ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir erkeğin bağımlılık yapabilecek özellikleri
-
burnunu kari$tirirkene gozlerinde beliren o derin ifade.
andımız tamam sıra türkçe ezanda
-
inandıkları allah'ın kendilerine söylediği şeyleri anlayacağız diye korkan kitleye siyasal islamcı denir.
edit: siyasal islam tam da işte budur. ben ateist bile değilim üstelik!!!
babanın araba kullanmayı öğretmesi
-
electro: 4'e atayım mı?
babam: 3 ağzınamı sıçtı ki 4'e atıyorsun.
istanbul'da iphone 6 için sıra bekleyen insan
-
sandık başında beklemediniz piçler. iphone size medeniyet getirsin de görün amk.
bebeğine aşı istemeyen babanın yazdığı dilekçe
-
zamanı gelince bebeğini -erkekse- sünnet ettirecek babanın yazdığı dilekçedir. "kul, eksiksiz ve sağlıklı yaratılmıştır" diyor da.
yaran inci sözlük entry'leri
-
bazıları karın ağrıtandır.
başlık: dedem savaş çıktı diye apar topar köye gitti
dedeme dokunmatik telefon aldım, torunlarından birisi de telefona clash of clansı yüklemiş. otururken bildirim gelmiş köyünüze saldırı düzenleniyor diye, adam heyecanla apar topar ilk uçağa atlayıp köye gitti amk.
ismini vermeyeceğim o 4 kişi gol attık
-
bir emre belezoğlu beyenatı.
emre, trt'de yayınlanan bir dini programda inançlı olmanın faziletlerini anlatıyor:
--- spoiler ---
“mallorca maçı öncesi odada dört oyuncuyuz. isimlerini söylemeyim. o gün maçtan önce odada bulunan diğer abilerle birlikte dua ettik. namaz tesbih işte… o gün maçı 4 golle biz kazandık. golleri de odanın içindeki 4 kişi attı. o zaman duanın önemini bir kere daha anladık. allah’a hamd olsun”
--- spoiler ---
nasıl bir kafa anlayamadım doğrusu,
maç sanki seyirci ve basına kapalı oynanmış gibi..
neyse, memleket yangın yeri.. bu da böyle bir saçmalık işte
ilgili haber
aramaya inanmak
edit: link ölmüş, düzelttim.
öğretmenlerin okul sütünden yoğurt yapması
-
öğrenciler içsin diye gönderilen sütlerden, yıl sonunda artmış olanlar kullanılarak yapılmış yoğurttur. aynı olay çalıştığım okulda da başımıza geldi. son haftalarda devamsızlık yapan öğrencilerin çokluğundan dolayı, gönderilen sütler kalıyor. bu sütleri milli eğitim'e gönderme durumunuz yok; sütleri bitirin, diyorlar. taşımalı öğretim yapılan bir okul olduğumuz için, okul çevresinde dağıtacağımız çocuk ya da ev de fazla yok. zaten son gün okula gelen öğrencilerden, isteyenlere sütler dağıtıldı ama yine de kolilerce süt kaldı. bizim idare de, öğretmenlere "istediğiniz kadar alıp, evde çocuklarınıza verebilir ya da etrafınıza dağıtabilirsiniz." dedi. aksi takdirde, sütler depoda bozulacaktı. adana'daki olay da, büyük ihtimalle bundan ibaret. ama siz yine de bu olay üzerinden öğretmenlere saydırma niyetindeyseniz, canınız sağ olsun.
ilkokulda statü farkı yaratan nesneler
-
kesinlikle 36'lı monami pastel boya kalemi seti. benim hep 8'li idi.ezildim. hep "turuncuyu ödünç verir misin? hemen getiricem." dedim hep.
9 ağustos 2020 beşiktaş yardım kampanyası
-
ben bi' şey söylemek istiyorum; ama soru olarak değil, ciddi ciddi merak ediyorum.
bizler vatandaş olarak aldığımız maaşı iyi yönetemeyip borçlandığımızda, çıkmaza girdiğimizde devlet dahil kim yardım ediyor?
kulüpler bu yardım toplama çakallığını hep yapıyor. türk toplumunun genlerine işleyen radikalizmi, fanatizmi sömürdükçe sömürüyorlar.
deprem olur, vatandaş mesaj atsın 10 lira. salgın olur, haydi pamuk eller cebe. bayram olur, haydi birlik beraberlik. vatandaşa girsin de girsin. mesela herhangi bir kulüp kar elde etse vatandaşa yardım yapar mı? örnek vereyim; şampiyon olduk bakın baskılı tişört çıkardık, alın. adamlar başarıda bile vatandaştan para toplama derdinde.
kimse kusura bakmasın, özellikle kulüp organizasyonlarına para gönderen insan kerizin bayrak sallayanıdır benim gözümde.
tanım: takım fark etmeksizin gerçekleştirilen keriz silkeleme tespihinin bir başka tanesi.
edit:
#111347317 alın bakın, destek ise bu durum bence herhangi bir futbol takımının durumundan daha önemli.
dibe vurmuş insanlara tavsiyeler
-
günlerden bir gün, köylerden birinde bir çiftçinin eşeği kör kuyuya düşer.
eşek saatlerce acı içinde kıvranır ve bağırır. sesini duyan sahibi gelip baktığında zavallı eşeği kuyunun dibinde görür.
çaresiz çiftçi köylüleri yardıma çağırır. köylüler kör kuyudaki eşeği kurtarmak için ne yapacaklarını düşünürler ama sonuçta onu kurtarmanın imkânsız olduğuna ve bunun için çalışmaya değmeyeceğine karar verirler. tek çare, kuyuyu toprakla örtmektir. herkes ellerine aldığı küreklerle etraftan kuyunun içine toprak atar.
zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkerek dibe döker. bir süre sonra ise ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükselir ve sonunda yukarıya kadar çıkar. köylüler kuyudan dışarı çıkan eşeğe çok şaşırır. işte hayat da bazen bizim üzerimize yüklenir ve üzerimiz toz toprakla örtülüyormuş gibi olur.
bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. kör kuyuda olsak bile.
okullarda başörtüsünün serbest olması yetmez
-
siteye hit kazandırmamak için buradan da okunabilecek haber safsatası.