hesabın var mı? giriş yap

  • bre zır cahiller, sadece geçen yıl 139.500 kişi türkiye'den yurt dışına gitmiş.

    bir de kalkmış diyor ki aldığım duyumlara göre puhaha nasıl oluyor lan o ? mesela her hafta dünyadaki göçmenlik kurumları alfabetik sırayla arayıp da "abi gözünüz aydın, bugün bizim burdan bir türk daha yola çıktı" mı diyor ya da haftalık excel dökümü mü atıyor ? *

    3 yıl önce yurt dışına taşındım. şayet ailem türkiye'de olmasa sanırım kolay kolay tatile falan da gitmem o derece.

    zorluklar kısmına gelecek olursak da;

    yemek gibi bir dert artık yok, avrupa'nın neredeyse her yerinde türkler ve türk yemekleri var. en fazla 1-2 saat yol gidersin sonunda o lahmacuna, dönere, pideye kafayı gömersin kardeşim.

    ırkçılık falan filan denmiş, elbette ülkesine göre oranı değişir ama türkiye'de sokak köpeği tarafından parçalanmaktan, samuray kılıçlı şizofren tarafından yolda doğranmaktan ya da avm'de kekonun birinden durduk yere suplex yiyip de sakat kalmaktan daha acı bir durum değil bu.

    özetle arkadaşlar; 10 kişilik arkadaş çevrenizin bir tanıdığının arkadaşının başına gelen bir olayı kitleleri etkileyen bir şeymiş gibi büyütmeyin. 10 binde 1'dir o. ha bir de siz her yurt dışı dediğinizde yukarıdaki gibi zırvalayanlar olacaktır direkt muhabbeti kesin ve dil öğrenmeye devam edin. dünya çok büyük ve insanca yaşamak herkesin hakkı.

  • akp'li çıkması yani. haber metnine göre sözleşmesini akp hükümetiyle yapmış, bunca sene uzman çavuşmuş üstelik. torpili de yoktur, kesin.

    ama öyle böyle değil, nasıl temizlediler fetö'yü değil mi hafız! ülkü ocakları bile alkışlamışken son yaptıklarını. korkmadan haykırıyor ak feraset: fetöcüüü.

    (bkz: her taşın altından fetö'nün çıkması)

    son taşı kim atmış lan. * ilk taşın isabet ettiği hangi örgütten çıkmış? sondan ikinci taşın atıldığı kimlerdenmiş? ülkü ocaklarının alkışladığı kaçıncı taşmış? dadaş attı dedikleri kaç gramlık bir taşmış? şeytan taşlayan vardı, o neyden yargılanmış daha önce? polis, tam olarak hangi taşı seyrederken öteki taşlar atılmış?

    ek: bak birden bire neyi hatırladım şimdi. ibda-c ve hizbullahın faili meçhul cinayetlerdeki payını unuttturup, hepsini aha bu lanet ergenekoncular yaptı diyen de ak ferasetti. kovuşturmaya yer yok kararlarıyla bir çeşit fişleme mi yapılıyor, görev süresince rehin mi alınıyor bazı kamu çalışanları diye sormadan da edemedim. şöyle mi: takipsizlik aldın ama adımına dikkat et haaa!

    neyse ki çok zaman sonra değil, bu pazar bu boktan soruları sormayacağımız bir döneme gireceğiz.

  • -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -ben de yazlıktayım, balık tutuyorum.

    (yazlığım var.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -spordan geldim, çok yoruldum. :s

    (spor yapıyorum.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -çok sıcak, evde oturuyorum serin serin.

    (evim klimalı.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?

    bu arada ben niye hep çalışıyom lan???

  • kardan kadınla poz vermek yerine kardan kadını sikseydi sırtı sıvazlanıp "kardan kadının rızası var" derler üstüne bir de havuz gazetelerinde köşe yazarlığı verirlerdi.

  • iğrenç bir şeydir. ne kadar iğrenç olduğunu çocukken farkedemezsiniz. ancak büyümeniz, bayağı büyümeniz, en azından bi 25'i geçmeniz gerekir. işte o zaman aklınız başınıza gelir. bir bakarsınız ki, çocukken "tek" olduğunuz için sizin olduğunu sandığınız/sandırdıkları dünya aslında sizin değil.
    güvenebileceğiniz "dost" kisvesi altında size diş bileyen, bazen kıskanan, bazen üzüntülerinizden çılgınca mutluluk duyanlarla etrafınız çevrilmiş. bunalırsınız, daralırsınız, birileriyle paylaşmak istersiniz, ama son anda durdurursunuz kendinizi. iki laf konuşmaya, dertleşmeye kimseyi değer görmezsiniz. çok geniş bir çevreniz olsa da, her ortamınızda çok seviliyor olsanız da, yavaş yavaş uzaklaşırsınız bütün bu insanlardan. daha dar bir çemberde, belki biraz daha az paylaşımla, dertsiz mutlu olmaya çalışırsınız. sonra sizi ketum diye yaftalarlar bir de. oysa ne güzel olur, canınızdan kanınızdan, sizi sorgusuz sualsiz, yargılamadan, tüm kötü niyetlerinden arınmış, sadece ve sadece iyiliğiniz için dinleyecek biri olduğunu bilmek. hiçbir kişisel kompleks, kıskançlık, çekememezlik, artniyet barındırmaksızın, yorumlamadan, yaftalamadan, daha sonraları aleyhinize kullanılmak üzere bir silah olarak cephanesine atmadan...
    tek çocuk olmak, cezalandırılmaktır bir nevi.
    elinize kalan ise; gereğinden erken olgunlaşmış, çoğu zaman dengesini kaybetmiş, bir öyle bir böyle yaklaşımlarla maymun edilmiş, güvensiz, içine dönük, "çok güçlü" kabuğunun altına saklanan "titrek bir yavru kedi" olmaktır.

  • memleket partisi 6.5 alırken iyi parti'nin 7.3 aldığı anket. ne kadar da gerçeğe yakın maşallah. buna inanan varsa elimde köpr... neyse.