hesabın var mı? giriş yap

  • bilhassa sahra altı afrika ülkelerine mobilya satmak. yok lan valla ciddiyim hani bizim burda oturma odası takımı 4-5 bin liradan satılırken bu oturma grubunu 30-50 bin dolar fiyat çekip ürün yetiştiremeyen yerli firmalar tanıyorum. ürün aynı ürün kalite aynı kalite. adamlar parayla oynuyor.

    he diyeceksiniz ki nasıl amk. afrika 1 milyar nüfusa sahip bir kıta dolar milyarderi olduğu gibi yükselen yeni nesil zenginler de çoğalmakta. ürünlerini yurt dışından getirmeleri uzun sürdüğü için kendi ülkelerinde ya da komşu ülkelerdeki yabancı mallara sahip olabilmek adına o kadar yüksek fiyat çekiyorlar ki bu durum arz-talep eğrisini akla getiriyor.

    bir de şöyle bir şey var kalitesiz çin malları pazarı öyle bir vurmuş ki şöyle bir minik yaşanmışlık anlatayım:

    bir işadamı valizini toplayıp güney afrika tarafında bir ülkeye gidiyor hem dinlenme hem fuar orginazyon falan. bir otele yerleşiyor otelde yemek yerken garson adamın gömleğini görüp ne güzel gömlek falan demiş bizim eleman da jest olsun diye odasına döndüğünde valizindeki açılmamış gömleğin tekini elemana hediye etmiş. garson bu çok kaliteli çok pahalı alamam vs deyince ne pahalı yahu 10 dalara aldım mı demiş neyse tam hatırlamıyorum eleman dumur tabi kalitesiz çin malı gömlekleri 100 dolardan satıldığını söylemiş sen misin bunu diyen bizimki ülkesine dönüp valiz ticaretiyle ilk 3 ay 50 dolara gömlek satıyor sonra bakıyor ki olacak gibi değil orada merkezi yerde tükan açıyor istanbulda bir tekstil atölyesiyle anlaşıp zinciri kuruyor daha 1 yıl dolmadan taleplere yetişemeyince gittiği ülkede tekstil atölyesi kurup türkiyeden 8-10 tane işi bilen eleman getirtip oradaki çalışanları eğitiyor ve işleri büyütüp pazarın hakimi oluyor bununla yetinmeyip komşu ülke pazarlarına dalıyor adam 5 senede gömlek işinden 10 milyon dolar üzerinde servet yapıyor. ben bunu duyduğumda çok şaşırmıştım afrika uzun vadeli yatırımda yatırımcıları zengin edecek potansiyele sahip demişti o zengin olan abi.

    bir de şu yazımı okuyun derim:

    (bkz: #39161834)

  • bakın belki koca'nın söylediği doğrudur, söz konusu miktarda aşı söz konusu zamanda gelecektir ama aşıların geldiğini görene kadar asla inanmıyorum. inanmıyor oluşumun da suçlusu ben değilim.

  • fransızca sınavı. resepsiyonist ve otel müşterisi arasında geçebilecek muhtemel bir diyalog yazılacak.
    - bonjour*
    - bonjour
    - parlez-vous anglais?*
    - yes
    ...
    (sivri zeka örneği gösterilerek geri kalan diyalog tamamen ingilizce yazılmıştır. bunu yazan eleman neden daha kolaya kaçıp direk "türkçe biliyor musunuz" diye sorup türkçe yazmamış bilemiyorum.)

  • diyenini duymadım! kadınlar asla böyle şeyler söylemezler.

    hatta yakın kız arkadaşlarıma "araba, para önemli mi?" dediğimde sürekli "hayır, ne alakası var" cevabını aldım.

    ama ilginçtir hiçbir kız arkadaşımın eski sevgilisi arabasız olmadı... hep öyle denk gelmişse demek ki...

  • bugün daha bir hüzünlü oldu.
    hiç görmediğimiz, duymadığımız, dinleyemediğimiz bir insan için ağlıyoruz. sevgi bu olsa gerek. istemsiz hıçkırıyoruz. rantsız, çıkarsız sevgi bu olsa gerek.
    özlüyoruz seni atam. öyle ki, ''manzara-i umumiye yi tarih penceresinden ibretle seyrederken'' özlüyoruz.
    şeyhlerin, meczupların talan ettiği bir memleketin arkasından sana ağlıyoruz. ama sen ki, yedi düvele haddini bildirmişsin, senin yolunda yürüyen bu gençler elbet zamanı gelince, üç-beş sarıklıya da haddini bildirecektir.

    rahat uyu atam. ruh'un şad olsun.

    tanım; atatürk'e yürekten bağlı olan insanların gerçekleştireceği eylem.