hesabın var mı? giriş yap

  • fırat tanış’ın anlamaız duyarına bile dönüp özür dileyen adamın seçmenine posta koyarken söylediği anlamsız şey, laf, boş lakırdı.

  • üst edit; ak köpekler 2017'den sonra pkk'yi keşfettiler, oysa pkk 1980'li yıllardan beri var olan bir örgüt... eğer çözüm süreci başarılı olsaydı eren bülbül için "şehit" demeyeceklerdi. bana laf yetiştireceğinize açın hilal kaplan'dan okuyun ak köpekler, kim şehit kim değil...

    normal şartlarda "bu örgüt karadeniz'e hiç gelmemişti, çözüm süreci sayesinde buralara kadar geldiler, kim sebep olduysa..." demesi gereken biri.

    umarım günün sonunda oslo'da pkk ile ne planlar yapıldı da pkk karadeniz'e yayılmaya çalıştı onu da sorgular.

  • fatih terim: süleyman abay, bana dönüp deseydi, hocam size hiç yakıştıramadım utanır yerin dibine girerdim.
    rıdvan dilmen: hocaya yakıştıramadım
    fatih terim: bir lafım da rıdvan'a, bana yakışanı ben bilirim, yakışır yakışmaz benim bileceğim iş.

  • yüzüne gülen kendisine yalakalıkta sınır tanımadığını tahmin ettiğim yetki verdiği insanların arkasından neler çevirdiğini bilse sözlükten ve sözlük konseptinden tiksinecek olan vasat yazar. yarattığı kutsal bilgi kaynağı yetkili abiler için kız bulma databaseine dönüştü. kimsenin kaldırdığı kızda gözümüz yok allah daha çok versin gani gani versin ama yetki verdiğin adam karı kız düşürürken sözlük yetkilerinden faydalanıyorsa benim zirvede parayla içtiğim içeceği yazdığı karılara bedavaya getirip ben eşek gibi sıra beklerken onlara sıra bekletmiyorsa orada isyan ederim. hayır bu saydıklarımla kalsa iyi iyice bokunu çıkarttı yetkili abiler sırf yazdığı kızı etkilemek için kızın sinir olduğu adamlar sözlükten uçuyor artık.

    (bkz: #27237782)

    haksızlığa sessiz kalmak ve haksızlıkları görmezden gelmek de bu durumu onaylamaktır suça ortak olmaktır sedat. meşgulüm ayağı yapıyorsun ama yemeyip içmeyip binlerce entry kasmsışşın, in artık o kaf dağından da al şu kendi eserlerinin ifadesini. ya da alma gold üyelik sistemine geç tüm sözlük kızları birer düşünen hayvan, hümanist yamyam haline gelen kadrona mayolu birer boy fotoğrafını yollasın güzel olanlar gold üye olsun. biz de ona göre bilelim kimler sözlüğün hanım ağası, kimler 100 entry girmediği sözlüğün zirvelerine 10.000 entry giren adamdan önce alınacak, kimlerin lafıyla uçma ihtimalimiz var. ya da hiçbirşey yapmamaya devam et ilk zirvede "ferrarim yok :(" diye ajitasyon yapıp 10 ferrari alacak parayı kazandığın detayını gizlediğin sözlükçüler eski zirvelerdeki kadar rahat konuşmana izin verecek mi birlikte görelim.

  • bu yazıda size her seferinde "oğlum kes şu sakalları terörist gibi görünüyorsun" diyen annenin fikrini değiştirecek ya da "uf, kokuyordur o!" diye sizden uzaklaşan platoniğinizi yakınlaştıracak sakal bakımı tavsiyeleri vereceğim.
    öncelikle sakalın gür çıkması ya da uzaması tamamen sağlığınıza, genetiğinize ve testosteron hormonu seviyesine bağlı ancak sakalınızın gür olmasını sağlayan faktörler aynı zamanda kelliği de beraberinde getiriyor. bunlar kontrol edemeyeceğimiz şeyler. bu yüzden neler bizim elimizde ona bakalım. ilk başta şunu bilmeniz gerekiyor. tamam millet genelinde kıllıyız, eyvallah ama sakal şişmanları ya da kötü beslenmeyi sevmiyor. sakalınız olmaz demiyorum tabi ki ya da "benim zaten sakalım var" dediğinizi biliyorum ancak kendi başına bırakırsanız sağlıklı bir sakal olmaz o.
    ilk başta egzersizin ve spor yapmanın testosteron seviyesini artırdığını hepimiz biliyoruz artık o yüzden söylemeye bile gerek yok. egzersiz! şimdi "tamam kardeş bizim zaten fırça gibi sakalımız var" diyorsanız ben de size öyle davar gibi sakal bırakmak yetmiyor derim. madem gür sakalınız var azıcık bakım yapın da ahır gibi kokmayın, sakalınızı tımarlayın.
    öncelikle sakal temizliğinden bahsedelim: (umuyorum ki her gün duş alıyorsunuz ya da en azından yüzünüzü yıkıyorsunuz) sakal da saç gibi olduğu için şampuan ile temizlemelisiniz. ancak her gün değil. haftada en fazla iki kez şampuanla yıkayın. ama öyle bakkaldan aldığın elidorla değil. kafa derisinin ph'ı ile çene ve yanaklarınızın ph'ı farklı olduğundan sakallarınızın pıtır pıtır dökülmemesi için sakal şampuanı kullanmalısınız. imkanınız varsa tabi şampuan sonrası bakım kremi ile de iyice yumuşatın ama elzem değil. temizlik kısmı bu kadar.
    sonraki görev ise sakalı ve deriyi gün boyunca nemli tutmak. yoksa at gibi kaşınırsınız bütün gün ve deriniz dökülür. o yüzden sakal yağı kullanmak şart. duştan çıkınca kabaca havlu ile sakalı kurulayın ve sonrasında sakal yağı kullanın. sakal yağını bulmak artık çok kolay ancak benim gibi uğraşmayı seviyorsanız kendi sakal yağınızı kendiniz yapın.
    yaklaşık bir çay kaşığı yağ çok bile. elinize döktükten sonra ellerinizi birbirine sürtün ve sonrasında sakala dalın. önce çenenin altından parmaklarınızı açıp yedirin ve sonrasında bıyıklar dahil her yere yayın. elle ya da parmakla deriye ulaşmak zor olacağından benim tavsiyem yaban domuzu kılından yapılmış fırça kullanmanız. henüz bir çalışma yok üzerinde ama bu özel fırçaların kıl köklerini uyarıp sakalın daha gürleştirdiğini söyleyenler var, doğru mu bilmiyorum. sakal yağı sürme işlemini günde iki ya da üç kez yapabilirsiniz. ben tercihen sabahları duştan sonra yağ yerine sakal balsamı* kullanıyorum, akşamları ise sakal yağı. sakal balsamı biraz merhem gibi olduğundan aynı zamanda jöle gibi şekil de vermenizi sağlayacaktır. tımarlamayı hergün yapmanızı tavsiye ederim yoksa saç kepeklenmesi gibi deri döküntüleri göreceksiniz.
    sakal sağlığı tamam. şimdi diğer bir önemli konu da sakalın düzgün durması. eğer sakalınız düz değilse kıvırcık ya da dalgalı ise ve düzgün olmasını istiyorsanız deniz tuzundan yapılan karışımlar kullanabilirsiniz. deniz tuzu, yazlıkçıkların bütün gün denizde takıldıktan sonra kalıp gibi duran saçlarının da sebebi. deniz tuzu spreyini de şu şekilde kullanıyoruz: tercihen yağlama işleminden sonra sakalın tamamına sıkıyoruz ve fırça ile dağıtıyoruz. ardından yuvarlak saç fırçası yardımıyla sakalı parça parça tutup içeriden dışarıya doğru düzeltirken sakaldan yukarı bir seviyeden orta sıcaklıkta saç kurutma makinesi ile kurutuyoruz. bir nevi fön çekme işlemi. ve kalıp gibi düzgün sakalımız oluyor.
    bunun dışında "full beard" ya da "yeard" (beard + one year) gibi terimlerle anılan bizim de halk arasında "barzo sakalı" olarak bildiğimiz sakala sahipseniz ya böyle bir sakal bırakmayı düşünüyorsanız tavsiyem düzenli olarak kırıklarını almanız olacaktır. sakal ortalama ayda 1 cm uzarken aynen saç gibi zamanla kırılacağından iki-üç ayda bir kırıklarını aldırın. bu işlemi kendiniz de çelik bir sakal makası* ile ya da tıraş makinesi ile yapabilirsiniz.
    son olarak ahan da sakal yağı tarifi: sakal yağı yapmak için iki belki de üç ana şey gerekli. birincisi taşıyıcı yağlar, iki temel yağlar ve üçüncüsü gerekli olmasa da koyu renkli cam şişe. taşıyıcı yağ olarak bir sürü şey kullanabilirsiniz. ben jojoba yağı, argan yağı ve hindistan cevizi yağı kullanıyorum. temel yağlar ise tamamen burnunuzun direğine kalmış. ben daha çok odunsu kokuları sevdiğimden sandal ağacı yağı ve sedir ağacı yağı kullanıyorum. taşıyıcı yağlardan üç tane seçip 100'er ml karıştırın, sonra da temel yağlardan iki ya da üç tane seçip 2'şer ml taşıyıcı yağ karışımına ekliyorsunuz. bu kadar. imkanınız var ise bütün karışımı filtreleyin ki iki ay içinde bozulmasın. imkan yok ise de karışımı az yapın çünkü günlük olarak çok az kullanıyoruz.
    hadi sağlıklı uzatmalar!

  • nerden icap etmiş de söylemiş bilmiyorum ama karl lagerfeld demiş ya hani, satın aldığınız her kitapla onu okuyacak zamanı da satın almalısınız diye, işte zaman satın alabilecek kadar ne madden ne manen zengin olamayan insanın garip vaziyetidir. japonlar harika insanlar oldukları için içimizdeki bu kanayan yaraya özel bir isim vererek yok sayılmasını engelemişlerdir. evet, böyle bir sorun var. tsundoku mağduru insanlar var, hem de hiç de az değiller. şimdi artık sorun teşhis edilmiş ve tanımlanmış olduğuna göre çözüm üretme aşamasına geçebiliriz. içimizdeki doymak bilmez kitap kurdunun, manyak kapitalist alışveriş canavarıyla çiftleşmesi sonucu doğan bu sevimli ama tehlikeli yaratığa dur deme vakti geldi değerli tsundokudaşlar! belki bugün o gündür, belki bugün radikal kararları tedavüle sokma anı artık gelmiştir? kitapları basit birer tüketim malzemesine dönüştürmeyi reddedip, okuma eyleminin hakkını vermiş olarak elimizdeki kitabın kapağını kapamadan, başka kitaplar satın almayı reddetmeliyiz! istersek bunu başarabiliriz; muhtaç olduğumuz kudret, nöronlarımızdaki güçlü sinapslarda mevcut!
    (tabi yine keyfiniz bilir, isterseniz sermayeyi d&r, mephisto, idefix, kabalcı vs. ye yüklemeye devam edin. çok da karışmak gibi olmasın. ben motivasyon konuşmamı yaptım, gerisi beni değil sizin özgür iradenizi bağlar.)

  • muhtemelen üniversite çağında birinin önermesi.

    ben de o yaşlarda "son zamanlarda kafka çok popüler" diyordum, bundan 10-15 sene önce filan.