hesabın var mı? giriş yap

  • beni ağlatan adamın sözleridir. keşke senin suratın kadar çizmelerin kadar temiz olsa herkesin yüreği..

  • çocuğu elaleme göre yönlendirmenin de, içinde bolca bulunduğu bir tuhaf teknikler.

    * okullar açılınca, oyun konsollarını ortadan kaldırmak, saklamak. sabahın köründe uyanmış, okulda kafası ambale olmuş çocuğun, koskoca bir öğrenim dönemi boyunca sadece ders çalışmaya mahkum edilmesini hiç anlamadım. o yasakla aklı oyunda olan çocuktan ne kadar verim alınır, hep kafamı kurcalar. okulu asıp, internet kafelere giden çocukların çoğu bu kategoride sanırım.

    * okul, kurs, evde ders çalıştığı masa üçgenine kıstırılmış çocuğu sürekli eleştirmek. serpil hanım'ın çocuğu daha başarılı olduğundan, serpil hanım'la sidik yarışı için gereksiz yere kursa gönderilen ve akşam karanlığında sırtında 10 kilo çantayla nefes nefese dönen çocuğa balkondan seslenerek, "fırından ekmek al." diyerek, yokuş yukarı yollamak. çocuk eve girince, "hemen yemeğini ye, ödevlerini yap." demek. iyi de, o çocuğa bu kadar görev yüklemişsin, kendin akşama kadar ekmek bile almamışsın.

    * çocuk kazayla bir şey kırınca, dökünce dövmek. korkudan sinmiş çocuğu üzerinden kendini överek "ben çocuklarımı çok güzel yetiştirdim. bana cevap veremezler." diyerek, komşu muhabbeti yapmak.

    * kendine kozmetik ürünleri almayı ihmal etmeyip, misafir günlerindde 20 kişiyi tatlı, börek, pastayla ağırladıktan sonra çocuğu peynir sıkıştırılmış ekmekle okula yollamak. sakız bile istese kızmak ve almamak. bir gofret istediğinde bunu hemen alınca şımaracağını sanmak.

    * yaz aylarında 40 derece sıcakta, kış aylarında eksilerde seyreden ayazda misafirleri geldi diye çocuğu sokağa yollamak. sonra da "eve gel artık." diye balkondan yırtınmak. çocuk gecikince, "baban gelince görürsün sen." demek.

    * çocuğunu döven öğretmene kızmayıp, bir de üstüne yalakalık yapmak.

    * çocuğun odası dağınık olmasa bile "odanı topla. sabahat teyzenler gelecek." demek. sabahat teyzeye bu kadar derli toplu görünmek için çocuğu sıkıştırmanın amacını yıllardır anlamadım. sabahat teyze müfettiş sanırım. hem bu sabahat teyze, başka birine "ah şekerim, şükran'lara gittim, çocuğunun odası dağınıktı." dedikodusunu yapacak veya dağınık odayı ayıplayacak tipse, neden o eve sokulur, bunu da anlamadım.

    edit: bazı kişiler, bunların benim başıma geldiğini sanmış. sadece çevremde gözlemlediğim şeyler.

  • sitede sayısız şikayet almansına rağmen bahçeyi işgal eden arkadaş; belli ki çevreyi rahatsız ediyor neden önüne geçmedin? hem şikayet aldım diyor hem de niye beni uyarmadılar diyor lan siz niye böylesiniz ya? sahiplenmek istiyorsan evine alacaksın kimse senin ruhsal problemlerinden dolayı ortak kullanım alanı hakkından feragat etmek zorunda değil. insanların burnundan getiriyorsunuz sizin gibiler yüzünden olan köpeklere oluyor.

  • normalde sosyal sorumluluk gerektirdiğini düşündüğüm konularda kendim destek veririm, ancak başkalarını buna yönlendirmem. ancak bu sefer durum benim için farklı, yeteneklerine ve direksiyon becerisine sonsuz güvenim olan bir arkadaşım için bir kampanya başlatıldı.

    berk, scirocco alabilmek için ehliyet kursuna başvurdu ve kursa katılmayı başardı. üstüne üstlük ehliyet sınavına girerek sürücü belgesi almayı da başardı. ancak hayalindeki scirocco'ya ulaşmak için yeterli parası yok. türkiye’de kredi için başvurduğu her bankadan red aldı. berk'e 1 dolar bile olsa bir katkıda bulunmanızı; fakat bu mümkün değilse bile paylaşımda bulunarak daha fazla kişiye ulaşabilmesi için yardımcı olmanızı isteyeceğim.

    konu berk'in ağzından aşağıda yazdığım gibi ve bizim yardımlarımızın önemini anlatıyor. biz yardımsever insanlar olarak ne kadar çabalamamız gerektiğini gözler önüne seren bir durumdayız: ''ne yazık ki türkiye'de araba sahibi olmak çok zor, destek bulmak gerçekten çok büyük bir problem. kime sorduysam bana scirocco alma çok yakar sadece haftasonları binebilirsin dedi. bunun bir önyargı olduğunu düşünüp uzanabildiğim her kuruma, bankaya, vakıfa ve şirkete gidip durumumu anlattım. bu süreçten öğrendiğim şey karşılıksız kredilerin olduğu ancak bana vermeyecekleri oldu. eğer aldığım scirocco ile ışıklarda gaz vermek ya da caddede yanlamak yerine profesyonel yarışlara katılacak olsaydım bana kredi vereceklerdi. oysa ben sadece kafe önüne park etmek için istiyorum.''

    arkadaşlar berk'in neredeyse her renk adidas eşofmanı ve aynalı güneş gözlüğü var. en sevdiği nargile elma nanedir. kendisinin hali hazırda kirli sakalı da mevcut. doğuştan esmer zaten. ve arabayı sizin sayenizde aldığında koltuğu sonuna kadar yatıracağına da söz veriyor.

    bunların hepsi berk'i değil beni bağlar. bu kampanyayı da asla silmeyeceğim. berk'e sormadan başlatıyorum bu kampanyayı çünkü kendisi çok üzülür. kimse sizden cebinizdeki iki lirayı zorla istemiyor. bütün gün sözlük başından twitter'dan birbirine sallayan tiplere de muhtaç değiliz.

    kampanya linki : buradan buyurun

    (bkz: buket'i amerika'ya yolluyoruz)

    (bkz: tuğçe yurtsever için burs yardımı)

    (bkz: oyku'nun macbook'unu yenilemesine yardim ediyoruz)

    (bkz: berk'in scirocco'su)

  • maç sonunda bir muhabirin "fenerbahçe'yi kadıköy'de 15 yıldır yenemiyordunuz. bu yıl, 16. yıl oldu. ne düşünüyorsunuz?" sorusuna, "evet yine yenildik. yenildik ama üzgün değilim. gelenek bozulmadı" cevabını vermesi sadece aslında olması gerektiği gibi böyle bir kompleksi olmadığını gösterir. burada asıl sorun bu tür şeyleri kompleks yapabilen avam taraftarlar ve bunu "yarsuvat'tan galatasaray taraftarını çıldırtan açıklama" şeklinde lanse edip ucuz habercilik peşinde koşan spor gazeteleridir.

    siz aziz yıldırım'ları, ünal aysal'ları sevin ben duygun yarsuvat'ları, özhan canaydın'ları, süleyman seba'ları seviyorum.

  • devletin bana vergi iadesi vermesi. saka gibi la. hala guluyom. mektubu sakladim. cercelevetip duvara asacam. vatandas bile degilim. adamlar bildigin fazla vergi odemissiniz siz. biz kontrol ettik su kadarlik cek yolluyoz size. istediginiz gibi harcayin yazmislar.

    inanmadim is yerindeki arkadaslara sordum acikladilar falan. dedim baba buyuksunuz. hala soktayim be

    (bkz: god save the queen)

    yillar sonra edit: hahaha gene yaptilar, dun posta kutumda bir cek daha buldum !!! gene vergi iadesi !!!

  • reklam tekliflerini reddeden, tuncel kurtiz'in ölümüne bir köşede ağlayan sanatçı.
    değerini pek bilemediğimiz, en sahicisinden.

  • son derece yavaş ilerlemesine, hatta bazen sanki takılıp kalmasına rağmen, ryan gosling in herzamanki üstün performansıyla aydınlanmış, haklıyı haksız, iyiyi kötü yapmış içli ,bağımsız, sakin ama da pek güzel matthew ryan hoge filmi.

  • ders çalışma, konsantrasyon sağlama ve zinde kalma anlamında, alanında kullanılan en iyi drug'larından biri. amfetamin etken maddeli olan bu ilaca, ritalin ve concerta'nın yetmediği durumlarda geçiş yapılır. zaten amfetamin, yetişkinlere yönelik bir psikostimülanttır ve daha etkilidir. 20 mg'lık bir adderall, 54 mg'lık bir concerta'dan daha fazla iş görür. sadece konsantrasyon gerektiren çalışmalarda kullanıldığında yan etkisi yok gibi. abd, kanada, japonya gibi ülkelerde devlet kontrolünde satışı yapılırken bizde neden yok halâ anlamış değilim. edebiyle adabıyla kullanıldıktan sonra zaten ilaçtan bir yan etki beklemiyoruz.

    özellikle amerika'da tıp, hukuk ve birkaç mühendislik bölümlerinde okuyan; sürekli olarak yoğun çalışma ve yüksek konsantrasyon gerektiren bölümlerde kullanılması neredeyse zorunlu hale gelmiş ilaçtır.*

    tabi sürekli "dogru kullananlar" üzerinden gitmek de yanlış olur. verdiği aşırı öforiden dolayı kötüye kullanımı yaygındır. alkolle beraber abd kampüslerinde abuse edilir, ya konsantrasyon eksikliği çeken öğrenciler tarafından kullanılır ya da alkolle daha da kafa bulmak isteyen tez canlı "hastalar" tarafından. doktorlar bu ikisi arasındaki ayrımı en doğru şekilde yaparsa, smart druglar, gerçekten hak ettikleri konumda olurlar.

    edit: ben kullanmadım ve ne yazık ki türkiye'de de yok.

    edit 2: yeşillendirmeler üzerine açıklama yapma gereği duydum. malesef hala türkiye'de yok. amerika'dan ithal edilip gelebilmesi için sağlık bakanlığının bu ilacı onaylaması gerekiyor, bende inanın sizler gibiyim keşke olsa :(

  • gereksiz espri yapmaları olabilir.

    -ooo meteor alırım bir dal..
    -ben hep 50 liralık meteor aldığımdan dolayı...

    gibi..