hesabın var mı? giriş yap

  • sevincini paylaşmış kadın, kimi niye geriyor anlamadım. ilk işe girişte, evlenince ve nişanlanınca dağıtılır bu tarz şeyler. sevinç paylaşmaktır, gelenektir.

  • ya depresyon içinde bulunduğumuz hayata dair belli bir farkındalık seviyesinde gösterilebilecek en gerçekçi yaklaşım ve en normal tepkiyse ama toplumda üretim gücünün düşmesine yol açtığından küresel düzeyde hastalık olarak değerlendiriliyorsa? belki de aslında neşeli ve hayatı sever halimiz bir kafa güzelliğinden ibarettir. belki depresyon hakikattir. (bkz: conspiracy keanu)

    sonuçta aslında hayatının çoğunluğu işçi arılar gibi küresel bir ekonomik çarkı çevirmek için çalışmaktan ibaret olan bireylerin hayatından mutlu olmak için nasıl bir gerekçesi olabilir? sabah akşam bal taşıyan, hiçbir zaman kraliçe arıyla çiftleşemeyecek ya da kendi kovanına veya çocuklarına sahip olamayacak olan erkek arının hummalı bir şekilde polen ararken "ne kadar güzel bir gün" demesi nasıl mümkün olabilir?

    işçi arı o farkındalık seviyesine ulaştığında mutsuz olmasından daha doğal bir sonuç olabilir mi? o arının yatağından çıkıp terliklerini giyip sabah 7'de yeniden mesaiye koyulmasının "doğru olan" olduğuna onu kim ikna edebilir? hayatının anlamsızlığına bu kadar vakıf olmuşken "gel bizle takıl biraz sosyalleş unutacaksın"ın, "biraz nektar iç iyi gelir"in bu farkındalığa bir örtü değil de çözüm olduğuna kim kefil olabilir?

    bu açıdan baktığımızda gerçek hastalığın ve gerçek depresyonun bizde değil de etrafımıza örülü bu yaşamsal düzende olduğunu söyleyebiliriz. eğer borçlanma ekonomisi, gelir uçurumu, modern toplumsal yapı bizim genlerimize kodlanmış unsurlar değilse o zaman onlara karşı metabolizmanın gösterdiği tepkileri "doğal değil", "rahatsızlık", "hastalık" diye nitelendirmek de doğru olmamalı. ama sisteme steteskopu dayayıp "hmm" deyip "sizin insan hayatına olan toleransınız düşmüş" diyen sistem doktorlarımız olmadığından ceremesini biz insanlar çekiyoruz anastasya.

  • çevirisini yaptığım muhteşem thomas vinterberg filmi. film gerçekten, değil bu senenin, son zamanların en iyi filmlerinden biri. yönetmen her iki tarafa da empati yapmamızı sağlıyor. kasaba halkını düşünürsen onlar haklı, bizim elemanı düşünürsen o haklı. iki ucu boklu değnek. sanırım bu film oskara yetişememiş. bence amour'dan çok daha iyi bir filmdi. mads adamım, zaten süper bir oyuncu ama bu filmde resmen şov yapmış. ne zaman böyle avrupa'dan süper oyuncular çıksa, neden bizden de uluslararası bir oyuncu çıkmaz diye üzülürüm. helalinden bir 10 puan veriyorum.

  • moda mıdır değil midir bilmem ama benim sakal bırakma amacım tamamen tipimi gizlemek.

    zaten hiçbir türlü tipime bakmıyorsunuz amk bari ben aynadan kendimi görmeyince korkmayayım. bunu da çok görmeyin lan!

  • starbucks'a gidip kasadaki çocuğa;

    - çayın taze mi?

    diye sorabilecek bir vizyona sahip olduğum için bana hitap eden harekettir.

    vali kebabı yerken kendimi viyana valisi gibi hissediyorum. aynı hürmeti hayatta bir fast food zincirinde göremezsiniz. mesela fast food zinciri bir dükkana giriyorum;

    - selamın aleyküm.

    dememle birlikte adam;

    - 1 tl farkla es selamın aleyküm almak ister misiniz?

    diyor resmen.

    mesela kebapçıda;

    az çorba, yarım şiş, 1,5 pide gibi farklı porsiyonlar sunulması bile müşteriye saygıdır.

    fast food zincirine girip;

    - bana az cheeseburger!

    veya

    - yarım donut alabilir miyim?

    diyebilir misiniz?

    ha derseniz kasadaki adam güntekin onay'ın suratındaki kakam var ifadesi ile mal mal yüzünüze bakar.

  • 50 milyar tl bağışladı...

    bence yanlış anlaşıldı, eski parayla söyledi milyarı ya da dünyayı yöneten 4 aileden biri çamoluk ailesi.

    edit: canlı yayında düzeltme yapıldı. 50 milyon tl bağışlamış.

    edit 2: kendileri açıklama yapmışlar. tahmin edildiği üzere miktar 50.000 tl

    birazdan yapılacak açıklamada biz sms atamadık onu soracaktık, 50 lira bağışlıyoruz yani diyebilirler.

    edit 3: elbette bu durumda espri yapmak doğru değil fakat kaç gün sonra azıcık tebessüm ettik hep beraber. insanların ne halde olduğunu unutmadık elbette kafamız birazcık dağıldı diye.

  • bir imama, "yahu hoca efendi, kur'an okurken sigara içesim geliyor, caiz midir?" diye sorarsanız "hayır, içemezsin!" cevabı alırsınız; ancak "yahu hoca efendi, sigara içerken kur'an okuyasım geliyor, caiz midir?" diye sorarsanız "evet, okuyabilirsin." cevabı alırsınız.

    önemli olan nasıl sorduğunuzdur.

    debe editi: debe editi.

  • of. su cumleyi ben kullansam "kamil" derler. "komodo ejderi" derler. ama teoman deyince "oo super". kirildim lan.

  • başlık: kuzenimin düğününü katlettim amk

    entry: abi kuzenimin düğünü vardı haftasonu. çekmişim takımı üstüme en fiyakalısından pistte oynuyorum akrabalar eş dost tanıdığım tanımadığım sürüyle insan var yanımda. benim alkolle pek aram yoktur arkadaşlar hemen arabaların oraya bişeyler içmeye gittiler ben devam ediyorum oynamaya, neyse o an silah attılar 4 5 el.
    yanımda oynayan kız korktu oturmaya giderken dirseğiyle göğsümün oraya dogru vurdu yolu açmak için.
    bundan 4 5 saniye sonra hiç tanımadıgım bi kız 'abi vurulmuş' diye bağırdı amk beni göstererek. ulan herkes bana baktı bi anda gömleğime bi baktım göğsümün o taraf hafiften bi kan dedim noluyoruz amk?
    herkes üstüme hurra ben korkudan ahh diye bağırıyorum amk, millet çığlık çığlığa ağlıyolar koşturuyolar falan. hemen arabaya bindik bi tane gidiyoruz ama bende pek bi acı yok kımseye bişey diyemiyorum şoktayım,
    hastaneye gittik beni sedyeyle acile alırlarken yanımdakilerden de bilgi oluyolar işte nasıl oldu falan filan.
    abi benim gömleği kestiler bi baktılar kanın olduğu yere hayvan gibi sivilce vardı amk kızın dirseği gelince o patlamış. kurşun murşun hikaye yani amk bildiğin sivilce patlaması. herkes bana bakıyo ne diceğimi bilemedim, düğün müğün kalmadı yani yarıda kaldı herşey.