hesabın var mı? giriş yap

  • bana balık verme, balık tutmayı öğret... (çin atasözü)

    bana balık ver, rakıyı tazele, buz da bitmiş... (türk atasözü)

  • bakın bu iş alıştıra alıştıra…önce türbana saygı, içki kısıtlaması vs diye diye bizi ılımlı islam ülkesi haline getirdiler, sonra batılı ülkelerdeki medeni yaşamı marjinalleştirdiler, şimdi sıra toplumun demografik yapısını bozacak göç dalgası ile bir toplumsal infiale yol açmak ve kitleleri tamamen koparıp bir kısmını şeriat ile yönetmek. bop ne sandınız?

    edit: arkadaşlardan mesaj geliyor; türban ile başörtü farklı şeylerdir. samimi olarak anadolu kültürüne ait başörtüsüne aklı selim kimsenin laf edeceğini, saygı duymayacağını düşünmüyorum.

    (bkz: basortusu ile turban arasindaki farklar)

  • leyla'nın günlüğünü alan ve fakat okuyup okumamakta kararsız kalan mecnun'a ismail abi'nin o cânım ayarı:

    "hem kızı seviyorum diyorsun hem de gidiyorsun günlüğünü çalıyorsun. kızın şifrelerini isteyen adamdan ne farkın kaldı senin o zaman?
    sen ki mecnun çınar'sın! leyla'nın geçmişini anlamak için senin o defterdeki satırlara mı muhtaç kaldın sen? insan sevdiğinin gözünün içine bakar. oradan anlar ta geçmişinin ne olduğunu. biraz acısını paylaşır. sevincine şaşar. böyle gidip de günlüğünü çalmaz ergen gibi. pislik be."*

  • osunu busunu geçiyorum ama bu pavyonlarda sağlam kara para aklandığını düşündürtmüştür. sosyal medya maymunlarından sonra sıra umarım bu pavyonlara gelir.

  • ingilizcem pek fena değildir. yurtdışında kalmadan getirilebilecek en iyi seviyeye getirdim diyebilirim.

    bir japon firmasıyla yaptığım görüşmede bunu söylemeden direk ingilizce olarak bir iş gününüzü anlatabilir misiniz dedi kadın.

    nedendir bilmem hiç es vermeden,
    i usually get up early dedim. sonra bi gülme geldi bana ki anlatamam. sustum, sıktım kendimi ama dayanamıyorum artık, o gırtlaktan gelen garip sesleri yapmaya başladım sonra da koyverdim kahkayı ama gözümden yaş geliyor artık görmeniz lazım. kadın zaten kleopatra'nın mumyası gibi böyle siyah küt saçlı ve yaşlı öylece bana bakıyor ifadesini bozmadan.

    neyse yatıştım, kusura bakmayın devam edemeyeceğim dedim ve terkettim odayı.

  • kamu kurumu mülâkatlarında görülmesi mümkün notlardır.

    adam nasıl oluyorsa sözlü mülakata 67.821, 72.045 gibi küsuratlı puan veriyor. e tabi, torpiline göre adam sıralamak da kolay iş değil.

  • artık bir esprisi kalmamış mevzudur. 5 yaşımdan beri yılda en az 2-3 kez esenler otogarına uğrarım. günün her saatinde orada bulunmuşluğum vardır. bir kere bile ne işedim ne sıçtım. ''tuvalet ne tarafta dayı?'' diye esnafa sorduğunuzda takındıkları yüz ifadeleri ve ''hayır yapma'' tadındaki ''şu tarafta yeyenim'' diyerek gönülsüzce göstermeleri bile yeterdi. hiç gitmedim. yaklaşık bir ay öncesine kadar. otogara indim, çişim vardı, ''ekrem imamson tuvaletlerin reklamını yapıyordu internette bakak hele'' dedim ve saat sabah 6 gibi esenler otogarı tuvaletine girdim. mis gibi tuvalet. istanbul kart destekleyen turnikeler, full aydınlatma, geniş iç mekan, tertemiz pisuvarlar, helalar, lavabolar. peçetesi, suyu sabunu her yeri tertemiz. ne koku var ne bir pislik ne bir şey. aha şu vaziyette tuvaletler.

    bu mevzu da bazılarının hiç anlayamayacağı bir mizah unsuru olarak tarihteki yerini aldı artık. yeni tuvaletleri yapanların, düşünenlerin ve bu halde tutanların eline sağlık.
    konu kilit.

    öyle işte.