ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eski sevgilinin unutulmayan sözleri
-
"gençliğim elinde çürüyor..."
8 sene oldu, hala zihnimdedir.
yiğit özgür
-
eleman berber koltuğunda; berber elemanın arkasında,ense aynası yerine atatürk fotoğrafı tutmakta :
berber: nası olmuş?..
eleman: anam! atatürk!!.
berber: evet, ulu önder... bugün buradaysak bir çok şeyi ona borçluyuz... unutmayalım... unutturmayalım!..
eleman: lan eğri büğrü kestin di mi enseyi?!.
berber: diagonal!..
ışıklar içinde yatsın
-
söyleyenlerin ateistmiş gibi yaptığı
ama kesinlikle olamadığı şey
ışıklar içinde yatsın nedir la? hele ki sonsuza kadar, ışıl ışıl.
kapat derim ben olsam, kapat da ışıkları bi uyuyalım rahat rahat
ben allah'a inanmıyorum ama bir güç var ekolü
o güç ne? kristal avize endüstrisi.
abd'li cerrahların domuz böbreğini insana takması
-
ağlayabilirim bu habere.
siz görmediniz; diyaliz merkezlerindeki, nefroloji poliklinikleri önündeki sarı siyah renkli, hali kalmamış insanları. içinizden hiç çığlık atarak ağlamak gelmedi onca insanın haline. organ nakli konusunda kimsenin bi dakika bile düşünmüyor oluşuna hiç dehşete düşmediniz.
bu haber beni gerçekten mutluluktan ağlatır..
facebook'ta bayan okuruna yürüyen roman yazarı
-
yazarın, okuruyla yemeğe çıkmasının etik olmadığını gördüğümüz yürümedir. bu sonuçla dünyaca ünlü yazarlar bekar olarak ölmeye mahkumdur. *
haspama bak ya sanki öğretmen–öğrenci ilişkisindeki etikten bahsediyor ahahahaha.
alkol olan evde bereket olmaz
-
kesinlikle haklı bir önermedir.
alkol olan evde bereket olmadığı gibi ytong olan evde de briket bulunmaz.
ayrıca teyzesi defterdar olan da damda faytonla gezer.
bir minibüste yaşanabilecek en dumur olaylar
-
olayı 2010'un kasımı gibi yaşadık
gece taksim'den topkapı dolmuşuna binen hepsi çapa'da oturan 4 kişiyiz, arkadaşlardan biri ön koltuğa oturdu şoförün yanına.
hepimiz içkiliyiz fakat sanırım şoför daha içkili. müslüm gürses'in adını sen koy çalmaya başladı teypte.
biz arka dörtlüde oturan üç arkadaş "özlerim ben seni seninle bile vuslat mı hasret mi adını sen koy" diye mırıldanmaya başladık, yanımızda oturan tanımadığımız iki gençten kişi de bizle mırıldanmaya başladı.
şişhane yokuşundan inerken şoför de katılmaya başladı, derken bizim önde oturan arkadaş şarkının "ilk ve son aşkımdın gençlik çağımda sevgi çiçeğimdin gönül bağımda" kısmında yanık sesiyle dolmuşa hakim oldu.
manzaranın şükrü saraçoğlu açıkta hep bir ağızdan tezahürat eden taraftarın görüntüsünden farkı yoktu, derken bizim dolmuş şoförü unkapanı ışıklarda sağa çekti ve şarkının sonundaki şiirimsi bölümü okumaya başladı derken olaylar gelişti dolmuş çığlık kıyamet şoförü alkışlamaya başladı.
şarkı bitti ardından şimdi hatırlayamadığım başka bi damar şarkı başladı ve biz böyle böyle çapaya kadar geldik.
ingilizce konuşurken yapılmış en büyük salaklık
-
müzik cdleri satan bir dükkana girip "skin var mı?" gibi aptal bir soru soruşum
ve adamın o boş bakışı.
ya "var" deseydi?
makyaj sevmeyen erkek
-
"sevmiyorsa yapmasın", dediğim erkektir. bence de erkeklere makyaj yakışmıyor, hoş olmuyor, doğal halleri daha güzel. ama sevgilim illa istiyorsa yine de karışmam, kendi makyajı sonuçta, sevgilisi de olsam beni ilgilendirmez.
muharrem ince'nin anıtkabir'de fatiha okuması
-
allah'ı kendi tekellerinde sananlara dert olmuştur.