hesabın var mı? giriş yap

  • ders: din kültürü
    soru: insanın hür yaratılmasıyla ilgili ayet yazınız.
    cevap: şüphesiz ki allah insanı hür yaratmıştır.

  • gidenin dübürünü volkan krateri gibi tüttürüp şehir dışına doğru 'yandım allah' diye koşturdukları için olabilir mi acaba?

  • ahmet necdet sezer görevden ayrıldığından beri boş olan cumhurbaşkanlığı makamından gelen bir yankı.

  • suratına tükürmediğimiz bizim paramızın 3-4 katı ettiği günlerden nerelere. bulgaristan gibi cücük kadar ve fakir bir ülkenin para birimi bile bizimkini sekize katlamış.

    emeği geçenler gün yüzü görmesin!

    iki aşağıdaki mal için editliyorum.
    burada bahsettiğim ülke insanı değil direkt ülkenin kendisi ve bu ülkeye bakış açısı. olayı insanlara indirgeyip salak salak demagoji yapıp bir de destan yazmış. okuduğunu anlayacak kadar beynin olsun yeter.

  • geçenlerde sevdiğim bir aile dostumuzun yanına gittim. beni bulunca da arkadaşının hukuki bir konuda yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyip beni arkadaşına kitledi*

    abinin yanına gittim. altmışlı yaşlarda bir abi, söze eşini kaybettiğini söyleyerek başladı. o kadar rahat ve kanıksamış bir şekilde söyledi ki kendi kendime eşi öleli en az 2 sene olmuştur diye düşündüm. eşimden geriye miras kaldı, bu işi nasıl çözeriz? dedi. hemen aklımdan beynimde yerleşik olan insanların ne kadar maddiyatçı olduğuna dair fikir dizisi geçti (klasik hikaye işte ölenler ölür kalanlar mal kavgası yapar). sonra konuştukça hikaye biraz daha açıldı. abinin ve rahmetlinin çocukları olmamış. rahmetli eşin üzerine de sadece bir araba varmış. veraset ilamı almışlar tam 42 kişi rahmetlinin mirasçısıymış. abimiz de bu mirasçıların paylarını ödeyip arabayı almak istiyormuş. aklımdan arabanın değeri epey yüksek galiba başka türlü 42 kişiyle uğraşılmaz düşüncesi geçti. konuştukça arabanın da pek para etmediğini öğrendim. en sonunda "hocam yanlış anlamayın ama ben sizin yerinizde olsam bu kadar uğraşmazdım. 42 kişiden vekalet toplamak imkansız gibi bir şey. bana 50.000 lira verseler bu işle uğraşmam, zahmetine değmez ayrıca sonuç da garanti değil" dedim. kendisi sonuna kadar bu şekilde uğraşacağını belirtti. benim sunduğum alternatifleri de dinlemedi.

    sonra muhabbet biraz ilerledi. eşinin 18 yıl boyunca kanserle mücadele ettiğini, tedavisi için kolaylık olur umuduyla 3 yıl önce bu arabayı aldıklarını ve arabaya 36 bin lira verdiklerini ama eski araba olduğu için çok arıza yaptığını bir araba parası da tamir için verdiklerini, eşinin kanserle mücadelesini, cesaretini anlattı. öldüğü günü en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu ve hikayenin sonu yaklaştıkça gözleri dolmaya ve sesi titremeye başladı.

    eşi ölünce dünyasının başına yıkıldığını, eşinin her şeyi olduğunu, eşi olmadan ne kadar eksik ve aciz kaldığını anlattı. en sonunda da "bu miras işiyle de beni biraz meşgul etsin diye uğraşıyorum, derdimden uzaklaşmak için" dedi ve insanların birbiriyle yalnızca menfaat temelli ilişkiler kuran duygusuz yaratıklar olduğuna dair ön yargım uzun bir aradan sonra yıkıldı. bu kadar ön yargılı olduğum için kendime de epey kızdım.

  • tcg anadolu uçak gemisi midir?
    hayır değildir. tcg anadolu, prototipi ispanyol juan carlos sınıfı savaş gemisi olan, dikey kalkış ve iniş yapabilen uçakların konuşlanabileceği çok maksatlı amfibi hücum gemisidir.

    uçak gemisi değilse f-35'leri nasıl taşıyor
    uçak taşıyabilen, uçakların iniş kalkış yapabildiği her gemi uçak gemisi değildir. uçak gemisi (aircraft carrier) olarak adlandırılan gemiler 30-100 arası uçak ve helikopter taşıyan ileri hava üsleridir. tcg anadolu ise 8-10 uçak taşıma kapasitesine sahip ve sadece uçak ve helikopter değil, araç ve gereçleri ile birlikte amfibi birlikleri de taşıyabiliyor. işte bu nedenle "çok maksatlı" diyoruz kendisine.

    ama 8-10 uçak taşıyan uçak gemileri de var
    evet bu tip "hafif" uçak gemileri de var ama az önce açıkladığım gibi sadece hava maksatlı görevler için kullanılıyor. yani tcg anadolu aslında bu tip uçak gemilerinden daha üstün konumda.

    peki neden büyük uçak gemisi yapmadık?
    birincisi, abd, rusya, fransa gibi ülkelerin sahip olduğu uçak gemilerinin inşa, bakım ve işletme maliyetleri çok yüksek. ikincisi, bizim deniz hak ve menfaatlerimiz onlarınkinden çok farklı. örnek verecek olursak, abd veya rusya okyanus ötesindeki suriye'ye hava operasyonu yapmak için 100 uçak taşıyan uçak gemilerini gönderebiliyor. yani hemen hemen bizim sipariş ettiğimiz f-35 sayısı kadar. ayrıca bir uçak gemisinin göreve yalnız başına gitmez, yanında onu koruyan savaş gemileri ve denizaltılardan oluşan konvoy olması gerekir. peki ülke olarak bu kadar uçak ve donanmayı ana karadan uzak tutmayı zorunlu kılan bir dış politikamız var mı? yok? tam tersine bölgesel anlamda güçlü olmak zorundayız. "çok maksatlı amfibi hücum gemisi" de tam bu ihtiyacı karşılıyor işte.
    ha bir mucize olur da okyanus ötesinde harekat yapabilecek bir güç haline gelirsek, bütçemiz de karşılarsa, işte o zaman büyük uçak gemisi sahibi olabiliriz.

  • anadolu yiğidi bir arkadaşımın taksim'de yanağından travestinin teki makas aldığında kaskatı kesilmişti çocuk, inme indi sanmıştık 10 dakika kendine gelememişti.

    o yüzden kızın bayılması, ayılması, delirmesi normaldir.

    kızı eleştirenleri, erkek ya da kadın, taciz edilirken görmek lazım.

  • ustama sordum bigün damdan düşer gibi, "abi aldatmadın hiç di mi yengeyi?"
    haza efendiden bi adamdır. evine barkına düşkün, çocuklarına tapan modeldir. dükkan-ev yaşar.

    "yok" dedi.
    "neden" dedim.

    "delfi, şimdi ben 38 yaşındayım, hanım 34. şimdi tabi bakıyosun etrafta gencecik kızlar dolanıyo. çok da güzeller. canı çekmiyo mu bi erkeğin? valla çekiyo bazen. inkar edemem.
    ama sonra düşünüyorum, hanımım da öyleydi eskiden. 16 yaşındaydı bana geldiğinde. bıcır bıcırdı, çok güzeldi. ben onu aldığımda, o da etrafta dolananlar gibiydi.
    şimdi bakıyorum , tabii 2 çocuk doğurdu, vücudu filan deforme oldu haliyle.
    ama bu çocukları bana doğurdu hanımım. biz beraber bi yola çıktık, o bana güzel çocuklar, sıcak bi yuva verdi. sevgisini, ilgisini, ömrünü verdi.
    ben de o 20 yaşındaki delikanlı değilim. bak benim de saçlarım ağardı, ben de kilo aldım. ben de artık geçtim o yaşları.

    yapmadım. bi tarafa eşimi koydum, onun verdiği yılları, feda ettiği şeyleri, emeğini, sadakatini, ona duyduğum sevgiyi.
    öbür tarafa 3 dakkalık zevki koydum.
    'değmez' dedim sonra."

    ...

    çirkin de bi adam değildir bu arada. ama "adam" işte zaten. çirkin olsa noolur.
    yuvaları daim olsun.

    edit. fb da paylaşılmış, yayılmış. yorumlardan anladığım, baya yanlış anlaşılmış konu.
    https://www.facebook.com/…630314012/?type=3&theater

    1. bu metni yazan bi kadın evet. ben yani. bi kadının ustası olamaz mı? niye erkek sandınız ki?
    2. ustam 20, eşi 16 yaşında başlamışlar flörte. görücü usulü değil, arkadaş ortamında tanışıyorlar. izmirliyiz, biz pek bilmeyiz görücü filan... neyse 4 yıl içinde ustam çalışa çabalaya para biriktirip bi ev yapmış ailesinin verdiği arsaya. evleri bitince evlenmişler. kız 20, erkek 24 yaşında evlendiklerinde. pedofili yok.
    3. "fırsat geçmemiştir eline" diyenler, atölyenin yanında rusların filan çalıştığı pavyonlar zinciri var. en basitinden... dadanan çok usta var, hepsi bilinir. benim ustam gibi bikaç usta daha var böyle, gitmez karıya kıza. bunlar da bilinir.
    4. "38 yaşında adam neden 75 yaşında gibi konuşuyor?"... çünkü soran kardeşinin aldatmalarla ilgili kafası karışık şu ara. feyz için sorduğunu biliyor. ondan dolayı kalbini açıyor.
    5. "20 lik kızları canının çekmesi filan ne demek? aldatmış sayılır!" diyenler... okuyun pls:
    (bkz: erkeklerin aldatmama sebepleri/@demesi kolay tabii)
    6. bu adamla 5 yıldır bazen günde 16 saate varan sürelerde çalışıyorum. dükkanı kapatıp eve nasıl koştuğunu bizzat biliyorum. eşiyle nasıl konuştuğunu, saygısını, sevgisini... ona yaptığı süprizleri, şevkatini.. o yüzden lütfen genellemeyin. aile babasıdır, bu adam düzgün bi adamdır hakkaten.
    bu soruyu başkasına değil de, ona sormamın sebebi budur zaten..