hesabın var mı? giriş yap

  • - ramazan denince aklınıza ne geliyor?

    italyan: pide!
    rus: pide!
    ispanyol: güllaç!
    koreli: nihat hatipoğlu!!!

    adsşlkasşldkadls

  • bu amcalarin yuzde elliye yakini doktor olur.kalan kismin yarisi da ogretmenlerden olusur.idealist ve otoriter olup evlatlarindan esirgedikleri ilgi ve sevgiyi torunlarina sergileyip,gosterirler.sabahlari kahvaltidan once denize girip kimse kalkmadan kahvaltiyi hazirlarlar ayrica kahvaltida sogan ve sarimsak tuketebilirler.cay yerine meyva suyu icip gazetelerini okurlar.ayrica tam yazlikci olup yilin en az 3 ayini yazliklarinin bulundugu tatil beldesinde gecirirler.

  • andorra maçını anlatan spiker.

    biraz önce şuna benzer bir şey söyledi: "andorra o kadar kötü ki, bu tür takımlara karşı oynamaya alışkın değiliz, bu yüzden zorlanıyoruz." almanya, ispanya, hollanda vs gibi takımlara karşı güçlü oldukları için; andorra, malta, estonya vs gibi takımlara karşı da zayıf oldukları için zorlanıyoruz. eh, romanya, macaristan, belçika vs gibi orta sınıf takımlara karşı da zorlandığımıza göre, biz hangi takımlara karşı başarılı olacağız arkadaş?

  • " bu aralar hiç olay çkmyr. çok sklyrm. akşam planın var mı? cvbını bekliyorum. celalettin"

  • ölen bizden olunca sesiniz hiç çıkmaz ama. kafası taşla ezilen gençlerimizin katillerini, tecavüze uğrayan çocuklarımızın faillerini polis konvoylarıyla koruyanlar ve bunların destekçilerine sesleniyorum.

    gidicisiniz.

  • duruşmada iyi halden dolayı ceza indirimi almış.

    hakimin karşısında nispeten düzgün durunca evladına yaptıkları da hafifliyor mu yani?

  • maalesef biri adliyede, diğeri acilde dayak yiye yiye kalmamış egodur.

    evet, kıran kırana.

  • sabah vergi dairesinde bir yakınımın tc kimlik numarası gerekti. kendisine ulaşamayınca girip thanksgiving.epicm.org'dan baktım. valla büyük hizmet.

  • filmin teaser trailer'ı nihayet yayınlandı. son yıllarda avengers: endgame ile birlikte trailer'ı en fazla beklenen film spider-man: no way home desek herhalde yanlış olmaz. spider-man: no way home bir çok açıdan ilginç bir film. fragman incelemesi ile birlikte filmin başında geçenleri ve filmde neler olabileceğine dair bir şeyler yazmak istiyorum.

    marvel studios ve sony ortaklık yapmaya ve spider-man'i mcu'ya getirmeye karar verdiklerinde beş filmlik bir anlaşma imzaladılar. bunlar captain america: civil war, spider-man: homecoming, avengers: ınfinity war, avengers: endgame ve spider-man: far from home filmleriydi. devam edilmesi için yeni bir anlaşma yapılması gerekiyordu. ama anlaşma disney ve sony arasındaki finansal anlaşmazlıktan dolayı yapılamadı. spider-man'in mcu'dan ayrıldığı haberi geldi. yaklaşık iki aylık bir süreçte fanlar büyük tepki gösterdi. filmlere yaratıcı süreçte dahil olanlar tepki gösterdi. iki taraf tekrar bir araya geldi. bir solo spider-man bir de spider-man'in bir başka mcu filminde görüneceği yeni bir anlaşma imzalandı. bu da bizi spider-man: no way home filmine getirdi. mcu'yu takip eden insanlar için no way home'a kazanılmış bir film diyebiliriz.

    marvel'ın phase 4 duyurusunun ardından film ayrı olarak yeni anlaşma imzalandığında kendi başına duyuruldu. tabi covid-19 yüzünden vizyon tarihi değişti ama hep doctor strange in the multiverse of madness filminin etrafında kendisine yer buldu. spider-man: far from home filminin sonu düşünülürse peter parker'ın kaçak olduğu, düşmanlarının onun peşine düşebilecekleri bir film insanların aklındayken filmle ilgili herkesin fikirlerini 180 derece değiştiren bir casting haberi geldi. jamie foxx filmin kadrosun katılmıştı. üstelik 2014 yılında the amazing spider-man 2 filmindeki gibi electro rolünü canlandıracaktı. spider-verse için ilk tohum atılmıştı.

    aradan kısa bir zaman geçti ve mcu'nun doctor strange'i benedict cumberbatch'in de filmin kadrosunda olacağı haberi geldi. artık spider-verse ile ilgili soru işaretleri kalkarken 2004 yapımı spider-man 2 filminin doctor octopus'u alfred molina'da filmin kadrosundaydı. bu noktadan sonra işler biraz karıştı. zira şu ana kadar çıkan kadro haberleri variety, hollywood reporter ve deadline gibi hollywood trade sitelerinden geliyordu. bunlar güvenilir kaynaklardı. bundan sonra gelen haberler ise bireysel scoop'çularan yani sektör içerisinde tanıdığı ve haber kaynağı olan ama yukarıda saydığım oluşumlara üye olmayan kişilerden geldi. filmin etrafında oluşan en büyük dedikodu elbette tobey maguire ve andrew garfield'ın filmin kadrosunda olacağı ve multiverse bir sinister six'in kahramanlarımızın karşısında yer alacağı ile ilgiliydi.

    fragman son filmdeki kimlik ifşasının ardından peter parker ve yakın çevresinin başından geçenlerle açılıyor. peter, mysterio'yu öldürmeyle suçlanıyor. her ne kadar o suçtan aklanıyor gözükse kimliğinin açıklanması sonucu üzerinde ciddi bir baskı oluşmuş vaziyette. hem kendisi hem de arkadaşları bu baskının merkezinde. bunun için peter, doctor strange'ten yardım istemeye sanctum sanctorum'a gidiyor. wong büyünün tehlikeli olduğunu ve yapılmaması gerektiğini savunsa da doctor strange büyüyü yapmayı kabul ediyor. büyü ile ilgili işler ters gidiyor ve multiverse'ten villainlar gelmeye başlıyor.

    spider-man bükülmeye başlayan sanctum sanctorum'dan kaçıyor ama şehrin neredeyse tamamı bükülmekte. doctor strange'i ona yardım etmeye çalışırken görüyoruz. avengers: endgame filminde ancient one'ın hulk'a yaptığı astral boyut hareketinin aynısını doctor strange, spider-man'e yapıyor. o sırada spider-man'in elinde bir nesne var. o nesnenin şu anda ne olduğunu tahmin etmek çok güç ama önemli bir şey olduğu kesin. kısa kısa aksiyon sahnelerinde sandman, lizard, electro ciddi şekilde tease ediliyor. sonlara gelirken balkabağı bombaları ve green goblin kahkahası ekrana yasıyor. finalde ise spider-man 2'nin doctor octopus'u arz-ı endam ediyor.

    çizgi romanlar sinemaya uyarlanırken bazen aynı ismi kullansalar bile uyarlandıkları spesifik maceralardan daha farklı şekilde yansıtılıyorlar. mcu özelinden gidersek artık kendi iç dinamikleri oluşan bir evrene dönüştü. karakterler ana hatları ile çizgi romandaki gibi olsalar bile başlarından geçen olaylar farklı. o yüzden age of ultron, civil war, ragnarok ve ınfinity war gibi filmler isimlerini aldıkları maceralardan daha farklı şekilde sinemaya aktarıldılar. no way home'un ben artık bir spider-verse filmi olduğunun kesinlik kazandığını düşünüyorum. çizgi romandaki spider-verse macerasından farklı olacak olsa da spider-man'in sinemadaki varlığını düşünürsek üç spider-man'i toplamak ve karşılarına multiverse bir sinister six çıkarmak muazzam bir fikir.

    fragmanda izlediklerimiz buzdağının görünen kısmı. neredeyse filmle ilgili henüz hiçbir şey görmediğimizi söyleyebilirim. marvel studios'un en özendiği filmlerden biri spider-man: no way home. filmde diğer evrenlerdeki görsel estetiği korumak adına sam raimi üçlemesi ve marc webb filmlerinde görsel efekt departmanlarında çalışmış kişileri bile bu filme getirdiler. o evrenlere gideceğimiz sahneler olursa ya da onlar bu evrene gelirse görsel anlamda muhteşem bir uyum yaratılmış olacak.

  • fiat 131 orijinalinde 1974 ile 1984 arası italya'da üretilmişti. tofaş fabrikası da 1976 senesinde aynı arabayı murat 131 adını kullanarak üretimine başladı. arabanın ikinci jenerasyonuyla beraber de fiat 131, tofaş şahin ve tofaş doğan olarak isimlendirildi.

    fiat regata ise, italya'da fiat 131 yerine 1983'te üretimine başlandı. ama türkiye'ye bu araç gelmedi ve tofaş şahin ile tofaş doğan'ın üretimlerine devam edildi. yani 1984'te avrupa'da eski kasa statüsüne germiş bir otomobil modeli, bizim ülkemizde 0 araç olarak üretilmeye devam ediliyordu. ancak 80'li yılların sonuna doğru da yeni bir kasa gereksinime pazarda ihtiyaç duyulmaya başlandı. tofaş'ın bu noktada 1987 senesi gibi fiat regata'nın üretimine başlaması, gecikmiş de olsa kabul edilebilir bir hareket olabilirdi. ama koç grubu onun yerine, bu arabanın kalıbını fiat 131 şasisine uyarlayarak, millete yeni kasa tofaş şahin ve tofaş doğan diye kakalamaya başladı.

    sonuçta ortaya çıkan araç, fiat regata'nın fiat 131 boyutlarına uyarlanmış ve eski teknolojiliye sahip bir otomobildi. üstelik bu aracın kalıpları fiat 131 şasisine uyarlanabilmesi için daha da çirkinleştirilmişti. yani fiat regata türkiye'de sadece kalıbının kullanıldığı, fakat yürüyen aksamının hiçbir zaman ülkemize getirilmediği bir fiat modelidir.

  • kafamı çevirmeden etrafımdaki kızları kesme yeteneğimi, küçükken berberde kafa sabit halde köşedeki televizyonu izlemeye çalışarak kazandım.

  • bir nevi içten içe intikam alma duygusuyla hayalgücünün birleşmesi sonucu çocuk hissiyatının varabileceği son nokta. bir diğer tanımla da çocukluğum..

    evi alt üst etmişim, vitrin aşağı inmiş, elektrik süpürgesinin borusu kopmuş, abime top atayımm derken vazoyu kırmışım, duvarlarda resimler, parkelerde çizikler.... evet evet aynen öyle....

    ve gittiği misafirlikten ya da çarşıdan dönen anne eve girer...

    - oğlum bu evin hali ne böyle?
    - anne rasim gelmiş...
    - ya sen ne biçim bi çocuksun? iki dakika kıçının üstünde oturamaz mısın?
    - annee...
    - bıktım senden bak bakalım akşamüstü dışarı çıkabiliyor musun sen?
    - ann....
    - rezil şey seni defol odana allahım ya nasıl süpürücem ben şimdi evi, daha da yeni almıştık...
    - üühühüüüü

    odasına çekilen ben bir yandan sular seller gibi ağlar, bi yandan hıçkırık nöbetleri ile sarsılırken kafamdan çektiğim film sahne sahne akardı:

    'pencereyi açıyorum. bir kağıda 'anne seni her zaman sevdim' yazıp aşağı atlıyorum. annem çığlıklar içinde... cenazemde herkes ağlıyor. babam bitkin. 'nereye gittin oğlum' diyor. herkes perişan. herkes beni seviyor herkes beni seviyor'.

    ve hemen ardından başka bir senaryo:

    ' o kadar çok ağlıyorum ki nefessiz kalıp ölüyorum. içeri annem geliyor ve 'naptım beeeen' diye ağlıyor. işte beni üzdü sıra onda, o da üzülsün'.

    bu görüntüler eşliğinde ruhum dayanamıyor ve bağırmaya başlıyorum:

    -keşke ölseydim de sen de rahat etseydiiiiinnnn

    ehh ana yüreği işte. az önce azarlayan o değilmiş gibi ağlamama, son söylediğim lafa dayanamayıp odama giriyor, sarılıyoruz, hemen ölme planlarını bir dahaki sefere kadar rafa kaldırıyorum ve hayatı ve annemi seviyorum. hem de çok.

    'keşke ölseydim de siz de benden kurtulurdunuz' diye bağırdı yarım saat önce 6 yaşında dünyalar tatlısı kuzenim. aklından neler geçtiğini biliyorum bebek beni kandıramazsın ahahaha:)

  • bir marka bir anda ancak bu kadar yükseltilebilir.
    reklam ajansını ayrı, marka yöneticilerini ayrı takdir ediyorum.
    önümü ilikliyorum.