hesabın var mı? giriş yap

  • ekşi sözlük'e hakaret etmekte kendince haklıdır. çünkü burada her yerden insanlar var ve kimsenin pislikleri gizli kalmıyor. dolayısıyla ekşi sözlük kendilerine zarar veren bir ortam. mesela şu an gibi.

    gelin size bu adam hakkında bilmediğiniz bir şey anlatayım.

    bu adam 2018 yıllarında ıstanbul aydın üniversitesi'nde medya işlerine bakıyordu. okulu asker gibi yöneten mütevelli heyeti başkanı mustafa aydın'ın da has adamıydı. kendisini akademik kadroya almaya çalıştılar fakat yök'ün gereksinimlerini karşılamadığı için almayı başaramadılar.

    iletişim fakültesi dekanına ve öğretim üyelerine baskı yaptılar. öğretim üyeleri bu kişiyi istemedi. çünkü lisans diploması yoktu. kendilerine verilen diploma da şaibeliydi. böyle bir kişi öğretim üyesi olamazdı. daha sonra kendilerine yakın olan sosyal bilimler müdüründen işi çözmeye çalıştılar. lisans öğrencilerine ders veremeyecek adam yüksek lisans öğrencilerine ders verecekti. sosyal bilimler müdürü ne kadar uğraşsa da hocaların duruşu sayesinde yine işi görülmedi. hocalar bu yüzden çok büyük baskıyla karşılaştı. bu da olmayınca basit idari görev verdiler meslek yüksek okullarında takıldı bir süre. sonra ne oldu bilmiyorum

    elinden gelen her hukuksuzluğu yaptı öğretim üyesi olup, bu sıfatı televizyonlarda kullanabilmek için. isteyen araştırabilir bu konuyu.

    şimdi ben bu olayın içinden bir şahit olarak bunu buraya yazabiliyor, kendisinin bilinmeyen pisliklerini ortaya dökebiliyorum. biri ismini arattığında google'da bu yazıyı okuyabiliyor. işte bu yüzden ekşi sözlük bu adama göre lağım çukuru. işte bu yüzden bu zihniyet sosyal medyayı tehlike olarak görüyor.

    fuatçığım bunu okursan burdan sana selam olsun nasıl da almadık seni aramıza ama.

  • tayyip'in biden'e verdiği tavizlerin ve sözlerin gerçekleşmesidir. o görüşmeye mevlüt'ü bile almadı, kavakçı'nın kızını alıp kayıt dışı görüştü. bunu asla unutmayın!

    istedikleri kadar üstünü örtmeye ve inkar etmeye çalışsınlar, milyonlarca afgan ülkeye girecek. buna alışsanız iyi olur.

    bir yandan inkar ederler, diğer yandan mülteci güzellemesi yapıp taliban'la aynı düşünce yapısına sahip olduklarını söylerler. her yönden sizi aldatmaya çalışacaklar. alışın, bunlar iyi günleriniz.

  • jupiter gorevi
    18 ay sonra jupitere gidilir, nitekim birtakim garip radyo dalgalari buradan yayinlanmaktadir ve esrarengiz monolitlerin sirri cozulebilir. bu yolculuk sirasinda protagonistimize karsilik, filmin tek kotu adami hal’la tanisiriz.

    bu hal serefsizinin o kirmizi-sari karisimi “gozu”nun, kac geceyi bana zindan ettigini bir bilseniz. bu kadar basit bir tasarimla, bu kadar inceden bir gerilim yakalanmistir yani. o halin gozudur. sizi degerlendiren, yargilayan, fikir yuruten bir goz. ve bu goz sayesindedir ki hal murettebatin, insan dogalarindan gelen zayifliklarinin farkina varir. o uzun uzun inceleme sahneleri, medical aletlerin bip bipleri filan bunu vurgular. bunlar usurler, yorulurlar, yemek yerler, olurler. hal kendi farkliliginin farkina varmak suretiyle bilinclenir. satranc sahnelerinin de onemi buradadir; o insanlardan ustundur.

    eninde sonunda hal da hata yapar ve murettabat onu kapatmak isteyince artik o coktan kritik esigi gecmistir. yani bu dudukler de kim oluyor da benim gibi sahane birseyi oldurebilirler? evet, olum her “canli”nin yuzlesmekten korkacagi ve kacinacagi bir durumdur. hiclik kadar korkutucu birsey yoktur. hal buna razi olamaz.

    --- spoiler ---
    evet murettebatimiz, daha tam taniyamadan, kanimiz kaynayamadan sizlere omurdur. bu sahneler de takdire deger. son derece sogukkanli, basit sekilde oldurulur hepsi. butun olumler insanin acizligini ve kendi yaratimlarina olan asiri bagimliliklarini vurgular.
    --- spoiler ---

    bu bolumlerde acizligin vurgulandigi bir baska yer daha var: o da esas oglanimizin uzaya tamir gorevi icin ciktigi sahne. burada astronot kiyafetiyle, tek bir kamera acisindan, seyahati uc dakika kesintisiz gosterilir. arkada bombos uzay vardir sadece, klasik muzik bile yoktur, hicbirsey yoktur. bir tek sey haric: nefes alma sesi. o kafadaki cam fanusun disarisi insanin egemenliginde degildir hala, dedik ya, hala bir bebek o.

    evet, hal halinden memnundur, kendine guveni tamdir ve esas oglanimizla girdigi agiz dalasini erken noktalar **. ama hesap etmedigi, edemeyecegi birsey vardir: insanin deliligi, cesareti, tahmin edilemezligi. olmadik bir yoldan kahramanimiz gemiye girince, hal’in ses tonunda saskinlik ve korku belirir. bu sahnelerdeki diyaloglar ve daha onemlisi halin ses tonu cok etkileyicidir, insanin icini burkar.

    insanoglu, evriminin bu evresinde, kendi yaptigi aletlerin en muthisi tarafindan az daha yok ediliyordu. bu sorumsuz gelisme ve kendine guven az kalsin pahaliya patliyordu. iesas oglan, bu mucadeleyi, bir tornavida darbesiyle kazanir. o tornavida ki, aletlerin en basiti oldugu halde, en mukemmelini yikmakta kullanilmistir. yani kendimizi biraz daha zorlarsak, uygarlik degerlerinden bir geriye donusu gorebiliriz. bu evrim, yanlis ve tehlikeli bir evrimdir ve bir girdap gibi bizi icine cekerek kendi mahvimizi hazirladigimizi bize farkettirmez. fakat artik insane, bu donguden kurtulmustur. jupiter’e gitmesinin ve tanrisiyla tanismasinin artik zamani gelmistir…

  • mantıklı olan doktordur.

    elinde tek bir yatak varsa eğer, seçimini cahil cühela bir tipten yana kullanmıyor oluşu takdir edilesidir.

  • bana can dündar'ın bir çocukluk anısını hatırlatmıştır bu acı söz.

    can dündar matbaada çalışırken, dönemin ünlü bir yazarı (adını hatırlayamadım) küçük can'ın elini sıkmak istemiş. o da ellerinin kirli olduğunu söylemiş. yazar, can'ın ellerini bulup sıkıca toka yaparak "çalışan eller kirlenmez" demiş.

    ben de hep bu şekilde düşünüyorum çalışan eller ve ayaklar kirlenmez. sedyeler fedadır sana.

  • #fahişyemeğeboykot hashtag'i ile x platformu üzerinde başlatılmış olan boykot çağrısıdır.

    son yıllarda kalitelerinde ciddi düşüşler olan cafe ve restoranlardaki yiyecek ve içecek fiyatlarındaki fahiş fiyat artışına karşı başlatılan boykuttur.

    mevzu sadece enflasyon değil. bu ekonomik ve sosyolojik şartları fırsat bilip ücretlerde fahiş artış yapan her bir işletme için bir uyarı niteliği taşımaktadır. boykot edilen şey, işletmelerin fırsatçılığıdır.

    hashtag altında bir adet anket ve insanların görüş ve düşüncelerine bakılırsa hızla geniş kitlelere yayılan bir çağrı olmuş durumda.

    yiyecek, içeçecek sektörü için yapılan bu boykot çağrısı, ileride zincir marketler ve akaryakıt sektörü için de uygulanabilir.

    edit: yazar bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine, yapılan anket sonucunu da paylaşmak istiyorum. ilk boykot 20-21 nisan, cumartesi ve pazar günlerini kapsayacak şekilde olacak.

    link

    edit2: ancak, sadece bugünlere bağlı kalınmaması, kayda değer bir sonuç alınıncaya kadar bu boykotun kararlılıkla devam ettirilmesinden yanayım.

    edit3: biz dışarıda yemezsek ölmeyiz. ama bize bunu yapan aç gözlü, fırsatçı esnafın, bu ekonomik şartlarda ne kadar dayanabileceğini hep birlikte göreceğiz.

    edit3: bir yazar arkadaşımın çok güzel bir tespiti olmuş. covid zamanında biz esnafımıza sahip çıktık. onlar ise, ilk fırsatta bizden faydalanmaya çalıştılar. bu ihanetin mutlaka bir bedeli olmalı.

  • nezaket gösterilip günaydın diye mesaj atılmaz saçmalamayın artık. normal bir arkadaşınıza sabah uyanıp günaydın diye mesaj mı atıyorsunuz.

  • türkçe çevirisi şu şekilde;

    "sevgili yurtdaşlarım, sevgili mısırlılar... bu başkanlık seçimi ülkemiz için çok önemli. bizim pramitlerimizi kıskanan asurluları sümerleri ve hititleri görüyorsunuz sürekli bize saldırıyorlar. geçen benin firavun yardımcımın konuşmasına izin verilmedi. afedersiniz bu asurlular basurlu zaten yaa... eyyy sümerler... " kayıt sonra bitiyor.