hesabın var mı? giriş yap

  • bu güzel günleri yaşıyorsak bunun en büyük paylarından biride rahmetli mustafa cengiz başkan sayesindedir. zamanında fatih terim şov amaçlı canlı yayında irfancanıda istiyorum viscayıda istiyorum diyip rahmetliyi kamuoyunun önüne atmıştır. buna karşılık mustafa cengiz mesele irfancanı almaksa yazarım bir çek hepsini alırım ama ben bunu takımıma yapamam ben galatasarayın geleceğini çöpe atamam diyerek tüm linçlere rağmen hep takımının geleceğini düşünmüştür. bugün ne kadar doğru bir karar verdiğini tekrardan anlıyoruz. ruhun şad olsun güzel insan.

  • recep tayyip erdoğan'ın grup toplantısında "faiz sebeptir enflasyon neticedir" açıklamasından sonra tekrar coşan kur.

    peki ne oluyor? neden kur düzenli olarak uçuyor? ağustos 2018'de tek bir şok yaşanmışken, bugünlerde neden benzer bir şok vadeye yayılmış şekilde yaşanıyor?

    1* artık birçoğumuz biliyoruz ancak faiz de enflasyon da piyasada oluşuyor, kur da ona göre yine piyasada belirleniyor. aslında rekabetçi kur diye bir şey yok. bunu geçtiğimiz günkü yazımda irdelemiştim*. kur denilen şey, satış ile alışın ortası. buna teknik tabirle ask/bid deniyor. detay isteyen cevdet akçay'ın fatih altaylı ile olan teke tek programını şuradan izleyebilir. programda tcmb eski başkanı durmuş yılmaz ile binhan elif yılmaz da var. müthiş.

    2* mevzuya dönelim. akp'ye gönülden bağlı olan bir arkadaşım var. az önce "abi noluyo yaa" diye sorduktan sonra, "dur senin için bir entry gireceğim okursun ne olduğunu" diyerek bu satırları yazmaya başladım. 1 ay önce yine kendisiyle yaptığımız telefon görüşmesinde, "abi iyi diyorsun hoş diyorsun da, bence rte bir şey biliyor ve o yüzden buna müsaade ediyorlar" demişti. kesinlikle katılmadığımı, ellerinde hiçbir araç kalmadığını, çaresizlikten kuru bırakmak zorunda kaldıklarını, reisin o "karizmatik lider" algısının karın doyurmayacağını, tam tersine günden güne fakirleştiğimizi ve türkiye cumhuriyeti tarihinin en derin ekonomik buhranını yaşadığımızı kendisine ifade ettim.

    3* ayrıca işin ekonomi politiği olarak da "19 yıldır bildikleri tek ezber büyüme üzerinden oy kazanmak için önlerindeki tek seçenek faizi indirmek. oysa küresel konjonktürler çok farklı ve faiz piyasada oluşur. zoraki faiz indirimi hiçbir işe yaramaz, piyasada karşılık bulmaz, bir tek mevduat faizlerini düşürür bu yüzden de dolarizasyon artar" şeklinde kendisine ifade edip, kendi aile şirketlerine ilişkin olarak da "dolar borcunuz varsa mutlaka tl kredi çekip bunu kapayın ve tl borçlanarak teknik tabirle kendinizi hedge etmiş olun" şeklinde bir tavsiye vermiştim. o ara kur 9'lu seviyelerdeydi.

    4* bunları hepimiz akıl edebiliriz. olaya geri dönelim. bugün kur 10,56'yı gördükten sonra, muhtemelen yine kamu bankaları aracılığıyla satışa geçildi ve şu ara 10.45'lerde dengeye gelmiş gibi görünüyor. tabi artık bu dengeler çok kısa vadeli, 1 gün bile değil. dün akşam saatlerinde kur 10.40'ları görünce herkes tivit sallamaya başlamıştı ortalığa. ilginçtir, ağustos 2018 kur şoku yaşandığında, türkiye'de çok daha fazla yabancı yatırımcı vardı. o yüzden de bir şok yaşanabilmişti. bugün ise çok daha az yabancı var ve şoka yönelik bir artış geldiğinde ufak satışlarla bu engelleniyor. diğer yandan nette rezerv olmadığı için de artışa müsaade edilmek zorunda kalınıyor. yenilen şoktan ders alınmış.

    5* görünen o ki, bugünkü akp grup toplantısında da konuştuğu üzere, recep tayyip erdoğan tekrardan "faiz sebep enflasyon neticedir" argümanına sıkı sıkıya sarılmış görünüyor. bu da doğal olarak tcmb'nin faizleri düşüreceğine yönelik bir sinyal. şenol babuşçu'dan daha önce bahsetmiştim, kendisi eski bir bankacı olur ve iddiasına göre kasım ve aralık aylarında toplamda 400 baz puan faiz düşürülecek ve konut kredilerindeki psikolojik sınır olan aylık %1'in hemen aşağısı olan 0,99 üzerinden kredi pompalaması yapılacak.

    6* bu senaryoda babuşçu yine şunu der: kur yeni yılda 11-12'lerde olur. bunu düzenli olarak ifade ediyor. asgari ücrette çok yüksek bir artış, eyt'liler, 3600 ek gösterge, konuta doğal gaz ve elektrik zammı yansıtmamak için özel "çaba" ve akaryakıtta 0'lanmış ötv gibi parametreler dikkate alındığında, sanki saman alevi gibi parlayacak bir ateşin hemen arkasında bir baskın seçim mi hesaplanıyor bu da benim düşündüğüm senaryolardan biri.

    7* tcmb'nin piyasada oluşan faizlerin ve dünyadaki sıkılaşan para piyasasının tersine işlem yapması tl'yi savunmasız bıraktığı için kur fahiş yükseliyor. bugünlere dek hep arjantin peso'suyla taşak geçmişizdir. inanır mısınız bilmem ama son birkaç aylık dönemde türk lirası, arjantin pesosu'ndan %10 daha fazla değer kaybetmiş. şaka değil gerçek. ve rte'nin açıklamalarından şekillenen beklentilere göre bu durum benzer şekilde ilerleyecek. uygulanan bu politikanın hiçbir geçerliliği, hiçbir elle tutulur bir tarafı yok. cari fazla verilse bile ülkedeki dolara endeksli parametreler cari dengeyle sınırlı değil. bunun yanında dış borç ödemeleri yaklaşık 180 milyar usd olduğu gibi, ihracat %70-80 oranda ithalata bağlı. ayrıca feda edilen enflasyon ve vatandaşına fakirliğin daniskasını yaşatmak bence en büyük kötülüklerden biri.

    8* rte bir de tüsiad'a falan mesaj yollamış. "hani düşük faiz istiyordunuz" diyor. ancak o tcmb faizi düşünce bu doğrudan bankalara yansımıyor. buna aktarım mekanizması deniyor. ancak mevduat faizleri hemen düşürülebiliyor çünkü bu da kısa vadeli. banka kredi verirken uzun dönemli 3 sene, 5 sene, 10 senelik krediler verdiği zaman tcmb'nin yapay faizine değil kendi öngörüsüne göre faizini belirliyor. bu öngörüde de kerteriz alınan cds primi, 10 yıllık tahviller gibi çeşitli araçlar söz konusu. mevcut senaryoda enflasyon beklentileri de arttığından kredi faizleri düşmediği gibi, tam tersine enflasyon yükseldiği ve yükseleceği için artmak zorunda kalıyor. çünkü, yazının başında ifade ettiğimiz gibi faizler piyasada oluşuyor.

    9* recep tayyip erdoğan, joe biden seçildikten sonra aslında piyasayla kavga etmeyen politikaları benimsemiş ve kur 6,88'lere kadar düşmüştü. beklentiler bir anda pozitife dönmüştü. ancak şu an durum tam tersi. beklentiler inanılmaz bozulduğu gibi, daha önceki bir yazımda bahsettiğim üzere türk lirası'nı "para" yapan en önemli özelliklerinden biri "fiyatlama mekanizması" bozuluyor hatta bozuldu bile denebilir. neye hangi fiyat vereceğini insanlar bilemiyor. ham maddeci malın ticareti yerine malı elinde tutsa kur farkından daha fazla kazanıyor. (bkz: legal tender)(bkz: legal tender status)

    10* daha fazla uzatmayacağım. insanoğlu yerleşik düzene geçtiği günden bugüne kadar hep bir pazar ekonomisi içerisinde yaşadı. fiyatlar pazarda belirlendi. belki o günlerde bugünkü gibi bir değiş tokuş aracı olan "para" yoktu ama "takas" vardı. hatta roma'da takasa yönelik sözleşmeler bile yapılmış ve günümüze kadar da bunlar roma hukuku derslerinde okutulmuştur (bkz: barter)(bkz: trampa). yamulmuyorsam hititler'e ait bir tablette takasa konu iki tarım ürünüyle ilgili olarak vadesi gelince birbirlerine ne kadar daha fazla mal verecekleri yazıyordu. bugünün deyimiyle faiz denilen hadise yüzyıllar öncesinden belirlenmişti yanisi. sadece adı konmamıştı. yıllar içerisinde aristokrasi, merkantilizm, kapitalizm, sosyalizm, neoliberalizm geldi geçti yahut bazıları halen yaşıyor. ama geçmeyen tek bir şey var o da bireysel olarak yaşadığımız ve bireylerin her zaman kendi çıkarını en fazla düşüneceği. bu da zaten adam smith'in görünmez el teorisine zemin hazırlayan hadise. dolayısıyla bir birey yahut tüzel sunduğu mal veya hizmet karşılığı istediği getiriyi fiyat veya faiz elde edemiyorsa o zaman o diyarları terk etmesi pek mümkündür. bu ayki iktisat ve toplum dergisine şevket pamuk hoca'nın yazdığı gibi, osmanlı'nın son zamanlarında da yabancı devletlerin gümüş paralarının vatandaş arasında sıklıkça kullanılmaya başlandığı ve bunların değerini "nedense" o dönemde kaybetmediği sorgulanmalı.

    velhasıl, yüzyıllardır var olan bir şey var.

    reis de çıkıp bütün bu iktisadi tarihe karşı gelerek piyasada oluşan bir şeyin tam tersini iddia ediyor.

    ne diyelim, başarılar reis.

    (bkz: benim bazen gözlerim dolar, kulaklarım euro)

    *

    (bkz: erdoğan'ın düşük faiz sevdası/@dragonlady)

    (bkz: rekabetçi kur/@dragonlady)

    (bkz: dolar 10 tl olur mu sorunsalı/@dragonlady)

    (bkz: türk tipi başkanlık sistemi/@dragonlady)

  • kalktım allah, indir beni
    nur içine uçur beni
    can bedenden çıkmadıkça
    imanla ulaştır beni

    taktım kemerimi, oturdum koltuğuma
    hostesler şahit olsun dinime imanıma

    yedi melek sağıma, yedi melek soluma
    bismillah diyerek, süzülürüm fezada
    duamı ederek, indim havalimanına
    hostesler şahit olsun dinime imanıma

  • dunyanin en yanli$ uygulamalarindan biridir. "$ifre" adi altinda harf rakam ozel i$aret kari$ik boyle sozluklerde olmayan hece kumeleri olu$turuyoruz sirf dictionary attack, brute force gibi saldirilardan kurtulmak icin. ama o ne:

    secret question: kopeginizin ismi?

    cevap: arap

    bravo. esas $ifreniz olan fiw472mv$194 'u asla bulamayacak olan hacker'in i$inin zorlugunu "20 tane kopek ismi arasindan dogrusunu tahmin etmece" oyununa cevirdiniz. kopek ismi olmasin da anne kizlik soyadi olsun. turkiye'de teoride en fazla 70 milyon farkli soyad olabilir. oysa ki sadece harf/rakamlardan olu$an 6 haneli oldugu garanti bir $ifre bile 2.1 milyar kombinasyona sahip. hele hele i$in icine degi$en $ifre uzunlugunu, ozel i$aretleri, buyuk harfleri de katarsaniz (bkz: sozlukte acilabilecek maksimum ba$lik sayisi), anormal rakamlara ula$maniz olasi.

    onu geciyorum, "arap" ya! soruyu bilmesem yine cevap olarak denerim tuttururum yani. kim bulmu$ bu secret question'i? secret'mi$. hacking'i social hacking'e cevirmekten ba$ka bir i$e yaramayan "abi biz sizinkilerle akraba olabilir miyiz annenin kizlik soyadi hur$it degil miydi yav? hmmm yok degilmi$iz" gibi basit bir diyalogla, "benim bir kopegim vardi sen sever misin kopekleri aa cok $irin adi ne?" gibi kandirma yollariyla hacking yapmaya yeni cigir acan yuzyilin denyolugu.

    bir de bu i$i uc be$ soruyla sinirlamiyorlar mi; "kopeginizin adi", "en sevdiginiz renk" (pantone 405 olacak hali yok herhalde), "dogum yeriniz" (tau ceti'de dogdum bilmesi imkansiz)

    bu uygulamayi icat edeni alin, secret question cevabi olarak riemann hipotezinin ispati olan bir hesabi hack edene kadar hucresinden cikarmayin. bari hayatinin geri kalaninda dunyaya faydali bir insan olsun.

  • 1997 yılında dünyayı çoğaltımsal klonlama ile tanıştırdı. o bir klondu, çünkü o ve annesi aynı çekirdek dna’yı paylaşıyorlardı. diğer bir ifadeyle, hücreleri aynı genetik maddeyi taşıyordu. farklı nesillerde büyütülen tek yumurta ikizleri gibiydiler.
    vücudunun belli bir göreve hizmet eden bir parçasından alınan bir hücrenin tümüyle yeni bir organizma yaratmak için kullanılabileceğini bilim camiası dolly ile öğrendi, daha önce neredeyse tüm bilim insanları, bir hücrenin belirli bir görev edindikten sonra ancak aynı göreve hizmet eden hücreler üretebileceğine inanıyorlardı; bir kalp hücresi sadece kalp hücreleri, bir karaciğer hücresi sadece karaciğer hücresi yapabilir gibi...
    caanım dolly, genel olarak normal görünmesine rağmen, akciğer kanseri ve felç getiren romatizmanın neden olduğu acılardan sonra ötenazi ile hayatına son verildi.
    burada şöyle bir şey var, klonlamanın başarı oranı gerçekten düşük olduğu için -%1’den daha küçük- dolly’nin yaşaması mucize sayılabilir. 11-12 yıl yaşayabilen bir canlı normalde, dolly’nin hayatına kaç yaşındayken son verildi bilmiyorum ama sebepsiz seviyorum kendisini. mentos koyununu filan çağrıştıyor bana, şimdi görsellere baktım, bayağı da normal bişey aslında, ne bileyim, ben bazen hiç bilemiyorum

  • sorumsuz lavuğun tekidir.

    bu adamın daha komplike bir türü de sen cebindeki üç kuruşu vermiş ve bir süre idareli gitmeye çalışırken; bu param yok diye ağlayan yavşak ona buna yemek ısmarlar, sigarasından da taviz vermez.
    senin gitmek isteyip de "neyse kalsın şimdi çok gerek yok" dediğin bütün konserlere gider, tatilini yapar.
    bir süre sonra zaten borç zaman aşımına uğrar; sen de paranın gelmeyeceğini anlayıp hesaplarını bu yönde revize edersin.

    ayrıca

    (bkz: alacağını istemenin borç istemekten daha zor olması)

  • süt akşamları sarı gözükür oğlum :(

    yıllarca inandım bu yalana, meğer annem çiğ yumurta katıyormuş süte benim içmem için.