hesabın var mı? giriş yap

  • birilerinin cok zoruna giden konusma . troller asagidaki görselli dagitip duruyorlar sürekli.

    diyor ki orda : "hükümeti elestir, eyvallah, erdogan'a öfkelen buna da tamam, mit'e kiz hakkin var, ulan bir iki cümle de teröristlere söyle pezevenk."
    http://i.hizliresim.com/6nprx0.jpg
    http://imgur.com/rc1rfpj

    tabi bunu mal bulmus magribi gibi paylasip duran akp'liler düstükleri komik durumun fakinda bile degilller. güclüyken teroristle muhattap olunmaz diyor, bombayi yiyince "ama o da vurdu, ona bisey demiyorsun" diyor.

    ulan adam terorist, isini yapiyor, kendini patlatiyor. devlet olan sensin, sen isini yapican, patlattirmayacaksin o bombayi. sonrada kendini böyle teroristle ayni kefeye koyup, kendini ona denk sayip , "ama ona da bisey söyle" diye aglamayacaksin.

    gerci bu komik durumu anlayacak kafa olsa akp'li olmaz bunlar. sirf oksijen israfi.

    edit: hukuka uygun hale getirildi

  • töbe töbe. çok mal lan bu nasa.

    la tabi gidebilirdik. o yol yapılırken mıcırı, asfaltı kamyon çekmedi mi amk? greyder tesviye yapmadı mı?
    bunlar gittiyse araba da gider.

  • bu kuşağın vakti çok değerli. 15 dakikasını boşa geçirmek istememiş sınıfta. gözetmen 2 saat önce okulda oluyor, adam hayatının sınavına son anda gelip girmeye çalışıyor.

  • bir kişinin de çıkıp hikayesini anlatmadığı adadır. ben anlatayım:

    ev vestmann adaları'ndan biri olan ellidaey adası adasında bulunur.

    son yıllarda ada ve gizemli evin sahibi, spekülasyonları körükleyen sayısız rapor ve makalede yer almıştır.

    en popüler iddia the independent'da yayınlanan ve adanın izlanda hükümeti tarafından björk'e hediye edilmiş olmasıdır.

    gazetenin haberine göre björk kendine bir ev ve kayıt stüdyosu inşa etmek için izlanda hükümeti ile görüşmüş ve ada kendisine hediye edilmiştir.

    gerçekte, björk böyle bir talepte bulunmamıştır ve söylenti hızla çürütülmüştür. avustralya haber ağı news.com.au'ya göre björk, 2000'li yılların başında başka bir ada hakkında izlanda hükümeti ile kısa bir görüşme yapmış, ancak olumsuz tepkilerin ardından bu fikirden vazgeçmiştir. ellidaey adası ile bağlantısı yoktur.

    diğer popüler iddialar ise şu şekildedir:

    1) ev, zombi saldırısı sırasında kullanılmak üzere gizemli bir milyarder tarafından yaptırılmıştır.
    2) ev, fanatik dindar bir keşişin sığınağı olarak yaptırılmıştır.
    3) ev aslında yoktur ve fotoğraflara photoshop ile eklenmiştir.

    yine news.com.au'ya göre ev hakkındaki gerçek, bu söylentilerdeki kadar heyecan verici değildir:

    adada 18. yüzyıldan itibaren bir avuç ailenin yaşadığı bilinmektedir ancak ada 1930'lardan beri tamamen ıssızdır.

    18. ve 19. yüzyıllarda buradaki şartlara göğüs geren az sayıdaki insan için hayat yorucu ve yalnızlıkla doluydu. adanın başlıca besin kaynağı olan balık ve martılarla besleniyorlardı.

    1930'larda adada kalan beş aile, yaşam şartlarının çok daha iyi olacağını düşünerek anakaraya taşınmış ve ada o günden beri boş kalmıştır.

    peki adadaki köşk nereden geldi?

    adada yaşam zor olsa da avcılık için bir avantaj sunuyordu. avlanacak çok sayıda martı bulunması ada sakinlerinin belli periyotlarla adaya uğramasına sebep oluyordu.

    1950'lerde ellidaey adası avcılık derneği bu av ziyaretlerini kolaylaştırmak için adaya bir av köşkü yapmaya karar vermiştir.

    ellidaey adası avcılık derneği, adadaki martı avı gezilerini desteklemek için beyaz sarayı bir av köşkü olarak tutmaya devam etmektedir.

    dışarıdan cennet gibi bir sığınak olarak görünse de evde elektrik, su veya tesisat bulunmamaktadır. ancak yağmur suyu ile beslenen ve uzun av günü ardından bir ihtiyaç olan saunası bulunmaktadır.

    ada gizemli bir milyarderin ya da bir müzik efsanesinin evi olmasa da kuş yaşamı için cennet olmaya devam etmektedir. adada yaşayan birçok martıya ek olarak ada, fırtına kuşları ve diğer deniz kuşları için de önemli bir yuvalama alanıdır.

    kaynak

  • yapıyorum ben bunu. mesela bi bunu yaparım bi de metrobüslerde boş yer kapmak için o teyzelerle kapışırım. kaç teyzeyi yuvarladım, kaç teyze üstüme oturdu, ne kadar dayak yedim bilinmez.

    bi gün böyle yer vereyim dedim amcaya, amca teşekkür etti, bi şey değil dedim, etrafıma baktım, şoför ani fren yaptı, herkes toplu halde salındı, bi ben salındıktan sonra yere düştüm. yere düştükten sonra insan kalkar ya, ben kalkamadım. otobüs gaza bastıkça yuvarlandım durdum. bu olaydan sonra bir sürü teklif aldım. ''yavrum istersen gel sen otur, ayakta duramıyon sen..''

  • bu sorunun cevabı genellikle klişe haline gelen "kara tahtayı kazıyan tırnaklar" olarak bilinir. fakat nörolojiyle ilgilenen bir grup bilim adamı insan beynini en çok etkileyen ve rahatsız eden sesleri belirlemek amacıyla bazı testler yapmaya karar vermişler. bu testler sonucunda da kara tahta üzerinde gezinen tırnakların aslında bu listede ne ilk ne de ikinci sırada olamadığını keşfetmişler.

    journal of neurosciencegeçtiğimiz haftaki sayısında yayınlanan araştırmaya göre 16 katılımcı bir mrı cihazına bağlanmış ve 74 farklı ses dinletilerek onları en çok rahatsız edenleri oylamaları istenmiş. oylama sonuçlandığında en sinir bozucu seslerin listesi şu şekilde belirlenmiş;

    1. cam şişe üzerindeki bıçak

    2. cam üzerindeki çatal

    3. kara tahta üzerindeki tebeşir

    4. cam şişe üzerindeki metal cetvel

    5. kara tahtayı kazıyan tırnaklar

    6. kadın çığlığı

    7. spiral makinası

    8. bir bisikletin sıkılan frenleri

    9. ağlayan bir bebek

    10. matkap

    katılımcılara bunların dışında daha sakin sesler de dinletilmiş. oylama sonucunda en az sinir bozucu olarak belirlenen sesler aşağıdaki gibi olmuş;

    1. alkış

    2. gülen bir bebek

    3. gök gürültüsü

    4. su akıntısı

    araştırma sadece bu kadarla kalmamış ve bu oylamalar sonucunda çok daha ilginç bir şey keşfedilmiş. katılımcıla, r bu sesleri duyduklarında beyinlerindeki belirli bölgelerin daha aktif hale geldiği görülmüş. mrı taramaları sonucunda duyduğumuz sesleri işleyen işitme korteksi boyunca amigdaladaki (beynimizde duygularımızın oluşmasında rol oynayan bölge) aktivite, duyulan sesin rahatsız edici etkisiyle doğru orantılı olarak artış göstermiş.

    gruptaki bilim adamları işitme korteksinden gelen ses sinyallerine maruz kalan amigdalanın 2000hz ve 5000hz frekansları arasında en yüksek aktivite seviyesine çıktığını görmüşler.

    peki amigdala neden özellikle bu frekanslar arasında aktif hale geliyor? ingiltere'de newcastle üniversitesi'nden araştırmayı yöneten bilim adamı sukhbinder kumar bunun çok ilkel bir tetikleme mekanizmasından kaynaklanabileceğini düşünüyor ve ekliyor. "kulaklarımızın bu frekans aralığındaki hassasiyeti doğamız gereği rahatsız edici bulduğumuz çığlık seslerinin de bu frekans aralığında olmasından kaynaklanıyor olabilir".

    daha önceleri yapılan araştırmalarda bilim adamları, yüksek frekanstaki bu seslerin bize rahatsız edici gelmesinin nedenini primat akrabalarımız şempanzelere bağlıyorlardı. onlara göre bu sesler şempanzelerin acil bir durum sezdiklerinde attıkları çığlıklarla akustik olarak benzeşmekteydi. ve biz kalıtsal eğilimlerimizin devamı sonucunda bu frekanstaki sesleri her duyduğumuzda avımızdan kaçma ve hayatta kalma içgüdüsüyle böyle bir tepki veriyoruz. bunun yanında teorik olarak bu düşünce bir yerde tıkanıyor, o da kara tahta üzerindeki tırnakların vahşi avcılarla aslında hiç bir ilgisinin olmaması.

    daha yeni araştırmalarla birlikte yukarıda bahsettiğimiz bu teorinin doğru olma olasılığı da git gide azalıyor. saguinus oedipus da denilenipek maymunları ile yapılan bir deneyde hem yüksek frekanstaki seslerin hem de beyaz gürültü dediğimiz düşük frekanstaki bir sesin dinletildiği maymunlardaki davranış değişimlerinin her iki durumda da aynı olduğu görülmüş. daha önce bahsettiğimiz gibi bu eğilim insanlarda açık bir şekilde farklı olarak gelişmişti.
    ,
    tüm bunlardan farklı ve basit olan bir hipotez daha var. bazı bilim adamlarına göre insan kulağının fizyolojik yapısı belirli frekanstaki sesleri bize fiziksel ağrı verebileceği bir noktaya kadar yükseltme özelliğine sahip. bu ağrı tabi ki ilk aşamada hissedemeyeceğimiz şiddette olmasına rağmen sürekli maruz kalındığında farkında olmasak da etkilenebileceğimiz cinsten. eğer bu düşünce doğru ise belki de bu seslerin neden olduğu kronik ağrı bizim onları otomatik olarak sinir bozucu sesler kategorisine sokmamıza neden oluyor.

    psikoakustik alanındaki araştırmacılar hangi sesleri rahatsız edici bulduğumuzu ve bunun neden kaynaklandığını araştırmaya halen devam ediyorlar. belki de bir gün nasıl hissetmek istediğimizi dinlediğimiz seslere göre kendimiz seçebileceğiz. ne dersiniz?

    kaynak: http://blogs.smithsonianmag.com/

    öner gençay / bilim.org

  • filmi beğenmediğini söyleyenler "biliyorum çok tepki alacağım", "çok kızacaksınız bana" falan diyor. arkadaşlar size bir şey söyleyeyim mi? sizin film hakkındaki görüşlerinizi zerre sikine takan yok. sanırsın ki adam film eleştirmeni, akademi üyesi falan. sana niye tepki gösterelim amk, sen kimsin? iyi ya da kötü eleştirini yap filme sonra çek git. çok tepki alacakmış. evet sinema dünyası karışacak sen filmi beğenmediğin için, izleyecekler izlemekten vazgeçecek, "x adlı sözlü yazarı beğenmemiş, o zaman bu film iyi değildir." diyeceğiz. tövbe tövbe ya.