hesabın var mı? giriş yap

  • anladım şimdi, bunlar sanghay işbirliği örgütü zirvesini sırayla dünya lideriyim pozu verip foto çekinmek için yapmışlar.

  • doğru bir tespittir.

    benim sürecim de şöyle olmuştu:

    satılık ürün: çekyat
    gerçekten tertemiz, neredeyse hiç kullanmadık.
    kendi değeri 2000 tl idi

    - ilk fiyat: 800 tl
    arayan yok
    - ikinci fiyat: 500 tl
    arayan yok
    - üçüncü fiyat: 250 tl
    arıyorlar ama gelen yok
    - dördüncü fiyat: 100 tl
    arayanlar arttı ama hala gelen yok
    - son fiyat: 1 tl
    bir öğrenci aradı, "ben almak istiyorum ama nakliyeyi siz halledebilir misiniz?" dedi.

    orada bende film koptu, apartman görevlimize sordum. oğlu evleniyormuş, bedavaya ona verdim.
    bu kadar beleşçi ve şark kurnazı bir millet olamaz.

  • babasının: binlerce flörtüm oldu. bir gece bir bayanla beraber oldum ve bir daha da görmedim. sonra 'çocuğum var' diyerek çıktı.

    bu çocuk o çocuk aq.

  • "devrimci muhalif ruhum seçime kadar" türküsünün demirtaş'çası.

    sırrı'ya oy vermemiştim, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları ortaya çıkmışken chp'ye saldırması komik duruyordu. demirtaş ise bana hitap etti. benim akp bıkkınlığıma oynadı. sosyalizm dedi, kadın hakları dedi, çocuk işçiler dedi. oyumu aldığı seçimin hemen sonrasında da cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunun mimarını ayakta alkışladı.

    ben sırrı'ya kızmadım. çünkü niyeti az çok belliydi. ama demirtaş'a kızgınım. çünkü görüyorum ki herkesin gözlerinin içine baka baka yalan söylemiş. kürt milliyetçi tabanın istekleri özgürlükçü türkiye tabanının isteklerinden daha önemliymiş. gezi'deki tavrını unutmamak gerekirmiş.

    sana oy verdiğim için kendimden özür dilerim demirtaş.

  • kural değişmez. küçük çalarsan hırsız olursun, büyük çalarsan beyfendi. bu da öyle.
    daha 4-5 yıl önce cemaati destekleyen başbakan, milletvekili pozisyonundaki adamlar bırak yargılanmayı şu an kahraman ilan edilirken, çapı daha küçük olan adamlar günah keçisi ilan ediliyor. ikiyüzlülük bu milletin damarlarına sızmış. yapacak bir şey yok.

  • oyun komutu cok basit olan fulbolcu,

    if burak yilmaz yilmaz bos,
    pas burak yilmaz
    else
    pas yandaki adam

    ekleme: arkadaslar selcuk'ta oyun sirasinda gözlemlenen 3 saniye gecikmenin sebebi de bu program. su komutu calistirmasi 3 saniye aliyor. komut cökerse selcuk da cöküyor ve arkasini rakibe dönüp faul yapiyor. olay bundan ibaret.

  • 494 ekibin; citroen dyane, mehari ve 2cv ler (döşova) araçlar ile katıldığı, ülkemizden edirne-istanbul-izmit-ankara-kayseri-sivas-erzurum-ağrı rotası ile geçtikleri ve ekiplerin iran, afganistan ve türkiye sınırları içerisinde yerel kültürel hayatı belgelendirecek fotoğraf veya kısa film çekme zorunluluklarının olduğu 16.500 km'lik, rotası şu şekilde olan yarış.

    ne hoş ki 70'lerde insanlar rahat rahat araçları ile bu rotayı kullanabiliyorlarmış.

    benzer bir organizasyon ise 1971 yılında tekrarlanmış ve 13.500 km'lik paris-persepolis-paris yarışı yapılmıştır.

    youtube'dan bulabildiğim, içerisinde 1970 yılına dair bolca istanbul, türkiye görüntülerinin olduğu ve sonradan temizlendiği anlaşılan video.

    aynı görüntülerin filtresiz ve daha uzun versiyonu.

    hırvatistan citroen kulübünün yayınladığı ve videolardan alınmış ve filtrelenmiş fotoğraflardan oluşan bir nevi slayt seçkisi.

  • uzun yıllar bir nesil kendisinin aşk şarkıları yazdığına inanmış, birçok kişi ilk buluşma, öpüşme gibi sayısız önemli anda kendisinin şarkılarını arka plan olarak kullanmıştı. ancak özellikle ilk iki albümü no angel ve life for rent'teki şarkılarının büyük kısmını uyuşturucu bağımlılığı teması üzerinde yazmıştır. kendi beyanıyla da en açık olanı don't leave home.

    here with me, don't leave home, stoned, who makes you feel, do you have a little time, take my hand, see you when you're 40, see the sun, honestly ok, my life, slide ve belki mary's india gibi bazı şarkılar da. sonraki albümlerini bu çerçevede değerlendiremedim pek.

    bu şarkılar özellikle bağımlı olmayan bir partnerle bağımlı olan o kişi arasında geçen iletişimi konu ediniyor. do you have a little time'dan anladığımız kadarıyla partner eroin veya meth bağımlılığına benzer davranışlar sergiliyor. başka şarkılarda asıl öznemiz yani bağımlı olmayan kişinin aklından geçenler var, genel olarak karşısındaki kişiyi bu döngüden kurtarmak için gösterdiği çabayı veya endişesini dile getiriyor. geceler boyu sevgilisinin veya hayatındaki bu önemli kişinin nerede ve kiminle olduğu, başına ciddi bir şey gelip gelmediği sakil bir kıskançlıktan ziyade daha çok kaygı ve endişe ekseninde konu ediniyor. who makes you feel'in ikinci bölümü bunun için iyi bir örnek.

    stoned artık bu ilişkinin veya iletişimin olgunluk, sona erme, bitiş sürecini ve nedenlerini anlatan çok önemli ve kritik bir şarkı. bunu yaparken geleceğe ve o kişiye dair hala ufak da olsa bir umut içermesi biraz iç burkuyor. see the sun, hem bu kişiye umut verme, hem de tavsiye, yüreklendirme niteliğinde. my life gibi birkaç şarkı da dido'nun bu sıkıntılı partner ve arkadaş çevresinden uzaklaşmasını konu ediniyor. şarkıların bazıları da o çevredeki başka insanlarla ilgili olabilir mesela mary’s in ındia bu çerçevede değerlendirilebilir.

    sonuç olarak her ne kadar belki çalıştığı şirketlerin zorlamasıyla yer yer romantik klipler çekse de belli ki kadına bu kadar içten yazdıran başka mevzular varmış. şarkılara dikkatli bakınca özellikle hayatında bu tip bir ilişkilenme yaşayan insanların hissetiklerini yansıtan çok güzel parçalar var. kendisini yıldan yıla hep severdim. fakat don't leave home ile ilgili, "o aslında bir aşk şarkısı değil, şu şu konu üzerine" çıkışı gerçekten saygı duyulası, yıllardır dinlediğim şarkılara oturup baştan, bu kez farklı gözle bakmama neden oldu.

    tabi bir başka konu ise kadın daha dile getirmeden şarkıların arka planını sezip aslında bu temada yazdığını ilk farkedenlerden bir tanesinin eminem olması. ikisi arasındaki meşhur stan düeti de belki bunun bir sonucudur.

  • hayatında hiç urfa-mardin-batman vb. görmeyenlerin şaşıracağı fotoğraf.

    edit: tamam arkadaş anladık. doğu’da güneydoğu’da hiç çarşaf giyen kadın yok. bu gazete de bu kadınlara para karşılığı çarşaf giydirip fotoğraf çekmiş. kendi halkınıza ne kadar uzak onlardan ne kadar kopuksunuz anlaşılmaz gerçekten.

  • chp, mhp ve hdp yetkililerine çağrımızdır.

    öyle görülüyor ki; kimse koalisyon kurulması için bir irade gösteremeyecek.

    özellikle devlet bahçeli’nin hdp ile olan koalisyonlarda yer almayacağını açıkça beyan etmesinden sonra süreç tıkanmış gibi gözüküyor. ancak halk’ın beklentisi haramzadelerden hesap sorulmasıdır. olası bir erken seçimde süreci tıkayanlar cezalandırılabilir. bu fırsat bir daha ele geçmeyebilir.

    hükümeti kurun, önce seçmene karşı yükümlülüğünüzü yerine getirin… yolsuzlukların, hırsızlıkların hesabını sorun.

    önce hesap sor !

    #oncehesapsor

    edit: twitter'da etkili olan arkadaşlar, #oncehesapsor hashtagi ile sesimizin daha çok duyurulmasını sağlayabilirler.

    edit 2: facebook vb. sosyal ağlarda oluştutulacak hesaplarla ilgili bana mesaj ile bilgi verirseniz, bu entry'de yer vereceğim.

    edit 3: hükümet kurulmadan da bunlar yapılabilirmiş.
    http://www.radikal.com.tr/…ini_kullanabilir-1374931

    edit 4: #alayınıyargılayacaksınız

    edit 5: ayrıca bu da var (bkz: temizlik hükümeti için imza kampanyası)

  • gelen konuklar niye ibrahim tatlıses ölmüş de helvasını yemeye gelmişler gibi davranıyorlar * çok iyi adamdın senin gibisi gelmez efsaneydin adam yanınızda oturuyor ya yaşlı ziyareti gibi program olmuş