hesabın var mı? giriş yap

  • yaklaşık mö 2000'ler bu ağacın tohumu yeşeriyor. bakalım 4000 yıllık periyotta ne oldu.

    tahmini bu ağaç ilk yeşerdiğinde hititler vardı.
    sonra frigler geldi.
    sonra lidyalılar,
    sonra antik yunan göçü oldu,
    sonra persler geldi,
    sonra iskender geldi,
    sonra roma geldi,
    sonra bizans geldi,
    sonra selçuklu geldi,
    sonra moğollar geldi,
    sonra osmanlı geldi,
    sonra timur geldi,
    sonra tekrar osmanlı geldi,
    en sonunda da cumhuriyetimiz.

    vay be dili olsa konuşsa kim bilir neler anlatır.

  • (5 erkek kardesli kiz)
    -alo
    +alo baba
    -anneni verir misin oglum
    +tamam. ben kizinim bu arada.
    -hea. olsun sen de benim oglum sayilirsin

  • failili yazinca kendi hikayem aklima geldi.
    isteme olduğu gün tam bir faciaydi. hava yaklaşık bin derece, aylardan ağustos. önce eşim ve ailesi evi bulamadi. sonra onlar gelince kahveler yapıldı ve kahve taştı. ateist kayinpederim ve annem tartışti. kayınpederim isterken "allahın emri peygamberin kavli" demeyince, hacı olan annem "sizde allah kitap yok galiba" diyerek meselenin ortasina daldı ; kayinpederimse "genel olarak yoklar zaten" diyerek yangını körükledi. tam tartışma büyüyecekken eniştem "hadi yüzükleri takalim" dedi. yüzük takilacakken elektirik kesildi. mum ışığında yüzük takılırken o zaman ortaokulda olan yeğenim "noluyo amk bu ne kalabalik?" diyerek ter içinde eve daldı.
    sonra elektrik geldi, ikram yapilacakken pasta kuzenimin elinden yere düştü. aksilikler burda son buldu diyorduk ancak öyle olmadı. sıcaktan kayinvalidem koltukta uyuyakaldi. o gece başka bir facia olmadan sonlandi.

    nikah tarihi bulamadığımız için sabahın kör vakti nikah yaptik.*
    dolayısıyla en yakinlarimiz harici kimse yoktu. nikahtan hemen sonra eşimle kavga ettik.

    nasıl başlarsa öyle gidiyor evlilik. evren mesajlari gönderdi ama almadik demek.
    nişanlı olanlara duyurulur.

    edit: sanırım en çok mesaj gelen entryim bu, çoğunlukla sonucu ne oldu diyorsunuz: boşandık sevgili yazarlar.

  • henüz hepsini izleyemesem de geçen gün anacığımla bi sahnesine rastlayıp bizi derin düşüncelere daldırmış olan dizidir.

    --- spoiler ---

    şu babası yunan oldu diye kendini yerden yere atan kızı izledik. ben bi yandan mandalinamı soyup diğer yandan çay içerken diziye direktif veriyordum:

    "tamam lan abartma yunansa yunan kaç yıl olmuş görmemişsin git sarıl öp babanı ağlama bu kadar" falan.. sonra kadın anam dedi ki ; düşünsene baban akepeli olmuş elinde ampullü bayrak eve geliyor ?

    --- spoiler ---

    düşünemedim !

    aboovvv içim titredi yemin ediyorum.. 3 dakika falan sessizce bakıştık. sonra karar verdik: evden kovarız.... canım babam akepeli olmadığın için teşekkürler seni çok seviyorum

    edit: debemin zamanlaması manidar olunca sosyal mesaj vermeden edemedim.. okuyun zaten eliniz paylaşa gidecek : imam hatipler kapatılsın!

  • öğrencisine 12 yılda ingilizce öğretemeyen sistemin bir tık ötesinde bence bu ayıp. çünkü ömrünün çoğunu bu dili kullanarak idame edeceksin.

    12 yıllık lise dönemi sonuna kadar olan kısımdaki eğitimden sonra bir de ortalama 4 yıl lisans eğitimi alan bir bireyin kendi ana dilini yazmak bir yana dursun konuşmada bile zorlandığını görüyor ve yaşıyoruz. ne yazık ki uyguluyoruz da. hala daha 'de', 'da', 'ki' nasıl yazılır - kullanılır bilemiyoruz. yeri geliyor yarışma programlarında kendini övmekle bitiremeyen genç dimağların 'da'nın hışmına uğramalarına tanıklık ettik. yeri geldi iş ilanlarında, satılık ev, araba, arsa ilanlarında gözlerimiz kanadı.

    sanırım ne yaparsak yapalım buna bir çözüm bulamayacağız. her sene ramazan ayında sakız ile ilgili sorulan o malum soru gibi tamamiyle öğrenip kurtulamayacağız bu cahilliğimizden.

    her bakanlık değişimiyle değişen sınav sistemiyle vakit kaybetmekten, en çok benim oğluşum/premsesim başarılı olsun diyerekten direkt onları; 'cevapları bilsin de aman hukuk okusun, aman diyeyim mimar olsun, ceo olsun, doktor olsun ki zaten yazdığını bi eczacılar anlıyor ne gerek var dil bilmeye - dil bilgisi bilmeye mantığıyla jokey gibi sınav sırtında koşturarak yeterince robotlaştırıyoruz. tıpkı ebeveynleri aynı çarkta döneminde erittikleri gibi.

    demem o ki bir dilekçe bile yazamayacak nice eğitimli, seri üretim google tarayıcıları yetiştiriyoruz.

    sonumuz hiç iyi değil vesselam.

    kendimi de kimseden ayrı tutmayarak bu eleştirilerime katıyorum.

    acilen sonuçlarla uğraşmayı bırakıp insanlarla uğraşmaya başlamalıyız.

    edit: link ekleme

    https://www.instagram.com/p/baewbcojsmo/

    edit 2; ikame-idame etmek. tşk @cimdigriz

    edit 3; tdk sitesindeki bilgiye göre dilbilgisi şeklinde yazılınca bir sonuç çıkmıyor. ayrı yazınca sonuç veriyor.

    http://www.tdk.gov.tr/….gts.59ecaea0a070d6.72315336

    edit 4: tdk'ya - tdk'ye. bilgi veren yazarlara teşekkürler.

    edit 1298 ; edit yapa yapa sözlük bana bu dil bilgisini öğretecek şükür ki.

  • "kimse sınanmadığı günahın masumu değildir"

    debe: biryudumkitap.com e-posta kutunuza her sabah 5 dakikada okuyabileceğiniz, en iyi hikâye ve roman pasajlarını gönderir. abonelik için adınızı ve e-postanızı bırakmanız yeterli. her sabah saat 08:00'de e-postanızı kontrol edin. üstelik ücretsiz

  • başıma bir iş gelmeyecekse; damada özel şov yapılan yerin doğru seçim olmadığını düşünüyorum.

    sıçtık editi : lan tamam favlayıp durmayın. harbi başımıza bir iş gelecek amk.

    dönüşü yok editi : ben ilk edit yaptığımda 83 fav vardı.
    görsel

    derdiniz başıma iş gelmesi artık emin oldum. buz gibi bira eşliğinde sağlığınıza kadeh kaldırıyorum. favlamayanın başına iş gelsin amk!

  • 17 agustos'tan iki gün sonra dışişleri bakanlığının çağrısı ile atatürk havalimanına gitmiştim. sıra numarasına göre yurtdışından gelen yardım ekiplerinin yanına ingilizce bilen bir türk verip gönderiyorlardı. doctors without borders isimli kuruluştan bir doktor ekibi, tüm ameliyat malzemeleri ile gelmişlerdi. yunanlı 2 cerrah. bir iett otobüsü içinde tüm malzemeleri ile birlikte yalova'ya gitmemiz söylendi. akşam saatlerinde yalova'ya vardık. enkaz enkaz dolaştık, yardıma ihtiyacı olan bir yer aradık. sonunda bağımsız bir afet merkezi bulduk ve oraya gittik. bize bir yer gösterin yardım edelim dedik. "burada yeterince türk doktor var, yabancıya gerek yok" cevabını aldık her gittiğimiz yerden. 24 saat boyunca tüm yalova'da iett otobüsümüzle dolaştık amabir çok enkaz olmasına rağmen yardımımızı isteyen tek bir kişi dahi bulamadık. hepsi türk hekimlerine emanet edin bizi dedi. yunan doktorlar da bir süre sonra heveslerini yitirdiler ve iett şoforumuz ile kendilerini atatürk hava limanına geri bıraktık. organizasyonsuzluk, güvensizlik ve milliyetçilikten hoşlanmadığımı hatırlatan gün.

  • "aşkım" yazmış. tabi bizim bünye öküz olunca, açarsın telefonu ve "mesajın yarım kalmış. ne yazacaksan söyle" denir.

    işte kadın ve erkek arasındaki en büyük farklardan biri budur. onun aşkı kabardığı için sms atar, sen ise tüm iletişim araçlarını fonksiyonel olarak kullanırsın.

    kadınlar mı zor, biz mi danayız bu yaşıma geldim halen anlayamadım.