hesabın var mı? giriş yap

  • bilim yapanı görünce deliriyorlar.

    bilim bilim bilim. sizin hikayelerinizin sonunu getirecek olan bilim.

  • antik çağda adı "agrillia" olan alaçatı, bugünkü ismini osmanlı döneminde bu bölgede yaşayan "alacaat aşireti"nden almış. osmanlı kaynaklarında alaçatı; 1361'de kurulan ordu teşkilatının bir kolu olan "yaya ve müsellem" yani "piyade ve süvari" köyü olarak da anılıyor.

    fırtına sebebiyle alacaat'a gemileriyle sığınan ve buraya yerleşen cezayir kökenli mahmud ağa bölgenin ayanı olur. torunu ve daha sonra bölgenin yeni ayanı olacak hacı memiş ağa da alacaat'ın kaderini değiştirecek kişi olacaktır.

    1800'lü yılların başlarında şu an dünyaca ünlü rüzgar sörfü merkezi olan alan kocaman bir bataklıktır ve bu bataklığın neden olduğu sıtma alacaat köyünü kırıp geçirmektedir. hacı memiş ağa, kanalı kurutmak üzere sakız adasından yoksul rum gençlerini bir kanal açıp bu bataklığı kurutmak üzere alacaat'a getirir. bölgenin toprak zenginleri de bu gençlere işlemeleri için topraklarını verirler. bölgeye yerleşen rumlar açtıkları kanal ile bataklığı kuruturlar ve kendilerine bir köy kurarak tarlalarını işlemeye başlarlar. işte bu rum gençlerin kurdukları köy şu an mimari dokusu ile meşhur olan alandır. bugün meşhur olan taş evlerin hemen hemen hepsi 1850 ile 1900 yılları arasında yapılmıştır.

    bu gençler tüm bölgeye sakız ve zeytin ağaçları dikerler, bağlar kurup üzüm yetiştirirler. yaptıkları şaraplar meşhur olur, bölgede ticaret canlanır ve köy ilk kez zenginleşir. rumlar buraya dilleri dönmediklerinden "alasata" derler ve köy artık bu isimle anılmaya başlar.

    1912 balkan savaşında balkanlardan kaçan türkler bu bölgeye yerleşince rumlar arasında panik başlar ve bölgeden göç etmeye başlarlar. 1919'da izmir işgal edilince rumlar tekrar köye dönerler ve bu sefer de balkan göçmenleri köyü terk ederler. kurtuluş savaşı sonrasında türkiye ve yunanistan arasında imzalanan mübadele anlaşması ile rumlar yunanistan'a gönderilirler. yerlerine selanik, kavala, girit ve istanköy'den gelen türkler yerleşirler. arnavut ve boşnak göçmenleri de tekrar köye dönerler.

    buraya yerleşenler müslüman nüfus zeytin ve bağcılık işinden anlamadıkları için bunları söküp yerlerine kendi bildikleri iş olan tütün dikerler. bir bölümü de hayvancılığa başlar. fakat bölgenin iklimi bu işlere uygun olmadığı için köyde tekrar fakirlik başlar. ortada para olmadığı için bölgenin mimarisini değiştirecek bir maddi güç de yoktur. bu sebeple rumlardan kalan evlere fazla dokunulamaz. hayvancılık yapanlar evlerin bir bölümünü ahır olarak kullanırlar fakat dokusu yine de aynen korunur.

    90'lı yıllara gelirken alaçatı çeşme'nin henüz gelişmemiş olan köyüdür. izmir'liler yazlıklarını ılıca ve dalyan bölgesine yaparlar. alaçatı pek uğramadıkları derme çatma, bakımsız bir köydür.

    şimdi en başa dönüyoruz. rüzgar. ..

    fırtına sebebiyle buraya sığınan mahmud ağa'nın torunu hacı memiş sayesinde bu dokuyu kazanan alaçatı, bu sefer de rüzgarı keşfeden özellikle yabancı sörfçülerin dikkatini çeker. hacı memiş'in kuruttuğu bataklık artık rüzgar sörfü merkezi olmuştur. sığ olan bu deniz, rüzgar sörfü öğrenmek için de mükemmel bir yerdir.

    rüzgar sörfü sayesinde tanınmaya başlayan alaçatı'nın kaderi bir kez daha değişecektir. rüzgar sörfçüleri alaçatının denizini bilmektedirler ama köyünden pek de haberdar değildirler. alaçatı'ya gelip aşık olan izmirli çiçek düzenleme sanatçısı leyla figen buradan bir ev alır ve hemen karşısındaki yıkık dökük yem deposunu (tütün deposu diyen de var) kafeye çevirir. alaçatı'da daha hiçbir yer yokken agrilia'yı açar. alaçatı ilk kez iyi müzik ve iyi yemek ile tanışır. daha sonra arkadaşı zeynep öziş'i cesaretlendirerek onun da taş oteli açmasını sağlar. antika kavramını da bölgeye getiren kendisidir. 2002 yılında vefat edene kadar da bölgenin güzelleşmesi için çalışır.

    artık alaçatı rüzgar sörfü yapanların çadır kurarak kalmak zorunda oldukları bir yer değildir. bu güzellikle tanışan istanbullular da birer birer buraya yerleşmeye ve satın aldıkları evleri restore edip otel ve kafe açmaya başlarlar. ve sonuç olarak bugün bildiğimiz alaçatı ortaya çıkar.

  • - tercih yaparken kimsenin tercih etmek istemeyeceği yerler seç (check)
    - ataman gerçekleşsin (check)

    köylü kurnazı mode on

    - yaşadığın yerde birisiyle hemen evlen (check)
    - eş durumundan tayin iste (check)
    - ağlamaya başla (check)

    içi boş çağrıdır.

  • -jokond amcaaa
    -efendim güzelim?
    -hafta sonu bize gelsene
    -gelemem işim var
    -ama lütfen yaaa
    -niyekine?
    -parti vericem arkadaşlara senin de gelmen lazım
    -ne partisiymiş lan bu bacaksız?
    -cacık partisi
    -ahaha şimdiki çocuklar harika
    -gelicen mi gelicen mi?
    -eheh tamam tamam gelirim
    -oleeeyy hıyar da geliyor artık menümüz tamam!
    -lan!

  • süveyş kanalından geçebilecek gemi limitleri ağırlık max 240.000 dwt, 20metre de draft. yani gemi üç aşağı beş yukarı 250bin ton olabilir, suya batma limiti 20metre olabilir, ve hemen hemen max 22.000 teu yani konteyner taşıyabilir.

    bu yolu tıkayan gemi nerdeyse limit ölçütlerde. 400metre uzunluğunda, 220.000 dwt ve 15,9 metre draft.

    içinde 20.000 konteynır var. süveyş kanalından geçen gemilerin geçiş ücretleri konteynır başına 67 dolar. yani o geminin geçiş ücreti 1.340.000 dolar, tl bazında 10milyon tl. bu sadece tek gemi.
    yıllardır böyle bir muhabbet konuşuluyordu zaten. kanalın ortasındaki derinlik 24 metre, kenarlardaki derinlik 11 metre. dünyada 14 gemi var kanalın içinden dönemeyecek kadar büyüklüğe sahip. bunların biri şuan kanalı tıkamış durumda. 20000 teu kapasitesine sahip ilk gemi zaten 2017de üretildi. 13 gemi daha üretildi. bunların hepsi 400 uzunluğunda ve 20.000 teu yani konteynır kapasitesinin üstünde.
    kanalın en geniş yeri 323 metre zaten. gemi ise 400 metre, full dolu, suya 15 metre batmış durumda ve kanalın kenar derinliği 11 metre. gemi, kenarlara saplanmış olabilir.
    niye dönmeye çalışmış, rüzgar mı çevirmiş, başka bir şey mi olmuş bilmiyorum ama o gemi ordan zor çıkar. işleri daha da zorlaştıran şey ise gemi 200bin ağırlığında.

    edit; gemi karaya oturmuş evet tahmin ettiğim gibi. onu ordan çıkarmak zor. çıkarıncaya kadar kanal trafiği inanılmaz aksayacak, çünkü zaten şimdiden tıkanmış. şuradan kanal trafiğini takip edebilirsiniz; https://www.marinetraffic.com/…/centery:30.1/zoom:7

  • takımın trabzonspor hakkında tek bir entrym yokken beni bu başlığa yazmaya iten şey nedir bilmiyorum.

    ersun hoca takımın başına geçmiş, takım ligde ve avrupada iyi sonuçlar alıyoruz, iki maç kazanınca tüm trabzonsporlularda olduğu gibi erken gelen "lan acaba bu sene şampiyon olur muyuz?" düşüncesi, sırada beşiktaş maçı, hakederek kaybediyoruz, "en azından beşiktaşa yenildik" tesellisi hakim oluyor. biz olamazsak siz olun şampiyon, daha şimdiden hakettiniz. ruhunuz güzel, takımınız güzel, kaleciniz forvetiniz güzel, teknik direktörünüz şahane, bi tek başkanı çözemedim ama diğerlerinden iyidir kanaatimce.

    ruşen amcanın oğlu sedat'ın güzel ve başarılı nişanlısı gibisin beşiktaş, herkes taktir ediyor, ben sedat'ı kıskanıyorum..

  • birkaç yıl önce trabzon'da lazer epilasyon merkezinin reklam broşürünü dağıtıyor diye adam vurmuşlardı. işte ben net tavır diye buna derim.

  • bereket tabi ki. ne zaman kasaya gelirken şu kadar tutar diye tahmin etsem tahminimin altında çıkıyor toplam tutar.