hesabın var mı? giriş yap

  • tarık akan'ın ölüm sebebidir.

    "kirli dünyaya başkaldırıdır."
    "berkecan dedem tarla çapalıyor, 85 yıldır da içiyor"
    "sigara tek başına ölüm bahanesi olamaz"

    sigaraya romantik anlamlar vermek istediğinizin farkındayım, gece sigaralı bir snap'e tav olan kızlar da vardır kabul ediyorum ama lütfen cahil cahil konuşmayın.

    "sizin cahilliğinizden tiksiniyorum"

    erkeklerdeki akciğer kanserlerinin %90'ı, kadınlardaki akciğer kanserlerinin %80'i sigara ilişkili olup akciğer kanseri tüm kanser türleri içinde en çok ölüme sebep olan türdür. sigara içmek tek başına ve doğrudan bir ölüm sebebidir. içmeyin, eğer içiyorsanız da cahilce propogandasını yapmayın.

    sokak cahilleri sizi...

    edit: (bkz: oğuzcan'ın sesine kulak ver)

  • sözümona muasır medeniyete kilitlenmiş, medeniyeti de yunanistan ve ötesi olarak belleyen dejenere "batılılar" için pek de bir değeri ve önemi olmayan sinema. oysa öyle değil. ordaki malum teokratik yönetimin tam tersi yönde, özellikle son elli yıldır birçok dünyalıyı şaşırtmış bir çizgide yürüyor sinema. her ne kadar popüler sinemasına bakamayıp, değerlendiremiyorsak da, çoğu yönetmeni ve çoğu filmiyle ilginçlikler alemidir gerçekten.

    benim için her zaman en ilgi çekici kısmı, varoluşu çekinmeden dert eden, bunu felsefi okumalar üzerinden yapan çalışmaları. kierkegaard'ın korku ve titremesi'nin senaryolaştırıldığı başka kaç teokratik ülke vardır!

    çoğu kişinin üzerinde kani olduğu bir tespit var: katı teokrasi, insanların sindiriyor olabilir. sindiriyor da gerçekten. fakat bu insanlar, rahat rahat konuşamadıkları için (s)imgelerle iletişime geçiyorlar bu durumda da. hücre cezasına çarptırılan bir insanın farelerle iletişim kurma yeteneği kazanması gibi, iranlı yönetmenler zihinsel hücreyi (s)imgelerle kırmaya çalışıyorlar bence.

    bazen bir kız çocuğunun çevresini zehir eden, ona dünyayı dar eden, hasılı, onu açıkhava hücresine sokan toplumsal kurumlara ve kişilere karşı savunu için yarattığı (aslında yaratmak zorunda bırakıldığı) incelikli kaçamaklara tanık oluruz bu sinemada. bazen de, kendini ünlü bir yönetmen yerine koyup ortalığı karıştıran laylaylomik kurgulara. ve bazen de bütün kurgusu bir çocuğun evini bulması sürecine ayrılmış minimalist çalışmalara.

    bilinen yönetmenleri için:

    abbas kiarostami, iran sinemasını dünyaya duyuran, dünyanın bakışını buraya çeken insan olarak bilinir. kimilerine göre iran sinemasının şairi.

    dariush mehrjui en ünlü çalışması "ga", ya da "öküz"... lakin, yaşlılığına doğru iranlıların sempatisini yitirdiği söylenir. (kendi bilecekleri iş tabii)...

    muhsin mahmelbaf iran sinemasının okul'unu evinde kuran kişi. öncelikle solcu kimliğiyle bilindi. yamulmuyorsam, bir zaman sonra bundan uzaklaştı. hatta bu minvalde bir solcunun marksizmle olan yeniden hesaplaşmasını konu alan bir filmi de bulunuyor. iki yıl önce çektiği kandahar isimli filmle ise amerikancı olmakla eleştirildi. bi defasında şöyle demiş: ''çocukken camiye gitmeye başladığımda insanlığı kurtarmak istiyordum. biraz daha büyüdükten sonra ülkemi kurtarmak istedim ve şimdi düşünüyorum da sadece kendimi kurtarmak için film yapıyorum. film yaparak kendimin bir temsilini yaratıyorum ve böylece kendimi sonradan inceleyip 'şimdi nerelere gelmişim' diye sorabiliyorum." neyse işte, kendisi iran sinemasının hocası.

    bahman farmanara, amerika'da eğitim görmüş, iran sinemasının en pahalı işlerine imza atmış zat. yamulmuyorsam iran'da yaşamakta yeniden. iran'ın sansürcü yönetimi elbet filmlerini sansürlemekten başka bir halt etmemiş.

    ayrıca bakmak istiyorsanız (bkz: bahman ghobadi) ve (bkz: samira mahmelbaf) (bkz: bahram beizai)

    ha, ne diyorduk; evet, iran sineması (s)imgeler sinemasıdır.

  • bu konuda ciddi bir motivasyon kaynagi olan goodreads'ten bihaber olmak durumunda icinde bulunabilecek durum.

    goodreads'te gercekci bir hedef belirlemek oldukca yardimci oluyor; bu sene 20 kitap okuyacagim gibi.
    hatta daha ileriye gidilip bu sene su kitaplari okusam guzel olur diye liste bile yapilabilir.
    motive etmesi icin begeniler cercevesinde kitap okuyarak baslamali; sirf populer diye baslanan bir kitap bitmek bilmeyebiliyor.
    ayni anda birkac kitap okunmasi ruh haline gore farkli kitaplar okuma olanagi sunuyor. tabi bu kitaplarin hepsi ayni tarzda olmamali.
    once yavas baslayip okudukca daha cok okunuyor. o yuzden biraz sabirli olmak lazim. kitap okuma aliskanligi kazanmak oyle kolay degil.
    kitaplar arasinda uzun aralar vermek motivasyonu dusurebiliyor.
    cevrede cok kitap okuyan birilerinin olmasi ve kitaplar hakkinda sohbet edebilmek ayri bir motivasyon kaynagi.
    kitap okurken yakinlarda telefon, tablet vs. bulundurmamak lazim.
    gurultulu bir ortam yerine sakin ve huzurlu bir ortami tercih etmek kitap okumayi daha keyifli kiliyor. klise olsa da yanina cay ya da kahve alip kitap okumayi bir rituel haline getirmek faydali.
    her gun 5-10 sayfa bile olsa mutlaka okumali.
    zaman icinde kitap okuyamamak ile ilgili bahaneler uretmek yerine her ortamda ve her kosulda okumaya alismali. yolculuk yaparken, disaridayken, uyumadan hemen once hatta tuvalette bile kitap okunabilir. surekli uygun ortami ve zamani beklemek insanin kendini kandirmasindan baska bir sey degil.
    her gun uyumadan once yarim saat okumak aliskanlik kazanmak acisindan guzel bir baslangic olabilir.
    kafa cok doluysa kitap okumak zorlasabiliyor; fakat biraz ustune gidince kafa dagitmaya yariyor.
    cantada kitap ya da tercihen bir adet kindle bulunmali; hatta oyle ki kitapsiz disari adim atmamali.

  • - noldu be mükremin, ne güzel yaşıyoz işte.
    - tırbişon sen azcık türkçe bilseydin, buna yaşamak demezdin.

  • özkan uğur türk rock tarihinde önemli bir yere sahiptir. mfö öncesinde yaptığı işlerden bahsedeyim. 70'li yıllarda psikedelik ve progresif rock altyapılı gruplarda bas gitar çalmıştır. erkin koray, barış manço, edip akbayram, seyhan karabay, selda gibi isimlerle çalıştı.
    kaygısızlar'ın son zamanlarında bas gitarist olarak gruba dahil olmuş, ardından kurtalan ekspres'ilk kadrosunda yer almıştır. foto1
    ölum allahın emri / gamzedeyim deva bulmam 45'liğini 1972 yılında çıkartan barış manço ve kurtalan ekspres 1973 yılında ise gönül dağı / genç osman 45'liğini çıkardı. foto2
    1974 yılında ise barış manço&kurtalan ekspres nazar eyle, nazar eyle / gülme ha gülme 45'liğini çıkardı. basta yine beter ali'miz özkan uğur vardı...

    1972 yılında barış manço askere gidince grup kısa bir süreliğine dağılmış ve özkan uğur, aydın çakuş ve nur yenal ile birlikte "ter" grubunu kurarak erkin koray ile birlikte çalmıştı. 1972 yılında erkin koray&ter-hor görme garibi / züleyha isimli 45'liği yayınlandı. ter, kurtalan a göre daha progresif, sert bir gruptu. züleyha deyip geçmeyin. yutup link babalar efsane çalmış.
    sonra dostlar grubuna katılarak edip akbayram ile birlikte 1973 yılında degmen benim gamli yasli gönlüme / yakar ınceden ınceden 45'liğinde çaldı.

    barış manço askerden dönünce 74 yılına kadar kalarak kurtalan ile birlikte yukarda bahsettiğim plakları çıkarttı ve gruptan ayrıldı.
    1975 yılında dadaşlar grubundan taner öngür ayrıldı ve onun yerini aldı.
    ersen ve dadaşlar ile ilk plağı olan dostlar merhaba / ne sevdiğin belli ne sevmediğin 45'liğini çıkarttı. bu grupta 2. plağını ise yine 1975 yılında çıkarttı. gafil gezme şaşkın / güzele bak güzele 45'liği. foto 4

    özkan uğur sonra kardaşlar grubuna geçti. yıl 1975...
    seyhan karabay&kardaşlar ile kan davası / dam üstüne çul serer 45'liği çıkartan özkan uğur 1976 yılında ayhan sicimoğlu'nun da aralasında bulunduğu mazhar'lı fuat'lı ve galip boransu'lu "ipucu beşlisi"ni kurdu. sonra 1978 yılında galip boransu ve cengiz teoman ile grup karma'yı kurdu. eurovision yarışmasında imkansız adlı parça ile 4.lük elde edildi...(türkiye finali)

    sonra mfö kuruldu ve olaylar gelişmeye devam etti. *

    büyüksün özkan abi, seviyoruz seni.

    edit: dostlar ile çıkan 45'likte basta vecdi ören yer almıştı. parliament night blu ray uyarmadan editleyeyim. *
    kendisine yine tesekkurlerimi sunuyorum,
    ozkan, garip/kaslarin karasina 45'liginde calmis. sene 1974...

  • günlerden bir gün arkadaşlarınızla diablo 2 oynamak için bilgisayar başına geçince şöyle bir bakayım diye ekşi sözlüğe girersiniz ve sol frame' de bir başlık görürsünüz. ilginizi çeker bu başlık ve açar okumaya başlarsınız. girilen genelde komik, kinayeli, serzenişli yazıların arasında bir yazı dikkatinizi çeker "vay benden başka böyle düşünen adamlar da varmış." dersiniz. nickine şöyle bir bakar aratır yazılarını okumaya başlarsınız. sizin gibi yeni bir yazardır, o da yazdığı ilk yazılardan biridir şans eseri tam o anda ekşi sözlüğe girip fark etmişsinizdir onu. sonra aklınızda kalır ismi, hergün onlarca yazarın yüzlerce yazısını beğenmenize rağmen bu yazarın adı aklınızda kalır. öyle badi butonunu falan kullanmayı bilmediğinizden her seferinde arama butonuna basıp yazdığı yazılara bakarsınız, sessizce takip edersiniz yazılarını. "ben buradayım seni takip ediyorum" temalı bir yazı yazrsınız arkadaşınıza. bir gün bir yazısı sizi çok şaşırtır aylarca seninle aynı kafadan olduğunu düşündüğün adam aslında bayandır. bu şekilde yıllar* geçer yazılarını okudukça kafa yapınızın ne kadar uyumlu olduğunu anlarsın. bir gün artık dayanamaz selam edersin, haliyle pek sıcak karşılamaz senin selamını ama bir şekilde sürer diyaloğunuz. sonra bir gün birden bir şekilde o da seni fark eder. görüşmek istersiniz ama kader buna izin vermez çünkü daha zamanı değildir. iş için bir çok defa onun bulunduğu şehre gitmene rağmen kah onun sınavı olur**, kah sen arabayla şarampole uçar ölümden dönersin* defalarca denersiniz ama bir türlü görüşemezsiniz çünkü daha zamanı değildir taşlar yerine oturmamıştır. konuşmaya devam dersiniz sürekli her gün zevleriniz ne kadar kesiştiğini ne kadar uymlu olduğunuzu fark edersiniz. kimseyle konuşamadığınız muhatab bulamadığınız şeyleri konuşur gece saat 10-11 gibi "5 dk konuşup yatayım sabah işe erken gidicem" derken ne olduğunu anlamadan saati sabahın 4 ü edersiniz. bir gün ne olduğunu o an anlayamadığınız bir sebepten kavga eder ve konuşmama kararı alırsınız. için için üzülseniz de belli edemezsiniz gurur herşeyden önemlidir çünkü. şuydu buydu derken tekrar konuşmaya başlarsınız ve size bir süre sonra konferans için oturduğun şehre geleceğini haber verir. korkuyla beklersiniz o günü bu kadar zamandır uğraşamanıza rağmen türlü felaketler ve kaderin oyunları sonucu görüşememişsinizdir. o gün sonunda gelip çatar ilk defa o gün telefondan sesini duyarsınız heyecanlanırsınız. ve onu, 4 sene boyunca yazılarını takip ettiğiniz hayal ettiğiniz, hayallerinizde göklere çıkardığınız kişiyi köprünün üzerinde size doğru yürürken görünce yanınıza gelip konuşmasını duyunca hiçte hayal ettiğiniz gibi olmadığını hayallerinizdekinden çok daha mükemmel olduğunu görürsünüz. şimdi onu o köprünün üzerinde hafif tebessüm ederek size bakarken görüşünüzden tam 4 ay sonra onunla evliliğe doğru adım adım ilerlerken bazen 4 sene önce sözlüğe girip sol frame de onun yazısını görüşünüzü hatırlar ve "işte hayatı değiştirecek mükemmel tesadüf böyle bir şey olsa gerek" dersiniz.
    (bkz: bu da böyle bir anımdır)

  • 30 yaşındaki kadınları teyze olarak gören 10-15 yaş arası sözlük oğlanlarının tavsiyeleridir.