hesabın var mı? giriş yap

  • alkolden ehliyetine el konulmuş, ehliyetsizsin
    araç sürerken cep telefonu kullanıyorsun, canlı yayın yapıyorsun
    bir insana çarpıp öldürüyorsun
    durmayıp kaçıyorsun
    evine gidip yatıyorsun
    polis gelip seni evden alıyor
    ve
    adli kontrol şartıyla salıveriliyorsun
    bu nasıl adalet?

  • yolun devamını göremediğiniz yerlerde mutlaka yavaşlayın ve görmediğim yerde bir araç durmuştur diye düşünün. hayat kurtarır. 100 kere boşa yaparsınız ama 1 kere işe yararsa hayat kurtarır. tepe üstlerinde, ani virajlarda vs. vs.

    bir de trafik lambalarina kesinlikle güvenmeyin, kirmizida durmayan bir kamyonun sürücüsü suçlu olur ama siz ölü olursunuz, onun giydiği hüküm sizi geri getirmez. 15 sene kadar önce 1 saniye ile biçilmekten kurtulduk bu sebeple. her zaman yolun boş olduğunu gördükten, kimsenin gelmediğine emin olduktan sonra hareket edin.

  • insanları gözünde fazla büyütmek.
    onlar zaten kendilerini o kadar büyük görüyorlar ki, bir de sen büyütünce, karşında tanrı pozisyonunda seni yargılayan biri oluveriyor.
    "hele bi' otur soluklan yeğenim" jokerinizi elinizden hiç bırakmayın.

  • ulan ibine. adam çalışma sermayesini yaratamayıp kredilere ödeme yapıyor ve stok çekebilmesi için alacağı firma yabancı buyük ihtimalle para olmadan mal vermiyor. senin gibi ibineler de adamın halini bilmeden boyle laf çakıyor. piyasa şu anda bu tip firmalar ile dolu. çalışma sermayeleri kurdan eridiği için peşin mal parasını almak zorunda kalıyorlar. senin huyun suyun hürmetine değil yani. ibinelik olsun diye yapmıyorlar. piyasa tamamen nakite döndü bu bir iki senedir. alış bebişim.

  • misafirleri uğurlamak için aşağıya indik böyle cümbür cemaat. baya bi kalabalığız. misafirler baya uzağa gidecek arabalarına binmeden vedalaşıyoruz. artık tuttuğumla tokalşıp, öpüşüyoruz aralarında yeni tanıştıklarımzda var. işte memnun oldun falan filan. tam o sırada bi bey amcayıda tuttum tokalaştık, adamı öptüm, iyi geceler, iyi yolculuklar dedim. adam bi ürktü hatta sonradan fark ettim adamı ilk tutup tokalaşınca adam irkilip baya şaşırmıştı zaten. neyse efendim adam bana baktı ben adama. ulan diyorum bu kim? meğerse efendim adam sokaktan geçen normal bi vatandaşmış, ben onuda bizim misafirlerden sanıp öpüp koklamışım. sonra dayı banada iyi geceler yeğenim dedi arkasına baka baka gitti. ne zaman aklıma gelse gülerim. yok böyle bişey o adamın şaşkın bakışları hala gözümün önümde.

  • ''faruk hızlı ve nazik bir servis elemanı...''

    böyle bir kullanıcı yorumuna yer veren site. abi adam geliyor paketinizi veriyor parasını bir şekilde ödüyorsunuz ve gidiyor. bu samimiyet bu duygular ne zaman oluşuyor hiç anlamıyorum. ayrıca şu an ben de aynı restorandan sipariş verdim buyursun gelsin bakalım kimmiş bu faruk.

    edit: sipariş vereli 1 saat 40 dakika oldu hala ortada yok. hele bi gel faruk.

  • bu animasyonun en sevdiğim yanı küçük ayrıntıları. konuyu, subliminali falan geçtim onlar zaten üst düzey. mesela son izlediğim bölümde fin ve jake mega kurbağayı arıyorlar. yollarını kaybetmemek için çamur balıklarının verdiği lolipopları yere atıyorlar*. lolipoplar bitiyor. jake'in elinde poşet kalıyor. jake poşeti katlıyor cebine koyuyor. ben mi manyağım bilmiyorum ama acayip gülüyorum bu tür şeylere.

    ilgili sahne 3:58'den itibaren
    bu arada subliminal demişken 3:40

  • su seviyesindeymiş lan bi de. o seviyedeyse bi kontrol edin bence yandaki petrol istasyonunun deposunu patlatmış olabilirsiniz gençler.