerin basinda cocuk olmus nesildir. okuldan ciktiktan sonra eve gelmis once pokemon ve ardindan aksamustu gibi de rosalinda izlemis, ardindan babasi eve gelince televizyonu babasina terk etmek zorunda kalmis ve ardindan anne tarafindan odev yapmaya zorlanmis efsane nesildir.