hesabın var mı? giriş yap

  • bu adamları kulaç atarken hiç görmedim. hep 2km ötede sadece kafaları gözükecek şekilde duruyorlar denizde ama oraya nasıl gidiyorlar muammadır benim için.

  • bir deve klasigi daha ornekleyelim

    - siz deveye mi biniyorsunuz?
    - hayır bizim ülkede deve yoktur bir kere. sadece yazları plajlarda olurlar. o da turistler binsin diye.
    - aaaa o niye?
    - aptallıklarını yüzlerine vurmak istemediğimizden...

    muhabbete şahit olan alman, bulgar, peru ve venezualli insanlar gülmekten yerlere yattılar. amerikalı ise yaklaşık bir 30 sn'ye sonra denileni anlayabildi.

  • aslen uskumru, torik ve orkinosu içeren bir familyadandır. sürüler halinde yaşar. pulsuz, siyah etli bir göçmendir. sırtı çizgili, karnı gümüş rengindedir. uzunluğu 1 metreye varan akrabaları vardır. bu familyanın mensupları bütün denizlerimizde görülmekle birlikte en lezzetlileri karadeniz ve marmara’da avlanan yani "palamut" olandır.

    boyuna göre aldığı isimler farklıdır: 20 cm’ye kadar vanoz, 20-30 cm arası çingene palamutu, 31-40 cm arası palamut, 40-50 cm arası kestane palamutu, 51-60 cm arası torik, 61-65 cm arası sivri, 65-70 cm arası altıparmak, 70 cm’den büyük olanlarına da zindandelen denir. torik ve ondan büyükleri çok yağlıdır. bu nedenle tuzlama ve lakerda yapımında tercih edilirler.

    palamut balığının etinin yavan olması meselesi ise; basit bir karmaşa sebebiyle türemiş dedikodudan ibarettir. daha da doğrusu, kurnaz esnafımızın, ege’de yaşayan, tombik, benekli orkinos ve yazılı orkinos olarak da adlandırılan akrabalarını halkımıza "palamut" diye yutturma alışkanlığından çıkmıştır bu rivayet. bu tür esnafa dikkat edilmelidir. çünkü onlar vatoz balığını da "kalkan" niyetine kakalar, iki dakkada adama. çünkü bu yakın akraba grubunu palamuttan ayırdetmek biraz zordur. hizmette sınır yok elbet: efendime söyleyeyim; bunların sırt kısımlarından karın kısımlarına doğru dalgalar halinde akın eden 10-16 tane alacalı çizgileri ile karın civarında en az üç adet siyah benek bulunur. işte bunları yemeyiniz ya da en azından palamut diye yemeyiniz. oysa ari ırka mensup yetişkin bir palamutun baştan kuyruğa doğru muntazam çizgiler halinde giden, dördü koyu, üçü açık, menevişli, toplam yedi adet bandı bulunur. benek menek de görülmez.

    palamut avı legal olarak ağustos ayında başlar. önce karadeniz’den sürüler halinde vanoz ve çingene palamutu, eylül’den itibaren de kendisi gelmeye başlar. en lezzetli zamanı da eylül başından şubat ortalarına kadardır. palamut siyah etli bir balık olduğundan buğulaması ve çorbası tavsiye edilmez. ama yapana da kimse "niye yaptın?" demez.

  • üzerine bilardo masası konulmak suretiyle gizlenmiş, bahçedeki yüzme havuzun içerisinde bulunan 100 trilyonluk telsim kontörü kartları.

    misafirleri ağırladıkları odalarda, tavanlardaki yangın alarmı görünümündeki sistemin içinde gizli kameralar, aynı odalardaki tuvaletlerin dışkı ve idrar örneğini alıp tahlil yapabilme özelliği bulunan klozetleri.

    telsim'in telekulak olarak kullanılması

    gibi verileri biraya koyduğumuzda, siyasetten önü bayağı açık bir adayken, rte tarafından tehlikenin erken farkedilmesi suretiyle bertaraf edilmesi.

  • normalde 98 se ile beraber varolmayacaktı. microsoft, windows 98'den sonra dos tabanlı yeni bir sistem çıkarmak istemiyordu. ancak windows nt 5.0'ın * gelişimi uzadı da uzadı, 1998 başında bitecek sistem 1999 sonuna yetişebildi. ev kullanıcıları için 98 se çıktı.
    windows 2000, aynı zamanda ev kullanıcıları için de çıkartılmak isteniyordu. ne var ki olmadı, bazı programlarla ve oyunlarla çok fazla sorun vardı. nt 4.0'dan beri çok fazla şey eklenmişti ve bazı projeler sonraki windows sürümüne kaydırıldı. önce neptune kod adıyla tasarım başladı, sonra bu proje de iptal edildi ve ocak 2000'de windows xp'nin tasarımı başladı.

    işte me, bunun gibi bir ortamda geliştirildi. 1999 sonlarında gelişimi başladı ve aceleyle yapıldı, kullanıcılar ortada kalmasın diye. yaşlı win9x kerneli de artık yetersiz kalıyordu. bütün bu faktörler birleştiğinde me, yarım yamalak bir iş oldu, kararsızlığıyla ün saldı ve raflarda 1 yıl kalabildi. me test takımının neredeyse hepsinin kovulduğu söylenir. *
    ev kullanıcıları da 98 se'ye dönmüş veya bütün uyumluluk sorunlarına rağmen daha sağlam olan 2000'e geçmiştir. (pratikte 2000 bunu başardı) zulüm xp'nin çıkışıyla son bulmuştur.

  • az önce gittim muhteşem bir insan seli genci,yaşlısı,çocuğu,bebeği herkes orada..insan, o kadar insanı bir arada atatürk'ün huzurunda görünce umutlanıyor,bu millet daha bitmemiş ulan diye bağırasım var...

    eğer ankarada yaşıyorsanız mutlaka bu gece ziyaret edin..

  • açıklık getireceğim şarkı sözüdür.

    baya bir kasarak buldum içindeki anlamı emeğe saygı lütfen

    aksiyon filmlerinde müze soygunu sahnelerini hepimiz biliriz. oldukça nadir bulunan değerli bir eseri müzeden çalmaya çalışırlar. kızılötesi ışınlarla güvenlik sağlanır ve neredeyse hareketsiz kalmak gerekir.

    yaralı müzesinde oldukça değerli bir eser olan aşka uzanmak isteniyor. ancak kızılötesi güvenlik sistemleri sebebiyle hırsız hareketsiz bir durumda ve ona ulaşamıyor.

    saygılar.

    edit: türkçe meali daha anlaşılır bir dilde yazıldı.

  • alemin çocukları zehir gibi!

    orda çalışsam, düşünebileceğim tek dalavere; her gün 1 porsiyon iskenderi, bedavadan yemek olurdu!

    edit: bir yazarımız sağolsun, hesaplamış. enselenmeden 7 yıl çalışsam, tatiller hariç her gün yiyebilsem, yaklaşık vurgunum: 124.488lira oluyormuş... başka bir yazarımız, kayıtdışısın sonuçta, deyip vergilerden arındırmış, netimi: 83.440lira bulmuş...

    ağlama çilekeş anam! neresinden bakarsan bak, senin de oğlun; az anasının gözü değilmiş!