hesabın var mı? giriş yap

  • 12 nisan gecesi candaş tolga ışık'ın az önce konuştum programına konuk olan aziz kedi , feyyaz yiğit, kıvanç kılınç , ahmet kürşat öçalan çok keyifli bir program izlettirdiler. ben de bir gibi fanı olarak programdaki söylemleri kayda almak istiyorum. öncelikle dizi başlangıç serüvenine feyyaz yiğit'in menajerinin "bir dizi yapalım mı" diye konuya girmesi, feyyaz'ın da bunu aziz kedi'ye bildirip yıllar evvel yazdığı 3 hikayeyi aziz kedi'ye atıp "bundan bir şey çıkar mı?" demesine aziz kedi'nin "çıkar, çok güzel şeyler bunlar" cevabıyla başlıyor. dizinin ilk sezonunun yazım süreci 21 gün gibi kısa bir sürede bitmiş ve bu kadar ilgi çekeceğini tahmin etmemişler. aziz kedi londra'da olduğu için dizinin yazımının daha kolay olduğunu çünkü bir araya geldiklerinde işten kaytardıklarını söylüyor. diziyi muhabbet ederken yazıyorlarmış. muhabbet ederlerken aldıkları notları biriktirip, buradan bir hikaye ve senaryo oluşturuyorlarmış. mesela çaça ve cosplay hikayesi için "bir gün çaça konuşuyoruz başka bir gün cosplay. bunları başka bir gün aynı anda konuşuyoruz, hikaye öyle çıkıyor." bu arada çaça ve cosplay bölümü feyyaz'ın "teorik dans mı olur?" diye bir şaka yapmasıyla ortaya çıkmış ve üstüne gitmişler. kayıt altına almayı çok önemli buluyormuş aziz kedi. kıvanç kılınç kuki rolü için "gözlerimden yaşlar gelerek güldüm" diyor ve feyyaz da ekliyor "bazı takelerde çok üzüldük, bu bir dizi bir senaryo ama arkadaşımızı o halde görünce çok üzüldük" * ilk sezondaki yaşlı yıkama bölümünü çok içselleştirmişler ve gerçek hayatta da bunu neden yapmıyoruz sorusu hasıl olmuş. feyyaz ekipte en az gülen, kendini gülmemek için en çok tutan kişiymiş ve aziz kedi'nin dediğine göre eğer bir yerde gülüyorsa mutlaka aşırı siniri bozulmuştur. feyyaz'ın en çok güldüğü an ilkkan'ın ikinci sezonda "hot dogu batsın!" diye ağlar bir sesle konuştuğu sahneymiş. ahmet kürşat öçalan'ın favori üç bölümü ikinci yol, sokak röportajı ve atın bulunuşu bölümleriymiş. kıvanç kılınç'ın kokariç, sokak röportajı ve erasmusla gelen yamyam bölümleriymiş. aziz kedi'nin favori bölümleri değil, favori anları varmış. feyyaz yiğit övülmekten pek hoşlanmıyor ve aziz kedi ısrarla onu övmeye devam edince gerginlik çıkıyor. * feyyaz'ın kalçaları çok güzelmiş aziz kedi'nin yalancısıyım... kıvanç kılınç bu dizi için ta 10 sene önceden planlanmış biri. dostlukları çok eskiye dayandıkları için hep bir şey yapalım kafasında olup en son yapınca direkt yazmışlar kıvanç kılınç'ı. ahmet kürşat öçalan erasmusla gelen yamyam bölümü için audition veriyor ve onu izleyen ekip hayran kalınca direkt dizinin bir parçası haline getiriyorlar. üçüncü sezon için bir bölümde üçünün hiç olmadığı bir planlama yapmışlar. ama bu şu anlık sadece bir fikir. "yahşi günde yar yahşıdır, yaman günde yetiş gardaş" lafı kıvanç kılınç'ın bulduğu bir şeymiş, yazılı değilmiş. erasmusla gelen yamyam özelinde yaptıkları tahlil "bir şeye gülmeniz için ona sizi inandırmamız gerekiyor, bu bir replik şakası değil sadece" deyip cenaze sahnesinin buna katkıda bulunduğunu söylediler. dizideki herkesin kötü giyinmesi özellikle yapılan bir şeymiş. yılmaz'la ilkkan'ın evi aziz kedi'nin halasının ankara'daki evinin bir yansımasıymış. dizinin adının gibi olmasının sebebi feyyaz'ın 10 yıldır oynadığı bir tipten sebepmiş. oynadığı tip her şeyde saçmaladıktan sonra "gibi..." diye bitirmesiyle oluşan bir tipmiş. bu dizide aşırı saçma olayların normalmiş gibi yaşanması ve aşırı normal olayların bu kadar absürt bir şekilde yaşanmış olması konusunda "gibi bunların hangisi?" sorusuna feyyaz "ikisi de" diyor. aziz kedi ise "formülün küçük olayların büyük ve epik olaylar üzerine yaşanmasına kurulu" diyor. ve ikincisi olduğuna inanıyor. yüzlerce, binlerce kişi senaryo atıyormuş ve bunu istemiyorlar ve ekliyorlar "herkes kendi dizisini yazsın, benim dizimi yazmayın." * dizinin bu kadar tutma sebebini durumu normal kabul etmelerine bağlıyorlar. ilk sezonda ilkkan'ın ailesini aradıkları bölümde "yılmaz'ım be, ilkkan'ım be" sahnesine aşırı gülmüşler ve hepsinin siniri çok bozulmuş. aziz kedi'nin söylediğine göre feyyaz yiğit'in sokak röportajında ne söylediği ve ilkkan'ın ailesinin kim olduğu yazılmamış. yani bu bilinmiyor. meselenin bunların yazılmamış olması olduğunu düşünüyorlar. ethem'in de kim olduğunu bilmiyorlar ve biz seyirciler gibi izliyorlarmış. tekrar eden bir şaka olarak kullanıyorlarmış, ethem olarak da yazmıyorlarmış. senaryoda yokmuş. misal feyyaz'ın "ethem'in kulağı kesilmiş" lafına ilkkan'ın "öbürü de mi?" cevabı senaryoda yazılı bir şey değilmiş bu ekibin kendi şakasıymış. genelde şakayı feyyaz başlatıyor ve ekip devam ettiriyormuş. feyyaz
    kendini görmekten hiç mutlu değilmiş. başkalarının mutlu olmasını umuyormuş.
    burası çokomelli
    --- spoiler ---

    3. sezonu yazmaya başlamışlar ve ekim gibi yayınlanmasını umuyorlar.

    --- spoiler ---

    işin exxen'de olma sebebi acun ılıcalı'nın "ne yaparsanız yapın" demesiymiş. "canınız ne istiyorsa onu yapın" demişler ve onlar da bunu istedikleri için bunu yapmışlar. diziye hiç gülünmemesini çok normal karşılıyorlar ve aslında gülünüyor olmasını tuhaf buluyormuş aziz kedi. ahmet kürşat öçalan'ın en güldüğü dizi the officemiş. kıvanç kılınç'ın ve feyyaz yiğit'in de the office'in ingiliz versiyonuymuş. ayrıca feyyaz yiğit ricky gervais'in extras'ını da çok seviyormuş. ikinci sezonu 2 ayda yazmışlar ve bitirmişler. 3. ve 4. sezon için 3.5-4 ay, daha sonraki sezonlar olursa süreci daha da uzatmayı düşünüyorlarmış. ayrıca yeni bir şey yapma istekleri var, gibi çok sevildiği için yıllarca devam ettirmeyi düşünmüyorlar. aziz kedi için hastanedeki tekvando şov "türk televizyon tarihinin en saçma anıdır." hümeyra'nın çocuğunun kim olduğu biliniyor ama söylenmiyor. bu sokak röportajı, ilkkan'ın ailesinin kim olduğu, hümeyra'nın çocuğu kimden gibi ucu açık şeyler noktasında daha dikkatli davranacaklarını söylüyor aziz kedi. çünkü buna sığınmak kolaycılığa kaçmak gibidir diyor. feyyaz yiğit'in eşi dizinin kurgu yönetmeniymiş ve bir yerde kusur görünce direkt söyleyen birisiymiş ve feyyaz yiğit'le kavga etmekten hiç kaçınmıyormuş. *kıvanç kılınç'ın sokakta en çok karşılaştığı tepki kuki bölümüne gönderme yapan esprilermiş. özellikle "bak sen şu kukinin dediklerine hele" kısmı. kıvanç kılınç'ın geçenlerde twitter'da ciddiyetle yazdığı bir konunun altına "bak sen şu kukinin dediklerine" yazan birini gördüğü için feyyaz bunu ss alıp kıvanç kılınç'tan özür dilemiş dskjkjsjk kuki bölümü için kurguda çok zorlanmışlar, kıvanç çok üzmüş ekibi *çok iyi oynadığı için kızıyorlarmış kıvanç kılınç'a. ekip o kadar tatlı bir fikir içindeymiş ki "köleler rencide olur mu acaba?" diye ciddi ciddi tartışmışlar ve "yok artık daha neler" demişler djkjkdkjd ahmet kürşat öçalan'ın en çok karşılaştığı tepki ise başsağlığı imiş ahahahahhahaha

    biliyorum buraya tüm bölümü yazdım ama, benim için çok anlamlı olan bir diziyi yapanların ağzından dinlemek benim için çok güzeldi ve ben de onları buraya not düşmek istedim. bizzat kendi ağızlarından dinlemek isteyenler için az önce konuştum

    edit hun: bu platformdaki ilk debemin son yıllarda en sevdiğim diziyle olması beni çok mutlu etti:)))

  • ofiste sesli okudum ve hepberaber sesli güldük.

    bir tane akıllı adam da çıkıp diyemiyor mu "aga biz bunları yazdık da çok salak oldu be" diye.

  • bu devirde ne uygulanabilir ne de mantıklı olan bir yasaktır (her yasak gibi) bilenler bilir milli eğitim bakanlığının bir tavrı var, bu tavır şu : biz kuralı koyalım okul uygulasın şeklinde. örnek vermek gerekirse mesela şu yasağı (düzenleme diyelim) getirdin. telefonlar toplanacak vs falan deniyor. okulda buna uygun fiziki şartlar var mı? sen milli eğitim olarak bunları sağlayabiliyor musun? güvenliğini nasıl sağlayacaksın? hadi ilkokulları geçtim liselere bakalım. 15-18 yaş arası bir grup insana telefonlarınızı evde bırak mı diyeceksin? kilitli dolabın var mı? sağladın mı? bunun için para aktardın mı? hayır. yapılmadı ve yapılmayacak. düzenlemeyi koydu geçti uygulamayı okula bıraktı.

    tıpkı ısınma, temizlik ve güvenlik konuları gibi. okullara ne yeterli miktarda kömür gönderiliyor ne de temizlik için eleman sağlanıyor. ancak tüm veliler okulların ısınmasını ve temiz olmasını güvenli olmasını istiyor. ee para ? ee hizmetli? bunlar yok. olmayınca il/ilçe milli eğitime şikayet ediliyor. milli eğitim de ya müdür fırçalıyor ya ceza veriyor. ama para ? hizmetli? asla onları vermiyor. kışın 20 ton kömür yakacak okula 5 ton kömür veriyor ve siz halledin hocam deniyor. para toplasa veli kızıyor şikayet ediyor ceza. yakmasa okul soğuk veya pis? veli şikayet ediyor ceza.

    belki biraz konu saptı ama türkiyede milli eğitim hep budur. eskiden bir grup idealist öğretmen kendini paralıyordu. şimdi o sayı azalınca eğitim çökmek üzere. eğitimi ticarete çevirmek isteyen hükümet politikaları bunu zaten destekliyor.

    işte öyle. uygulanamaz yasaktır.

  • gelin itiraf edelim. okul bitti bir şekilde işe başladık. kimimiz kpss ile atandı aileden uzak şehirlere gittik kimimiz özel sektörün cazibesi ile uzak şehirlere, ülkelere çalışmaya gitti. ilk zamanlar her şey çok güzel. cepte para var, özgürlük var. bir kaç ay sonra yavaş yavaş sorumluluk binmeye başladı üstümüze. yemek yapmak, bulaşık yıkamak, ütü yapmak, ev temizliği vb. işler uzayıp gidiyor. bir sonu yok.

    o an işte hanginiz; "amk ben bunları yapmak için mi onca sene okudum!!!!" demedi? ben dedim. ama sonra evlendik barklandık. evin sorumluluğunu iki kişi paylaşmaya başladık. eşimizde çalışıyorsa çift maaş olduk. gelir seviyemiz ve yaşam standardımız yükseldi. ama aramızda bazı hayvanlar evin bütün sorumluluğunu kadına yükleme yolunu seçti. ana evi rahatlığını yaşamaya devam etti. halbuki o kadın onca sene öküzün birine hizmet etmek için mi okumuştu?

    bence boşanma davasındaki bazı laflar cımbızlanmış ve haber değeri taşıması için uğraşılmış. yoksa kimse "ben boğaziçi mezunuyum sarma sarmam" "ben odtü mezunuyum ütü yapmam" demez. sanmıyorum. bence "ben bunca sene bu öküze hizmet etmek için mi okudum" demiştir.

  • windows xp'nin duvar kağıdı, dünyanın en çok bilinen fotoğrafı. (bkz: #14402669) nolu girdide baya anlatılmış ama ben de bir şeyler söyleyeceğim.

    charles o'rear, ocak 1996'da, napa vadisi boyunca sevgilisine gitmek için yol almaktadır. 3 hafta boyunca yağmur dinmemiştir, hava uzun süre sonra açık ve güneşlidir. sonoma karayolu üzerinde giderken bir tepeye rastlar, tepe, phylloxera istilasından dolayı boş bırakılmıştır. (vadi genel olarak üzüm bağlarıyla kaplıdır) "işte bu!" diye düşünür o'rear, "tanrım! çimenler şahane, güneş çıktı, birazcık bulut var." arabasını sağa çeker ve o tepenin fotoğrafını çeker. hatta, bulutlar oldukça hareketlidir, o'rear kamerasını kurana kadar bazı bulutlar kadraja girmiş olabilir.

    charles o'rear, bu çektiği fotoğraflar o zaman üzerinde çalıştığı şarap diyarı kitabı projesiyle ilgili olmadığından fotoğrafı corbis'e stok fotoğraf olsun diye satar. (getty images gibi bir şey) 2000 yılı sonunda windows xp geliştirici takımı, fotoğrafın bütün haklarını satın almak istediklerini iletir. charles o'rear'a, kendi deyişiyle, fotoğrafçılık tarihinde bir fotoğrafa yapılan ikinci en büyük ödemeyi yapar microsoft. (ama o'rear ücreti açıklayamaz, bir gizlilik anlaşması imzalamıştır. ücretin yüz binlerce dolar olduğu tahmin edilmektedir) fotoğraf filmini kargoyla yollamak ister ama şirketler, fotoğrafın değerini anlar (sigorta bedelinden çok yüksektir) ve taaa seattle'ye gönderime yanaşmaz. microsoft, o'rear'a gidiş dönüş uçak bileti ayarlar. film teslim edilir ve anlaşma imzalanır. "fotoğrafın ne amaçla kullanılacağı hakkında bir fikrim yoktu. mühendisler dahil, microsoft'taki hiç kimsenin fotoğrafın başarısı konusunda bir fikri olduğunu (o zaman için) düşünmüyorum." der o'rear.

    o'rear fotoğrafta bir oynama yapmamıştır. microsoft ise ufak tefek düzeltmeler yapmıştır ve adını vermiştir: bliss. windows xp reklamlarının ve masaüstünün hafızalara kazınan fotoğrafı. o'rear'ın deyişiyle: "15 yaşında veya daha büyük insanlar bu fotoğrafı yaşamları boyunca hatırlayacaklar." (gerçi daha küçükler de hatırlıyor-windows xp 17 yıldan fazladır kullanılıyor, desteği bitse de!)

    fotoğraf yıllar boyunca yeniden çekilmiştir, bazen yeni halleri galerilere gitmiştir. 14 ocak 2017'de çekilen hali şöyledir.

  • eski bir lc waikiki satış danışmanı olarak bela okuduğum kadındır. kabinlere ped yapıştıranlar, donu yırtılırcasına osuranlar, soğan gibi ter kokanlar .... insanlıktan soğuttular beni allahın belaları.

  • gerçek gs gurmeleri bilir ki, rakibi uça kaça gidiyorum havasında iken kendi rolantide giden gs rakibi tökezleyince yılın topunu oynar ve rakiplere ızdırap olur öyle bi akşam bekliyorum.

  • indirim falan istemiyoruz 3 ay öncenin fiyatlarına dönülsün yeter.

    her ürüne yüzde 50 zam yapılmış sonra " mutabakata vardık da yüzde on indirim de bıkbık"" kıçıma anlat.

    yapısal reformlar işte al amk.