hesabın var mı? giriş yap

  • kuyumcuya girilir..

    s__iyi günler.. ben bi tane yuvarlak altın alıcaktım..
    k__yuvarlak altın ha?! nasıl bi yuvarlak?
    s__hani düğünlerde takılır ya.. (anlamıyo diye kızıyorum bi de hafiften)

    acemisin galiba bakışıyla beraber,
    k__ne kadarlık bi yuvarlak altın o?
    s__hımmm 50-100 lira arası olabilir..
    k__buyruuuun..
    s__başka desenlisi yok mu?!
    k__*_*

  • ligin son haftası şampiyonluk gitmiş...
    .
    ikisi de beşiktaşlı olan oğullarımla izlediğim maç.yaşları 10-17

    aralarında şöyle bir diyalog geçti...

    -küçük oğlum:...- abi.. ben hala beşiktaşlıyım .seviyorum yaa. nedense içim kıpır kıpır...
    -büyük oğlum:...-dur oolum daha ne yaşadın ki..? hemen karar verme 11 yaşına kadar takım değiştirebilirsin.
    -küçük oğlum:...- yok yok ben eminim. hiç kazanmasa da beşiktaşlıyım. son kararım...hem böyle saçma bi konuşmayı niye yaptık ki..?

    ben.. (içimden).-tanrım çaresiz hastalık vereceksen böylesini nasip et...(belli belirsiz gözyaşı..)

    özel not: büyük umutsuz... küçük kendini kurtarabilirdi...fakat o da olmayacak gibi görünüyor.

    zorlu bir hayat var önlerinde...

  • bu paraya milyonlarca aç doyurulabilir, su kuyuları açılabilir, dünyadaki sefalet sorunu kökten çözülebilir ve hepimiz birer ananaslı jelibon gibi sonsuza dek mutlu yaşayabilirdik... çok haklısın kardeşim. ne gerek var bilime? james webb'e harcanan parayla karnı doyurulan açlar, pamuksu bir rahatlamayla karnı doyar doymaz ilk işleri olan üreme faaliyetini daha büyük bir coşkuyla gerçekleştirebilir, böylece gıda, su ve medikal ihtiyacı karşılanması gereken milyonlarca yeni aç, onları bekleyen yepyeni kaynaklar yokken dünyaya gelebilir, yeni bir uzay yatırımına harcanacak parayla onlara da birer sandviç ve cappy meyve suyu dağıtılarak üreme enerjisi kazandırılabilirdi. sürdürülebilir sefalet için haydi sen de çık ve times meydanı'nda "uzay çalışmalarına hayır, millet aç aç" diye bağır.

  • karşısındaki insanı yeteri kadar bir süre dünya ilişkilerinden uzaklaştıran beyne oksijen gitmesini engelleyen mucizevi dialogların bütünü..
    örnek verelim..
    yer: boğazdaki teknelerden bir tanesi. (balık yeniyor)

    tekne azıcık sallanmaya başlar. yan masadaki ufak kızımız bir anda.. "anneeeee bağla kendiniiii. anneeeeaa bağla kendiniii." muhtemelen anne olan şahısta "niye?" diye bir soruyla karşılık vermiştir. bunun üzerine kızımız "anne bağla kendini çünkü gemi batıyor..".

    heh afferim. bağla kendini daha derine batalım birlikte..

  • * +1 alternatif (veya b planı) varlığı, hatta bolluğu;

    - çocuk bakıcısı covid olduğunda hemen ikincinin devreye girmesi.
    - hizmetçinin izin gününde yedeğinin devreye girmesi.
    - araç bozulduğunda, uzun süre serviste yattığında vs. "x servis rezaleti" falan diye hiiiiç düşünmemek, ikinci aracın devreye girmesi.
    - evde tadilat varken, mesela panjurların bakımı yapılırken yedek eve geçmek.
    - isteyince iş değiştirebilmek, işten çıkabilmek ya da iş kurabilmek. iş ve hobi alanında alternatifler.

    * gıda, barınma ve sağlık gibi en temel yaşam giderleri haricinde yapılması gereken harcamalar için ekstra bir birikim olması. yani bir anlamda riske atılabilir bir birikim. "olursa olur olmazsa da önemli değil." rahatlığı...
    "varımı yoğumu bu kitaplara/kursa/sınava/işe/x'e yatırdım." gibi cümleler kurmamak.

    * konfor alanının döt kadar değil de gepgeniş olması;

    iş veya eğitim amacıyla konfor alanından çıkılacaksa gidilen şehirde ya da ülkede birden fazla kalacak yer ve güvenilir tanıdık, akraba vs. alternatifi olması.
    konfor alanına değil adeta konfor dünyasına sahip olmak. sonra da "kınfır alınımdan çıktım, risk ıldım bışırdım" diye övünmek.

    * ekmeğinin suyunun önüne hazır gelmesi;

    temel ihtiyaçlarını kendi kendine karşılamayı anca keyfi olarak yapmak.
    "elim lezzetlidir ama pek vakit bulamıyorum, anca canım isterse çok şahane tatlı yaparım." gibi keyfi açıklamalarda bulunmak.
    bu bağlamda mesela anne yemeği yemek... yani temel bir ihtiyaçta hazıra konup ona harcanacak zamanı başka işler için kullanabilmek büyük bir zenginlik.

    * saçı başı, giyimi, tipi fıstık fındık gibi çocuklara sahip olmak.
    (bkz: zengin çocuklarının güzel ya da yakışıklı olması)