ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
okan bayülgen'in komedi dükkanı'nı dava etmesi
-
insanlar algılama problemi yaşıyor, ya da olağanüstü derecede taşak geçme potansiyeline sahipler. okan bayülgen net bir şekilde tolga çevik'in insanlık tarihiyle neredeyse eşit olan tuluat kavramını sanki kendisinin bir icadıymış gibi göstermesine karşı çıkıyor. ve bunun izahını da çok güzel özetlemiş zaten:
"bunu sahne sanatlarının doğasına aykırı bulduğum için, sahne sanatları yapmış bir kişiye bir fikrin, gece yatıp sabah gelemeyeceğini, bunların ancak yaşayan veya yaşamayan sahne adamlarının yaptıkları işlerin tekrarı ya da esinlenmesi olabileceğini düşündüğüm için bu mücadeleyi başlatıyorum"
yani ne diyor? kırk yıllık pancar kıçımda sancar. tolga çevik bu fikrini bir icat olarak öne süremez, bunun patentini alamaz, tekel yaratmaya çalışamaz. ahde vefa denen şey var. "harici komutla doğaçlama hareket eden oyuncu" formatı bizim meddahlık kültürümüzün bile özünde var yahu. hatta hadisenin özüne tekabül eden tuluat, bizim bin yıllık geleneğimizdir. okan bayülgen bu değere sahip çıkıyor, bunun mücadelesini veriyor. her şey bu kadar basit ve ortadayken "peki ya okan kimden çaldı ehehe" cinliğiyle ortalama zekaya bile hitap etmeyen emsallerle yazılı olanı bambaşka mecralara çekmek de neyin nesi oluyor ben de onu anlayamıyorum işte...
esra erol
-
mafya reisinin gelini olan polis kızı. başka sorusu olan?
tarkan'ın 17 bin liraya bebek arabası alması
-
manyak mısınız olm siz?
hasta mısınız?
takacak şey bulamadınız, buna mı taktınız?
meclis başkanınız 5 tane koruma aracına 2.5 milyon veriyor, onu da senin ve benim cebimden çıkan paradan veriyor, buna laf edeceğinize, anasının ak sütü gibi helal kazancından 17bin liralık bebek arabası alan adama mı çatıyorsunuz?
ruh hastası mısınız lan siz?
cebinizdeki parayı lüpletene ses çıkarmayı öğrenip siz de o 17bin liralık bebek arabasından alabilecek hale gelseniz daha iyi olmaz mı? illa başkasının ayağından çekip çukura batırmak zorunda mısınız?
herhangi bir bebek ürünü mağazasına gidip, bebek arabası nedir, kaç paradan başlar onu bile kontrol etmemişsiniz. bir akşam herhangi bir avm'ye gidip insanlar bebekleri için ne kullanıyor bakmamışsınız.
evet, 199 liraya da bebek arabası var, ama sen tırnaklarını yeme diye 199 liralık arabadan almak zorunda mı tarkan? sana ne ulan? sa-na-ne?
eğer ki tarkan'ın 17bin liraya bebek arabası ile derdin var ise; erik kafası yazmışsın ama oraya başka bir şeyin kafasını yazman lazım.
edit: beşik ile bebek arabasının farkını da bilmiyor eşek herif.
internetten ders kaydı
-
duygulandıran olaydır.
derler ki internetten her ders kaydığında bir yiğit repeat öğrencisi ölür
sonra toprak olur
ve bir çiçeğin köküne can verir
ve bir arı o çiçekten besin alır
işte o arı...
o arıydı evet...
eminim onun o arı olduğuna, o arı bugün dolmuşu dar etti bana
çıkmadı gitti camdan dışarı
vızladı durdu kafamda sabah sabah
stres yaptırdı
calculus'tan kaldığım an ki gibi aynı...
abla kardeş diyalogları
-
-abla ya sen şimdi çalışıyosun ya, bana her ay 100 tl falan yollasana be hacı. üniversiteyi kazanmadan para biriktirmiş olurum işte.
+ablacım ay sonuna kira, fatura derken benim kendime param kalmıyo ki.. ayrıca 2 maaş içerdeyim, yatırmadı şerefsizler napsak ki.
- abla benim birikmiş var kenarda her ay 100 tl yollayayım istiyosan sana?
+ :((
35 yaşına kadar evlenmezsem seninle evlenirim
-
bir erkeğe söylendiğinde aslında bir hakaret cümlesi olan söz. ciddi ciddi "ya sen şimdi benim içiny eteri kadar iyi değilsin. ben şansımı bi senden daha iyi, daha statülü, daha yakşıklı vs. vs. erkeklerle deneyeyim, olmazsa sana dönerim. ne yapalım, bulduğumuzla yetinicez artık" demekle eşdeğer bir söz.
insan olan düşmanına söylemez be.
esenler otogarı tuvaletinde yere düşmek
-
artık bir esprisi kalmamış mevzudur. 5 yaşımdan beri yılda en az 2-3 kez esenler otogarına uğrarım. günün her saatinde orada bulunmuşluğum vardır. bir kere bile ne işedim ne sıçtım. ''tuvalet ne tarafta dayı?'' diye esnafa sorduğunuzda takındıkları yüz ifadeleri ve ''hayır yapma'' tadındaki ''şu tarafta yeyenim'' diyerek gönülsüzce göstermeleri bile yeterdi. hiç gitmedim. yaklaşık bir ay öncesine kadar. otogara indim, çişim vardı, ''ekrem imamson tuvaletlerin reklamını yapıyordu internette bakak hele'' dedim ve saat sabah 6 gibi esenler otogarı tuvaletine girdim. mis gibi tuvalet. istanbul kart destekleyen turnikeler, full aydınlatma, geniş iç mekan, tertemiz pisuvarlar, helalar, lavabolar. peçetesi, suyu sabunu her yeri tertemiz. ne koku var ne bir pislik ne bir şey. aha şu vaziyette tuvaletler.
bu mevzu da bazılarının hiç anlayamayacağı bir mizah unsuru olarak tarihteki yerini aldı artık. yeni tuvaletleri yapanların, düşünenlerin ve bu halde tutanların eline sağlık.
konu kilit.
öyle işte.
bir zarın 4 gelme olasılığı
-
%100'dür.
zarın kaç geldiği ne taraftan baktığınızla alakalıdır, elbet 6 yönden birinden bakınca 4 gelmiş olur zar.
evine verilen 3 milyon euro'yu reddeden vatandaş
-
bende 85 yasinda olsam satmam evimi. 3 milyon euro'yu o yastan sonra öhöömm neyse. ama 30'lu yaslarimda boyle bir teklif gelse evimi satar sulalemi de yaninda promosyon olarak veririm. hic vatan millet duygusu kasamam bu konuda.
israil'in erdoğan için attığı tehditkar tweetler
-
erdoğan'ın tehdit edilmesi erdoğan'a yarar.
çomarın aklı tek yönlüdür. israil, erdoğan'a dostça yaklaşıyor, demek ki erdoğan güçlü, yaşa erdoğan... israil, erdoğan'a posta koyuyor, demek ki erdoğan'dan korkuyor, yaşa erdoğan...
en itici gol sevinçleri
cizre'den kaçan öğretmenlerin maaşı
-
devlet; devlet memurunun maaşını çatır çatır yatırmak zorundadır. aynı zamanda çalıştıkları bölgede güvenliklerini sağlamak zorundadır. bu yüzden adı devlettir. harç biterse yapı paydos eder.
debe editi: (bkz: guvendik ilk-orta okulu yardim kampanyasi)