hesabın var mı? giriş yap

  • üniversite sınavlarının yapıldığı güneydoğu'daki bazı merkezlerde pkk'lı veya pkk sempatizanı salon amirlerinin/gözetmenlerin pkk'lı piçlerin çatır çatır kopya çekmesine müsaade etmeleri sebebiyle rastlanan bir durumdur.

    bu sayede odtü'ye, boğaziçi'ne, itü'ye girebileni çoktur da mezun olabileni pek yoktur. ya ders başarısızlığından atılırlar ya da bir noktada dağa çıktıkları için devamsızlıktan. olmadı eylemde vs geberdikleri için kayıtları silinir.

  • bugün benim için özel bir gün.

    üniversite yıllarından tanıdığım biri ile çok uzaklardan görüşme fırsatım oldu. çocuk 20'li yaşlarının başlarında.

    "cf" oldum, "cf'yim" tarzı bir şey dedi. dikkat bile etmedim. sonra baktım google'dan, cystic fiberosis(sp) diye bir şeymiş.

    "akciğer nakli yaptılar bana" dedi. "geçen sene tam bugün saat 15:xx'te".

    bir an şaşırdım, fotoğraflarını gördüm. çocuğun göğsünün altından boydan boya kesmişler. ameliyattan ~bir hafta sonra hastanede her tarafına borular bağlı iken çekilmiş fotoğrafları vardı. gülüyordu.

    sormadım bile neden "bir yılı kutluyorsun" diye. dinledim sadece. ve sonra baktım google'a...

    akciğer nakillerinden sonra 1 sene yaşama oranı %80, 5 sene yaşama oranı ise %25'lerde imiş.

    çocuk nasıl derseniz, içi içine sığmıyor. nasıl tutunuyor hayata, nasıl değer veriyor her geçen saniyesine. ilk işini de kapmış, nasıl mutlu....allah değil 30'unu, 90'ını, 100'ünü göstersin diye dua ettim...

    ve düşündüm, ulan iki gün öncesine kadar ufak ufak sorunlar yüzünden kendimi dünyalar şanssızı ilan eden ben değil miydim?

    şehir fırsatını kaçırdı diye bütün gün ağlayan iş arkadaşım değil miydi?

    şu an sol frame'de dikkat çeken başlıklardan biri sevgiliden ayrıldıktan sonraki ilk gece değil mi?

    bazı şeyler beynimin içimde dolanıp durdu. hayatı sorguladım, hepimizin elinde olan ve dönüp bakmaya bile tenezzül etmediğimiz rutin "şanslar", "fırsatlar" o çocukta olsaydı neler yapardı diye sordum kendime.

    utandım.

    siz siz olun, kıymetini bilin sahip olduklarınızın. aşk acısıymış, şuymuş buymuş...değmez. insan böyle anlarda anlıyor işte.

    ders dolu bir gün geçirdim.

  • ben atanan bilirkişiye üzüldüm en çok. 2024 bilirkişi tarifeleri burada. adam yaklaşık 1.500 tl karşılığında hem elif şafak hem de mine g kırıkkanat okumakla kalmamış, iki romanı çalışıp karşılaştırmış da. resmen davanın gerçek kaybedeni o. kafa da yanmış belli ki, %5 intihal gibi acayip bir matematiksel sonuç üretmiş. adamcağız ctrl+f ile kelimeleri mi saydı ne yaptı bilmiyorum. mesela %7 deseydi ceza ne olacaktı meraktayım. bence bu iş tam yapay zekalık. popüler yapay zekalara romanları yükleyip, onlara sorup, intihal ortalamalarını almak lazım. böylece kimse zavallı bilirkişimiz gibi acılar çekmez. hatta türkiye'nin tüm yargı sistemini chatg... (oha ne diyorum lan ben)

    görülen lüzum üzerine ekleme:
    çok mesaj gelmiş :) önemli noktalara değineyim:
    1) bilirkişi fiyatları alt limit denmiş. aslında bu fiyatlar 2024 fiyatları, muhtemelen bilirkişi daha alt limiti olan 2023 fiyatlarından işlem gördü. ben bilirkişi olsaydım, en az 150.000 tl + okuma sonrası unutabilmek için gerekli klinik tedavi masrafları olarak anlaşırdım. sıpotlıs maynd of itörnıl sanşayn'daki gibi.
    2) zaten intihal yazılımları var, turnitin gibi onlardan bu sonuç çıkmıştır diyenler oldu. ben de bir program kullanıldığına inanmak istiyorum ama elif şhafak açıklamasında sonucun bilirkişinin edebiyat bilmezliğine yorunca okumuştur herhalde diye düşündüm. canına kıymadıysa bulup sormak lazım.

  • parası olan kimseler arabadan anlamaz arkadaşlar, bakın etrafınıza arabadan en çok anlayan tiplerin genelde ekonomik olarak alt gelir grubunda olduğunu görürsünüz.

  • önsöz: uyuşturucu maddelerin kullanımı tehlikeli ve yasaktır.

    eski yunanca alysso (huzursuz olmak , bunalmak)kökünden türeyip halüsinasyon etki gösteren maddelerin tümüne verilen genel isimdir.

    bu etkiyi gösteren maddelere şöyle bir baktığımızda, karşımıza lsd, ayahuska, peyote, sihirli mantar, pcpve mdma... gibi maddeleri görmekteyiz. etki mekanizmaları gereği kullanan insanlara halüsinasyon etki göstermektedir.

    liserjik asit dietilamidin (lsd)'nin mucidi albert hofmann bu etkiyi 19 nisan 1943 'de bulduğu bu kimyasalı kendi başına aldıktan sonra deneyimlemiş ve başından geçen olayları söyle aktarmıştır.

    --- spoiler ---

    ''eve dönerken önümdeki her şey dalgalanıyordu, her şey içbükey bir aynadan yansıyan bozuk görüntülere dönüşüyordu. sanki olduğum yerde pedal çeviriyor, bir türlü yol alamıyordum. evime ulaştığımda öleceğini zannettim. oda çevresinde fırıldak gibi dönüyordum, duvarlar zıplıyordu. aşina nesneler tuhaf, korkunç biçimler almaya başlamıştı. eşyalar sürekli hareket ediyor, garip oyunlar oynuyordu. birkaç saat sonra, "harikulade" diye tanımladığım bir tesir hissetmeye başladım. ertesi gün ruh halim mükemmeldi, "sanki önümde yepyeni bir hayat uzanıyordu, sanki dünya yeniden yaratılmıştı.''
    --- spoiler ---

    peki albert hofmann bu rüya benzeri etkiyi nasıl yaşamıştı; şimdi hep beraber bu tarz etki gösteren maddelerin farmakodinamiklerine bir bakış atalım.

    bunun için ilk başta temel bilgilerden başlamamız gerekmektedir yani maddelerin etkisini gösterdiği sinir sisteminden. sinir sistemi veya beyinden dallanan sinir ağı, canlıların içsel ve dışsal çevresini algılamasına, bilgiyi depolamasına , elde edilen bilgiyi anlayıp işlemesine ve buna göre reaksiyon vermesine ve ayrıca vücut içerisinde hücreler ağı sayesinde sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlamasına, organların, kasların aktivitelerini düzenlenmesine yarayan bir sistemidir.

    şimdi bu sistem üzerinde yukarıdaki bilgi akışı, deneyimlerin akışı veya emirler siz ne derseniz deyin; hem elektriksel bir şekilde akar, hemde kimyasal bir şekilde. bizim burada mikroskopla inceleyeceğimiz yer kimyasal aktarım dediğimiz sinirler arası aktarımlardır. bu aktarımlar nörotransmitter maddeler dediğimiz kimyasallarla aktarılmaktadır ya da ilk uyarı bu maddeler sayesinde olmaktadır. hemen bu maddelere çok bilinenlerden birer örnek verelim ki anlaması kolay olsun. örneğin; serotonin, dopamin, adrenalin, .... yukarıda anlattığım gibi maddelerdir. şu şekilden de anlayacağınız üzere sinirler arası kimyasal iletim bu şekilde olmaktadır.

    işlerin doğru ilerlemesi açısından bu nörotransmitter maddeler bir birinden tamamen farklı olsalar da dışarıdan aldığımız yukarıdaki halüsinatif maddeler vücut içesinde üretilip, salgılanan diğer maddeler ile benzerlik gösterirler ve gösterdikleri için sinir sistemimizdeki reseptörlere kolayca bağlanırlar.

    kabaca yukarıdaki bilgileri öğrendikten sonra asıl konumuza geri dönelim.
    beyin aktivitesinin çoğu doğası gereği ritmiktir fakat yukarıda saydığım tüm klasik halüsinojenler, beyindeki nöronların belirli bir serotonin reseptörünün alt tipi olan serotonin 2a reseptörünü uyarır ve bu reseptör, halüsinojenlerin etkisinin start aldığı yer diyebiliriz. genel olarak korteks bölgesinde (yani beynin dış katmanı diyebileceğimiz yer olarak düşünebiliriz) yoğunlaşan uyarımlar kortikal ritmikliğin bu bozulmasına, sistem organizasyonunda genel bir düşüşün ve kısıtlamanın gözlemlenmesine neden olur. daha sonra kortekste salınım aktivitesinde düşüşler gözlenir. bunun nedeni oluşturulan iletimlerin beynin başka bir yerinde çoğalmasına neden olur.

    çeşitli görüntüleme teknikleriyle bu salınım ve aktiviteler , talamus, hipokampus ve parahipokampusta düşük frekanslı sinyal dalgalanmalarının genelinde bir artış olduğu gözlenebilmiştir. bu bölge derin yavaş dalga uykusu sırasında, görüntüler ve uzun süreli hafıza konsolidasyonu sürecinini yönettiğinden dolayı, artan medial temporal lob aktivitesi, hızlı göz hareketini ortaya çıkarmış bu da rem uykusunun önemli bir özelliği olduğundan, rüya görmeyle güçlü bir şekilde ilişkilendirilmiştir.

    yani lafın kısası bu tarz maddeleri kullanan kişiler sözde mistik veya ruhsal deneyimlerin hepsini uyanık bir rüya görüyormuşuz gibi tanımlayabiliriz. görsel-1görse-2

    kayna ve ileri okumalar için: 1234

  • evimizde gürcü bir yatılı yardımcımız var. oğlumla iyi anlaşıyorlar. çünkü çok konuşkan, enerjik ve eğlenceli bir kadın. aynı zamanda oğluma normal bir çocuğa nasıl davranılırsa öyle davranıyor. en çok bu yanını seviyorum.

    tam dört çocuğu var. en küçükler ikiz ve dokuz yaşındalar. en son bir yaşındalarmış anneleri buraya geldiğinde. babaları başka bir kadınla gidince bizimki mecburen buraya gelmiş. çocuklar hiç tanımamışlar yani ne anneyi ne babayı. diğer ikisi daha büyük ve her akşam annelerini arıyor ama ikizler konuşmak istemiyorlar. bazen konusu geçiyor. o anlarda neşeli kadın gidiyor yerine kırgın ve kızgın bir kadın geliyor. maaşının çoğunu onlara gönderiyor, iyi eğitim alsınlar iyi yesinler diye gurbette çalışıyor ama bunu o küçük çocuğun anlayamamasına da çok içerliyor.

    normalde her akşam oğlumu ben uyuturum. günün en güzel anlarını da o zaman yaşarım. az önce önemli bir telefon geldi ve biraz uzun konuşmam gerekti. saate dikkat etmedim. görüşmem bitip odaya gittiğimde oğlumun uyumak için yatağa girdiğini ablamızın da gürcüce bir ninni söylediğini duydum. kapı eşiğinde durup izledim biraz. sözleri anlayamıyordum ama çok dokunaklı söylüyordu. sesi de güzelmiş meğer bilmiyordum.

    yıllar önce şimdi adını unuttuğum bir fransız filmi izlemiştim. sabahın kör karanlığında mülteci genç bir kadın beşikteki bebeğini öpüp evden çıkıyor ve çalıştığı eve geliyordu. orada da kendi çocuğu yaşlarında bir bebek vardı. bir beşiğin başında kendi dilinde ninni söyleyerek uyutuyordu baktığı çocuğu.
    hayatın -en çok da acıklı olan- filmlere ne kadar benzediğini gördüm bu akşam.
    dünyanın neresine gidersen git içindeki özlemin ana dilinde bir şarkıyla giderilmeye çalışıldığını, seni görmek istemeyen kendi çocuklarını düşünürken bir başkasının çocuğunun saçlarını okşayacak kadar güçlü olunabildiğini gördüm. ya da belki mecburi bir kabullenişi.

  • jensen huang cok iyi bir entepreneur, girisimci belli. bu konuda yorum yapamayiz, sonuc ortada

    84de oregon state electrical engineeringi bitirmis yaziyor. aslinda bolumun adi electrical computer engineering. ders programi surada

    https://catalog.oregonstate.edu/…/#requirementstext

    engıneerıng computatıon and algorıthmıc thınkıng, data structures, computer organızatıon and assembly language programmıng yorum yaptigi konulardaki onemli dersler. yani bu dersleri almis. sevmis, sevmemis onu bilemem ama onemli olan bu dersleri almis. stanfordda da master yapmis

    dedigi dogru ama teoride. hayat pratikte, teorideki gibi islemiyor. su anki seviyesiyle ai bastan sona architecture design yapamaz. yani ben bir projeye baslamak istiyorum. data nasil toplanacak, nasil refine edilecek, vb bu data asamasi. sonra en optimal, threadsafe, multiplatform, vb bunlar dizayn edilecek, sonra sonuclar lumen frameworke aktarilacak

    ben bunlari yazdim, ai da ustteki paragrafi daha cancanli anlatabilir. ama dirty work, yani manuel isi bildigim kadariyla su an yapamiyor

    hadi yapti diyelim, daha bu surecte herhangi bir yerde hata varsa, hata ayiklamaktan bahsetmedim

    hadi yapti ve hata ayiklayabildi. yine hata cikti, data bu, cikabilir. sonra ust yonetim, benimle konusabilir. senin dizayn ettigin sistemde bu, su var diye. bana karsi neden bu oldu deme hakki var, cunku sorumluluk benim. duruma gore umarim olmaz da ya kotu olur, ya da bonus alirim. yani yaptiklarimin sonucunu hesap verebilirim. ust yonetim ai i karsisina alip bunlari diyebilir mi? diyebilir de ai da generic response verir. sonra ai a ceza veya odul vermek lazim

    daha cok ayrinti var, kisaca hayat teorideki gibi islemiyor

    coding syntax ogrenme denilebilir, ilerletiyorum hadi belki design patterns de ogrenme denilebilir. ama bu kadar, daha ilerisini henuz ai yapamiyor

    bu makaleye nvidiadan bir senior, lead, veya daha ust rolde sofware developerin ne dedigini okumak isterdim