hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaşlar olayın yaşadığı mahallenin 2 sokak altında oturuyorum. cinayeti yapan kişiyi tanıyorum burdaki parkta hep takılırdı. sık sık hap, madde kullanırdı. annesi de yatalaktı ayrıca. aynı binada oturan komşuların yüzlerine bakınca o gece o binada yatmanın vereceği psikolojiyi hissettim. ayrıca çocuk hastaneden bir gün önce çıkmıştı.

  • - mantık neymiş, öğrenin.
    - mantık neden formel bir disiplindir, onu da öğrenin. formel disiplin nedir onu da öğrenin.
    - yaradana sığınıp bir filozofun kitabını elinize alıp başlamayın. muhtemelen şapşallaşırsınız. felsefeye giriş diye yöntemi açıklayan güzel kitaplar mevcuttur çevrenizde, genelde filozof değil felsefeci elinden çıkmışlardır, onlardan bir tane edinin.
    - felsefeye tanrıyı tartışarak başlamayın. o sonraki mesele. önce akıl yürütmeyi öğrenin. yürümeden koşulmaz.
    - felsefe adamı delirtmez. bakış açısını değiştirebilir, ama bu genelde iyi bir şeydir.
    - düşünmeyi sevin. sıkılma organınızı aldırın. takıntılar faydalı şeylerdir, çünkü özellikle platon, aristoteles gibi ihtiyarların sittin sene önce yazılıp milyon çeviriden değişiklikten geçmiş işlerinde bir paragrafı çözümlemek için beş on kere okumak gerekli olabilir. (parmenides'i ilk okumada şakır şakır anladım demeyin, döverim.)
    - kant, hegel gibi abiler başlamak için seçebileceğiniz en kötü yerlerdir. önce bu adamlar buraya nereden geldi diye bir bakın. felsefe tarihi olmadan çakılıp kalmanız çok büyük bir olasılıktır.
    - antik yunan nedir öğrenin. ciddi ciddi okuyun. katılmasanız bile hayran olun.
    - felsefeyle ilgilendiğinizi duyunca malum hakan peker şarkısını söylemeye başlayanların ağzını burnunu kırın. felsefecilerin de ara sıra deşarj olmaya ihtiyacı vardır.
    - ahkam kesmeyin. mantık ile konuşun.
    - diyalog nedir öğrenin.
    - diyalog'un var olabilmesi için ön şartlardan birinin (hatta en önemlisinin) ikna edilebilirlik olduğunu öğrenin.

  • - şikayetiniz nedir?
    - ishalim doktor bey.
    - bırakın teşhisi ben yapayım lütfen, siz şikayetinizi söyleyin sadece.
    - günde 10 kere cayır cayır sıçıyorum.
    - ishal olmuşsunuz.

  • akil insan olmak için sadece "artık kan akmasın" cümlesini ezberlemenin yeterli olduğunu hepimize gösteren kadın. bu akşamki aykırı sorular programında enver aysever karşısında konu hakkındaki bilgisizliğiyle gerçekten acınası bir haldeydi, nihat doğan'dan bir farkını göremedim.

    istanbul'a dikilen 11 milyon lale' ye aynı soruları sorsak illa ki bir tanesi dile gelir, elle tutulur bir şeyler söylerdi lan. bildiğimiz laleden bir farkın olsun be akil lale.

  • evlenmeden önce istisnasız bütün evli tanıdıklarım "evlenme" diyordu. evlendim.

    şimdi bekar bütün tanıdıklarıma "evlenme" diyorum. biliyorum onlar da evlenecekler.

    bu evlenecek olanlar da zamanı gelince başkalarına "evlenme" diyecekler. bunu da biliyorum.

    garip bir döngü var, bu konunun üzerine gidilmesi lazım.

  • okumadım.
    furkan murkan tanımam.
    kişiden bağımsız tek diyeceğim şu ki;
    bir insan gerçekten fetö düşmanı ise fetö düşmanıdır. bunu kanıtlamak için destan yazmasına gerek yoktur.
    bir insanın geçmişinde fetö sempatizanlığı varsa bunun aksini kanıtlamak için destan yazar.
    adios.

  • dün sahte gülüşlerim ve zor sebat edip saygıda kusur etmeden gerçekleştirdiğim eylem.

    ulan pezevenki görsen sanki kendi parasını veriyor bana. bir kasılmalar, bir gerinmeler, bir gevrek gevrek veriyim mi vermiyim mi sırıtması, aptal saptal espriler felan.

    vay arkadaş kimsenin karşısına elinde koz olmadan çıkmıycaksın. savunmasız olunca maskara oluyorsun bildiğin.

    buna bir çare bulunmalı.

  • başlık, akıllara aşağıda yer alan, benim de bir zamanlar bir yerde okuduğum hikayeyi getirmiştir.

    çapa tıp fakültesi'nde okuyan arkadaşlar anatomi hocasi sami zan'ın ününü
    bilirler.

    sami hoca sırf üreme organlarını kendi üslubuyla anlatan ve her dersinde 400 kişilik anfiyi dişarıdan gelenlerle birlikte yaklaşık 700-1000 kişiyle dolduran çok değerli bir hocadır... anatomi derslerinin birinde, erkek menisindeki yüksek glükoz, yani bizim bildigimiz şekerin seviyesini anlatıyordu. o yıl liseden mezun genç bir ögrenci kız arkadaşımız el kaldırdı ve bombayi patlattı:
    "anladığım kadarı ile, menide çok şeker olduğunu söylüyorsunuz.."
    "evet aynen öyle" dedi sami hoca ve dediklerini destekleyen istatistik oranlarin tablosunu gösterdi. arkadaşımız gene elini kaldırıp söz istedi:
    "o zaman tadı neden şekerli değil, tuzlu?.."
    anfide korkunç bir sessizlik oldu... ve sonra bütün anfi gök gürültüsü gibi bir kahkaha koyverdi... yüzü birden kıpkırmızı olan arkadaşımız, hızla defter ve kitaplarını toplayıp kapıya koşarken, sami hoca çok ciddi bir yüz ve buz gibi sesle derse devam etti...

    "şeker tadı alınamaz. çünkü şekeri hisseden tat alma hücreleri insanın dilinin ucundadır... gırtlak derinliğinde ise, acıyı ve ekşi tadı algılayan reseptörler bulunur..."