hesabın var mı? giriş yap

  • kitabını ingilizce olarak okuyacağım. daha önce hakkında izlediğim videolar vardı. erkek olmak kolay değil tabi. en basitinden işlenen suçlarda bile aynı suç olsa da kadın daha az ceza alıyor erkeğe göre. erkek güçlü olmak zorunda, erkek işinde iyi olmak zorunda, erkek hep bir şeylerin en iyisi olmak zorunda. sürekli yarış halinde olmalı bir erkek. evlenmiş de olsa mezara kadar karısı onu boynuzlamasın diye savaş vermek zorunda erkekler. evli olan babamın arkadaşı 100 şey yap bir şey yapma senden kötüsü olmaz der. erkekler sadece kadınlar tarafından değil, toplum tarafından da hor görülür. bir erkek bir kadının bir günde duyduğu iltifatı hayatı boyunca bir kere duysa ölene kadar unutmaz onu. öyle bir sevgisizlik, saygısızlık durumu var. kaldırmazsın tabi ablacım. bir de kadın şunu görüyor. erkekler arasındaki arkadaşlık çok daha samimi, hesapsız. kadınlar arasındaki arkadaşlık ilişkilerini samimi bulamadığını söylüyordu o izlediğim videoda. bir gün erkekler bu dünyadan ellerini çektikleri zaman anlayacaksınız erkek ne demekmiş.

  • bayrağımıza hakaret eden stern dergisi değil, ülkemizi bayrağımızı, dış politikadaki ağırlığımızı, devlet olma ciddiyetimizi yerlerde süründürenler; içeride muhaliflere en yoğun baskıyı uygulayıp dışarıda demokratik ülkelere "nazi" diyenlerdir.

  • bu zat kembirç'te prof. muş zamanında. bi düşünün:
    -çocuklar bu akşam yeni bişi keşfettim.
    -yaaa. yinemiiiii?
    -uffffffff.
    -calculus diye çok hoş bişi.
    -eeee
    -şimdi annatıyorum, finalde sorumlusunuz.

  • halkın parasıyla araplara ziyafet çekilmiş. haram olsun.

    edit: dışardan adana mı söylesinler diyenler var özelden. ülkenin menfaatlerini hiçe sayıp, nice tavizler verdikten sonra hiç bişey olmamış gibi poz kesen herkese yazıklar olsun. tavuk döner bile fazla bu insanlara.
    kim bilir ne tavizler verildi, ne anlaşmalar yapıldı senin benim zararıma.

  • iran'da olan taarruf kültürü ilk gittiğiniz zaman küçük bir şok yaşatır.
    mağazaya girip alışveriş yapıyorsunuz, parayı uzatınca almak istemiyorlar, illaki ısrar edeceksiniz.
    "gabele şoma ru nedare" diyorlar hep. yani aldığınız ürün size layık değil, para vermeyin gibisinden. tabii bunu nezaketen söylüyorlar, sizin parayı almaları için ısrar etmeniz gerekiyor.
    her seferinde bunu yapmak çok yorucu oluyor.
    sarraf bile para bozarken bu cümleyi kuruyor.
    sürekli maruz kalınca insan, içinden "tamam bana layık değil madem ver paramı" demek istiyor.
    bu taaruf kültürü her alanda çok yaygın. birbirini abartılı övmeler, yemek için ısrar etmeler.

  • milletin niye boklamak için yarıştığını anlayamadığım araba.

    yani bir fransız arabası gerçekten çok güzel olup çok güzel hissettirmiş olamaz mı?

    her şey bir yana, adam çalışmış emek sarf etmiş kazanmış ve o finansmanı sağlayabilmiş, balkabağına binse ferrari hissiyatı alır, siz alın teri nedir bilir misiniz?

    bizim bu sosyal medya çok kötü ya her şeyin bu kadar çabuk boklanmaya çalışılması falan... sorunlusunuz aq.

  • üniversite yıllarının ekseriyetle bitmesi ve hiç nefes almadan işe başlamam ile evrilmiş olduğum insan. yani tabii ki arkadaşlar var fakat zamanla aramamaya ve sormamaya başladıkça bağlar kopuyor ve kayboluyor. bir de üstüne istanbul ve iş hayatının yoğun temposu büyük faktör bu durumlarda. bu durumu sorun olarak görmüyorum çünkü, kitap - müzik - film - bomonti gibi etmenlerle hayatımı kısmen stabil bir düzeyde tutuyorum. çoğu zaman rahatlatıcı oluyor. çünkü insanlarla anlaşmak kolay değil, özellikle kolay anlaşılabilir bir yapıda değilseniz. böyle bir duruma alışıp, tekrardan eski arkadaşlarla görüşmeye başladığınızda, kimseye eyvallahınız olmuyor artık. herhangi bir blöf ya da naz ile falan hiç uğraşmıyorsunuz. direkt bağlantıyı koparıyorsunuz. çünkü böyle zamanlar size çok açık bir şekilde tek başına yaşamanın rahatlığını öğretmekte. süreç her ne kadar biraz kaotik olsa da.
    çok takılmamak lazım yani, herkes bir süreç için bu duruma düşüyor.

  • "konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin ama dinlersen yeni şeyler öğrenebilirsin."

    demiş dalai lama. ne güzel demiş.

  • en küçük başarısı paypal'ı kurmak olan adamla ilgili olarak "yeni teknoloji kullanıyor olması kapitalist bir domuz olduğu gerçeğini değiştirmiyor, o kadar zengin olan bir kişi kesin bir bok yiyordur, düzgün bir adam değildir" demek nasıl bir vizyonsuzluktur lan.

    sonra türkiye niye böyle. aha bu vizyonsuzlar yüzünden işte.

  • wu wei, "non-doing", "hareketsizlik" demektir. hicbir sey yapmadan oturmak anlamina gelmez. hayatta hicbir seyi zorlamamak anlamindadir. taoizm de hicbir zaman efora yer yoktur. acikirsan yemegini yersin susarsan suyunu icersin yorgun olursan yatar uyursun yasadigin yer kirlenirse temizlersin. hersey etrafinla harmoni icinde dogal olmalidir. hicbir sey icin benliginle savasmaman gerekir.

    her ne kadar "ehehhe bende yaparim bunu noolcakki al pirilgılsı otur televizyonun karsisina butun gun mis gibi tao cu olurum gibi dusunceler olsada" asil olayi kendini ve iradeni tamamen bir disiplin altina soktuktan sonra kendini birakip o disiplinden hic sapmamak anlamindadir. gunumuz jargonunda "asla kasmamak" seklinde aciklanabilir. wing chun kung fu nun temeli bundadir. siz asla kendigilinizden bir savunma hareketi yapmaya calismazsiniz o hareket oluverir. tabii egitimsiz bir bedeni ayni duruma sokarsaniz ayni hareket gerceklesmez cunku arada egitim, aydinlanma ve disiplin gibi ufak(!) ayrintilar vardir. siz birakirsiniz bedeniniz girdigi disiplinin ve egitimin yolunda kendi yolunu cizer kendi hareketlerini yapar.

    wu wei bedensel olarak mesgul olmamaktir. bir suya tas atilirken orda cikan dalgalar gibi, duruma tepki vermektir.
    ayni konseptin zihinsel olani icin:
    (bkz: wu hsin)