ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
18 ekim 2019 meksika karteli olayları
-
kafa kesen, insan derisi yüzen, eroinle bir nesli zombiye dönüştüren katillere karşı girişilen operasyondur ancak ne kadar başarılı olur tartışılır.
adamlar şehir sahibi olmuş, kitleleri maaşa bağlamış, devlet gibi örgütlenmiş yani.
bu zamana kadar bunun gibilere karşı ordu tankla, topla önüne gelen kim varsa devirip neden harekete geçmedi dersiniz ?
para konuşur da ondan. herkese para yedirince durum böyle laçkalaşıyor.
paran varsa siyasetçi de satın alırsın, silahlı güç de, bu kadar basit ve bu kadar aşağılık bir durum.
23 ekim 2022 bal kavanozundan arı çıkması
-
(bkz: gerçek bal) adamlar gerçekliğini ispatlamak için arısıyla beraber göndermiş daha ne?
25 haziran 2020 ibb vapur kararları
-
dur, hemen meclis çoğunluğu ile halkın yararına olan şu kararı iptal edelim.
27 ocak 2016 domino's liman şubesi rezaleti
-
okudum. çok uzun diyenlere özet geçiyorum. her rezalet gibi buraya yazacağım aklima gelmezdi diye başlıyor. pizzada böcek yok, kil yok, gramaj yerinde. soğuk hava bahane edilerek pizza geç gelmiş kurye ile tartışma çıkmış.laf sokmuş kurye. bedava yemek istiyorsan git cami var karşıda orda ye demiş.
arkadaş sinir yapmış buraya yazmış.
pek rezalet değil.
manhattan projesi
-
“ben artık dünyaları yıkan ölümün kendisiyim.”
manhattan projesi kapsamında, 16 temmuz 1945’te new mexico’daki –ispanyolcadan tercümesi “ölü adamın yolu” olan- jornada del muerto çölünde yapılan trinity testinde, icadına önemli katkılarda bulunduğu atom bombası gözlerinin önünde bir sahrayı kasıp kavururken, meşhur atom fizikçisi robert oppenheimer’ın ağzından bu kelimeler döküldü. kutsal bir hindu metni olan bhagavat gita’dan alıntı olsa dahi oppenheimer’ın bu sözleri, kaleme alınmasından binlerce yıl sonra dile getirmiş olması, bu süre zarfında tekâmül sürecini terk edip şiddete ve yıkıma yeni anlamlar kazandıran, sabıkalı insanlık tarihinin gözler önüne serilmesi bakımından ironik bir tablo koyuyor ortaya.
cem yılmaz
-
cem yılmaz'ı çokça seven, saygı duyan ve kendisinden öğrenilecek şeyler olduğuna inanan bir insanım. ancak her zaman kendisinin dillendirmeyi sevdiği bir söz vardır şu minvaldeki sorulara karşı:
"neden güncel meselelere duyarlı anlamda eserler üretmiyorsun? neden mizahı zayıfın güçlüye karşı olan savaşında hep kullanıldığı gibi kullanmıyorsun? hem de bu silahı en iyi kullanabilecek en başarılı, en yenilikçi zeki sanatçılardan, silahtarlardan biriyken?"
kendisinin cevabı ise şu kaçamak minvaldedir, bilenler bilir - ki ben buna hep saygı duymuşumdur:
"bunu zaten yapan abilerimiz, arkadaşlarımız var. onlar bu işi iyi yapıyorlar. ben bunlara girmiyorum, ben yapabileceğim en iyi şeyi yapıyorum, sanatımı icra edip, insanları güldürüyorum. güldürürken düşündürmeyi başkaları yapıyor zaten."
harika yapıyorsun, saygı duyuyorum, daha fazla para ve başarı kazan ve daha iyilerini yap; bunu tüm kalbimle umarım.
buraya kadar her şey normal ama işte sayın cem yılmaz; sen bu insanların durumunu sallamaz, bu konuda kaçamak yaparsan, yarın gelip de yine bu insanlara karşı sosyal medyadan "korsan almayın, heeyy" diye bağırdığın zaman, 3-5 şak şakçı ya da fanboy haricinde hiç kimse seni ciddiye almaz, güler geçer; benim gibi bilerek ve isteyerek ya da bilmeden... zira bu milletin seninkinden önce açlık, fakirlik, sömürü, cehalet gibi onlarca sorunu var senin vaktiyle sallamadığın... ve şimdi onlardan senin onlar için yapmadığını, senin için yapmalarını, duyarlılık göstermelerini bekliyorsun. ancak biliyorsun ki sen insanlar için ne yaparsan, onlar da zamanı gelince senin için onu yaparlar. "eh ama ben onları o kadar, güldürdüm, hizmet ettim?" . eh onlar da güldüler işte, o kadar. neden şimdi düşünmelerini bekler oldun ki?
hem hani sorunlarımıza girmiyorduk, düşünmüyorduk, gülüp eğleniyorduk seninle? ne oldu yani, senin paralara, emeğe dokunulunca mı sorun çıktı ilişkimizde? eh hani bizimkiler? hani asgari maaşa 14 saat çalışıp, ölen taşeron madencinin emeği? çok bir şey değil, çıkıp 2 kelime söyleyip duruş gösterebileceğin, bir şeyler değiştirebileceğin binlerce işçinin yetimin, çocuğun hakkı? bu böyle uzar gider, senin girmek istemediğin meseleler, biliyorum...
heh işte, o yüzden susman daha iyi bu konularda, sen sanata devam et, gülelim eğlenelim yalnızca. böylece hayatım boyunca senin için yazmayı aklımdan dahi geçirmeyeceğim bu tarz bir ilyas salmansal bir entry yazmayayım bir daha, ta-mam?
minik penguenlere kazak ören yaşlı dede
-
nick'e bakmayın hemen, sandro değil. tavşan, kuzu ve vişne de yok konumuzda.
olay avustralya'da geçiyor. phillip adası penguen vakfı, olası bir petrol sızıntısında vücutlarına petrolün yapışmasını önlemek amacıyla, küçük penguenler için yün kazak örülmesi talebinde bulunuyor. talebe cevap verenlerden biri de 109 yaşındaki ak saçlı ihtiyar dede.
http://www.radikal.com.tr/…cin_kazak_oruyor-1291827
edit: sahte çıktı ya la bu haber. penguenler de oyuncakmış. ipneler.
https://www.facebook.com/…662423218/?type=1&theater
http://factually.gizmodo.com/…tally-fake-1747317711
bütün parçaların güzel olduğu albümler
-
levent yüksel-med cezir yıl 1993
sahibinden.com'daki muhteşem apple bilgisayar
-
hepsini anladım da bunca yıllık bilgisayar kullanıcısı/toplayıcısıyım, "içi amerikan döşeme" nedir hala anlayamadığım ilandır. araba mı lan bu???
eylem yapmadan canlı bombaları tutuklayamayız
-
bir ahmet davutoğlu beyanı.
canlı bombalara karşı oldukça etkili bir mücadele yöntemi. biliyorsunuz kendisi eylem sırasında parçalanan suruç bombacısını da tutuklayıp adalete teslim ettiklerini söylemişti.
(bkz: abdurrahman alagöz yakalandı hukuka teslim edildi)
şu sözlerden sonra hala güvensizlik ortamı var diyenler ajan provokatördür. görüldüğü üzere devletimiz terörle etkin şekilde mücadele ediyor.