hesabın var mı? giriş yap

  • "duyarlı" veliler tarafından gerçekleştirilen eylem. çocuklarının otizmli öğrenciler ile aynı çatı altında okumasını protesto (!) etmişler.

    istanbul otizm gönüllüleri derneği başkanının lafıyla:

    --- spoiler ---

    "keşke biraz insan olabilseniz ve bu birlik halinizi, gücünüzü faydalı işlerde kullansanız" ifadeleriyle eleştirdi. yetkililerin önlem almadığının altını çizen (dernek başkanı) sedef erken velilere de "umarım çocuklarınızda karşınıza çıkmayan otizm ve benzeri nörolojik farklılıklar torunlarınızda karşınıza çıkınca derneklerimize gelir destek isterseniz. bugünkü bütün kötülüğünüze rağmen o gün yine biz elinizden tutacağız. çünkü size benzemiyoruz ve hiçbir zaman benzemeyeceğiz"
    --- spoiler ---

    edit: şöyle bir başlık varmış, moderasyon doğru başlık altında birleştirebilirse çok güzel olur (bkz: otizmli çocuklara karşı eylem)

    büdüt: birleştirildi. teşekkürler kanzuk*

  • ve sonra salona mehter takımı giriyor, söz alamayan adam dombıra söyleyerek sahneye çıkıyor. akademisyen kadın kelime-i şaadet getiriyor ve müslüman oluyor. herkes ağlamaya başlıyor.

  • videoya bu kadar naif duygular beslemenizin sebebi o yıllarda kenti köylü ayrımı daha belirgindi ve trt yayın politikası gereği mikrofon görünce her sikim hıyar zannedip tuz alarak koşana müsaade etmiyordu. şimdi köyünden kopamamış ama şehri de terk etmek istemeyenlerin oluşturduğu bir kültür hakim. üç kuşak öteden şehirli kesim kabuğuna çekildi ve bu dediğim kesime elinden geldiğince bulaşmıyor. eski türk filmlerinde görürsünüz; kapıcılar kralındaki seyit de kurnazdı ama haddini aştı mı ayarı verirlerdi. şimdi recep ivedik o had bildirenleri her türlü eziyor.

  • kremlin sarayı'nda öğrenilen ingilizce ile girilmesi sanırım pek akıllıca olmayacak sınavdır.
    buckingham sarayı olsa neyse..

  • fransızca sınavı. resepsiyonist ve otel müşterisi arasında geçebilecek muhtemel bir diyalog yazılacak.
    - bonjour*
    - bonjour
    - parlez-vous anglais?*
    - yes
    ...
    (sivri zeka örneği gösterilerek geri kalan diyalog tamamen ingilizce yazılmıştır. bunu yazan eleman neden daha kolaya kaçıp direk "türkçe biliyor musunuz" diye sorup türkçe yazmamış bilemiyorum.)

  • - j. r. r. tolkien yazdığı orta dünya'yı bitirebilmiş miydi? (bitiremedi... the silmarillion'u tamamlamaya çalışırken öldü, oğlu christopher tolkien bitirmek zorunda kaldı. silmarillion dahil bir kamyon dolusu ilave kitap yayınlayıp orta dünya'yı tabir-i caizse iliğine, kemiğine kadar sağdı. herkes de tapındı. kimse tolkien ya da tolkien'in ailesi 1955 yılından beri 65 yıldır orta dünya'nın ekmeğini yemeye, sömürmeye doymadı diyemedi. hele demeye cüret etsinler bir, hepsinin ağzını nasıl yırtıyorlar görelim.)

    - robert jordan yazdığı the wheel of time (zaman çarkı) serisini bitirebilmiş miydi? (bitiremedi... aslen altı kitap olarak yazmayı düşündüğü seriyi on iki kitaba kadar uzatıp bokunu çıkardı. son kitabı yazarken ömrü yetmedi, öldü. yerine brandon sanderson seriyi tamamlamak üzere getirildi. o da son kitap diye üç tane daha kitap çıkarıverdi, seri oldu on beş kitap. yarasın...)

    - ursula k. le guin yazdığı earthsea serisini bitirebilmiş miydi? (1968-1972 yılları arasında seriyi bir üçleme olarak yazdıktan sonra bitirdi gibi görünmüştü ancak baktı ki yarattığı o evrenle ve karakterlerle ilgili anlatılacak daha bir çok hikaye var, 1990 yılında tekrar geri dönüp 2001 yılına kadar üç kitap daha yazdı. canı istedi, uzatmak istedi, yazmak istedi, yazdı. kimse de arkasından yerdeniz büyücüsü'nün ekmeğini yemeye doyamadı arsız karı diye terbiyesizce eleştirmedi.)

    - george r. r. martin yazdığı a song of ice and fire serisini bitirebildi mi? (game of thrones markasının sefasını biraz daha sürsün, keyfi yerine gelirse belki yazar bitirir. en olmadı hbo yöneticileri birilerini çağırıp yazdırıverir. kendisi yazarlık değil, marka yönetimi ve ceo'luk yapmakla meşgul zira.)

    - margaret weis ve tracy hickman ikilisi birlikte yazdıkları dragonlance (ejderha mızrağı) serisini bitirebildi mi? (seriyi 1984-1985 yıllarında üçleme olarak yazdıktan sonra bitirmiş gibilerdi. sonra yetmedi 1986 yılında o evreni genişletmek için üç tane daha kitap yazdılar. yetmedi 1994 yılında beş tane kısa hikayeden oluşan başka bir kitap daha yazdılar. daha da yetmedi 1995 yılında ilk üç kitabın devamı olsun diye bir kitap daha yazdılar. asla yetmedi, 1998-1999 yılları arasında ilk 6 kitabın karizmatik büyücüsü raistlin majere'yi ayrıca anlatmak için iki kitap daha yazdılar. yetti mi? yetmedi... 2000 yılında oturdular üç tane daha yeni kitap yazdılar. seriyle ilgili kendileri ayrı ayrı başka kitaplar da yazdılar. işin içine bir sürü başka yazarlar da girdi, üç kitap diye başlayan seri bugün 190 kitaba ulaştı ve hâlâ devam ediyor. yarasın...)

    - stephen king yazdığı the dark tower serisini bitirebildi mi? (yedi kitap olarak yazılacağı söylenen serinin 1982-2004 yılları arasında yazılıp bitirildiği söylendi. sonra stephen king bu yedi kitabın çoook daha uzun bir "über-romanın" parçaları olduğuna karar vererek 2012 yılında bir kitap daha yazdı, "bu kitap 4. ve 5. kitapların arasında geçen dönemin kitabı" dedi, araya başka kısa hikayeler de sıkıştırdı. bitti dediği seriyi belli ki daha uzun süre yazmaya devam edecek.)

    - george lucas hem yazdığı hem çektiği star wars serisini bitirebildi mi? (bitiremedi... bitirmek ne kelime. 44 yıldır hayatımızda olan ve aslen bir sinema filmleri serisi olan serinin yazılmayan kitabı, çekilmeyen dizisi, çizilmeyen animasyonu kalmadı. disney+ on tane yeni diziyle devam ettirecek, ana seriye ek daha bir çok film gelecek. yarasın lucas'ıma... )

    fantastik edebiyat ve fantastik sinemanın olayı bu kadar çarşaf gibi ortadayken j. k. rowling'le alıp veremediğiniz ne sizin kuzum? çağdaşlarının yedikleri naneler herkesin malûmuyken ve hep daha fazlası için desteklenirlerken nedir bu kadınla derdi bu milletin? yakında bir gün "neden harry potter diye bir kitap yazdın lan aşüfte, sen kimsin?" diye eleştirilecek sanıyorum.

    kadın 7 kitaplık bir seri yazacağım dedi ve seriye adını veren harry'nin hikayesini yazdı bitirdi. şimdi de wizarding world markası altında o evreni ve o 7 kitaptaki başka karakterleri/hikayeleri başka formatlarda (fantastic beasts film serisi), başka şekillerde (olası hbo max dizileri vs.) devam ettiriyor ve genişletiyor. orijinal seri kadar başarılı oluyor ya da olmuyor, o ayrı bir konu. kadın yazmasa "çok güdük kaldı bu evren, aslında genişletmeye ne kadar müsaitti, hiç genişletemedi, yazık etti güzelim seriye" derler, yazsa "harry potter'ın bokunu çıkarmaya doymadı, hiç eski tadı yok, bu kadını bu seriden uzak tutun" derler. herrrrr bokun en iyisini de bunlar bilirler... kendi yarattığı eserle ilgili bize akıl mı danışacaktı kadın? ister kestirip atar, "bir daha bu evrenle ilgili zinhar tek bir satır kalem oynatılmayacak" der, ister sonsuza kadar devam ettirir. kendi yaratısı, kendi üretimi hakkında canı ne yapmak isterse onu yapar. bize de bok yemek düşer. harry potter'ın bokunu çıkardığını mı düşünüyorsunuz? o zaman 7 kitap ve 8 filmden sonrasını okumaz/izlemez, ulvi hayatlarınıza devam edersiniz, olur biter. asıl yıllardan beri "harry potter'ın ekmeğini yemeye doymadı, parası bittikçe saçmalamaya doymadı, gündemde kalmak için ne diyeceğini şaşırdı" şeklindeki cahil cühela carıltılar bitmek bilmedi. vaktiyle metallica boklamak modaydı, artık j. k. rowling boklamak moda. canı sıkılan rowling'e, kafası bozulan harry potter'a sarıyor.

    son bir not : harry potter serisi bittiğinden beri sosyal medyada kimi zaman geyik amaçlı, kimi zaman kastederek söylediği gerekli gereksiz detaylara ve fantastic beasts serisindeki sonu henüz nereye bağlanacağını bilmediğimiz tutarsızlık gibi görünen anlatılara bakıp da "mükemmel bir şekilde yarattığı serinin içine sıçtı, bokunu çıkardı" diyenlere örneğin o tapındıkları orta dünya kitaplarının merkezindeki güç yüzüğünün, ilk defa göründüğü 1937 çıkışlı the hobbit kitabında bir güç yüzüğü olarak bile kurgulanmadığını, sadece kişiye görünmezlik veren sihirli bir yüzük olarak tasarlandığını, sonra yüzüklerin efendisi serisi yazılırken tolkien'in bu sıradan yüzüğü bir güç yüzüğü yapmaya karar verdiğini, hobbit kitabında goblin diye anlattığı yaratıkların adını yüzüklerin efendisi serisinde orc yaptığını, silmarillion kitabının içindeki bir çok hikayenin birbirleriyle hiç uyuşmayan bir sürü farklı versiyonlarının olduğunu, yıllar boyunca yazdığı evrendeki bu hikayelerin bir sürüsünü defalarca değiştirip tekrar şekil verdiğini hatırlatmak isterim. işin ağa babası bile kurgusunu elli kere değiştirmişken üç beş ekleme-değiştirme yaptı diye en büyük günahkâr yine rowling mi oluyor?

    bu tür geniş çaplı serilerde yazarlar şu ya da bu şekillerde ilk yazdıklarını sonradan değiştirebilmiş, önce farklı anlattıkları şeylere sonradan fikirlerini değiştirip farklı kurgular yapabilmişlerdir. bir evren yaşadığı müddetçe değişim geçirmemesi mümkün değildir. değişiklikleri sevmemek tabii ki en doğal hakkımız ama sanki bir tek ve sadece rowling'e özgü bir şeymiş gibi çemkirmekten artık vazgeçmek lazım.

  • "iyilik yap denize at" demişler ama atamadım. dayanamayıp anlatacağım. kardeşim maltepe'de orhangazi ilköğretim okulu'nda sınava giriyor. saat 9:20'de okula geldik sohbet ediyoruz.
    "hayatın bu sınava bağlı değil, rahat ol" geyikleri dönerken anons yapıldı, öğrencilerin sınıflara girmesi gerektiği söylendi.
    öptüm, gaz verip yolladım. elimde kahve ile girişin karşısına oturdum, velileri bahçeden şutlayacakları saati bekliyorum.
    aksiyon burada başlıyor...

    feryat figan bir kız binadan fırladı 'anneeee' diyerek haykırmaya başladı. koşarken bir taraftan da 'orhangazi değil osmangazi' demez mi?
    saate baktım 09:44, kız okulun önünde hüngür hüngür ağlıyor, annesi de ağlamaya başlamaz mı?
    yemin ediyorum bana bir haller oldu. bir an her şeyi unuttum, bildiğin hayatımın amacıymış gibi yerimden fırladım.
    50 metre koşup kızın elinden giriş belgesini aldım, adresi haritada bulup beklemelerini söyledim.
    araba 300 metre mesafede, ben günde 2 paket sigara içiyorum ve hayatımın deparını atıyorum.

    arabanın ilk sahibi sakarya il emniyet müdürü, 2. sahibine satarken çakarları sökmüşler ama siren duruyor.
    dörtlüleri yaktım, sireni çalıştırdım saniyeler içinde okulun önündeyim.

    kız ve annesi arabaya atladı, 7 km yol ve 10 dakikadan biraz fazla zaman var.

    7 milyar insanın önünde konuşma yapsam dudağım titremez ama adrenalin varille salgılanıyor.

    ve evet, 09.58.
    okula bir girişim var, padişah saraya böyle girmemiştir.
    kız sarılıp öyle öptü ki, master card reklamı aklıma geldi.
    "paranın satın alamayacağı şeyler vardır, gerisi için onemliuyarilar"

    umarım başarırsın canım, iyi şanslar...

    edit: düzeltme

  • an itibariyle beni bir kafka romaninin icine isinlamis kurum, halen oradayim, bir zahmet gelip cikarin.

    internetten bilet alayim dedim, son etapta onay sayfasi cikmadi, page timeout hatasi verdi. biraz bekledim olasi emailler icin, gelmeyince ayni islemi tekrarladim, ayni noktada yine hata verdi.

    dedim bunlar kesin ıp'leri kontrol ediyorlardir, kredi kartinin ulkesiyle uymayinca hata mesaji vermeye calisiyorlardir, ama bu isi 3 kurusa calisan bir stajyere yiktiklarindan dogru duzgun bir hata sayfasi bile cikmiyordur. bir vpn vasitasiyla baska bir ulke ıpsinden girdim, bu sefer islem basariyla bitti. ama basariyla biterken ile ufak bir pop up penceresinde "problem" yazisi cikti. saka gibi.

    tam rahatladik derken birkac dakika icinde yaptigim uc islem icin de rezervasyon onay emailleri gelmeye basladi. ulan ne dandik sistem. hem onay sayfasini gosteremiyor, hem de rezervasyonu yapiyor, ustune onay emailini de yollamasi 30 dakikayi buluyor. 30 milyon dolarlik hisse senedi satmanin 1 milisaniye surdugu bir dunyada 30 dakika ne yapiyor acaba bunlar, sorgu yaptiklari veritabanlari komurle mi calisiyor nedir.

    nurtopu gibi ücüz rezervasyonumla bir sure komsulara hava attim, sonra online iptal etmeye calistim, "ederiz ama islem bedelini vermeyiz" diyor sistem. haydaa, gaspciya bak. o 10 liralar birike birike messi'ye reklam parasi oluyor herhalde.

    10 lira icin inat ettim, gittim sikayet formu dolduruyorum. guzel secenekler koymuslar, rezervasyon -> talep -> bana geri donsunler vs vs, sonra derdimi anlattim, kopya olan rezervasyon numalarini yazdim, yollaya bastim ve yollanamamasini izledim. herif yine hata verdi: "hatali bir islem gerceklestirdiniz, geri donus". ben mi gerceklestirdim it, sen yapamadin? neyi yapamadigini da yazmiyor. neyse, hicbir halta yaramasa da en azindan hata mesaji var. yapilacak tek seyi yapip geri dondum, yazdiklarim gitmis.

    denemek icin kisa bir cumleyle ayni islemi tekrarladim, yine hata. baska bir geri bildirim formunu denedim (daha genel bir form), bu sefer iyice costu, en sonunda hata vermekle kalmiyor, dropdown menulerden secenekler yaptikca 404 hatalari veriyor. (sehir = istanbul deyince havalimani listesini guncelleyecek, onu beceremiyor kendi sunuculariyla baglanti kuramadigi icin)

    deliricem. "web siteniz hakkinda sikayet ve talepte bulunacagim, ama sitenin dandikliginden dolayi sikayet formu calismiyor" diye baska baska formlar dolduruyorum ve onlar da calismiyor.

    internetten hayir yok, gittim bunlarin call center'ini aradim. 444 0849. 1 dakika filan otomatik mesaj dinledik, sonra cat diye biri acti. sasirdim, bir iki gun bekleriz saniyordum, erzaklari depolamistim. derdimi anlattim, karsimdaki de epey profesyonel ve ne yaptigini bilen biri izlenimini verdi, umutlandirdi beni, bilgilerimi aldi, birtakim tus sesleri geliyor, ilerleme isaretleri bunlar. adam bilgiye ac, surekli soruyor, uyelik numaralari, bilet kodu, rezervasyon numaralari hepsini istiyor, butun alfanumerik bilgi dagarcigimi olaganca hizla kodluyorum. suratimin rengi dahil, durumum ayni su: http://www.youtube.com/watch?v=ipphyjkxnpc

    ve cevab verdi: sistemimiz guncelleniyor, hicbir bilginize ulasamiyorum, bir 15 dakka sonra arayin.

    psikopat iste. bastan soylemiyor. o kadar kodla ben skynetle tum felsefe tarihini tartisip bitirmis olurdum. aradim 15 dakika sonra, tabii ki guncelleme bitmemis. 90'lara donmek ne guzel, "guncelleme"nin sihirli bir sozcuk oldugu, soylenince akansularin ve 200 ulkeye ucus yapan hayvan gibi bir havayolunun hem internet sistemlerinin hem de telefon sebekesinin durdugu o masum yillar.

    simdi ariyorum, bu sefer hatlar dolu sanirim. bence thy diye birsey yok aslinda. yani o web sitesi herhalde ikisi hata mesaji veren toplam dort sayfanin kombinasyonlarindan olusuyor ve cayman adalarinda isaretsiz bir depodaki bir sunucuda host ediliyor. call center desen hindistan'daki bir kadinin evinden islettigi bir kobi sanirim. o da hatlar karisti saniyor ne zaman biri ucuslar icin arasa, derdi kozmetik satmak aslinda. thy ile daha once uctum diye hatirliyorum ama ustune kirmizi rujla thy yazilmis bir lufthansa ucagi da olabilirdi. yedigimiz yemekler, hostesler filan hepsi ayni yalanin bir parcasi olmali. ankara eskisehir treninde giderken cayimiza ilac atip uyuttular, inception yaptilar, thy'nin dunya capinda, profesyonelce isletilen bir kurum olduguna inaniyorum o yuzden yillardir, baska bir aciklamasi olamaz bunun.