hesabın var mı? giriş yap

  • fransa'dan almanya'ya doğru araç ile gidiyoruz. kongre vs derken yorulduk ve sınıra yakın bir kasabada gece konaklamak için mola verdik.
    ev sahibine market var mı dedik. 1 tane var dedi. tarif etti.
    gittik tarif edilen bakkal - manav karışımı markete. 1 tane personel yok. kapandı mı acaba dedik ama ışıklar yanıyor. alacaklarımızı aldık bekliyoruz sahibi gelsin ödeyelim. neredeyse yarım saat sonra biri geldi alışveriş için. sahibi sandık ama değilmiş. ürünleri aldı, masanın üstündeki ahşap kutuya para attı ve para üstü aldı.
    hemen sorduk sistemi.
    markette personel yokmuş, 24 saat açıkmış. fiyatlar zaten yazıyor dedi. kutuya atın dedi.

    ben böyle ahlaksızlık görmedim. müşteriyi siklemiyor bu avrupa. git kutuya kendin para at yok efendim para üstünü say ve al.

  • 1949 yılında yaşanılan uçak kazasında 18 futbolcusunu kaybeden torino " artık size kardeşiniz kadar yakınız." diyerek chapecoense'ye destek mesajı vermiş. twitter

  • bu da yunan'ın yobazına oynuyor.

    22. yüzyılda bu tarz siyasetin bir ülkede talep görmesi akıl alır gibi değil.

    çan çalınsa ne olur, ezan okunsa ne olur, parti verilse ne olur.
    bir insanın dünyadaki tek derdi nasıl bu olabilir.

  • insanının zihniyetiyle, binalarıyla koskoca bir gecekondu olan şehir. yani bir şehir 30 yılda hiç mi 1 adım ilerlemez gerçekten inanılmaz.

    izmirli'yim. 20 yıl izmir'de yaşadım, yaklaşık 20 yıldır da ankara'da yaşıyorum. yurtiçi/yurtdışı çok yer gezdim gördüm ancak bu kadar abartılmış bir şehir daha önce görmedim. izmir'i kötü yapan şey suriyeliler istanbullular vs de değil. şehre baştan aşağı gecekondu zihniyeti sirayet etmiş durumda. başka bir şehirde yaşayıp ara ara izmir'e gelince yozlaşmayı, şehrin iliklerine kadar işlemiş varoşluğu çok net gözlemleyebiliyorsunuz.

    merkez ilçelerden bahsedecek olursak. dışardan gelerek izmir'in güzel yüzünü görüp hayran olanların uğradıkları ortam büyük oranda güneyinden kuzeyine sahil şerididir. güneyde narlıdere'den başla, kuzeyde mavişehir'e kadar sahil şeridinde mekanlar da, havası da, insanı da süperdir izmir'in. kolay kolay bozulmaz buradaki semtler. en nezih yerlerinin de bir göztepeli olarak karşıyaka-bostanlı-mavişehir hattı olduğunu da belirterek hakkını vermek lazım.

    ancak denizden içeri 1 km girdiğinizde büyük oranda karşılaşacağınız şey brezilya'nın favela'sıdır. abartmıyorum bir çok mahallede akşamları sokağa çıkmaya korkarsınız. karabağlar'ı, uzundere'si, limontepe'si, buca'nın bir çok mahallesi, eşrefpaşa'sı, kale'si, basmane'si, tepecik'i, kahramanlar'ın bir kısmı, bayraklı'nın arka mahalleleri, doğançay'ı, kuruçay'ı, toros'u, levent'i, yeşildere'si, ballıkuyu'su varoşlarını say say bitmez. izmir koskoca bir varoştan oluşuyor. bu mahallelerin çoğunu yeni gelenler bilmez. 2 saat dolaştır kaçarak uzaklaşır izmir'den.

    eskiden izmir'in en güzel yanlarından biri yazlık mekanlarıydı. kuzeyde dikili, çandarlı, foça'dan başlayıp güneyde çeşme, karaburun hattına uzanan tüm sahil şeridi izmirliler'in yazlık mekanıydı bir zamanlar. merkezden taş çatlasın 1 saate insanlar mis gibi akdeniz havasına atıyordu kendini. şimdi 1 saatte şehirden çıkmak mümkün değil. hadi bir şekilde attın kendini bir sahil şeridine, zaten eskisi gibi bir yazlık alma şansın yok ama eskiden sezonluk yazlık kiralardık. bak 15 günlük, aylık değil sezonluk kiralardık, mayıs başı eylül sonuna kadar. şimdi deniz görmeyen, denizden esen meltemin ulaşmadığı o 30/40 yıllık yıkık yazlıklara aylık 150 200 bin çekiyorlar. acayip.

    tekrar gelelim şehir merkezine. rastgele bir mahalleye zoom yaptım. görsel şu: görsel
    izmir'in en eski mahallelerinden yeşilyurt-akevler arası hatta daha çok eski adıyla arapderesi. alınmasınlar ama eskinin çingene mahallesi. bizim çocukluğumuzda burada pet şişe toplayanlar, değil gecekondu çadırda yaşardı burada. gitmeye korkardık. sonradan şehrin göbeğinde gecekondu mahallesi oldu. şimdi burada 100 metrelik "düz" tek bir sokak bulamazsınız. çünkü 30 yıldır bütün belediyeciler oy için gecekondulara tapu dağıtmıştır. sokaklar leş gibidir muhtemelen. şimdi google kamerası ile sokaklarında gezdim her gecekonduyu yıkan apartman kondurmuş. 3 metre genişlikte yol zik zak yapa yapa ilerliyor binalardan. sokaklar ağzına kadar araba dolu, muhtemelen hiçbir binanın otoparkı yok. inanılır gibi değil şehir planlaması vs hak getire. siz de rastgele bir çok mahalleye aynısını yapabilirsiniz, deneyin farklı bir şeyle karşılaşmayacaksınız.

    gelelim insanına. ailem dahil türkiye'nin en yobaz insanları burada yaşıyor olabilir. atatürkçü geçinen cahiller ordusu resmen. bütün şehrin atatürk'le ilgili okuduğu tek yazılı kaynak yılmaz özdil yazıları muhtemelen. standart bir konyalı'dan zerre farkı yok insanlarının. biri chp'ye küfrediyor, diğeri aynı bakış açısı ile akp'ye. aynı mantıkla oy kullanıyorlar vs.

    hepsinin yanında bu kadar varoş bir şehir yakın gelecekte meydana gelecek bir depremde ne hale gelecek tahayyül edemiyorum. 3 sene önce, 2020'de merkez üssü izmir bile olmayan sisam adası'ndaki 6.6lık ve sadece 16 saniye süren deprem, merkez üssünden 50 km ötede 17 bina yıkıp 117 can aldı. merkez üssü izmir olup da 7 civarında deprem olması halinde, maalesef izmir'in hatay'dan daha kötü hale geleceğini düşünüyorum.

    izmir, parası olan için sahil şeridi ve yazlık mekanları ile "şimdilik" yaşanabilir durumda. suri, afgan vs göçüyle şehirdeki güvenliğin ortadan kalkması ile o cazibesini de kısa zamanda kaybedeceğini düşünüyorum. ayrıca şehirde korkunç bir pahalılık var. eskiden istanbul>ankara>izmir derdim. şimdi izmir=istanbul>ankara olmuş.

    şimdi yine birileri çıkıp "beğenmiyorsan gelme" şeklinde sığ bir şekilde eleştirecek. 7 göbek izmirli biri olarak, anamın babamın olduğu, bütün şehirde anılarımın olduğu yere kimseden izin alıp gelmeyeceğim elbette. gençlik anılarımın olduğu her sokağı skip atmışsınız, bira içtiğimiz her köşe başını suriyelilere peşkeş çekmişsiniz. geçmişin hatrına az bile yazdım ya neyse.

  • star gazetesi haber başlığı.

    “kızılcahamam- ak parti kadın kolları başkanlığının, merkez yürütme kurulu ve merkez karar yönetim kurulu üyeleri ile 81 il kadın kolları başkanlarından oluşan kurmay heyetle kızılcahamam'da gerçekleştirdiği üç günlük çalışma kampından "2023'ü tarihi farkla kazanma" kararı çıktı.”

    alırsınız tabii.

    1- barı açıyorum
    2- ayla'yla aramı düzeltiyorum
    3- 2023'ü tarihi farkla alıyorum

  • istanbul'da bir fabrikada çalışmaktayım burada yaklaşık 10 beyaz yakalı olarak çalışıyoruz. ben işe gireli 8 ay oldu ve ben yeni mezun bir mühendisim. 19 mayıs günü resmi tatil olduğu için bu hakkımı kullandım ve işe gelmedim. işverenimin bu konuyla ilgili bir şikayeti olmadı bana karşı fakat başka beyaz yakalı bir arkadaş kendi işini yetiştiremediği için 19 mayıs günüde işe gelmiş. şimdi bu arkadaş güya benden rütbeliymiş 5 yıldır çalıştığı için ve o geliyorken ben niye gelmemişim diye beni şikayet etmiş.

    işte tam olarak sorun bu. işverenine ben niye geliyorum diye şikayet edemeyip başkasını o niye gelmiyor diye şikayet ediyor. bütün beyaz yakalılar birbirinden içten içe nefret ediyor fakat kimse yüzlerine karşı söyleyemiyor bunu. iki yüzlüler.

  • başkaları tarafından yanlış anlaşılma “etraf ne der” korkusuyla sevilmeyen alışveriş yöntemidir.
    batıda insanlar bunu rahatca yapar.kapalı garaj alanları olduğu gibi her mahallenin bir sokağı bir günlügüne o sokak sakinleri tarafından ikinci el pazarına dönüştürülür. burada satan da alan da karlıdır.bizde ise eski yeşilçam film sahneleri gibi sadece düşmüşler, ezikler, paraya çok ihtiyacı olan yoksullar ancak kendi eşyalarını satar yada o pazardan alır düşüncesi vardır.
    yıllar önce bende bu tip etkinliklere katılarak evimdeki fazla işe yaramayan eşyaları satardım.böylece fazlalıklardan kurtulduğum gibi cebime para girerken alıcıda piyasada alacağı malı benden cok ucuza almanın rahatlığını yaşardı.
    birgün işyerindeki türk arkadaşlara bana katılıp birlikte masa kiralayıp satmayı önerdiğimde reddetmişlerdi.nedeni“ filancanın karısı bitpazarına düşmüş, çok yoksul kalmış” dedikoduları ve “ben karıma bitpazarında satış yaptırtmam,akrabalar eşdost ne der” veya “ avrupalarda bitpazarına düşmüşler ”söylentilerinden çekinmeleriydi.
    avrupada yaşayan bazı göçmenlerimizin buralarda temizlik işlerinde çalıştıkları halde türkiye’ye gidip eş, dost akrabaya bunu gizleyip memur yada ögretmenlik yaptıklarıni söylemelerini düşünürsek hiç şaşırtmayan tutumdur.
    eskicide masa kiralayıp satış yapan bana gelince: fakirlikten sokaklara düşmedim, yoksulluktan cöpleri karıştırmadım sadece masa kiraladım. satışla fazla eşyalarımdan kurtuldum, eski longpay’lar eski dergiler cd’ler ve kitaplar satarak kar ettim. benimle birlikte satışyapan bir yığın isveçli ailelerle tanıştım.
    bit pazarı da denilen ikinci elden satış yerleri aynı zamanda bir kültürdür. buradaki saticılar bu isi para icin yapmazlar. mağazadan cok pahallıya satılan bir malı burada cok ucuza alabilir aynı zamanda antika fuarları gibi çok değerli eskiye ait güzel şeyleri de bulma şansınız olur.