ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
nöbetçi eczane arayan emre belözoğlu'ndan kaçmak
-
neden bilmiyorum kahkahalar atarak okuduğum olay. gerçekse hakikaten komik lan.
ilber ortaylı'nın kim milyoner ister'i sunması
-
tahmini örnek bir diyalog:
yarışmacı: ben parayı alıp çekilmek istiyorum
ilber ortaylı: son kararınız mı?
yarışmacı: son kararım
ilber ortaylı: bu cehaletle, buraya kadar yine iyi geldiniz, takdir ettim.
kişinin büyümediğini anladığı an
-
şarküteri reyonundan alışveriş yapmayı bir türlü beceremediği andır.
şarküteri reyonları hep kâbusum olmuştur, millet orada kendinden emin biçimde durup, "bilmem ne peyniri, bilmem ne çökeleği, bilmem ne sucuğu istiyorum, evet, hepsini biliyorum ben hahayy" diye telemesini, çerkesini, çeçilini (ne demekse) tarif ede ede anlatır, yok taşlık, yok incik bilmem ne, bissürü ayrıntısı var o reyonun. hangi et daha çabuk pişer, antrikot mu daha lezzetlidir, bonfile mi, bileceksin. bununla övünen insan var lan. ama gel gör ki, bende yok böyle bir bilgi. sıfırım yani.
****play****
adam,
-buyrun, dedi.
-peynir alacaktım, dedim.
-ne peyniri olsun, diye sordu.
-dana, dedim.
****pause****
ama tamamen sallıyorum, dananın şarküteri reyonuyla ilgili bir şey olduğunu biliyorum, ama danadan ne yapılır, dana hayvanı nasıl bir hayvandır, en ufak bi fikrim yok. ağzımdan öyle bi dana çıkıveriyo, hani istiyorum ki adam benim ne istediğimi bilsin, "aaa sana süper ezine peynirim var, ondan vereyim!" desin, ya da "çok güzel köy peynirim geldi, 250 gram sarayım." desin, "hee olur." diyeyim.
benim bildiğim bi öküz var, bi inek var, bunlar evleniyo, buzağı oluyo falan. düvesini, güvesini, danasını, camışını inan bilmiyorum. hangisinin peyniri olur bilmem, benim için peynir, babanın satın alıp eve getirdiği, masaya konan bir şeydir, peynir peynirdir, bunun dört ayaklı arkadaşlarımızın devreye girmesiyle bu kadar karmaşık olmaması gerekir!
****play****
-ne peyniri olsun?
-ıahh, şey peyniri olsun, hmmmm, şey, mmmmm, dana!?!?
adam,
-dana değil de inek peyniri olur, dedi.
-haa inek inek, dedim. (bozuntuya da vermiyorum.)
sıra geldi salam almaya. o da ayrı bi zulüm.
-ne vereyim, dedi.
-inek inek, dedim bu sefer.
****pause****
ama kendimden çok eminim. inek abicim, bildiğin inek yani, sonuçta onu da devirip yatırıyolar, cart diye kesiyolar, eti yenen bi canlı sonuçta, elbet salamı da olur.
inek dediğin şey ettir, salam da ettir, o halde inek salamdır yani.
tamamen p ise q, q ise p, işte bu kadar! düz aristo mantığı.
****play****
-dana demek istediniz herhalde, dedi.
-ahaha evet evet, dana tabi, hatta yüzde yüz dana, dedim. (yüzde yüz oranı da bi yerlerden aklımda kalmış, yüzde yüz dana, yüzde elli hindi falan, öyle bi oranlar uçuşuyo kulağımın etrafında ama bir an önce versin de gideyim diye sabırsızlanıyorum.)
sonuç olarak inek peynirimi ve %100 dana salamımı alıp kasaya koşuyorum ama biliyorum ki bir sonraki seferde yine düşünücem, dananın peyniri oluyo muydu, koyunun nesi oluyodu, hangisi sertti, hangisi yımışaktı diye.
kısacası alışveriş yapmayı hâlâ bilmiyorum, büyük işi bunlar.
yıldız futbolcunun yeteneksiz futbolcu kardeşi
-
ronaldo 'ronaldinho' de assis - roberto de assis
abisi bi baltaya sap olamayip, kosebaslarinda kariya kiza laf atip kavgaydi gurultuydu serserilik yapinca ronaldinho onu menajeri yapmistir zannimca, otursun para saysin bi mesgalesi olsun diye. ama robertonun futbolcu namzeti oglundan ovguyle bahsetmis kendisi.
18.00'da eve gelince saatin bir anda 22.00 olması
-
bir de bunun pazar sabahı 12de uyanınca saatin bir anda akşam 11 olması var ki.. allah belasını versin.
kokain değildi pudra şekeriydi
-
-pudra şekeriydi dimi, pudra şekeriydi??
+pudra şekeriydi abi
-şakaydı dimi kardeşim?
+şakaydı abi
-şantaj yapıldı dimi sana abisinin gülü?
+şantaj yapıldı abi
eskişehir'deki dev kardan ejderha
-
bir adet peter jackson da içerir. adamlar insandan peter jackson da yapmış.
oldukça güzel.
yillar sonra edit: link kardan ejderhayi yapan arkadaslardan birinim facebook'ta paylastigi bir fotografiydi ve kurbaga olmus. arkadas baya peter jackson'a benziyordu. bulamadim fotografi. bu entry de sacma bir sey oldu.
daha da yillar sonra edit: @bodit sagolsun yeni link gönderdi.
https://paylas.io/…ehir-de-kardan-ejderha-yapmislar
metsamor nükleer enerji santralı
-
ermenistan da kurulu bulunan sızıntı yapması veya patlaması halinde çernobilden bile büyük bir faciaya yol açabilecek olan ve türkiyeyi de çok büyük bir riske sokan nükleer santral.
türkiye atom enerji kurumu başkan yardımcısı dr. erdener birol bir patlama veya sızıntı halinde yapılabilecekler hakkında şunları söylemiş : "muhtemel bir salınımda öncelik hava şartlarına bağlı. eğer rüzgar bize doğru esiyorsa radyoaktif maddeler sınırımıza girer. vatandaşlar, öncelikle evlerine girip, kapılarını, camlarını naylonla sızdırmaz şekilde kapatmalılar. olabilecek havalandırmalar kapatılmalı. mahalli gıdalar sebze-meyveler yenmemeli. eğer otlaklarda, kırsal kesimde hayvan varsa içeriye alınmalı ve kuru otla beslenmeli. yerel yöneticilerden gelecek 'çıkabilirsiniz ya da çıkamazsınız' talimatı beklenmeli.
eğer salınım anından 6-7 saat içinde öğrenilirse halka iyot tabletleri dağıtılır. troid bezinin radyoaktif iyot alması önlenir, böylece kanser riski azaltılmış olur. 30 km. 100 km'ye kadar arazinin topografyasına bağlı olarak etki görülebilir. ilk birkaç günde yapılması gerekenler bunlar. daha sonra suların ve toprağın ölçülmesi gerekir."
görüldüğü gibi korkulacak bir şey yoktur; cama çerçeveye naylonu geçir, hayvanları da içeri al tamam.
aşk
-
şu ana kadar bildiğim tanımları arasında, en güzel "yedi tepe istanbul"da anlatılmıştır:
- peki kız ne dedi abi?
- "ömer" dedi. hayatta kimse adımı bu kadar güzel söyleyemez.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''yıllardır trt1'de yayınlanan, adını kimsenin bilmediği ama herkesin günde on saniye izlediği çin dizisinin konusu ne acaba?''
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
sanırım 10 yaşındaydım, kardeşim de 7 filan olsa gerek. ailecek hastaneden eve dönmek için otobüs bekliyoruz. otobüs durağı, kocaman camekan vitrini olan bir pastanenin tam önünde. güzelce ışıklandırılmış vitrinde çeşit çeşit pastalar, adını bile bilmediğimiz tatlılar var.
kardeşim, suriyeli gibi pastanenin vitrinine yapışmış bir türlü ayrılmıyor, hatta dilini çıkarıp vitrini yaladığına yemin edebilirim ama ispat edemem. illaki oradan birşeyler almak ve yemek istiyor. annem babama bakıyor, ben de babama bakıyorum, kardeşim cam bariyerini umursamadan pastayı yalamaya devam ediyor, babam yere bakıyor.
annem sinirli bir kadın biraz da pervasız, babama: "şu masuma bir dilim pasta alamıyorsun sen ne işe yararsın be adam" diyor. babam açıklamaya çalışıyor: "maaşa 2 gün var, 2 gün sonra alırız, şimdi anca yol parası çıkışıyor hafize" diyor. kardeşimi vitrinden uzaklaştırıp, dikkatini dağıtmaya çalışıyorum ama ikna olmuyor, diliyle havayı yalamaya devam ediyor.
neyse ki bir süre sonra otobüs geliyor, annem babama yol boyunca söyleniyor, hatta ara ara "beceriksizsin" filan diye hakaret ediyor. ben kardeşimi suçluyorum, içimden: "bok boğazlı pezevenk" senin yüzünden kavga çıktı diyorum. annem bir noktada: (bkz: ben evde sana aynısını yaparım) diyor. eve girince de petibör bisküvi arasına lokum döşüyor, puding pişirip etrafına sıvıyor. hatta üzerini de kaysı kurusu ile süslüyor.
kardeşim "himmf bu ondan değil" deyip yemeyi reddediyor, annem "bok ye! sanki bana istanbul'dan geldin itogli!" diyor.
annemin yaptığı pasta benzeri ürünü babamla ben yiyoruz, ortamı yumuşatmak için anneme "pek de güzel olmuş eline sağlık" filan diyoruz; kardeşim "hiç de bile, bokum gibi olmuş" diyor, annem "nimete öyle denmez allah bir daha hiç vermez" deyip kardeşime bir tokat atıyor. kardeşim az önce bir dilim pastanın peşinde, mazlum bir mülteci iken, bir anda asi bir militana evriliyor: "zaten bir bok vermiyor" diyor.
kısmen mütedeyyin bir insan olan babam: "bunu seneye imam hatibe yazdırmak lazım" diyor.
kardeşim şimdi 44 yaşında, üst düzey devlet memuru ama hâlâ pasta yiyemiyor, şeker hastası. ısrarla akp'ye oy veriyor ve boşluğu yalamaya devam ediyor.
vedat milor'un ölümden dönmesi
-
restaurant sahibi olupta vedat milor'a terso davranmak? üstelik çalışanının sanane lan diye ittirmesini savunmak? vay hımınıa dünya yürek yiyenlerle dolu.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''selam ben konuşma sırasında ağızdan fırlayan tükürük parçası. masaya düştüm, görmedim numarası yapıyorlar ama herkesin aklı şu an bende.:)))''
gelen talep üzerine edit: alıntıdır.
az kişinin bildiği süper tarikatlar
-
(bkz: ekşibendi)