hesabın var mı? giriş yap

  • "işin zor gökhan..."
    "valla işin zor hadise..."
    "işiniz çok zor mazhar abi..."
    "ebrucum işin çok zor, kolay gelsin sana..."

    sanırsın canlı yayında atom parçalıyorlar.

  • izmir'in ödemiş ilçesine yaklaşık 10 km uzaklıktaki terkedilmiş bir köydür.

    içerisinde paranormal aktiviteler bulunması kuvvetle muhtemel olan bir köy ayrıca. şu an için köyde resmi olarak 3 kişi yaşamakta ve bu 3 kişinin akli durumunun standarttan biraz farklı olduğu yönünde duyumlar var.

    köy kurtuluş savaşı zamanında efelerin ve zeybeklerin geçiş noktalarından bir tanesiymiş. köyün tarihi neolitik çağlara kadar uzanmaktadır. ancak yaklaşık olarak son 30 yıldır terkedilmiş ve harap halde.

    tüm bunlardan sonra bu köyle ilgili içerisinde paranormal durumların söz konusu olduğu yönünde duyumlar aldık. diğer bir ifadeyle cin denilen varlıklar.

    bir nevi korku turizmi benzeri gezi olacak şekilde ve ayriyetten olası bir paranormal duruma denk gelme heyecanı ile birlikte aksi bir durum oluşmaz ise yaklaşık 3 saat sonra bu köye doğru yol alıcaz.

    gece yarısından sabaha kadar bu ıssız köyde vakit geçirip gözlem yapıcaz. sabah da köyde yaşayan bu 3 kişi ile ufak bir röportaj yapıp ilk keşfimizi sonlandırıcaz.

    belki hiç bir şey bulamayabiliriz. ancak küçük bir olasılık bile insanı heyecanlandırıyor.

    eğer olur da hayatta kalırsak bu entrye edit geçeceğim. swh

    köyün bir kaç resmi:

    lübbey 1

    lübbey 2

    lübbey 3

    gece karanlığında köyün ürkütücülüğü ile baş etmek oldukça zor olacak gibi görünüyor.

    (bkz: yusuf yusuf)

  • genç evlilerdeki olağanüstü kıroluk'un bir sonraki level'ıdır.

    "hadi çocuk yaptım beni takdir et" diye beklerler sanki bana yapmışlar gibi!

    edit: sorun çocuk doğurmaları değil, sorun bunu köpürtmeleri. tabii ki annelik, anne olmak dünyanın en güzel duygusudur. "kediler köpekler ana olmasın" der annem. en uysal havyan bile yavrulayınca alacaklar korkusuyla nasıl da sahiplenir ve vahşileşir.

    çocuk doğurdun diye ilk yaptığın geceden son dakikasına kadar log tutman, ifşa etmen ve başkalarının kafasını şişirmen gerekmiyor.

  • hangisinin benzediğini anlamadığım polis memuru.
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    ek: esas komik olanı, şenol güneş sağdan ikincisine daha çok benziyor. bak, sağdan ikincisi şenol güneş'e benziyor demiyorum, nüans var.

  • bu dahiyane fikir gecen sene bi arkadaşımın da aklına geldi. 1 milyon ty'ye evini satılığa çıkardı. ayda 3 bin tl kira alacağıma vadeli hesaba yatırıp ayda 18 bin tl alırım dedi.
    sonuç: evin fiyatı şu an 2.4 milyon tl oldu. arkadaşın parası ise 1 milyon 216 bin tl!
    yanı artık sattığı evin anca yarısını alabiliyor!

    edit: o evi 2.4 milyona satamaz, fiyatlar balon minvalinde milyorlarca mesaj geldi. arkadaşlar piyasanın 1 milyon altına yani 1.4 milyona satılsa bile arkadaşın yaklaşık 200 bin tl zararı var. bizler 200 bin tl için yaklaşık 12 ay (hatta asgari ücretliler 24 ay) işe gitmek zorunda olan insanlarız !

  • qashqai bana kalırsa artık rekabetten uzak kaldı. gerek fiyat/performans dengesinin bozulması gerek rakiplerinin çoğalması artık modelin cazibesini azalttı gibi.
    qashqai son zamanlarda golf gibi kanımca yalnızca ismi var diye alınan bir araç. üst paketleri cazibeli ancak pahalı ve o paraya daha iyi seçenekler mevcut.

    tiguan'ın gelecekte yeni kasası tanıtılacak ancak güncel model halen tutuluyor. life modeli epey boş ancak opsiyonlarla/eklentilerle doldurmak mümkün. r-line hoş ama pahalı.

    tucson sınıfının en iyi fiyat/performans oranına sahip araçlardan biri. henüz ikinci senesini doldurmamış kasasıyla da bunu onaylıyor.
    "ya sev ya nefret et" tarzı tuhaf bir tasarımı var.
    motorlarının yakıt tüketimi ise (pahalı hybrid dışında) yüksek.

    kuga ise ford'un binek otomobillerine uyguladığı aptalca pazarlama stratejisi nedeniyle tutulmamış bir model. fiyatı görece sınıf standartlarının bir tık üstünde (halen öyle mi bilmiyorum). ancak güvenlik ve teknoloji donanımları ile dikkat çekici bir araç. özellikle st-line alınırsa yanında bir de yırtıcı görünüm sahibi oluyorsunuz.

    karoq hakkında çok bilgi sahibi değilim ancak kardeşi seat ateca eskiyen tasarımı ve kuru tip şanzımana rağmen daha alınası duruyor. yanılmıyorsam halen 1 milyon altına en donanımlı versiyonunu almak mümkün.

    ha eğer ben bir c-suv alsaydım tercihini cupra formentor'dan yana kullanırdım. yırtıcı görünümü, zengin donanımı ve çok da uçuk olmayan fiyatıyla tercih nedenim olurdu.
    yeni kasa kia sportage ve taze makyajlanmış citroen c5 aircross da hemen hemen parasının hakkını verecek otomobiller.

  • “19 tane suç kaydının olması bir insanı kötü yapmaz” demiş ablamız. kafaya bak. belki de doğal seçilime izin vermen gerekiyordu kadir.

  • ön not: entry'i kendi başına okumak yerine şöyle sıradan okuyun, yoksa anlamsız gelecektir yüksek ihtimalle: http://www.eksisozluk.com/…24.01.2011&td=25.01.2011

    ~

    einstein, o gün de her zamanki gibi yazıhanesine yemek ısmarlayacakmış. einstein'ın karnı ekseriyetle iskender kebap çekermiş, fakat yanına ne içecek alacağını bilemez, hep bu hususta zorlanırmış.

    birgün duvar ustasının 7 yaşındaki yeğenini çağırmış ve ona:

    - "iskender ısmarlayacağım ama yanına ayran mı, kola mı söylesem bilemiyorum" demiş.

    duvar ustasının 7 yaşındaki yeğeni einstein'a:

    - "efendim, iskenderin yanında yoğurt zaten var, kola ısmarlayın" demiş.

    einstein çocuğun kulaklarından tutmuş, yarım metre havaya kaldırmış. ardından gıdısını okşamaya başlamış ve;

    "evladım, sen bir dâhisin biliyor musun?" demiş, ve ardından sarılıp hıçkırıklarla ağlamaya başlamışlar. (çocuk acıdan ağlıyormuş ama, kulaklar esnemiş tabii)