hesabın var mı? giriş yap

  • kafası trilyon olmuş elemanın, elinde mikrofon gözünde güneş gözlüğü ve kafasında fesiyle dolaşan bir muhabir tarafından durdurulmasının tribini yaşamaya kalktım da, dağlara taşlara. vay amk.

  • doktor dayak yiyor, hakim tutuklanıyor, ünv profesörü ne diyor dinleyen yok, öğretmen kpss ile kafayı yedi, general tutuklanıyor, mimar müteahhitlerin elinde oyuncak oluyor.
    itibar bunun neresinde bilemedim.

  • digitürk'ün ferit şahenk'i satın alması diye okuduğum haber. el değiştirmiş sandım.

  • sözlükte, moderasyon açısından ters tepti bence kondüktör uygulaması. ilk başta şöyle bir şey düşünülüyordu: kondüktörleri alalım hem insanlar beklemekten kurtulsun, hem de çaylak inceleme/onaylama gibi ekstra bir yükten kurtulalım. ama kondüktörler o kadar hızlı çalıştı ki artık yeni yazar alımları ile günde binlerce yazar sözlüğe giriş yapmaya başladı. haliyle günlük yazılan entry ve açılan başlık sayıları da çok büyük oranda artış gösterdi. bunların içinde de hatalı entry oranı o kadar yüksek ki.

    bu uygulama başladığı günden beri o kadar çok gözüme çarptı ki ispiyonlanan, silinen entryler. artık moderatörlere çok daha fazla iş düştüğünü tahmin ediyorum. bir önceki entryde aynı şey yazılmış olmasına rağmen tekrar aynı bilgiyi ısrarla gireni mi dersin, atıyorum, güzel bir manken hakkında yüzlerce entry girilmişken 355. entrye "güzel kadın" diye tanım yazanı mı dersin, insanlara gg kapsamında olduğunu bilmeden hakaret edeni mi dersin, imla hatalarıyla açılan başlıkları mı dersin, aramaya zerre inanmadan yeni başlık açanı mı dersin, hepsi fazla fazla var artık. modlara kolaylıklar diliyorum bu hususta.

    bir de bu uygulama sonunda artık şöyle bi olay da var, kondüktörler bu gazla gitmeye devam ederse birkaç güne kadar artık bekleyen çaylak kalmayacak. bu da şu demek oluyor; artık herkes burada yazabilecek. yani, kullanıcı buraya üye olup yazmaya başladıktan sonra hesabını kötü amaçla kullansa dahi kafası rahat olacak, çünkü bir süre sonra uçurulsa bile tekrar 10 entry girdikten sonra kısa bir içinde tekrar yazmaya başlayabilecek. troller, fakeler ve türevleri ortamda bir bir boy göstermeye artarak devam edecek. owencem diye yazar gördüm ya! geçen haftalarda boş ve anlamsız entryler girdiği gerekçesiyle bol bol eleştiri alan noryth aquanum, reenkarnasyonla zombi olan nekrofil vs. arkadaşlar gibi onlarcası var artık. yazarlığı onaylandığı andan itibaren bir hızla entry yazmaya başlayıp bir günde 200 entrye ulaşan inasanlar var ve sayıları hiç az değil. bunun yan etkisi olarak sol framein tıpkı inci'deki gibi aktığına tanık oluyoruz. sözlük okunurluktan biraz uzaklaşıyor diyebiliriz. herkes yazıyor ama yazılan her şey okunuyor mu acaba? bir süre sonra ekşi sözlük bir entry çöplüğüne döner mi?

    yeni yazmaya başlayan arkadaşlar iyidir kötüdür diye, alınsın/alınmasın diye bir yorum yapmıyorum, zaten böyle bir yorumu yapmak bana düşmez. ben ortaya çıkan ve çıkabilecek sorunlar karşısında moderasyonun nasıl önlemler alacağını gerçekten merak ediyorum. eyorlamam bu kadar.

  • kanım çekildi. ne biçim bir cografya bu amk. bir gerizekalı da modern silahla öldürülünce savaş, bogaz kesilince vahşet mi olucak demiş. sen silahla mı yoksa sikilerek mi ölmek istersin söle bakalım bi.

  • sevdiğinizi belli edin. hatta kör kütük aşık olduğunuzu farkettirin sonra geri sayıma başlayın...

  • gerçek, çok gerçek bir dram filmi.

    kim ki-duk kişilik sahibi bir insan olmasa, böyle bir filmi mümkün değil çekemezdi bence; bu gerçekçi ve yalın anlatımı yakalayamazdı. o yüzden gümüşmüş, ayıymış; pek de umrunda olduğunu sanmam. bana kalsa tüm ödülleri kendisine verirdim, o ayrı.

    bu filmi izleyip, derinden bir tat almış olanlar artık çok az dram filmini beğenebilirler. yani "izlerim bi ara" dediğiniz dram filmleri varsa kenarda köşede; önce onları izleyin. zira bu filmin ardından izlerseniz hiçbir önemleri kalmayacak onların... uyarmadı demeyin!

    "bu filmi yöneten sanatçı, ne güzel sanatçı." b's notes, 2013.

  • yil 1993. universiteyi yeni kazanmisim. bolumum ingilizce oldugu icin ingilizce yeterlilik sinavina girmem gerekiyor. sinav istanbul universitesi yabanci diller yuksekokulu'nda. yeri suleymaniye'de istanbul muftulugu'nun hemen yaninda.

    sinav gunu geliyor, sinavin saat 09:00'da olmasi lazim. biz sinav yerine geliyoruz ama sinavin ogleden sonra 13:00'a ertelendigi soyleniyor. babaannemlerde kaliyorum, evleri erenkoy'de. anadolu yakasina gidip geri donmeye degmez. benim gibi birkac arkadasla o civarda vakit gecirmeye karar veriyoruz.

    suleymaniye'den yuruyerek beyazit'a, ordan da kumkapi'ya iniyoruz. oradan sahil yolundan yuruyup, sirkeciye ve tekrar suleymaniye'ye gidecegiz. kumkapi'da bir gazionun onunde muslum gurses yazili neonlar var. birbirimize gosterip, bak muslum gurses burada sahneye cikiyormus derken yanimizda bir mercedes duruyor ve muslum gurses arabadan iniyor. o saatte gazinoda ne isi var bilmiyoruz ama saskinlikla birbirimize gosteriyoruz, bak muslum baba diye.

    bizi gorunce el salliyor, yanimiza geliyor. selamlasmadan sonra orada ne yaptigimizi soruyor. anlatiyoruz, bizi gazinoya davet ediyor ve oradaki gorevlilerden birine genclere kahvalti getirin diyor. bizimle sohbet edip kahvalti yapiyor, sonra musaade isteyip sinava dogru yola cikiyoruz. bize basarilar diliyor.

    huzur icinde yat muslum baba, cok mutevazi ve iyi kalpli bir insandin.