hesabın var mı? giriş yap

  • aynı anda herkes hasta olursa sağlık sistemi tıkanır, yoğun bakımlarda yer kalmaz, italya gibi oluruz o zaman. amaç enfekte olunmasını engellemek değil, hasta sayısını zamana yaymak. süreç içerisinde toplumun %60-70'i enfekte olacak diye öngörülüyor.
    edit: kelime düzeltildi, yazar arkadaşlara teşekkürler.
    ek olarak lanetli çaylak arkadaşlardan birinin eklememi istediği videoda detaylı olarak bu soruya cevap veriyor.link

  • az önce david grusch, david fravor (eski yarbay) ve ryan graves (eski teğmen) amerikan temsilciler meclisinde kongre üyeleri ve halk önünde yeminli ifade verdi. fravor ve graves şahit oldukları ufo karşılaşmalarından bahsettiler. sadece teknolojimizi değil, bildiğimiz fizik kurallarını da fersah fersah aşan bir fenomenle karşı karşıyayız.

    grusch ise amerika'nın elinde sağlam halde (intact) insan yapımı olmayan araçların olduğunu yeminli şekilde tekrarladı. amerika'da bu yemin altında kongreye ifade verirken yalan söyleyemezsiniz. araçların yerlerini de bildiğini söyledi. araçları bizzat görüp görmediği sorulduğunda "topluma açık şekilde bunu söyleyemem, ama sizin yetkiniz var, özel olarak size söyleyebilirim" diye cevap verdi. ayrıca bu araçlarla beraber biyolojik varlıklar da ele geçirildiğini de söyledi.

    birden fazla kişinin hem bu ufo/uap tarafından, hem de bu konunun dışarı açılmamasını isteyenler tarafından yaralandığını söyledi. cinayetler ve öldürülenler hakkında public olarak konuşamayacağından bahsetti. doğrudan iletişim halinde miyiz sorusuna özelde cevap verebilirim dedi. bakın bunları söyleyen adam istihbaratta görev almış çok üst düzey bir bürokrat. istihbarat içindeki görevlerinden biri de ufo/uap konusunu araştırmak. araştırdıkça pek çok şey buluyor fakat yetkisi olmasına rağmen kapılar ona kapatılıyor.

    şimdi de spekülasyon kısmı: teori o ki, bu ele geçirilen araçlar lockheed martin gibi özel güvenlik şirketleriyle ortak olarak inceleniyor. hatta doğrudan o özel şirketlere devredilmiş de olabilir. bu şirketler de reverse engineering ile araçların nasıl çalıştığını vs anlamaya çalışıyorlar. fakat onlarca yıldır çok ilerleyemiyorlar. bob lazar 89'da ilk konuştuğunda en az 9 uzay aracı olduğunu söylemişti. grusch geçtiğimiz haftalarda verdiği röportajda en az 10 uzay aracının amerika'nın elinde olduğunu ve hatta ilk crash retrieval'ın mussolini italya'sında 1933'te olduğunu söylemişti.

    bugünkü duruşma tarihi bir duruşma. amerikan ve dünya kamuoyunun önünde yeminli olarak ifade veren eski bürokratlar insan dışı bir medeniyete ait araçların amerika'da olduğunu söylüyor. yakın zamanda bu sırların artık saklanamaması için özel yasa tasarısı oylanacak ve bütün bu ufo ifşa dalgasının arkasında bi-partizan yani hem cumhuriyetçi hem demokrat kongre üyeleri var. kongre çoğunluğu lideri chuck schumer yasa tasarısını hazırlayan adam.

    gülün, eğlenin, dalganızı geçin ama farkına da varın ki, tarihe tanıklık ediyoruz: sadece evrende değil, dünyada bile yalnız olmayabiliriz!

    edit: ingilizcesi olanlar, iki buçuk saatlik duruşmayı buradan tekrar izleyebilir: https://www.youtube.com/…vy&ab_channel=gopoversight

  • tabii ki tatsız bir durum, özellikle her maça kollarda respect yazısı ile çıkılan bir uefa organizasyonunda.

    durum bence şuursuzluk ve fazla hassasiyetten ibaret, ortada bir ırkçılık olduğunu düşünmüyorum. öncelikle şu görsel fotoğrafı bir bırakalım. üstü mor olanlar futbolcu, yeşil ve altın rengi olanlar ise teknik ekip ya da çalışan. en sağda ise pierre webo var.

    1. hakem ve 4. hakem rumen. kendi aralarına rumence konuşmaları kadar normal bir durum yok. cüneyt çakır da avrupa maçlarında kurmayları ile telsizden türkçe konuşuyordur herhalde.

    bir pozisyon sonrasında kenardan yükselen sesler duyuluyor, seyirci olmadığı için daha net dinleyebiliyorsunuz. sonra muhtemelen 4. hakem telsizden 1. hakeme olağandışı bir durum olduğunu belirtiyor ve teknik ekipten birini bildiriyor. bildirirken de "negro" dediği duyuluyor. hakem de gelip webo'ya kırmızı kart gösteriyor. ancak neden webo kırmızı kart görüyor onu bilmiyoruz. hakem daha kırmızı kartı göstermeden webo zaten sinirlenmiş durumda ve hakeme "bana neden negro dedin" diye sinirleniyor.

    öncelikle, yukarıdaki fotoğrafa baktığımızda teknik ekipteki tek siyahi ismin webo olduğunu görüyoruz. 4. hakemin başakşehir teknik ekibindeki herkesi bildiğini, webo'yu tanıdığını düşünmüyorum. bu yüzden ayırt edici olduğu için kendi dilinde "siyah olan" demiş, yani webo'ya ırkçı bir söylem olarak "negro" kelimesini kullanmamış.

    bir de şu açıdan düşünelim; yedek kulübesinde herkes 170 olsa ve kart gösterilecek adam 195 boyunda olsa, "uzun olan" dendiği zaman problem olmayacaktı. çünkü bu hakaret etmek için söylenmiyor, 4. hakem orada ayırt edici bir özellik olarak hakeme kolaylık olsun diye söylüyor. (parmağı ile gösterse o kadar kalabalık içinde hakemin seçebilmesi mümkün değil) buradaki nokta, rumence siyah kelimesinin "negru" olması ve ırkçılık için söylenen "n word"e çok benzemesi, hatta muhtemelen aynı kökenden gelmesi. yani türkçe olarak "siyah" ya da almanca olarak "schwarz" deseydi hakem (aynı dili konuştuklarını göz önünde bulundurmak lazım) bu sorunların hiçbiri olmayacaktı.

    ama uefa bu kadar yoğun bir ırkçılık karşıtı kampanya yürüttüğü için çalışanlarını, elbette bunun içinde hakemler de var, bu konuda bilinçlendiriyor ve dikkat etmeleri gereken durumları tembihliyordur. eğer uefa gerçekten bu konuda sıkı bir tutum izliyorsa, hakemin de o kelimeyi kullanmaması gerekir elbette. burada ben hakemin boşluğuna geldiğini düşünüyorum, dediğim gibi ağır bir şuursuzluk var. maçların seyircisiz oynanması ve stadyumun çok sessiz olması da denk gelmiş. normal bir maçta hakemlerin konuşmalarını bu kadar çok duymuyoruz, yani her maçta olabilecek bir durum bu, oluyordur da olmuştur da.

    peşin edit: hakemi savunmuyorum, ancak yargısız infaz yapılmasından da yana değilim. sadece kendi görüşümü belirttim. hakemi tanımıyorum belki gerçekten ırkçıdır, bunu bilemeyiz ancak bu maçtaki eylemin bir ırkçılık eylemi ya da dışavurumu olduğunu zannetmiyorum.

  • ciddiyetsiz bir ordu. tam iki saattir bekliyoruz ankara ovasının soğuğunda. 10 bin kişi it gibi titriyoruz yeminle. sümüğümüz burnumuzda donuyor. aa bir baktık bizim düşman ordusu hiçbir şey olmamış gibi sallana sallana geliyor karşı tepenin ardından. şeytan diyor, 'sok şu mızrağı göğüslerinin ortasına'... o derece sinirlendim yaa !!

    tam iki hafta önce haberleşmişiz. elçiler göndermişiz karşılıklı. gününü, saatini, yerini belirlemişiz. arsa sahibine kapora vermişiz. her şeyi ayarlamışız. ama bu nasıl bir laubalilik, nasıl bir ciddiyetsizlik anlamıyorum. yahu 'savaşmayacağım, canım istemiyor' de anlarım. zorla çağırmadım ki buraya sizi. ama kardeş ülke işte. atsan atılmaz, satsan satılmaz. karakteri böyle bunların. savaşın başlamasına 5 dakika kala 'fazla mızrağı olan var mı' diyen adamlar bunlar. acımayacaksın böylelerine işte ama neyse... biz onurumuzla savaşımızı yapalım.

    - hücuuum !!!