hesabın var mı? giriş yap

  • kimse yazmamis, tarihi hakkinda biraz bilgi vereyim istedim. yapan ne yaptigini bilsin, yapmayan da aslinda isin ne oldugunu, neye neden/ne dendigini ogrensin diye.

    50'li yillarda amerika'da alexander shulgin (aka sasha) adi verilen bir bilim adami, 16 yasinda harvard'dan (kimya veya biyoloji dallarindan birinde, net hatirlayamiyorum) burs kazaniyor. bir süre sonra kendi calismalarina odaklanmak icin okulu birakiyor- tam bir klasik zeki adam tribi yani. bu calismalar ise genellikle saykadelik psikoloji üzerine. her seyi, bütün kimyasal reaksiyonlardan teorik islere kadar her seyi kendi laboratuarinda yapiyor ve bu sekilde bir sürü saykadelik ilac cesidi üretmeye basliyor. yamulmuyorsam karisinin beyanina göre yilda 200 farkli cesit demisti bir ropörtajda. bunlari da kendi ve karisi üzerinde deniyor ama halka dagitima gecmiyor bunlar.

    sasha fazlasiyle zeki birisi ve bu ilaclarin insan beyni (brain degil tabi bundan kasit, mind) üzerindeki etkilerini cok ilginc buluyor. 1976 yilina kadar hem kendi individual calismalarina hem de dow adi verilen bir firmada calismalarina devam ediyor -hatta bir süre de ordu icin calisarak karsi ülkelerin askerlerinin üzerinde savas sirasinda halüsünasyon/fiziksel kontrolsüzlük gibi semptomlar olusturan ilaclar da kesfediyor.

    1976 yilinda ise, ilk olarak 1910’lu yillarda kabaca bulunmus olan mdma, kendisine, ögrencilerinden biri tarafindan üzerinde calismasi icin öneriliyor. mdma üzerinde calismalari sonuc veriyor ve zamaninda tam dogru olarak kesfedilememis olan mdma, kendisi tarafindan yeniden kesfediliyor, farkli bir formül farkli bir yöntemle. ılk mdma tecrübesini ise sasha su sekilde anlatiyor (ingilizce):

    ''ıt was a new type of action. ı found myself able to remain completely clear, completely lucid, ı had excellent recall. ı had none of the cloudiness of recall that sometimes does come with some of the delusional drugs. none of that was there at all. ı found myself being able to think honestly. that's a strange term because you think of honesty as interaction between two people. but to be able to be honest with yourself and think, 'why did ı do that? well, ı'll tell you, ı did that because of such and such', was fantastic. ıt was an honest answer in an area where we're so used to denial or to disavowing, or to just hiding our feelings. ı felt myself come open. ı found it extremely exhilarating because ı'd discovered a completely magical place. as it began dropping - after about an hour and a half the effects very quickly went away - ı found myself thinking that ı'd been in a remarkable place which ı would probably visit again. but first, ı wanted to find out more about what happens to mdma in me and what happens to me as a consequence of the interaction. ı had to study that before ı could go much further with it. ''

    bir belgeselde izledigim özetiyle diyor ki: ‘kendimi kafa olarak cok temiz hissettim ve tamamen dürüst olabiliyordum. birisi bana bir sey sordugunda normalde yalan söyledigim konularin aksine kendimi yanlislarimla kabul edebilip bunlari cok daha kolay dillendirebiliyordum, bu da bana ikili iliskilerimde inanilmaz bir dürüstlük, temizlik ve ilerleme kaydetmeme yardim ediyordu’. kendisi saykodelik ilaclarin en cok empati kismina önem veren, o kismindan etkilenen bir kisi idi. ve empatiyi bu seviyelere getirip insanin kendisini tanimasina yardimci oluyor olmasi onun icin en önemli etkenlerdi. sasha’nin esi ise mdma’i aldigi zaman kitabini yazmaktan cok keyif aldigindan, kendisine düsünce temizligi sagladigini söylüyor.

    ardindan mdma bu etkileri sebebiyle psikoterapide kullanmaya baslaniyor ve etkileri 83% oraninda pozitif oluyor. eski zamanlardan kalma videolar var bu konuda internette. mdma alan cok sorunlu bir ciftin etki altindaki videolari ve iletisimleri gercekten ilgi cekici.

    bir süre sadece psikolog muayenehanelerinde kullanilan bu ilac bir noktada tabi ki disariya sicriyor. halka. yavas yavas insanlar gece kulüplerinde, danslarda, festivallerde bu ilaci kullanmaya basliyor ve cok seviyorlar. sokak adi ecstasy tabi, icine katilan baska seyler ile beraber saf mdma olmaktan cikiyor. bu kullanim artisi devleti rahatsiz ediyor, bunun sebebi ise ‘insanlarin bu kadar yüksek bir sekilde bu kadar cok eglenmesinin tehlikeli olabilecegi’, ancak ironiktir ki terapide kullanilirken kimseyi rahatsiz etmiyordu bu ilac, yani aslinda bu noktada saykadelik ilaclara (veya spesifik olarak mdma/ecstasy’ye) olan karsi görüsün neden ciktigini ve neden bu kadar sertlestigini anlamak cok mümkün degil. kendini eglendirmekten keyif alan insanlarin eglencesinden rahatsiz olan devlet büyükleri sorunun basi oluyor. ki o noktada mdma’in kanitlanmis yan etkileri yok bile.

    neyse bunlarin üzerinden bir süre geciyor, bu süre boyunca da insanlar cilginca egleniyorlar, her sey cok güzel. ama sonunda tabi ki ecstasy’nin yasaklanmasi ciddi olarak konusulmaya baslaniyor. buna tepki olarak ise insanlar amerikada bir festivalde toplanip hep beraber ex almaya karar veriyorlar. burda söyle ufak bir komplikasyon oluyor; bu festivaldeki haplar, oradaki kisilerin bilgisi dahilinde olmadan, icermesi gerekenden 5 kat fazla madde iceriyor ve alan kisilerin cogu icin bu miktar haliyle cok fazla. gecenin sonu cok fazla sayida kisi icin hastanede ates nöbetleriyle geciyor ve hayat kayiplari da yasaniyor. ecstasy tamamen yasaklaniyor. bu noktadan sonra alttan gelen nesil icin ise drug denilen sey bir tabu oluyor, zira halka kötülemesi/negatif empozesi o kadar iyi yapiliyor ki, distopyalarda bebeklere elektrik vererek egitme sisteminden cok farkli olmuyor bu durumun. polislerin bakis acisindan ise sadece bir yükselme hirsi oluyor uyusturucular. kimse bunun ne oldugunu arastirmiyor ve sadece bunu engelleyip devlet adamlarinin/üstlerinin gözlerine girmek derdine giriyorlar. bu da bize sasha’nin basta hedefledigi seyin ne kadar uzagina geldigini gösteriyor konunun.

    sasha calismalarini paylasmaktan hic cekinmeyen bir kisi, kendisine sorulan sorulara acik acik uzun uzun cevap vermesi de ecstasy’nin yayilmasinda önemli bir etken. kendisi, aksine, calismalarini paylasmak ve buldugu bu seyden dünyanin mahrem kalmamasini istiyor. bunun icin ise, pihkal adi altinda bir kitapta bütün arastirmalarini, calismalarini, deneylerini ve sonuclarini en ince ayrintisina kadar yayimlamak istiyor. yayimevinden reddediliyor, esiyle beraber kendileri basiyorlar.

    sasha’ya, o zamana kadar calismalari bilimsel amacli ve ilerlemeye yönelik olduklari icin müdahele etmeyen dea, pihkal sebebiyle müdahele ediyor ve kendisinin lisansi alinarak calismalari sonlandiriliyor. 3 adet incelemeye ragmen pihkal’de herhangi aykiri bir sey bulamiyorlar. ancak bu kitap bircok baskin mekaninda cookbook olarak kullanilirken bulunuyor.

    sasha 2014 yilinda, 88 yasinda ölüyor.

    bu günlerde ise mdma eski savas veteranlari üzerinde psikoterapide deneniyor. afganistan’da ırak’ta savasta travmaya maruz kalmis askerler üzerinde yine 80%‘in üzerinde bir basari sagliyor, saglamakta. yillardir ailesiyle iletisim kuramayan, geceleri halüsinasyon ve rüyalardan uyuyamayan kisilerin travmalarini ve halüsinasyonlarini bitirmekten, iletisimsizlikten bitme seviyesine gelmis evliliklerini kurtarmaya kadar gidiyor mdma’in basarilari. bunun disinda artik mdma üzerinde calismak legal. institülerde,üniversitelerde calismalar yapilabiliyor, ve artik bir ilac olarak receteyle yazilabilecek noktaya 2021 yili icerisinde gelmesi bekleniyor.

  • 5 yıldır içinde bulunduğum guruh.

    emin olun bir süre sonra sevgilisizlik alışkanlık yapıyor ve karşı tarafa nasıl davranacağını unutuyor insan. en basit yavşama cümlesi bile ağızdan çıkmıyor.

    bu kadar ağır eleştirmeyin lütfen. bizim de bir kalbimiz var. :/

  • thomas jefferson amerika birleşik devletleri başkanıyken, alman alexander von humboldt masasının üzerindeki gazeteleri incelerken, thomas jefferson'u hainlikle suçlayan gazetelerden birini bulur.

    -* bu iflah olmaz yalanları yazan kişiyi neden astırmıyorsunuz?
    -* halkın ahlakının koruyucularını mı asayım? hayır bayım, bunun yerine, bu derecedeki bir istismarı bile kapsayan özgürlüğün ruhunu korumayı tercih ederim. gazeteyi cebinize koyunuz, aziz dostum, sizinle birlikte avrupa'ya taşıyınız ve eğer birinin bu ülkedeki özgürlüğü sorguladığını duyarsanız, ona gazeteyi gösterip, nerede bulduğunuzu da söyleyiniz.
    - peki erdemli insanların bu şekilde lekelenmesi korkunç değil mi?
    - bırakın hareketleri iftiraların karşılığını versin. inanın bana, erdem, iftiranın gölgesi altında çok yatmaz, ve sebep olduğu geçici acı, devlet çalışanlarının prensip ve davranışlarındaki yozlaşmaya karşı getirdiği güvenceye kıyasla çok daha hafiftir. bir kişi halkın güvenini üzerine aldığında, kendisini halkın malı olarak görmelidir.

    edit. yıllar sonra bu entry'yi tekrar gözden geçiriyorum, ilave bilgi vermek için. thomas jefferson'un medya ve basın özgürlüğü konusundaki tavır ve tutumu cennetten çıkma olduğu için değildir. jefferson, medyanın gücünü amerikan bağımsızlık savaşı sırasında fark etmiş, ilk başkan george washington'un bazı politikalarını, başkanın hazine sekreteri ve bir kaşık suda boğmaya hazır olduğu rakibi alexander hamilton'u ve ezeli rakibi / ebedi dostu, ikinci başkan john adams'ı anonim olarak, çok sert yazılarla eleştirmek için kullanmış, müttefiki james madison'a kullandırtmıştır.

    amerikan bağımsızlık savaşı boyunca, jefferson ön saflarda (sözlük anlamı ile olmasa da, fikri olarak) yer alan bir "kurucu baba" olarak özgür basın ve medyanın gücüne bizzat tanık olmuştur. thomas paine'in yazdığı, kolonileri en coşkuya ve isyana sürükleyen metinlerden biri olan "sağduyu" metni, ingiliz baskısına rağmen matbaalarda basılabildiği ve dağıtılabildiği için çok kişiye ulaşabilmiştir. jefferson pek hazzetmese de, amerika birleşik devletleri'nin ilk anayasasının entellektüel temeli olan the federalist papers, basım ve yayım yolu ile çok kişiye ulaşabilmiştir. neticesinde jefferson, özgür bir basının her zaman güçlü bir silah olduğunu, bunu iktidarda iken sansürlediği halde, muhalefet olduğunda aynı sansüre tabi kalacağını anlamıştır.

  • bir sanatçı olarak 20 yıldır yaptığı açıklamalatla akp politikalarına tam destek vererek ülkenin gittikçe iranlaşmasına dolaylı olsa da katkısı olan bir kullanışlı aptalın açıklaması. kendi ülkesinde eylem yaptığı için direk devlet başkanı tarafından kadınlara "sürtük" denilirken, islam'a aykırı diye 10 larca festival ve konser yasaklanırken, kadın sanatçılar dini hassasiyetlere karşı tutum sergilediği bahanesiyle hukuksuz hapse atılırken neredeydi acaba. iran halk isyanıyla dini prangadan kurtulmaya başlarken ülkenin iranlaşmasına sessiz kalıyor bu şark kurnazı hala. yarın baskıyla kadınların sokakta baş örtüsü takması zorunlu hale gelsin. korkudan tesettürü takacak ilk kişilerden biridir bu. içerde neler oluyor ona odaklan önce, ayranının dökulmeyeceğini bildiğin bir konuda maval okumak kolay geliyor tabi kağıttan serçeye.

  • benim ruh ikizinden anladığım: aynı hayallere ve aynı düşünce yapısına sahip olduğun insandır.

    o sebepten ruh ikizinle tanıştığını anlaman için önce bi merhaba demelisin.

    geçenlerde bir herifle denk geldik. herif herif konuşuyoruz işte. lan baktık her konu hakkındaki görüşlerimiz aynı. kız arkadaşlarımız yakın arkadaş, hayallerimiz aynı. ikimiz de children of men'deki orman içinde olan eve hastayız. o evi, o yaşam düzenini istiyoruz. ikimiz de hayatı bi şekilde anlamlandırmaya, anlamlandırırken de düşünceye batmamak adına üretmeye çalışıyoruz.

    ruh ikizi olduğumuzu anladığım anda adama şöyle dedim: "her bok hakkında aynı şeyi düşünüp aynı hayalleri kuruyorsak konuşacak pek de bir şeyimiz yok aslında."

    haklısın dedi. evlere dağıldık.

  • akaryakıt istasyonuna gidip depoyu doldurdum. içeriye kartla ödemeye gittim, ulan ne temassız ne de şifreli işlem yapılıyor. adama iban ver eft yapayım dedim bu seferde uygulaması çalışmıyor. şimdi bir arkadaşımı aradımki nakit getirsin. düştüğümüz duruma bak, rehin kaldık amk.
    rezilsiniz it oğlu itler.

  • "insan parası warsa çalışmak zorunda kalmaz.böylece zamanı satın alır.bu kalan zamandada kendini mutlu edebilcek şeyleri yapar.yani para mutluluğu satın alır."

  • şiddeti kadın uygulayınca neden bu kadar mutlu olduğunuzu anlamadım. aynı kafayı erkek kadına atsa burnunu muhtemelen kırmış olsa bu kadar sevinecek miydiniz? ülke olarak kafayı yiyoruz yavaş yavaş

  • sana sonsuz teşekkürler uğur şahin. sen olmazsan 5 maskeyi bile dagitamayan bu becereksizler sürüsü yüzünden asla aşı olamayacaktik. sana da özlem tureci'ye de çok teşekkürler.

  • rıza baba: "ölmek de yaşamak da ekip işidir, ölmek de.... yaşamak da...".
    rıza baba: "ne yapıp edip o çocuğu bulacağız, ne yapıp... ne edip.."
    rıza baba: "aşk da nefret de gereklidir evlat, aşk da.... nefret de..."

  • başlık: çirkinim ama kızlar vermek için çıldırıyo

    1. nedenini çözemedim panpalar

    (ciplak zenci ?, 28.03.2012 01:13)

    2. sana vermek için çıldırmaları lazım çünkü.

    (yarim altin ?, 28.03.2012 01:14)

    sonrası 13 sayfa @2 sikmiş.