ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
seçim dönemi kırgınlıklarını bırakın barışalım
-
valla bir sürü arkadaşımı sildim. barışmaya niyetim yok, tşkler.
neyzen tevfik
-
rivayete gore yine cok sarhos oldugu bir gece rastladigi gece bekcisine sorar:
-evladim neyzen tevfik'in barakasini ariyodum?
+ama..ama...neyzen tevfik sizsiniz?!?!
-sana neyzen tevfik'i soran kim bre deyyus, evini sordum evini.!
imamoğlu'nun bir kadına izinsiz dokunması
-
kadına bak, 40 yıllık kan davalısı gibi bakıyor ekrem başkana. çocuğun markette çikolata istediğinde senin alamamana sebep olanlara da böyle bakarsın umarım.
engelli rampasına izin vermeyen bina sakinleri
-
apartmanın görüntüsü bozulacakmış. ulan o mordorun ortasından fırlamış gibi duran ucubenin neresi bozulacak be onun bunun çocukları. o rampaya mahkum olasınız inşallah diye beddua edeceksin bunlara.
30 milyon euro'yu eritmek için öneriler
-
(bkz: better call saul)
1 haziran 2020 sürü bağışıklığına geçilmesi
-
pandemi boyunca günde 10 12 saat çalışmak zorunda olup çok az evde kalabildim.yasakları destekleyenleri asosyal olmakla itham eden ergen malları anlayamıyorum maalesef. bir şekilde daha, önce örneği görülmemiş bir bela ile mücadele ediyoruz. bütün dünyanın anası sikilmiş ama hayat devam etmeli diyen malları bu yeni normal sürecinde maskeleri atmış sağa sola salyalarını akıtan tiplerden anlayabilirsiniz. çünkü yeni normalin ne olduğuna dair fikirleri yok. her şey eskisi gibi olacak zannediyorlar. ama olmayacak maalesef yazın bitimi ya da salgının artmasıyla yeni yasaklar gelecektir. toplum sizin zevk algılarınızla yönetilmiyor maalesef.
edit:basit bir gribal enfeksiyon diyen mi ararsın, falcı mısın diyen mi ararsın, sanarsın ki bütün dünya ülkeleri lockdown ilan etmemiş, herkes şen şakrak bi bizim ülke şizofren. çok fazla ergen var risk grubunda olmadığı için atıp tutan.
en yakın arkadaşım 2 ay önce yendi bu virüsü ve halen inanılmaz nörolojik sorunlar ve ağrıdan duramadığı bağırsak problemleri çekiyor. iyileştikten sonra beyin kanaması ya, da kalp krizi geçiren tonla adam var. bunlar covid sayılmıyor.
arkadaşlar bu bir grip değil bu bir bela. inansanız da inanmasanız da aşı bulunana kadar gerçek bu.
ölümü en iyi anlatan cümle
-
hayattaki tek adil şey herkesin bir gün ölecek olmasıdır.
hayır hayır olmaz asker selamı vermek istemiyorum
-
iki kale direğine top sokacak insanlara fazla anlam yüklüyoruz.
bursa metrosunda kadınlara özel vagon uygulaması
-
bu yere batasıca uygulamayı kerameti kendinden menkul sözlerle ve güya mantık kisvesine sarınmış bir halde savunan kimseler var.. bazılarını takip de ettiğim için yazdıklarını sabırla okuyup "birazdan beni ikna edecek" umuduyla boşa zaman harcıyorum.. bu bendeki de hüsnüzan falan değil artık, bildiğin ahmaklık.. bile bile lades..
sağduyudan ve irfandan uzak böylesi kimselere acil şifalar diliyor, eğer kısa zaman içinde şifa bulamazlarsa bu uygulamadan kaynaklanan bir problem yaşayarak şimdi anlamamayı tercih ettiklerini zor yoldan kavramalarını temenni ediyorum..
kendi toplumundan, bu toplumun dinamiklerinden, eğilimlerinden ve bizatihi yaşadığı çevreden bihaber olup böyle mesnetsiz sallamak ancak gözlüklü şirin edasıyla tespit yumurtlayan kimselerin işi.. istisnasız hepimiz sosyolog olmuşuz.. nasıl da inanıyoruz söylediklerimize.. nasıl da kendinden emin ve keskin cümleler kuruyoruz..
uzun lafın kısası;
bu kadar cehalet ancak çok okumakla mümkün..
kredi borcu olmayan 25 yaş üstü insan
-
olmayan parasını harcamayan bir bireydir.
vurmaya başlamadan önce düşünün; krediyi neden çektiniz? çok mu ihtiyacınız vardı? ölecek miydiniz çekmeseniz? kesinlikle o okulu okuyamayacak mıydınız? peki okudunuz da ne oldu, hayatınız kurtuldu mu?
şimdi düşünme işini biraz daha derinleştirelim, aklıma gelen en zaruri kredi olarak öğrenim kredisi geliyor. şu üniversiteye her başlayan bireyin mal bulmuş gibi atladığı ama anlatırken de "o kredi ile makarna aldım yedim ben, kitap aldım, o olmadan okuyamazdım" diye anlattığı kredi var ya, işte o.
sıfır lirası olan bir birey olarak, ailesinden sıfır lira destek alarak bir üniversiteyi kazandın varsayıyorum, bu durumda durumun kötü ise o kadar çok yerden burs alabiliyorsun ki aklın şaşar. haa burs alamıyorsan ya durumun kötü değil ya da okuman gerekli değil. okusan da bir şey olamayacaksın demektir bu.
sonra, yok ben ille de okumak istiyorum, bir şey olamayacaksam da kendim görmek istiyorum, yaşayıp öğrenmek istiyorum dedin; yazıldın o kazandığın üniversiteye. e bir tek sen mi varsın hem okuyup hep çalışan? okurken akşamları garsonluk yapamadın mı? üniversitelerin içinde bile öğrenci çalışma programları var ve o programlardan alınan para kredi ile alınan para ile aşağı yukarı aynı. ha ama yok çalışmadan para istiyorsun değil mi?
çevremde borçsuz adam çok az var benim, olmayan parasıyla araba almış, olmayan parasıyla telefon almış ve hatta çok daha ilginci olmayan parasıyla tatile giden, arabasına ses sistemi yaptıran, sevgilisine mücevher alan bir sürü salak adam var çevremde.
bakın şunları okuyun ve unutmayın; kredi sadece ama sadece yatırım amaçlı kullanılınca mantıklı olan bir şeydir. kredi çekerek bir yatırım yapıyor ve yatırımın o krediyi ödüyorsa doğrudur, veya öderken zorlanmadığın kredi ile yaptığın yatırımın değeri artıyorsa doğrudur. onun dışında çekilen bilumum kredi yazıktır ziyandır, salaklıktır.
kredi çekerek tatile giden adam net gerizekalıdır.
kredi çekerek düğün yapan adam net gerizekalıdır. (2000 liraya salon kiralayandan bahsetmiyorum, çeşitli organizasyonlarla 10-15 bin lira harcayan ve bunu krediyle yapandan bahsediyorum)
kredi çekerek cep telefonu alan net aptaldır. (paran varsa alırsın, yoksa almamalısın)
seçim yenilenirse istanbul'u alırız
gişelerden trafik cezası kesilmesi
-
dinlenme tesislerindeki mola sürelerini uzatır.
andreas beck
-
beck isminde bek alıyoruz.
artık bundan sonra da bek bek diye sayıklayan olursa odunla kovalanmalı.