ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yalnızlara tavsiyeler
-
tek odanın peteğini açıp, ötekileri kısın...
evliliğin avantajları
-
evlenmemiş insanlara öğüt verme hakkı.
misal;
-cnm zaman su gibi akıp geçiyor biliyorsun, fazla geç olmadan sen de birini seçmelisin, yuvanı kurmalısın bence.
(seçmek derken?!... bizim puvanımız yetmiyor pampa!)
tuvalete gidiyorum demenin alternatif yolları
alın verin ekonomiye can verin
-
aslında alt metni şudur:
"siz gidin simitçiden simit alın. simitçi fiş vermiyor, bu nedenle devletin cebine giren vergi yok. simitçi, bu parayla fırından simit satın alıyor, tabii ki fiş miş hak getire. fırıncı unu, un fabrikası buğdayı, fişsiz faturasız alıyor. çiftçi, buğdayını un fabrikasına üç otuz paraya verebiliyor, ancak kar ediyor. un fabrikası da, fırın da, gönlünden ne koparsa kar gösterip sakız parası gibi gelir vergisi ödüyor.
bu arada tüm bu akışta cebine para girmeyen devlet, akaryakıta bindiriyor da bindiriyor. ulaşımınıza zam geliyor; çiftçi, traktörüne dünyanın en pahalı mazotunu aldığı için neredeyse kar etmiyor. fırıncılar odası simite-ekmeğe zam yaparken televizyonlara maliyetlerin yüksekliğinden şikayet ediyor, un fabrikası işçi çıkararak kara geçiyor; simite ödediğiniz paranın çoğu da mazot olup devletin cebine giriyor. bu arada sayın bakan hayati yazıcı da memura %2+2 'lik müthiş zam paketini açıklıyor.
yine de dert etmeyin; kredi kartlarınız var nasıl olsa."
piston aşağı indi
-
a380'nin güvenlik testlerinde bu hıza ulaşılamadı.
turgut özal'ı barnağından furdukları gün insanlar yere bu kadar hızlı yatamadılar.
gençliğim bile elimden kayıp giderken bu insanlardan daha yavaştı.
ve allah sizi inandırsın türktelekom istediği kadar fiberoptik döşesin bu hıza yetişemez.
20 temmuz 2014 hakkari'de sokağa çıkma yasağı
-
bunlar olağan şeyler. mesela 1945 almanya, yine sokağa çıkma yasağı vardı.
(bkz: aşırı uç ileri demokrasi)
atatürk'ün en güzel sözleri
-
"eğer bir gün sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin"
rc cola
-
coşkulu bir reklamı olan, bir zamanların kolası.
başka başka, bizler başka, rc başka
rc, rc kola
coşkularda rc dedik, rc içtik
rc başka
rc bizi, biz rc'yi seçtik, içtik
rc!..
geceleyin kendilerini kaybeden iett şoförleri
-
körüklü otobüsle saatte 90 km hızla gidebilmenizi sağlayan şoförler. arkaya oturduğunuzda yerçekimsiz ortam misali otobüsün her yerine değmenize olanak veren ayrıca dönüşlerde arkadaki pencerelerden kendisine selam verebilmenizi sağlayan insanlar.
(bkz: boş bakınız alınır)
istiklal marşı ırkçı bir dayatmadır
-
yeryüzündeki her milletin milliyetçilik hakkı vardır, bir tek türklerin yoktur.
ingiliz, fransız, alman milliyetçilik yaptığında, ekonomik bağımsızlığını ve kültürünü korur, türkler yaptığında ırkçılık, faşizm olur.
milliyetçilik yapan türk ise kötü ve faşist, x, y veya z ise, anti-emperyalist. ne güzel.
iclal aydın ve tuna kiremitçi'nin boşanması
-
birkaç günlüğüne gittiğim ailemin evinde, yatağımda huzurlu bir şekilde uyurken, birden çalan cep telefonumla uyandım.
arayan babanem. gecenin o saati olduğuna göre ilk önce kötüleşti mi, bir rahatsızlığı mı var diye düşünüyor insan tabi. meraklandım haliyle. ama neyse ki sabredemedi, arama sebebini açıkladı bir solukta: "iclal aydın!!" dedi nefes nefese, "iclal aydın'la tuna kiremitçi boşanmış!!!!"
ağzımdan öyle bir şaşırma nidası, öyle bir "aaaaaaa aaaa!!!" çıkmış ki, ilk önce zaten uykusu hafif olan annem uyandı. yanıma geldi merakla, "nolmuş nolmuş diye?"
ilk önce cevap veremedim. eeee dile kolay! neden sonra kendime geldim de, "anne, anneciğim.." diye başladım konuşmaya... sonrasında ağzımdan kelimeler dökülüverdi zaten: "iclal aydın'la tuna kiremitçi boşanmış!!!!"
annem ilk önce inanmadı. sonra betülay teyzeleri aradı, onlar da ayaktalarmış, yeni öğrenmişler. hatta fikret amca donuyla sokağa çıkıp koşturmaya başlamış.
babam ise daha serinkanlılıkla karşıladı bir muazzam haberi. ancak haberi ilk verdiğimdeki donuk ifadesi hala gözümden gitmez. "vay babamın şarap çanağı..." diye dile getirdi sonra usulce şaşkınlığını "vay be!"
kardeşimin yaşı henüz biraz küçük olduğu için yeterince idrak edememişti belki haberin önemini. lakin o da teker teker arkadaşlarını aramaya başlamış, bu anını onlarla paylaşmak istemişti belli ki. gözleri kocaman açılmış, hayret ve şaşkınlık içinde ulaşabildiği kadar insana ulaşmaya çalışıyordu.
sonra ne mi yaptık? pencereleri açıp haykıralım mı diye düşündük ilk önce, ama hastaları, yaşlıları aklımıza getirdik sonra. bu saate böyle bir haber almayı herkesin bünyesi kaldıramazdı kuşkusuz.
yapılacak birşey yoktu, yatıp ertesi gün olacakları beklemek kalıyordu bize artık.
tabi uyku tutarsa artık...