hesabın var mı? giriş yap

  • 3-4 kişi toplanıp köylü gibi 15 bardak çay, kahve ve soda içilmiş. uzun zamandır bu kadar vizyonsuz bir sipariş görmemiştim. belli ki bolca futbol ve siyaset konuşulmuş.

    gezi'den sonra mado'ya hiç uğramadım, ama hesap diğer mekanlara göre normal geldi.

  • ismi neşe kaynağı haline geldi.
    son iki haftada ne dengir mir mehmet fırat dendi , ona şaştım ben arkadaş. "sayın fırat" demiyor kimse. sırayla herkes "ben de telaffuz edebiliyorum oğlum dal sarkar kaltar sarkal" diye mikrofona yanaşıyor.

    abartacak ne var bu isimde? mengir fır dengir tırat... bu işte.

  • iki sıra normal merdiven arasında yer alan rampadır. yani engelli bir vatandaşın bu rampaya ulaşması için önce normal bir merdiveni kullanması ardından da dışarı çıkabilmek için bu rampanın ardından bir normal merdiven daha kullanması gerekmektedir.

    şimdi hangi aklı evvel bunu tasarladı, kim buna onay verdi diye sormanın gereği yok. burayı tırmanıp özdilek avm'nin önüner çıkınca sizi hemen saray muhallebicisi karşılamıyor mu? işte o zaman anlıyorsunuz kimin işi olduğunu.

    belediyelerin engelli vatandaşlar için yaptığı göstermelik icraatların sonu gelmeyecek sanırım. boşa harcadığınız paralar haram olsun amk.

  • 1759 - 1797 yılları arasında yaşamış olan ingiliz sosyal teorist ve feminist. rousseaunun demokratik radikalizminden derinden etkilenmiştir. ilk sistematik feminist eleştirileri üretmiştir. en önemli eseri olan "a vindication of the rights of women"(1792) locke liberalizminden etkilenilerek yazılmıştır ve öncelikle eğitim hakkı olmak üzere kadınların eşit haklara sahip olmasını vurgulamıştır. bir anarşist olan william godwin ile evlenmiştir ve "frankenstein"ın yazarı olan mary shelleynin annesidir.

  • üç arkadaş yan masada oturmakta. ikisi entel bir muabbete girişmişler, 3. gencimiz telefona gömülmüştür.

    1. genç: ergenliğimdeki metal tutkum yavaş yavaş enstrümantel müziğe kayıyor. sabahtan akşama kadar guns n roses dinlediğim olurdu.
    2. genç: evet, ben de artık bir moonlight sonataestranged'a tercih ederim.
    şarkı değişir;
    2. genç: iyi insan lafın üstüne gelirmiş.
    1. genç: kimin bu hatırlayamadım.
    2. genç: goran bregoviç
    3. genç telefondan kafayı kaldırır: o kim lan, bulgar forvet mi?
    ikisi birden: s.ktir git hilmi, s.ktir git ya.
    hilmi: noldu lan yavşaklar iki dakkada öldü entelliğiniz.

    hangisini taktir etceğimi şaşırdım.

  • bunu diyen kadınların esas derdi sevdiği insanla birlikte olmak değil evlenmektir. yani "ya evlenelim ya da ben ayrılmak istiyorum"un meali aslında: "ya evlenelim ya da evlenmek için zaman kaybetmeden başkasını aramaya koyulayım"dır.

    geleneksel & yarı geleneksel türk ailesinde yetişmiş kadınlar türk aile yapısınca tanımlanmış 'evlenme yaşı' alt sınırına geldiklerinde (mesela 26-27), kendileri üzerinde, ister istemez, "artık evlenmeliyim" şeklinde bir baskı yaratmaya başlıyorlar. yaş ilerledikçe bu baskının şiddeti de maalesef giderek artıyor. sonrasındaysa "ya evlenelim ya da ben ayrılmak istiyorum"... ve ardından 6 ay süren evlilikler ya da ayrılık.

    kadınlar üzerinden anlatmaya çabaladım ama bu türk aile yapısı denen ataerkil nane, karar almada hepimizin önünde bir duvar - lanetimiz. insan hayatıyla ilgili bir karar almadan kendine cesurca sormalı: "ben gerçekte neden evlenmek istiyorum?" ve dürüstçe cevaplamalı.