hesabın var mı? giriş yap

  • bir sene evvel kaybettiği babasının pijamasına sarılmadan yatamayan 10 yasında bir kız cocuğu...

    bir anne ve iki kızı ile kalıyorum bir süredir.
    kızlardan birisi 10 yasında, digeri 6 yasında.
    kadın eşini gecen sene kanserden kaybetmiş.
    koskoca istanbul'da iki cocukla bir basına kalmış.
    ailesi "memlekete don" demiş. donmemiş.
    "esimin hatırasını bırakamam, ben burada buyuturum cocuklarımı" demiş ve kalmış istanbul'da.
    ne is olsa yapıyor.
    hafta sonları temizliğe gidiyor.
    hafta ici bir işyerinin yemeklerini yapıyor.
    iki haftada bir cocuklarının okulunun camlarını siliyor.
    "asla gocunmam, her isi yaparım, istanbul'da is çok, yeter ki gocunma" diyor bana...
    zaman zaman sikayetlendigim isim geliyor aklıma...

    39 yasında. nasıl güzel, nasıl zayıf ve narin...
    ama sacları bembeyaz.
    bir senede bu hale gelmiş, eşini kaybettikten sonra.
    ama her seye ragmn öyle sıkı tutunmuş ki hayata, öyle sarılmış ki yavrularına, inanın su an itibarıyla canınızı sıktığınız ufacık seylerden utanırsınız.

    iste bu kadının 10 yaşındaki yavrusu da, her seyin farkında koskocaman bir insanmiscasina, yatağına sokulur sokulmaz babasının pijamasına sariliveriyor...

    10 yasında, kendi minicik ama kalbi ve aklı koskocaman bir kiz cocuğu.

    "öğretmen olmak istiyorum abla" dedi bana bu aksam.
    sadece kocaman sımsıkı sarilabildim ona.

    10 yasında... ve bana hayat dersi verdiler bugün, "hükumet gibi kadın" denilesi annecigiyle.

  • kaldı ki kürdistandaki elektrik kesintisini neden t.c. devleti yapsın? kürdistanda elektrik kesiliyorsa kürdistan devletinin işidir.

  • en zor kisimlarindan biri, tum yaptigin yatirimlarin bir anda yok olmasi. (yatirim derken paradan puldan bahsettigimi dusunenler hemen terk etsinler bu entryi rica edicem).

    senelerce bikmadan kendini anlatirsin, yuregini acarsin. seni en cok uzmus, en mutlu etmis, en icine dokunmus olaylari havadan sudan muhabbetlerin icinde anlatirsin. aileni, arkadaslarini, kulturunu, gecmisini, kafanin icindekileri.. her seyini dokersin ortaya zamanla. anadilde kelimeler ogretirsin, sevdigin filmleri izletirsin, ulkeni ve tarihini anlatirsin. sende iz birakan kitaplardan bahsedersin, en sevdigin sehirlere, en guzel koselere goturursun. bir de bunun karsiligi vardir elbette, sevdigi her seyde ondan izler arasin. dilini ogrenmeye calisirsin, acilarini anlamaya ugrasirsin. yapacagi sakayi soylemeden bilirsin artik, goz goze gelip gulersin.

    iliski kac senelikse, o yasta bir cocugun vardir sanki. kucukken daha cok ilgi ve sabir gerektiren, buyudukce bagimsizlasip olgunlasan, laftan anlayan... kendine ait alani, oyuncaklari, fotograflari, anilari, dersleri ve notlari olan.

    her sey bittigi an, hayali cocugunu yitirirsin. (gercek hayatta evladini kaybeden insanlar aci bir gulumsemeyle okuyordur bu satirlari. asla bir karsilastirma yapmak mumkun degil elbette ama tesbihte hata olmaz...) onca senedir ustune titredigin, emek verdigin olgu bir anda yok olunca geride buyuk bir bosluk kalir. esyalarina dokunursun, anilarini dusunursun, fotograflarina bakarsin. sevgiliden cok, iliskini ozlersin. cunku iliski, sadece sevgili degildir, iki kisinin harmanlanmasiyla ortaya cikar. kendinin "o" halini ozlersin.

  • şu an haber türk'te pek cok chp'linin söyleyemediği şeyleri çat çat söylemektedir:
    “ biz gerçekten cocukları eğitmek istiyor muyuz? ben hic sanmıyorum. mesela yangını gerçekten söndürmek istiyor muyuz? hayır onu da istemiyoruz.
    istesek en basitinden bir uçağımız olur, helikopterimiz olur. simdi gelmis türkiye 2023'te aya çıkmayı planlıyor diyoruz, çıkamaz.
    amerika 1890'da uzay yasası çıkarma vizyonunu gösteriyor ve pek cok mars filmi cekiyor, ben bizim televizyona bakıyorum; kuruluş ertuğrul tuğrul, osman. bizden böyle bir halt olmaz. bana online eğitim çocukları nasıl etkiledı diyorsunuz, sanki öncesinde cok parlak bir eğitim mi vardı, şahtık şahbaz olduk.”

  • dünyadan görülemeyen, samanyolu galaksisinin merkezi. görülemeyen derken ışığın görünür spektrumdaki kısmı görülemiyor, arada o kadar çok gaz ve madde var ki oradan saçılan ışık bize ulaşamıyor. astrofotoğrafçılıkla ilgilenen biri olarak bu durum her ne kadar canımı sıksa da galaktik merkez görmek için andromeda'ya bakabiliyoruz. sagittarius alpha, samanyolu galaksisinin fotoğraflarındaki parlak ama bulutsu bölgede kalıyor, mesela. merak edenler için andromeda böyle görünüyor.

    ancak sag. a.'nın yaydığı radyo dalgalarını algılayabiliyoruz. kütlesi ve boyutlu hakkındaki yorumlar da burada geliyor. çapının yaklaşık 44 milyon kilometre olduğunu düşünüyor bilim insanları. referans olarak merkür'ün güneşe en yakın olduğu zaman ki uzaklığı 46 milyon, dünya'nın güneşe ortalama uzaklığı ise 150 milyon kilometre kadar.

    tabi kara deliğin kendisinden ölçüm alamıyoruz, kara delik olduğu için. ancak olay ufkuna çok yakın yörüngelere sahip yıldızlar ve diğer maddeler (genelde bulut oluyorlar) fikir yürütmemize ve ölçümler yapmamıza olanak sağlıyor. yani ölçümlerde kullandığımız radyo dalgaları karadeliğin kendisinden değil, olay ufkuna çok yakın olan sagittarius alpha ve diğer yüzlerce yıldızdan geliyor. aralarında magnetar bile var! ki bu magnetar bir pokemon değil, nötron yıldızlarının steroide abanmış abileri oluyorlar. epey korkutucu yapılar. nesi korkutucu diyecek olursanız, normal bir nötron yıldızının bir küp şeker kadarı everest dağından daha çok madde barındırır. o kadar sıkı bir yapılanma vardır ki bu merkezde, atomik yapılar var olamaz. aralarından elektronların dahi geçemeyeceği kadar sıkı bir arada bulunan nötronlardan oluşurlar.

    sgr* veya sagittarius alpha'ya dönersek, yapılan en detaylı ve hassas radyo incelemeleri 2017'de yapıldı, bu veriler hala inceleniyor ama bize anlatacakları çok şey olduğuna eminim.

    samanyolu galaksisinde 100 milyonlarca kara delik olduğu düşünülüyor ama içlerindeki tek supermassive (hunhar kütleli) olanı merkezde, sgr* 'nın yörüngesinde döndüğü galaktik çekirdektir.