hesabın var mı? giriş yap

  • testisler embriyolojik olarak karın içinde böbreklerin hemen üzerinde ortaya çıkar ve gebeliğin son haftalarına doğru inguinal kanalı geçerek skrotumdaki yerlerine inerler. testisin inişi çoğunlukla gebeliğin 35. haftasına doğru tamamlanır. testisin bu inişiyle ilgili tüm anomaliler kriptorşidizm başlığı altında toplanır.

    testisin normal iniş yolunda takılması inmemiş testis, iniş yolu dışında olan yanlış yerleşimleri ise ektopik testis olarak adlandırılır.
    testisin sıcaklık değişimleri ve travmalardan korunması için refleks olarak skrotumdan yukarı geçici hareketi ise retraktil testis olarak adlandırılır. halk arasında utangaç testis olarak bilinir. inmemiş ve ektopik testisten farklı olarak ameliyat gerektirmez.
    çok nadir olarak retraktil testisli çocuklarda sonradan gelişen inmemiş testis olabileceğine dair yayınlar vardır. bu nedenle böyle hastalar 3-6 ay aralıklarla muayene edilerek takibe alınırlar.

    tüm yenidoğanlarda ortalama %4, 1 yaş civarında %1 sıklığında görülür. prematüre bebeklerde doğum haftası ve kilosu düştükçe sıklık artar.

    inmemiş testis tanısı genital muayene ile konur. muayenede sadece %10 kadarı hiç hissedilmez (bkz: unpalpable testis) ve bu grubun büyük kısmı karın içinde kalanlar ya da erken gelişim evrelerinde çeşitli nedenlerle tamamen kaybolmuş olanlardır.

    inmemiş testis tanısı alan bebekler 1 yaşına kadar takip edilir. bir kısmı özellikle 3-6 aya kadar normal yerleşimine iner. 9 aya kadar inmemişse artık inme ihtimali oldukça düşüktür, 1 yaş civarında opere edilmelidir.
    çok küçük bir hasta grubunda hormon tedavisi denenir. daha çok çift taraflı olgularda muayene bulguları anatomik bir problemi değil de hormonal eksikliği işaret ediyorsa yaklaşık 1 aylık bir hormon desteği sonrası hasta yeniden değerlendirilir.

    operasyon daha geç yaşlara bırakılmamalıdır. testis vücut ısısından ortalama 3-4 derece daha düşük ısıda çalışır. uzun süre yüksek ısıda kalması hem hormon üretimi hem de üreme fonksiyonlarını olumsuz etkiler. özellikle 2 taraflı inmemiş testis durumunda geç yaşlara kalınması infertilite riskini arttırır. ayrıca karın içinde kalan testislerde daha yüksek olmakla birlikte ilerleyen yaşlarda kanser riski artar.
    birkaç yıl öncesine kadar 1 yaşından erken opere edilmesi pek önerilmezdi. ancak günümüzde 6 aydan sonra konunun uzmanı bir hekim tarafından uygun ekipmanla testise zarar verilmeden rahatlıkla opere edilebileceğine dair yayınlar var. daha çok tercih edilen bebekte aynı tarafta inguinal herni varsa erken bir operasyonla fıtık onarımı ve testisin indirilmesi, diğer durumlarda 1 yaşının beklenmesi. operasyonda nadiren fonksiyonunu kaybetmiş, çok küçülmüş bir testisle karşılaşılır ve testis alınır (bkz: orşiektomi). büyük oranda testis indirilerek yerine sabitlenir (bkz: orşiopeksi).

    1 yaş diye üstüne basa basa yazmamın nedeni şu; ülkemizde hala yaygın olarak okula başlayana kadar testisin ineceğine inanılıyor. hatta bazı doktorlar bile aileleri böyle bilgilendiriyor. bu yüzden hastaların çoğu geç yaşlarda başvuruyor.

  • gerçek hayatta da etkisinden çıkılmıyor. geçen gün boş çekici gördüm şehir içinde. bi mutlu oldum anlatamam. kocaman böyle heybetli. man. dorse alcak muhtemelen birazdan. korna çalıp selam verecektim de kim lan bu düdük demesin diye çekindim :(

  • deniz sedyede karnında demirle hastaneye girerken "içimde bir şey var bu akşam" diye giriveren müzik olamamıştır.

  • ailece hayatımızı borçlu olduğumuz japon araba markası.

    1996 yılının ağustos ayında galeriden 0 km bir mazda 323 familia satın aldık. ne abs, ne asr, ne hava yastığı... o dönemler bu özellikler opsiyonel olduğu için biz kısıtlı olan aksesuar bütçemizi mal gibi klimaya ayırmıştık. dımdızlak bir arabadan bahsediyorum.

    mazdanın broşürüne baktığımı hatırlıyorum. bir kaza testi fotoğrafı... familia'yı korkunç bir süratle duvara çarptırırken... arabanın tamamen yokolan burnu ama en ufak hasara uğramayan yolcu kabini gözler önünde... "hadi lan ordan" dediğimi hatırlıyorum "koskoca motor nereye gitti dümbelekler?". cevabı alttaki açıklamalarda gizli: "önden darbelerde motorun yolcu kabinine girmesini önleyen özel katlanma ve parçalanma sistemi"

    vay anasını... japonlar yapmış! ama beni arabanın güvenlik unsurları ırgalamıyor. "nolcak lan! babam iyi şöför zaten"

    ***

    arabayı 2 ağustos cuma günü saat 20:00'da aldık. saatine kadar hatırlıyorum çünkü cumartesi sabahı tatile giderken, yani tam 12 saat sonra o büyük kazayı yaptık. bütün gece valiz toplayıp istanbul-antalya arasında şöförlüğe soyunan babam direksiyon başında uyumaya karar verince eskişehir'e 45 km mesafedeki bozüyük kavşağı'nda bir doğan slx'e, 90º açıyla ve tam 110 km süratle çarptık. kazanın etkisiyle biz kendi etrafımızda sayısız spin atarken tam ortadan kırılan diğer araç yerden metrelerce yükselip yere yan olarak düşmüş...

    ***

    kaza sonrası yaşadıklarımızı burada anlatmayacağım. aslında bu kadarını bile anlatmak sinirimi bozuyor ama kazanın boyutlarını anlamanız için gerekliydi. sonuç olarak annem, babam, o zaman 7 aylık olan kardeşim ve ben o arabadan sağ çıktık. benim dışımda kimsenin burnu bile kanamadı hatta...

    "tamam mazda sağlam araba ama bu kadar duygusallaşmanın alemi ne" diye soranlara söyleyeyim: kaza sonrası, aracı sigorta şirketinden mazda japonya'nın geri aldığını ve dünya fuarlarında dolaştırdığını öğrendim. yanına da şöyle yazmışlar "bu araçtan biri bebek 4 kişi sağ olarak çıkmıştır."

    hani fifth gear'da ya da başka programlarda arabaları gerek komik komik, gerekse de ciddi ciddi test ederler ya, işte ölüm kalım testinde de ben mazda koltuğunda oturuyordum. ve müteşekkir bir şekilde söyleyebilirim ki "mazda bu testi geçti"

  • * elveda diyecek kadar cesursan, hayat seni yeni bir merhaba ile ödüllendirir.
    * hiç yenilmemiş insanlar vardır. onlar hiç savaşmamış olanlardır.
    * en iyisini sonraya saklamayın. yarının ne getireceğini bilemezsiniz.
    * başkalarını memnun etmek için yaşarsan herkes seni sever, kendin hariç.
    * başkalarının ne düşündüğü önemli değil çünkü her halükarda yine aynısını düşünecekler.
    * zamanını satabilirsin, ama geri satın alamazsın.
    * bizi seven insanlar var, sadece nasıl göstereceklerini bilmiyorlar.
    * hayatın sırrı, oysa, yedi kere düşüp, sekiz kere kalmaktı.
    * bir hayali gerçekleştirmeyi imkansız kılan tek şey vardır; başarısızlık korkusu.
    * hayatın, insanın iradesini test etmek için pek çok yolu vardır, bazen hiçbir şey olmaz ya da her şey birden olur.
    * bir gün kalkacaksınız ve hep hayal ettiğiniz şeyleri yapmaya vakit kalmamış olacak. şimdi tam zamanı. harekete geçin.
    * sadece güneşli günlerde yürürseniz, hedefinize asla varamazsınız.
    * tekne limanda güvendedir. ama teknenin amacı bu değildir.
    * affet ama asla unutma yoksa tekrar yaralanırsın. affetmek bakış açını değiştirir, unutmak ise aldığın dersi kaybettirir.
    * ok ancak geri çekerek atılır. hayat seni zorluklarla geri çekiyorsa, seni daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. nişan almaya devam et.

    paulo coelho

  • bugün metrobüste gelirken kendisini düşündüğüm sözlük.

    bazen çok eski bir entry'm oylanmış oluyor, "o tarihte nerede ve kiminleydim" diye düşünmeye başlıyorum. o entry'yi yazarken neler düşündüğümü hatırlamaya çalışıyorum.

    sekiz buçuk yıldır buradayım.
    o zaman lisans öğrencisiydim. sözlük'ün yazar aldığını tam da bir sınava girmek üzereyken ablam mesajla haber vermişti, ben de "beni de kaydet, nikim şu olsun" diye cevap yazmıştım.
    şimdi, 4.5 yıllık bir avukat ve taze bir doktora öğrencisiyim.

    o zamanlar okuldan bir sevgilim vardı. sonra 3 tane daha oldu. bu dört sevgiliden başka, bir tane sevgili olduğu sanılan ama aslında olmayan adam, bir tane de tam sevgili olacakken son anda vazgeçen gerizekalı oldu. (düzensiz ilişkileri saymıyoruz.)
    şu anda ise, yine sözlük'te yazar olan ama buradan tanışmadığım bir sevgilim var. şubatta bir yıl olacak.

    o zamanlar balmumcu'da oturuyordum, sonra dört ev daha değiştirdim, şu an istanbul'daki 6. evimdeyim.
    şu andaki en yakın arkadaşlarımın, o zamanlar varlığından haberdar bile değildim.
    siyasi görüşüm de çok değişti. daha doğrusu, o zamanlar siyasi görüş sandığım şeyin aslında "elitizm" olduğunu sonradan fark ettim.

    o zamanlar "yirmi yaşında yaşlanmak" başlığında yazdığım şeylerin, aslında ne kadar arabesk olduğunu demek ki önceden fark etmişim ki entry'yi silmişim. fakat "dünyadan bihaber" de olduğunu 28 yaşında fark ettim.

    sözlük, artık gerçekten eskisi kadar keyifli bir yer değil. fakat benim kişisel tarihim.
    sırf geçmişine kıyamadığın için vazgeçemediğin bir sevgili gibi.

  • "+nerdesin
    - foursquare'a bak
    +yemek yedin mi
    - instagrama bak
    +n'apıyosun
    - twitter'a bak
    +doğru düzgün soru soramıcaz mı sana
    - ask.fm'den sor"

    bunun yayımlandığı hede vine şeysi, ben facebook'ta gördüm, ekşi sözlük'te de paylaşıyorum. vay amk.

  • o sıralar leman'da işlenmiş bir konuydu hatırladığım kadarı ile. kozalak tipli bir adam gazeteyi yaymış ve üzerinde pringles yiyordu. yerken de "ulan ne iyi akıl etmişler firingısın yanında gazete vermeyi. yerken yere neyin dökülmüyo" diyordu. bir mehmet çağçağ prodüksiyonu idi evet.