ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
acemi asker komutan diyalogları
-
kisa donem askerligimin 4. ayi mevsim bahar olmus. dortlu yuruyus kolunda egitime giderken uzman bagirir "saaayyyy"
boluk her sol adimda baslar saymaya
boluk: bir
boluk: kiii
boluk: ucc
boluk: dorttt
kuzgun: bess
uzman: kim lan o 5 diyen
kuzgun: benim guray uzmanim (ne bok yedim gene amina koyyim..)
uzman : sen kadir yarbayin yazicisi degil misin?
kuzgun: evet guray uzmanim
uzman: ictimaya, egitime falan gelmiyodun sen. hayirdir?
kuzgun: cok kilo aldim guray uzmanim. malum bahar da geldi ufak ufak takilicam buralarda musade ederseniz.
uzman: iii bi daha olmasin.
uzundonem: ulan ben yapsam olumu dirimi #?!*#$?*diniz...
seda sayan'ın oğluna 12 milyon dolarlık hediyesi
-
ülkede kimlerin nasıl zengin olduğuna bakılınca şaşırtmayan hediye. özenilecek birşey değil..
bana 12 milyon dolar verseler seda sayan gibi bir annem, nihat doğan gibi bir sevgilisi olsun istemezdim. yazık çocuğa, milyar dolarla bile kapatamazsın bazı şeyleri..
çok şükür annem gibi bir annem var, şanslıyım. 1000-0 öndeyim..
ibrahim tatlıses'e yaşam boyu onur ödülü verilmesi
1=0
-
- güntekin. fenerbahçe'nin oyun formatı ne?
- 4-4-1-1 hocam.
- sondaki 1 kim?
- daniel güiza.
- yani 0.
yiyip yiyip kilo almayan insan
-
beni de yesin...
kurtarsın bu hayattan. sağlıklı beslenmekten, spordan falan gına geliyor bir yerden sonra...
ne alacağını anlamadan bakkala giden çocuk
-
küççükken sık sık öznesi olduğum cümledir, hatta bu cümle beni nitelemiş bir sıfattır.
annemin altın gününde annem kısır yapmıştır. ancak kısırın yanına konan marul yetişmez. eli kolu dolu olan anne insanı, 6 yaşındaki erkek çocuğu görünümlü kızını (ben) bakkala yollar. evden çıkmadan önceki son konuşmalar şu şekildedir ;
-duyycim : anne bak bi tane mi marul istiyosun, sadece bi tane mi alıcam ?
-anne : aaa delirtme insanı bi tane dedik ya işte hadi çabuk.
-duyycim : anne bak emin misin.
-anne : çabuk dedim !!!
şimdi bu diyalogdan marul alınması gerektiğini ve bir tane alınması gerekliliğini idrak etmek zor değil. ben de öyle yaptım. bakkala gittim. bi tane marul istedim. bakkalın itinayla koskoca maruldan bir yaprak koparmasını bekledim. bakkal kuşa vericem zannetti. üstüne bi de yok annemim günü var, az geldi ondan alıyorum dedim. bakkal pişkin pişkin poşete koyayım dedi, koy amca dedim. poşeti sallaya sallaya, hoplaya zıplaya eve geldim, bir yaprak marulla. bu arada yolda oynayan arkadaşlarıma katılmadım anneme marul yetiştirmenin ciddiyetiyle.
annem marulun nerde oldğunu sorunca poşeti gösterdim ama annemin o aptal mısın imalı bakışını hiç unutmadım yıllar yılı. annem ' iyi otur o marulu ye şimdi, sonra git canın istedikçe birer birer al gel olur mu' dediğinde de ciddi olduğunu sanmıştım, neyse ki canım istemedi.
işin ilginç yanı, bütün göstergeler bu yönde olsa da, iq veya eq ile ilgili bir problemim yıllar yılı çıkmadı.
bir şişe suya 14 lira istemek
-
bana bir anımı hatırlattı. zamanın birinde bir restoranta gittik. menüde fiyat yazmıyor. ben de o ne kadar bu ne kadar soruyorum. garson bir süre sonra;
"beyefendi burası tahtakale değil ama" dedi :)
ben de sen kimsin terbiyesiz herif ben senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum. sen buraya fiyatları yazmayınca ben sormaktan mı çekineceğim? ya buraya fiyatları yazacaksın ya da tek tek tek cevap vereceksin sorduklarıma dedim.
adam gitti sonra müdürü geldi. kusura bakmayın hatalı davranmışlar, ben yardımcı olayım dedi. ben de gerek yok menünün fotoğrafıyla birlikte yarın sizi şikayet ediyorum. ürünlerinin fiyatını görülebilir şekilde belirtmek yasal zorunluluktur dedim ve gittim. sonra üşenmedim gerçekten şikayet de ettim.
demem o ki gençler hangi mekana giderseniz gidin. sipariş vermeden önce menü isteyin. yoksa fiyatları tek tek saydırın. bu ayıp değildir. eziklik hiç değildir.
rahat olun.
edit: arkadaslar yukarıdaki hikayede geçen kelimeleri birebir aktardım. ne garip insan sürekli değişiyor, olgunlaşıyor ve kendine kızabiliyor. ibareyi değiştirmek istedim o yüzden editliyorum.
bana o lafı eden garson arkadaşa "senin maaşın kadar her ay hesap ödüyorum" demem tamamen görgüsüzlüktür ve ayıptır. şu an aynı olayı yaşasam bu kelimeleri kullanmazdım. bilmenizi isterim.
iz bırakan kitap cümleleri
-
"hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi değil, her şey hatırlandığı gibi."
barış bıçakçı hayatımızı güzelleştiriyor.