hesabın var mı? giriş yap

  • kardeşimin yaşadığı bir olaydan örnek vereyim. internetten ayakkabı bakıyoruz, bir camper modeli beğendi, sonra gidip mağazada bakıp denemiş. 'pek beğenmediğini' söylediğinde tezgahtar hayretle bakarak 'daha önce camper kullandınız mı?' diye sormuş, kardeşim kullanmadığını söyleyince tepeden bakan bir tavırla 'belli' diye yanıtlamış.
    ne demek belli lan? mecbur muyuz yani camper'ı beğenmeye anlamadım ki ya da camper giymediysek ayakkabı konusunda fikrimiz geçersiz mi oluyor..
    hayır bir de camper yani, lüks mağaza sayılmaz, pahalıca ayakkabılar satan bir dükkan..velev ki armani olsun, gucci olsun..velev ki tezgahtarı değil, dükkan sahibi olsun, marka üzerinden birini aşağılamak görmemişliktir, kekoluktur, kimse kusura bakmasın..

  • üzerinde pek düşünülmez ama bu gerçektir. çünkü bir yavşağı astronot yapmazlar. astronot olduktan sonra yavşaklaşanlara da anında yol verirler. böyledir bu. şansı yaver giden bir yavşak her şey olabilir. polis olur, hakim olur, hatta bakan, başbakan bile olur. ama bir yavşak asla astronot olamaz. pilot da olur mesela. ama yörüngeye çıkacak adam yavşak olamaz.

    2003 yılında, astronot olmaya çok yaklaşmıştım. ama olmadı. seçmeleri geçemeyince, astronotluğun kitabını yazmış olan babam hemen sordu; bi yavşaklığını mı gördüler? hayır, dedim babama, 29 cm ile boydan kaybettim. "neyse, yavşaklık nedeniyle elenmekten iyidir." diyerek teselli etti beni...

  • başlık: moskovadayım az önce diskodan geldim soruları

    1.alayım piçler

    8.hangi moskovadaydın ? spartak ? cska ? dinamo ? torpedo ? fc ?

  • çok az sayıda canlı türü, çağlara meydan okuyup hemen hemen hiç değişmeden günümüze kadar gelmeyi başarabiliyor. yaşayan fosiller olarak adlandırılan bu yaratıklar bunu esnekliklerine, uygun çevre koşullarına sahip noktalarda yaşamalarına ve biraz da şansa borçlular.

    binghamton'daki new york eyalet üniversitesi'nden paleobotanikçi william stein "burada önemli olan, mutlaka en iyi olmak değil, önemli olan yaşadığınız ortamda sizi yok edecek, sizden daha iyi bir türün bulunmaması" diyor.

    coelacanth: yaklaşık 400 milyon yıl yaşında. notokord adı verilen esnek, çubuk benzeri bir yapı, omurga görevi görüyor. ezak evrimsel geçmişte bu yapılar yaygındı ancak çoğu balık ve diğer omurgalı türlerinde yerini daha sağlam, kemiklerden meydana gelen omurgalar aldı.
    coelacanth fosil kayıtları 80 milyon yıl öncesinde bitiyor. 1938'de bir tanesi yakalanana kadar neslinin tükenmiş olduğu düşünülüyordu. günümüzde yaklaşık 1000 tane coelacanth yaşıyor. bu ilkel balığın son derece nadir iki türü volkanik mağaraların derinliklerinde yaşıyor, yırtıcı balıklardan derinlik ve karanlık sayesinde korunuyor. yaklaşık 125 coelacanth fosil türü bulundu.

    notilus: yaklaşık 550 milyon yıl yaşında. bölmelere ayrılmış bir yapıya sahip ve günümüzün notiluslarının atası olan nautiloid'lerin hepsi bu sarmal şekle sahip değildi ancak onlarda d abölmelere ayrılmış kabuklar ve hava geçirmez kısımlar bulunuyordu. notilus'un bölmeli kabuğunun içindeki hava doğal bir kaldırma kuvveti sağlıyor ve yaratık suda neredeyse ağırlıksız hareket ediyor. böylece, onu zırh gibi koruyan, ağır bir kabuğa sahip olmasına rağmen notiluslar çok fazla güç harcamıyorlar. nautiloid'ler avlarını yakalamak için eklemli bir çene geliştiren ilk hayvanlardır. 400 milyon yıl yaşında notilus çene kalıntıları bulundu. araştırmacılar eklemlerin bu süreden de daha önce geliştiğini düşünüyor.

    atkuyruğu: ömrü 360 milyon yıl. içi boş bir gövdeye sahip. modern ve fosil atkuyrukları farklı boyutlarda olsa da aynı bitki oldukları anlaşılır. günümüzde gövdelerinin genişliği 15 santime kadar ulaşıyor fakat fosil kayıtlarında gövdenin genişliği 90 santime kadar olanlar mevcut.
    dinazorların zamanından 100 milyon yıl öncesinde yaşayan son derece dayanıklı bir bitki. yol kenarlarında, volkanik küller arasında, orman yangınlarından sonra geriye kalan kavrulmuş zeminde bile büyüme özelliğine sahip. çok geniş bir alana yayılan kökleri mevcut ve dış yüzeyleri silis kristalleri ile güçlendirilmiş bir yapıya sahip. paleobotanikçi william stein, "dürüst olmak gerekirse, bunlar tam anlamıyla istilacı bir yabani ot ailesi" der.

    at nalı yengeci: yaklaşık olarak 445 milyon yıl yaşındadır. ocelli olarak adlandırılan ilkel gözler ve sağlam, eklemli bir iskelete sahiptirler. geçtiğimiz 445 milyon yılda o kadar az değişmişlerdir ki, doğrudan aatası olan bir paleolimulus ile yan yana koysak, çoğu kişi farklı anlayamaz. beş kitlesel yok oluşun hepsinden sağ salim çıkmayı başarmış ve hemen hemen her şeyi yiyebilirler. new york, oakdale'deki dowling college'dan biyolog john tanacredi "besin kaynakları inanılmaz çeşitlilik gösteriyor. deniz tabanında karşılarına gelen her şeyi yiyebiliyorlar." diyor.

    yılan balığı: 300 milyon yıllık fosilleri mevcut fakat dna kanıtları yılan balıklarının yaklaşık 500 milyon yıl önce ortaya çıktığını kanıtlar nitelikte. yılan balığının kemikten ziyade kıkırdaktan meydana gelen iskeleti, omurgasızlar arasında bir köprü oluşturduğunu gösteriyor. çoğu omurgalıda kıkırdakların yerini, hem güç hem de esneklik sağlayan eklemli kemikler aldı. ancak bükülebilir kıkırdak, yılan balığının ana besin kaynağı olan balık leşlerinden et parçaları koparmak için gövdesiyle "düğümler" yapmasına imkan veriyor. yumuşak iskeletler nadiren fosilleştiğinden, şimdiye kadar sadece iki yılan balığı fosili bulkundu ve bu kalıntılar da tıpkı günümüzdeki yılan balıklarına benziyor.
    paris'teki ulusal doğa tarihi müzesinde balıkları inceleyen paleontolog philippe janvier, çoğu yılan balığı türünün muhtemelen çok az rekabete sahip oldukları derin okyanus uçurumlarında yaşamya adapte olduklarını ve mükemmel bir yiyecek bulma yetisine sahip olduklarını söylüyor. yılan balıkları bedenlerinden, deniz suyuyla temas ettiğinde gevşeyen, yapışkan iplikler oluşturan proteinler salgılıyor. sonuçta, yakalanamayacak kadar kaygan bir balık ortaya çıkıyor.

    sürüngen kuşu: ömrü için en az 25 milyon yıl deniliyor. kuş benzeri dinozor archaopteryx ile benzerlik gösteren bir pençeli kanatlı. bu tropik kuşların yavruları tehdit edildiğinde, ağaçlardaki yuvalarından aşağıdaki suya atlıyor ve tehlike geçtiğinde yuvaya geri tırmanmak için kanatlarındaki pençeleri kullanırlar. porto riko üniversitesinden biyolog maria dominguez-bello "modern kuşlarda artık kaybolmuş olan bu özellik, sürüngen kuşlaırnda hala bulunuyor." der. sürüngen kuşu, atalarına son derece benzer, ancak modern bir değişime sahip: ön bağırsak fermantasyonuna sahip olan tek kuş türüdür. ineklerinkine benzeyen, içi bakterilerle dolu bir mideleri vardır. bu bakteriler sayesinde lifli bitkileri, sindirilebilir şekerlere ve yağ asitlerine dönüştürür.

    ağaç eğrelti otu: ömrü için 360 milyon yıl diye geçiyor. en dikkate değer özelliği, destek kökleriyle oluşturduğu ağ aracılığıyla büyümesi ve dik kalma yeteneği. atkuyruğunda olduğu gibi, geçmişteki ve modern ağaç eğrelti otları arasındaki temel fark, boyutları. günümüzde bu bitkilerin gövdelerinin çağı 15-20 cm civarında. 305 milyon yıl önce, karbonfiber döneminde ise bu genişlik 90 cm ye kadar çıkabiliyor. ağaç eğrelti otları, rüzgarla uzağa taşınabilen ve yetişkin bitkilere dönüşmek için güvreye ihtiyaç duymayan milyarlarca spor üretebiliyor.

  • 8000 dolara 2 kisi uc ay boyunca uzak dogu'da kral gibi yasarsin. tayland, endonezya, malezya, vietnam, singapur, kambocya, filipinler birinden digerine gecersin. boyle bir parayi bedava kokteyl icmek icin bir tatil koyune vermek tek kelimeyle vizyonsuzluktur.

  • günün en sevmediğim saati.. halbuki 3 sayısını çok severim.. ama iş sabahın 3'ü ise, işler değişir o zaman, devrelerim yanar.. yalnızsam şayet ve de farkına varmışsam ki saat 03 00, işte o anda sanki dünyanın en gergin insanı ben olurum.. sebeplerim var elbet..

    * 17 ağustos 1999 - 03.02
    bir deprem.. babamla el eleydik o anda.. "ölüyoruz herhalde" dedik, ölmedik..

    * 11 ağustos 2004 - 03.05
    bir kalp krizi.. yine el eleydik.. "ölmüyorsun baba" dedim, öldük..

    babamın köstekli saatleri vardı, kimisi 3 kuşak öteden kalma.. tik tak seslerini çok sevmişimdir hep.. bugün aklıma geldiler, "bir bakayım durumlarına" dedim, bir bir kapaklarını açtım.. "nasıl yani?" dedim.. 3 saatin 3'ü de mi 3'te durur kardeşim? durmuşlar işte.. biri tam 3'te, ikisi 5 geçmiş..

    "üç vakte kadar korkularının üzerine gideceksin" demek istediler bana, aldım mesajı..