ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
16 mayıs 2014 soma holding basın toplantısı
-
aşağıdaki diyaloğun geçtiği toplantıdır.
--- spoiler ---
+yaşam odası var mı?
- var
+ kaç tane var?
- yaşam odasına girmek yerine kaçış yolundan çıkmaz mısın?
+ kaç tane var?
- 2 tane
+ neredeler?
- çalışma alanından uzak diye söktük.
+yaşam odası var mı?
- yeni yapıyorduk
+yaşam odası var mı?
- yok
+ ihmal var mı?
- kesinlikle yok
--- spoiler ---
the beatles 60'ların one direction'ıdır
aldatmayan erkeğin olmaması
-
aldatmayan erkek vardır. aldatmayan erkeği çekici bulan kadın yoktur.
ateizm derneği
-
sonunda kurban derilerini gönül rahatlığıyla bağışlayabileceğimiz bir dernek.
bunlar cumhuriyet bayramında vals yaptılar
-
tam da bu yüzden cumhuriyet çok güzeldir, çünkü duvarlarda altın rengi, iğrenç, eğreti, arabesk, çirkin arapça tuğralar, sakil ve kıro altın varaklı koltuklar, etrafa yayılan korkunç, zeka seviyesi düşürücü bayık bir tasavvuf müziği çakmasıyla, haremlik selamlık akpli cahil kodaman düğünü gibi zavallıca değil, valsle, zarafetle, güzel yemek ve güzel içkiyle kutlanması gerekir. cumhuriyet medeniyettir, ince zevktir, her zaman da öyle kalacaktır.
edit: entriyi kesip biçip mağduriyet çıkaran, sen evinde istediğin gibi kutla, kimse sokaktaki adama içki iç, illa vals yap demiyor (zaten sen de bunu biliyorsun ama mağduriyet fırsatı, ah o mağduriyetler) ama devlet erkanı bu günü olabilecek en şık şekilde kutlamak zorunda. bugün yine beni güldürerek sevaba girdiniz, aptal sizin sülalenizdir ve evet medeniyet içki içene, istediği gibi giyinene, dans edene kudurmuş gibi bakan terliksi hayvanlar olmadan bunları yapabilmektir.
debe editi: (bkz: umut örüyoruz insiyatifi)
ayrıca: (bkz: sultan abdülaziz'in valsa davet bestesi)*
yaran diyaloglar
-
-nüfusumu kaybettim
+git kaybettim de verirler. ama ceza ödeyeceksin.
-yok bee kardeşim sobaya atmış yandı diyeceğim ben.
+senin kardeşin yok.
-olsun nereden anlayacaklar ?
+orası nüfus müdürlüğü.
sözlük yazarlarının zenginlik kıstasları
-
bir adam et yemeğinin yanında ekmek yemiyorsa zengindir arkadaşım, net.
bir de bir tabağa komple antep koyup aralıksız happıdı huppudu yiyebiliyorsa da zengindir.
benim bunlardan başka harhangi bir kriterim yok.
neil gaiman
-
kitaplarını dolmakalemle yazarmış. macerasını şöyle anlatıyor:
"1994'te yıldız tozu isimli romanımı yazdığım sırada başladı her şey. kafamda romanın 1920'lerde olduğu gibi yazılması gerektiği şeklinde bir düşünce oluştu ve gidip büyükçe bir not defteri ve bir waterman dolmakalem aldım.
on üçümden beri ilk defa bir dolmakalem kullanıyordum. birdenbire daha yavaş yazmaktan büyük keyif aldığımı fark ettim ve cümleler arasında ilerlerken düşünme şeklim oldukça hoşuma gitti. elle yazmanın, bilgisayarda çeşitli düzenlemeler ve kırpmalar yapmak yerine, ikinci bir taslak yapmaya zorlamasını sevdiğimi fark ettim. ayrıca dolmakalemlere mürekkep doldururken kendimi içinde bulduğum törensel hava da oldukça hoşuma gidiyor."
dolmakaleminde kullandığı mürekkebin rengini her gün değiştiren gaiman'ın tercih ettiği kalemlerden bazıları şöyle: twsbi diamond 540, visconti, pilot custom 823 amber, delta fluida, lepine indigo classic.
türklerin uydurduğu hastalıklar
-
(bkz: damar damar üstüne binmiş)
karatavuk
-
bu tipini sevdiğim, kömür renkli tombişler bahar aylarında öyle güzel öter ki, sabah vakti kapıdan içeri girmek istemez, saatlerce muhabbetlerini dinlersiniz.
nisan başından beri her sabah içime huzur dolduruyorlar, karabatak, batak, karabakal, kara ardıç ismiyle de tanımlanırlar.
https://www.youtube.com/watch?v=eb1lgjg9e4y
alkol satılan yerden alışveriş yapılmaz
-
"ama alkolden alınan vergilerle hizmet yapılır, maaş ödenir......." diye devam ederse ancak mantığa kavuşabilecek olan önerme.
ali uçar'ın fotoğrafını paylaşan kız
-
benim bildiğim ekşisözlük takribi 17 dakika içersinde bu kızın gbt'sini çıkartır.
22 kasım 2016 japonya depremi
-
tsunami yok 1 metreymiş yok 3 metreymiş, arkadaşlar bilmem farkında mısınız ama fukuşima nükleer tesisi 2011 yılında depremde hasar aldığından beri olaylar hala kontrol altına alınmış değil. durumun ciddiyetinden bir haber gelip "caponlara koymaz yea" diyerek olayı sulandırmaya çalışanları gördükçe gerçekten çok şaşırıyorum. geçen kazada az da olsa durumu kontrol almaya çalışıyorlardı şimdi elde kalan radyoaktif maddeleri soğutan sistem de bozulmuş. 2011'de ne olmuş, hala neler oluyor bir okuyun gözünüzü seveyim;
- 2011 yılından beri günde 300 ton radyoaktif atıklı su (soğutma suyu) okyanusa salınıyor.
- fukuşimadaki radyoaktivite o kadar yüksek ki, bunu durdurmak için kullanılan robotlar daha merkeze yaklaşamadan bozulup eriyorlar. tepco denen sik kafalılar "bu sorunu çözecek teknolojiye şu an sahip değiliz" deyip kenara çekildiler.
- daha sonra tepco'daki mallar buzdan bir duvar yapalım bari bu sızmayı önleyelim dediler, "olay kontrol altına alınacak" diye vızıklıyorlardı şimdi de okyanusa salınan suyu durdurabilmek için 4 seneye daha ihtiyacımız var diyorlar. sik anasını sik 4 sene ne ki, okyanusa pompalamaya devam...
(not: bununla ilgili haberler ve makaleler internetten kaldırıldı. konu ile ilgili bilgiye ulaşmanız artık biraz zor.)
- kazadan kısa süre sonra kanada ve amerika kıyılarında sudaki radyasyon oranı %300 olarak ölçüldü ve bu oran her sene katlanarak artıyor. kazaya yakın olan bölgelerdeki deniz canlılarının çoğu öldü, ya "hastalandı" ya da acaip değişimlerden geçiyorlar. kısaca şu an okyanus tümörlü balık kaynıyor. radyasyondan etkilenenler sadece deniz canlıları değil tabii ki.
http://i1.mirror.co.uk/…ukushima-mutant-flowers.jpg
http://www.themarysue.com/…tbutterflies-580x278.gif
http://www.dw.com/image/16166163_303.jpg
http://namarashhs2015.weebly.com/…/2136834_orig.jpg
http://s3.india.com/…tent/uploads/2015/07/bunny.jpg
http://www.secretsofthefed.com/…ut-article-size.jpg
- bütün bunlar sonucunda çoğu avrupa ülkesi, amerika ve japonya'dan gelen deniz ürünlerini ülkeye sokmama kararı aldı. ton balığı falan zaten hayal, unutun artık.
- 2011 yılındaki kaza nedeniyle kaliforniya'da yeni doğan bebeklerin kansere yakalanma riski 29 kat fazla. yetişkinlerde de kanser vakalarında artış gözlenmiş.
- olayı örtbas etmek için hükümetler ölçümleri normale yakın göstermeye çalıştığı da yazılanlar arasında.
kısaca dünyanın içine ettiler, 2-3 metrelik dalgaları değil bunları konuşmak gerekiyor. "aman inşallah kimse ölmemiştir" diyorsunuz iyi hoş da fukuşima'ya yakın yaşayanlar bugün depremde ölmese bile belki 10 sene sonra kanserden zaten ölecek. anlatabiliyor muyum sevgili arkadaşlar?
daha fazla bilgi almak isteyenler şu linklerden devam edebilir;
http://www.reuters.com/…ma-pm-idusbre97601k20130807
http://www.storyleak.com/…-prompts-fukushima-fears/
http://oregonstate.edu/…-local-extinctions-expected
http://time.com/…43/fukushima-disaster-food-safety/
http://www.globalresearch.ca/…rom-fukushima/5355280
http://www.integrativecanceranswers.com/…er-in-u-s/
https://www.rt.com/…na-radiation-tripled-fukushima/
(not: bilgilerde bir yanlışlık varsa lütfen uyarın, olayın üzüntüsü ve siniriyle hızlı bir şekilde yazdım.)
j. k. rowling
-
- j. r. r. tolkien yazdığı orta dünya'yı bitirebilmiş miydi? (bitiremedi... the silmarillion'u tamamlamaya çalışırken öldü, oğlu christopher tolkien bitirmek zorunda kaldı. silmarillion dahil bir kamyon dolusu ilave kitap yayınlayıp orta dünya'yı tabir-i caizse iliğine, kemiğine kadar sağdı. herkes de tapındı. kimse tolkien ya da tolkien'in ailesi 1955 yılından beri 65 yıldır orta dünya'nın ekmeğini yemeye, sömürmeye doymadı diyemedi. hele demeye cüret etsinler bir, hepsinin ağzını nasıl yırtıyorlar görelim.)
- robert jordan yazdığı the wheel of time (zaman çarkı) serisini bitirebilmiş miydi? (bitiremedi... aslen altı kitap olarak yazmayı düşündüğü seriyi on iki kitaba kadar uzatıp bokunu çıkardı. son kitabı yazarken ömrü yetmedi, öldü. yerine brandon sanderson seriyi tamamlamak üzere getirildi. o da son kitap diye üç tane daha kitap çıkarıverdi, seri oldu on beş kitap. yarasın...)
- ursula k. le guin yazdığı earthsea serisini bitirebilmiş miydi? (1968-1972 yılları arasında seriyi bir üçleme olarak yazdıktan sonra bitirdi gibi görünmüştü ancak baktı ki yarattığı o evrenle ve karakterlerle ilgili anlatılacak daha bir çok hikaye var, 1990 yılında tekrar geri dönüp 2001 yılına kadar üç kitap daha yazdı. canı istedi, uzatmak istedi, yazmak istedi, yazdı. kimse de arkasından yerdeniz büyücüsü'nün ekmeğini yemeye doyamadı arsız karı diye terbiyesizce eleştirmedi.)
- george r. r. martin yazdığı a song of ice and fire serisini bitirebildi mi? (game of thrones markasının sefasını biraz daha sürsün, keyfi yerine gelirse belki yazar bitirir. en olmadı hbo yöneticileri birilerini çağırıp yazdırıverir. kendisi yazarlık değil, marka yönetimi ve ceo'luk yapmakla meşgul zira.)
- margaret weis ve tracy hickman ikilisi birlikte yazdıkları dragonlance (ejderha mızrağı) serisini bitirebildi mi? (seriyi 1984-1985 yıllarında üçleme olarak yazdıktan sonra bitirmiş gibilerdi. sonra yetmedi 1986 yılında o evreni genişletmek için üç tane daha kitap yazdılar. yetmedi 1994 yılında beş tane kısa hikayeden oluşan başka bir kitap daha yazdılar. daha da yetmedi 1995 yılında ilk üç kitabın devamı olsun diye bir kitap daha yazdılar. asla yetmedi, 1998-1999 yılları arasında ilk 6 kitabın karizmatik büyücüsü raistlin majere'yi ayrıca anlatmak için iki kitap daha yazdılar. yetti mi? yetmedi... 2000 yılında oturdular üç tane daha yeni kitap yazdılar. seriyle ilgili kendileri ayrı ayrı başka kitaplar da yazdılar. işin içine bir sürü başka yazarlar da girdi, üç kitap diye başlayan seri bugün 190 kitaba ulaştı ve hâlâ devam ediyor. yarasın...)
- stephen king yazdığı the dark tower serisini bitirebildi mi? (yedi kitap olarak yazılacağı söylenen serinin 1982-2004 yılları arasında yazılıp bitirildiği söylendi. sonra stephen king bu yedi kitabın çoook daha uzun bir "über-romanın" parçaları olduğuna karar vererek 2012 yılında bir kitap daha yazdı, "bu kitap 4. ve 5. kitapların arasında geçen dönemin kitabı" dedi, araya başka kısa hikayeler de sıkıştırdı. bitti dediği seriyi belli ki daha uzun süre yazmaya devam edecek.)
- george lucas hem yazdığı hem çektiği star wars serisini bitirebildi mi? (bitiremedi... bitirmek ne kelime. 44 yıldır hayatımızda olan ve aslen bir sinema filmleri serisi olan serinin yazılmayan kitabı, çekilmeyen dizisi, çizilmeyen animasyonu kalmadı. disney+ on tane yeni diziyle devam ettirecek, ana seriye ek daha bir çok film gelecek. yarasın lucas'ıma... )
fantastik edebiyat ve fantastik sinemanın olayı bu kadar çarşaf gibi ortadayken j. k. rowling'le alıp veremediğiniz ne sizin kuzum? çağdaşlarının yedikleri naneler herkesin malûmuyken ve hep daha fazlası için desteklenirlerken nedir bu kadınla derdi bu milletin? yakında bir gün "neden harry potter diye bir kitap yazdın lan aşüfte, sen kimsin?" diye eleştirilecek sanıyorum.
kadın 7 kitaplık bir seri yazacağım dedi ve seriye adını veren harry'nin hikayesini yazdı bitirdi. şimdi de wizarding world markası altında o evreni ve o 7 kitaptaki başka karakterleri/hikayeleri başka formatlarda (fantastic beasts film serisi), başka şekillerde (olası hbo max dizileri vs.) devam ettiriyor ve genişletiyor. orijinal seri kadar başarılı oluyor ya da olmuyor, o ayrı bir konu. kadın yazmasa "çok güdük kaldı bu evren, aslında genişletmeye ne kadar müsaitti, hiç genişletemedi, yazık etti güzelim seriye" derler, yazsa "harry potter'ın bokunu çıkarmaya doymadı, hiç eski tadı yok, bu kadını bu seriden uzak tutun" derler. herrrrr bokun en iyisini de bunlar bilirler... kendi yarattığı eserle ilgili bize akıl mı danışacaktı kadın? ister kestirip atar, "bir daha bu evrenle ilgili zinhar tek bir satır kalem oynatılmayacak" der, ister sonsuza kadar devam ettirir. kendi yaratısı, kendi üretimi hakkında canı ne yapmak isterse onu yapar. bize de bok yemek düşer. harry potter'ın bokunu çıkardığını mı düşünüyorsunuz? o zaman 7 kitap ve 8 filmden sonrasını okumaz/izlemez, ulvi hayatlarınıza devam edersiniz, olur biter. asıl yıllardan beri "harry potter'ın ekmeğini yemeye doymadı, parası bittikçe saçmalamaya doymadı, gündemde kalmak için ne diyeceğini şaşırdı" şeklindeki cahil cühela carıltılar bitmek bilmedi. vaktiyle metallica boklamak modaydı, artık j. k. rowling boklamak moda. canı sıkılan rowling'e, kafası bozulan harry potter'a sarıyor.
son bir not : harry potter serisi bittiğinden beri sosyal medyada kimi zaman geyik amaçlı, kimi zaman kastederek söylediği gerekli gereksiz detaylara ve fantastic beasts serisindeki sonu henüz nereye bağlanacağını bilmediğimiz tutarsızlık gibi görünen anlatılara bakıp da "mükemmel bir şekilde yarattığı serinin içine sıçtı, bokunu çıkardı" diyenlere örneğin o tapındıkları orta dünya kitaplarının merkezindeki güç yüzüğünün, ilk defa göründüğü 1937 çıkışlı the hobbit kitabında bir güç yüzüğü olarak bile kurgulanmadığını, sadece kişiye görünmezlik veren sihirli bir yüzük olarak tasarlandığını, sonra yüzüklerin efendisi serisi yazılırken tolkien'in bu sıradan yüzüğü bir güç yüzüğü yapmaya karar verdiğini, hobbit kitabında goblin diye anlattığı yaratıkların adını yüzüklerin efendisi serisinde orc yaptığını, silmarillion kitabının içindeki bir çok hikayenin birbirleriyle hiç uyuşmayan bir sürü farklı versiyonlarının olduğunu, yıllar boyunca yazdığı evrendeki bu hikayelerin bir sürüsünü defalarca değiştirip tekrar şekil verdiğini hatırlatmak isterim. işin ağa babası bile kurgusunu elli kere değiştirmişken üç beş ekleme-değiştirme yaptı diye en büyük günahkâr yine rowling mi oluyor?
bu tür geniş çaplı serilerde yazarlar şu ya da bu şekillerde ilk yazdıklarını sonradan değiştirebilmiş, önce farklı anlattıkları şeylere sonradan fikirlerini değiştirip farklı kurgular yapabilmişlerdir. bir evren yaşadığı müddetçe değişim geçirmemesi mümkün değildir. değişiklikleri sevmemek tabii ki en doğal hakkımız ama sanki bir tek ve sadece rowling'e özgü bir şeymiş gibi çemkirmekten artık vazgeçmek lazım.