hesabın var mı? giriş yap

  • bugün tanıdık bir a101 çalışanından da duydum, bana yakındı. artık 7:30 da başlamak üzere 13 saat çalıştığını söyledi. bunun için ek ücret de almıyorlarmış. vatandaşın alın teri kutsaldır, işverenleri çalışanlarının seslerine kulak vermeye davet ediyorum.

  • doksanlı yılların sonu olsa gerek, ayakkabı satan küçük bir dükkanda çalışıyordum yazın. malum zor durumdaydık, yoksa neden çalışsın bir çocuk bütün gün, dört gözle beklediği yaz tatilinde...

    dükkanın sahibi haftalık verirdi bana. yemek paramı da yine haftalık olarak verirdi. yemek parası dediysem öyle matah bir şey değil. bir ihtimal esnaf lokantasında kuru-pilav yersin. velhasıl o paradan da ne kadar arttırırsam kardır diye, caminin önünde duran tostçuya gidip,

    "abi boş tostu ne kadara yaparsın" diye sormuştum.

    "boş tost"

    öyle ekmeğin üzerine biraz sulu salça sürüp ısıtıp verecek. verdi de. 3 ay o boş tostla doyurdum karnımı. çeşmeden su bir de. anneme de haftalığıma zam yaptılar dedim. karnımı lokantada doyurduğumu, köfte pilav falan yediğimi söyledim hep. hala bilmez canım benim. bilmesin de.

    kimse bilmesin boş tostun yavan tadını. hele çocuklar hiç bilmesin. onlar köfte yesin hep. çok mu zor?

  • o ana kadar sohbetin yağ gibi akması durumunda daha çok koyan hadise. şakalı esprili giden sohbet birden "aynen", "hımm" gibi sohbet sikici kelimelere evrilir ve ardından da kızın cevapları kesilir. er kişinin gözleri bulutlanır, başı öne eğilir... daha fazla devam edemicem.

  • down sendromlu çocuklarla çalışan birisi olarak down sendromu ile ilgili yapabileceğim en iyi tanımlama şudur: insanın iyi olma hali. evet bazı zihinsel süreçlerde zorluk yaşıyorlar, evet iletişim becerileri ileri düzeyde değil; amma her zaman karşısındaki insana hiçbir art niyet, çıkar gözetmeksizin sevgiyle yaklaşmayı becerebiliyorlar. kendilerine ne kadar kötü davranılırsa davranılsın efendiliğini korumayı başarabiliyorlar her ne kadar kalpleri kırılsa da. beklentileri kendileriyle ilgilenilmesi, insanların onlardan korkup kaçmaması, geri zekalılıkla etiketlendirilmemek. bir gün down sendromlu biriyle karşılaştığınızda, hiç çekinmeden muhabbet edin ne kadar mükemmel insan olduklarını göreceksiniz. haa bu arada down sendromu bir hastalık değildir.

  • kantincinin ders sırasında sınıflara gelerek 250.000 tl'ye maçın izlendiğini söylemesiyle dersten maçı izlemek için çıkan 7 kişiden biri olduğum zamanlardır.

    şimdi o 250.000 tl'yi bulsak... vay anasını.

  • kafasından zeka fışkıran, muhtemelen istanbul'da üniversiteyi yeni kazanmış bir öğrencinin tespiti.boğaz köprüsünü de satın almazsın sen bu zekayla.

  • bir ayağın tabanı yere tam basarken, diğer ayak, tabanı yere tam basan ayağın yanında ve sadece burnuyla yere basar vaziyette durur. bu pozisyonda, yere sadece burnuyla basan ayak, dizden biraz kırıktır. tabanı yere tam basan ayak, geriye doğru kaydırılır, bu esnada sadece burnuyla yere dokunan ayak, tabanı yere tam basacak hale getirilirken, geriye doğru kaydırılan ayak da topuktan başlayarak burna doğru, burun yine yere dokunancak ve yerden kesilmeyecek şekilde, bacak dizden hafif kırılarak havaya kaldırılır. şimdi ne oldu? ilk başta tabanı yere tam basan ayak, şimdi sadece burnuyla yere basan ayak konumuna geldi. yere sadece burnuyla dokunan ayak ise yere tam basar hale geldi. yani ayaklar yer değiştirmiş oldu. aynı hareket diğer ayak için de sürekli tekrarlanır. biraz pratikle kaygan bir zeminde kaygan bir ayakkabı ile şahane moon walk yapabilirsiniz.

  • görende turist geldiğinde bağcıları geziyor sanacak. adamlar karpuzun içini yiyor kabuğunu da bize atıyor. türkiye'de öyle koylar var ki sadece tekne ile gidiliyor. içinde türk yok.