hesabın var mı? giriş yap

  • tanım: karantina altına alınmak istemeyen umrecilerin özel bir otobüs tutup kaçması olayı.

    erzurum valisi okay memiş: “umreden geldikten sonra karantinadan kaçarak erzurum'a gelmeye çalışan 28 vatandaş çorum'da yakalandı.” — iha

    sorumsuz insanlar. en ağır cezalar ile yargılanmaları gerekiyor.

    kaynak

    sabah

    adalet bakanının ilgili tweet'i

  • aslında şöyle de bir durum var. 80'lerde çocuk olmuş ve basketbola bir şekilde bulaşmış kitleden bu kıyaslamaya kobe diyen çıkması çok düşük bir ihtimal. o zamanlar nba ile şimdiki kadar sıkı fıkı olmamız teknolojik olarak çok da mümkün değildi. arada sırada maçlara denk geliyorduk elbette de, jordan olsun, abdulcabbar olsun, hep bunları, daha çok beden derslerinde, spor salonunun duvarlarındaki, dönemin basketbol dergilerinin verdiği çerçeveli posterlerden tanıyorduk. jordan bizim için bir efsaneydi; ben ciddi ciddi bir ara uçabildiğini düşünüyordum öyle diyeyim.

    hani düşün spor ayakkabısı diye bir şey çıkıyor ortaya, ismi jordan oluyor. taktığın şapkadan, giydiği t-shirte kadar uçan adam sembolü var üstünde ve bunlar bir ilk; yani bir ikinci örneği yok o sıralar. öyle, bir spor mağazasından içeri girdiğinde, nba'deki her basketbolcunun adı verilmiş bir ürün bulmak diye bir şey yok.

    şimdi ise durum farklı. elbette bu kıyaslamaya kobe cevabı verecek insan sayısında bir artış olacak, bu normal. bundan 10 sene sonra atıyorum alan zoptrik adında bir oyuncu çıksa, "kobe mi zoptrik mi" diye sorulsa, o zaman da kobe zamanını net hatırlayan kitlede kobe diyen sayısı fazla olacakken, o dönem oyuna hakim olanlar arasında da zoptrik ismi öne çıkacak.

    benim zamanımda "larry bird mü, michael jordan mı?" denirdi örneğin. demek istediğime güzel bir örnek olabilir bu. gerçi o zaman da cevabım aynıydı, şimdi de cevabım aynı. havada karada michael jordan. uçuyor çünkü, öyle biliyorum ben.

  • ilk okuduğumda ne alaka allah korusun devlet bahçeliyle aynı evde yaşamak tövbe estağfurullah dedim.

    seçime üç gün kala benim kafa going to go arkadaşlar.

  • londra'lı genç bir ingiliz kızı, havanın iyice karardığı bir saatte, yolunu kısaltmak için regent park'tan geçerek evine gitmek istiyor.
    genç kız, gece elektriklerin az aydınlattığı karanlık yolda yürürken, magandanın biri çirkin lâflar atıyor, kızı korkutuyor.
    dehşete düşen genç kız çığlıklar atarak kaçmaya başlayınca, etrafta bulunan ve kızın sesini duyan ingiliz gençler koşup saldırganı yakalıyorlar.
    adam yargılanıyor. ingiliz hâkim ona “7 yıl ve 7 gün hapis cezası” veriyor.
    hâkime soruyorlar:
    “adam kıza elini bile sürmemiş, sadece korkutmuş. bu 7 yıl, 7 günlük ceza çok ağır değil mi?”
    ingiliz hâkimin cevabı :
    “kızı korkutmanın cezası sadece 7 gündür. 7 yıllık ilâve ceza ise ingiliz kızlarının gece parkta dolaşma ve parktan geçme özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır!”

    kisinin hak ve ozgurlugune yapilan tecavuzdur. az biledir. emsal teskil etmelidir. kimse kimsenin fotografini, hele ki edep yerlerini, ce ke mez.

  • 17 ağustos depreminden şahsıma kalmış ufacık miniminnacık bir hediyedir. rivayet olunur ki genetiktir fakat ortaya çıkışının tek sebebi psikolojik etkenlerdir.eğer hastaysanız ve böyle sıkı bir üzüntüyle geçmiş bir haftadan sonra ayna karşısına geçip şöyle bir bakının. bilmem kaç santmlik yeni lekeleriniz size gülümseyecektir.
    tedavisi fazlasıyla zor ve uzun sürelidir. pek çok insanda hiç bir yönteme cevap alınamazken, şanslı bir kısmında uzun bir sürede de olsa iyileşme görülür. (ben bir santimetrekarelik bir alan için haftanın 4 veya 5 günü kortizonlu kremler kullanarak 2 senede cevap alabildim, başardım evet. yeri geldi azim yaptım, taş deldim)

    tedaviye cevap alınamayan kişilerde leke sayısı ve yüzeyi çok ise son çare olarak ışınla kalan bölgeler de beyazlatılır, topyekün temizlikle albino bir bünye yaratılır.

    lekeler genelde göz, dudak çevresinde, eklemlerin üstünde ve ellerde görülür. deride beyaz lekelerin çevresindeki kısımların rengi normalden daha da koyulaşır, böylece lekeler daha çarpıcı, daha parlak bir görünüme kavuşur, ergenlik sivilcesi gibi güzelliğinize güzellik katar, megoloman olursunuz. lekeler tüylü bölgedeyse(kaş altı, kirpik altı, saç derisi) bölge üzerindeki tüyler de beyazlar, dalmaçyalı olursunuz.

    tedavisi çok zor ve sabır gerektirir. 17-18 yaşın altındaysanız ışın tedavisi alamazsınız. kortizonlu kremlere talim edersiniz. bu da ışın tedavisine göre kat be kat uzun sürecek bi tedavidir. deriyi inceltip delme ihtimali bulunduğundan kesinlikle aylık kontrolleri ihmal edilmemelidir. kullandığınız şey kortizondur, hele de ergenlikte kullanıyorsanız hormon dengenizin ağzına sıçar, dişiliğinizin eline verir.

    eğer vitiligo sahibi bi insansanız güneşe nanik yapmayı öğrenmeli, vampirleri sevmelisiniz. insanlar "20 faktörlü krem aldım çok hassasım ben" derken 60+ faktörlü kreminizi gösterip el sallayın, o kremi cevşen misali yanınızdan eksik etmeyin. kış ortasında eşek öldüren güneşe bile kremlenip çıkın, arkadaş ortamınızda taşak konusu olun. hmm lakin avantajını da göz ardı etmeyin, hastalığınız 19 mayıs stadyum çalışmalarına katılmanıza engeldir, gönül rahatlığıyla şeref tribününde yerinizi alıp güneş altında spastik taklidi yapan arkadaşlarınıza fötr şapkanızı sallayabilirsiniz.

    5 yıldır cebelleşen bir insan olarak derim ki güneşten uzak durun, e vitamini almaya özen gösterin ve stresten kati bir suretle uzak durun. zira 1 haftalık bir üzüntü 4-5 cmlik yepisyeni bir leke, dolayısıyla 2-3 sene tedavi demektir, şiddetle kaçınınız.
    lekelerimizi sevelim, sevmeyelenlere sevdirelim.

  • seçime kadar; ortamlarda otomobil üreteceğiz dersin kim bilecek.

    bu seçim petrol bulunmadı. altın, bor madenleri keşfedilmedi. onun yerine uçak ürettik, otomobil ürettik. hamdolsun yine yalanlarla dolanlarla bir kampanya yürüttük.

    debe editi: debe editi ile ilgili bir anket var. bunun için oyunuzu kullanın.
    #51859779