hesabın var mı? giriş yap

  • a. kuzey yarım küre
    güneş ışınları yengeç dönencesi’ne 43°06' lık açı ile gelir.
    kış mevsiminin başlangıcıdır.
    en uzun gece, en kısa gündüz yaşanır.
    yengeç dönencesi’nden kuzeye gidildikçe gece süresi uzar, gündüz süresi kısalır.
    bu tarihten itibaren geceler kısalmaya, gündüzler uzamaya başlar. fakat 21 mart tarihine kadar, geceler gündüzlerden uzundur.
    aydınlanma çemberi kuzey kutup dairesi’ne teğet geçer.
    yengeç dönencesi’nin kuzeyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dar açı ile alır. bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları büyümeye başlar.
    yengeç dönencesi’nin kuzeyinde en uzun gölge yaşanır. bu tarihten itibaren gölge boyları kısalmaya başlar.

    b. güney yarım küre
    güneş ışınları oğlak dönencesi’ne 90° lik açı ile gelir.
    yaz mevsiminin başlangıcıdır.
    en uzun gündüz, en kısa gece yaşanır.
    oğlak dönencesi’nden güneye gidildikçe gündüz süresi uzar, gece süresi kısalır.
    bu tarihten itibaren gündüzler kısalmaya geceler uzamaya başlar. ancak 21 mart tarihine kadar, gündüzler gecelerden uzundur.
    aydınlanma çemberi güney kutup dairesi’ne teğet geçer.
    oğlak dönencesi’nin güneyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dik açı ile alır. bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları küçülmeye başlar.
    oğlak dönencesi’nin güneyinde en kısa gölge yaşanır. bu tarihten itibaren gölge boyları uzamaya başlar.

  • klasik rus edebiyatında roman karakterinin fakirlik seviyesini anlatırken kullanılan "andrey fyodoroviç bazarov 5 yıldır yeni bir palto alamıyordu kendisine ve cebinde kalan son 3 kapikle simit almak fırına gidiyordu" açıklamasında geçen paltodur kendisi ama açık konuşmak gerekirse bana çok da fakirlik gibi gelmiyor artık ya bi paltoyu 5 yıl giymek, hatta ben "5 yıl çok normal lan bi palto 7-8 sene giyilir bence" diyorum artık bi palto olmuş kaç lira. evet.

  • reyhanlı'da onlarca vatandaşı öldükten sonra düğüne gitmeyi ihmal etmeyen kişilerin beyanı.

  • "sozlukte imaj yaparsak bize de bi iki karı düşer"

    külliyen yanlış.iki saattir her spor alanında başarılarımı anlatıp, done veriyorum, bir allahın kulu damerhaba tanışabilir miyiz, yalaşabilir miyiz demedi.

    oysa ki irc de yüzücü22ist-m nikimle gecede iki tane düşürüyodum.

  • her fırsatta sandık, seçilmişler, milli irade diye haykıranların yine her fırsatta kendilerine bu seçme hakkını verenlere sayıp sövmesi kadar büyük bir mantık hatası barındırmaz.

  • en azından istanbul gibi zararı yoktur. faydası olmasa nolur...
    bütün ülke birleştik istanbuldaki 3. köprü, 3. havaalanı için çalışıyoruz. sırf istanbulda daha çok insan yaşasın diye dünyanın ormanı katlediliyor. daha da trabzonun faydası ne diye soruyor at kafalılar.

  • adana demirspor'un şampiyonluğunu kutlamaya gidiyorum deseydi ceza almayacak bir vatandaşın aldığı cezadır.

  • vallahi böyle giderse yakında zaten tamamen çekilirler yani türkiye'de de olmazlar
    yaklaşık bir saat önce 800'lü bir numaradan arandım. getir'in telefon numarasıymış.
    dedi ki '' 200 lira hediyeniz adınıza tanımlanmıştır, kampanyalar kısmından bakarak, yararlanabilirsiniz''
    2 seneyi aşmıştır getir'den sipariş vermeyeli. dur bir bakayım dedim, nedir ne değildir diye.
    evet 200 lira indirim hakkı verilmiş, 600 tl alışveriş yaparsam kullanabileceğim.
    iyiymiş dur yapalım madem dedim, ama ne göreyim
    '' ay çiçek yağında kullanamıyorsun, kolada kullanamıyorsun, et ürünlerinde kullanamıyorsun, süt ürünlerinde kullanamıyorsun, kullanamıyorsun da kullanamıyorsun''
    kullanabildiğimiz ürünleri yazsalar daha kolay ve zahmetsiz olur. ben kullanabileceğim bir şey bulamadım açıkçası.
    olur da yetkilileri burayı okur ise, onlara söyleyeceğim '' sizin yapacağınız kampanyaya tüküreyim''

  • turkiye'den yunan adalarindan birine gelen kacak motordan inerken sirilsiklam olan bir aileyi calistigimiz odaya aldilar dun. birisi yasli bir anne, uc genc kadin, iki cocuk, ve bir genc adam, sonradan anlattilar, o da evin tek oglu, cocuklar buyuk ablasinin. adam uyusturucu bagimlisi oldugu icin bosanmislar.

    coculklar 5 ve 6 yaslarinda, bir kiz bir oglan, tir tir titriyorlar. hepsine ic camasirina kadar giysi bulmamiz gerekiyor. cocuklar coraplarini ayakkabilarimi cikariyorlar, cocuklara giysi ve ayakkabi hemen buluyoruz, sorun kadinlarda ozellikle yasli annede. elbise gonderenlerin arasinda onlarin giyinme stilini dusunen olmamis. yasli kadina pembe pelus bir palto buluyoruz. evet cirkin ama en azindan biraz uzun ve bol. onlari giydirmemiz cok uzun suruyor, ama sonunda eski islak elbiserini odanin artasina birakip gidiyorlar.

    ama daha sonra teker teker gelip eski islak elbiseri geri istiyorlar, elbiselerin birinin cebinde kalan bir seye ihtiyaclari var ve onu bulmalari gerekiyor. bizler bu arada nijerjali bir gurup kadin ve erkegi giydirmege calisiyoruz, oda kucuk, gelen gurup buyuk, erkeklerin ayaklarina ayakkabi bulamiyoruz, elimizdeki erkek ceketleri de onlara gore kucuk. afganistanli kadinlar aglamakli, kocaman nijerjalilarin arasindan suzuluyor, odanin arkasindaki elbiselini biraktiklari bolgeye girmeye calisiyorlar. fransiz gonullu franchie onlara kiziyor, onlari bagirarak disariya cikariyor. boyunlarini bukup geri gidiyorlar, ama bir muddet sonra gene geliyorlar. dillerini bildigim icin olmali benimle konusmak istiyorlar. yok, bulamiyoruz eski elbiselerinizi, atmis olmalilar burada degil, diyorum ama, sesim tiz mi cikiyor yoksa? kadinin yuzundeki ifade icime kaziniyor, ama yapacak birsey yok, odada bir suru islak nijeryali var, onlara kuru elbise bulmak lazim.

    herkes giydirilip gittikten sonra gene stoklama isimize donuyoruz, gelen kutulari acmak ve elbiseleri kadin, erkek, cocuk ve beden olarak ayirmak bizim isimiz. kutulardan birinden islak bir naylon torba cikiyor. ufacik. ıcinde birkac madeni para, yesil plastik bir tespih, siilerin namaz kilarken alinlarini dayadigi, kerbaladan geldigine inanilan kirmizimsi toprakla yapilan ufak, kenari kirik bir namaz tasi (muhur). arkadasim bu ne diyor. hemen anliyorum, o kadinlarin aradiklari bu olsa gerek diyorum. kadin herhalde giyinirken sonra alirim diye onu oraya koydu, veya baska birisi islak elbiseleri toplarken onu oraya dusurdu. aile hala disarda bekliyor, endiseli. islak plastik torbayi kapiyorum onlara gosteriyorum. bu mu kaybettiginiz? diyorum. baslarini salliyorlar, gozleri doluyor, bana sariliyorlar, sanki onlara amerika vizesi vermisim gibi mutlular. ama anliyorum, yaban ellerinde bir daha kimbilir ne zaman ellerine gececek namaz tasi ve tesbih onlari birakip gittikleri topraklara baglayan seylerin su anda en onemlisi. ve o kucucuk torbanin ne oldugunu bildigimiz, onlari anladigimiz, ve hatirladigimiz icin minnetarlar.

    bazen birilerinin seni dinlemis olmasi hayattaki en onemli sey olabiliyor.

    debe'ye girdigimi sayesinde ogrendigim yardim kampanyasina cagri.
    (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)

  • mutasyona uğrayan covid-19 değil sars-cov-2
    sars-cov-2 zaten şuana kadar 25kez mutasyona uğramış ve varyasyonları var
    spike proteini ise 4000 kez mutasyona uğramış
    bunlardan yine bulaşıcılığını arttırdığı mutasyonlar da oldu. spike proteinlerini (yani virüsün üzerindeki hücreye tutunmak için kullandığı mızrak benzeri yapıları) artırarak daha bulaşıcı hale geldi. misal (bkz: d614g)
    yani wuhan'daki virüsle şuanda dolaşımdaki virüs zaten farklı. çin'de kontrol altına aldıkları virüs şuan dolaşımdakinden 3 kat daha az bulaşıcıydı diyebiliriz

    *virüsün bu varyasyonu eylül ayında ortaya çıkmış
    *genetik olarak daha bulaşıcı olup olmadığı belli değil, bir bölgede bu varyantta virüsün ön plana çıktığı görülmüş
    *bu durumun aşıları etkilemeyeceği düşünülüyor
    *daha ölümcül olduğuna dair de kanıt yok
    *ama dolaylı olarak ne kadar çok kişiye buluşursa o kadar fazla kişiyi tehdit eder

    virüs sürekli mutasyona uğruyor ama üzerinde bir baskı olmadığından bu mutasyonlar pek fark edilir değil. aşı ile ilk defa virüs üzerinde ciddi bir baskı oluşacaktır. umalım ki teslim olsun

    kaynak
    kaynak2
    mutasyonlar hakkında