hesabın var mı? giriş yap

  • 1883-1970 yılları arasında yaşamış, pulitzer ödüllü bir karikatürist, aynı zamanda mühendis, heykeltraş ve de yazardır rube goldberg. amerika'nın belki en büyük değil, ama ilk büyük karikatüristi olduğu söylenen bu insan "inventions" adlı karikatür serisiyle sınırsız alkış almakla kalmamış, aynı zamanda "rube goldberg icadı" kavramını amerikan dil hazinesine ve sözlüklere sokmayı başarmıştır ki, "çok basit bir işi yapmak için yaratılmış çok kompleks bir makine", "minimal sonuçlar almak için maksimum çaba gösterme" gibi anlamlara gelir bu.
    hayatta insanların bir işi yapmak için genelde kolay değil de zor yolu seçtiğini düşünen ve makine çağı'na da şüpheyle yaklaşan goldberg tatlı bir hicivle, diyelim bir dükkanın camını silmek, karınızın verdiği mektubu postalamayı unutmamak, dar boğazlı bir şişeden zeytin çıkartmak, patronunuzun geç geldiğinizi anlamamasını sağlamak ya da buzlu kaldırımlarda kaymayı önlemek adına, içinde at nalları, sigara içen cüceler, boya kutuları, muz kabukları, kutup ayıları geçen çok gülünç, çok abartılı dizaynlar yaratmıştır. internet'te de bir kısmına ulaşabileceğiniz bu çizimlerden örneğin adı "basitleştirilmiş kalemtraş" olanında olan şudur: açık pencereden yükselen uçurtma makara sistemi neticesinde bir haznenin kapağını açmakta, haznedeki güveler çıkıp bitişikte asılı olan fanilayı yemeye başlamaktadır. yenildiği için ağırlığı azalan fanila ona bir düzenekle bağlanmış ayakkabıyı aşağıya indirmekte, aşağı inen ayakkabı bir şalteri harekete geçirerek ütü tahtasının üzerindeki ütüyü çalıştırmakta, ütü ise kısa bir süre sonra üzerinde bulunduğu pantolunu yakmaktadır. oluşan duman bitişikteki ağacın deliğinden içeri girmekte ve ağacın kovuğunda yaşayan opossumu rahatsız etmektedir. opossum rahatsızlığından yandaki sepetin içine atlayarak kurtulmaya çalışmakta, birden ağırlaşan sepet kendisine bağlı kafesin kapağını açmakta, bu şekilde ise kafesteki ağaçkakan özgür kalmakta ve yanına iliştirilmiş kalemin ucunu kemirmeye başlamaktadır! alete zincirle tutuşturulmuş bir de bıçak vardır ki, goldberg tüm açıklamalarından sonra "bir acil durum bıçağı, opossumun ya da ağaçkakanın hasta olup çalışamamaları durumunda çok işinize yarayacaktır" demektedir (bir de burdan bakın: http://www.rubegoldberg.com/gallery_02.php).
    çok sevilmekte ve sayılmaktadır goldberg, öyle ki purdue üniversitesi her sene amacı verilen basit bir işi (mesela 1998'de konu kitap sayfası çevirmekmiş) en azından on adımda gerçekleştirecek bir makineyi yaratmak olan "rube goldberg machine contest" nam ulusal düzeydeki yarışmayı düzenlemektedir.
    rube goldberg deyince benim aklıma bu neşeli ve yaratıcı çizimler dışında bir zihni sinir ve proce; bir de charlie chaplin'in modern zamanlar filmindeki otomatik yemek yeme makinesi gelir.

    not: kurulananfok'a tesekkurlerimle.

  • resimde yalnızlığı, izole bir hayatı ve savaş zamanındaki ayrılıkların getirdiği yabancılaşmayı görüyoruz.

    lokantanın içindeki parlak ışıkla sokaktaki karanlık arasında tezat var. içeride sakin ve sıcak bir ortam var ancak bu ortama dahil olamıyoruz çünkü bir giriş kapısı yok. bu şekilde yalnızlığımız vurgulanmış.

    net bir öyküsü olmasa da dükkanın içinde de yalnızlık hissi devam ediyor. kimse konuşmuyor. 1941'den bir yıl sonra yapılan resimde garsonun şapkasında pearl harbor'a bir gönderme yapılmış. dükkanın dışına baktığımızda sokaktaki dükkanın içinde tek bir yazarkasa görüyoruz. bu sokakta gündüz vaktinde de canlılık olmadığı düşünülebilir. ayrıca pencereleri incelediğimizde perdelerinin yarısı örtülmüş, hareketsiz, hiçbir hayat belirtisi taşımayan bir apartman görüyoruz.

    hooper, çiziminde her şeyi o kadar canlı ve gerçek göstermiştir ki, izleyiciye sanki tablonun içindeymiş etkisi yapar.

  • izmir'in gelişmişliğini gösterir. çünkü kadınlarımız cesur ve bilgili bu yüzden aile içinde şiddet gördüklerinde gidip polise, mahkemeye ve derneklere şikayet edip, yardım isteyebiliyorlar. bu yüzden şiddet oranları yüksek çıkıyor. doğu ve güneydoğu da ise kadınlar cehalet, korku, çaresizliki gelenek ve diğer nedenlerden dolayı şiddet gördüklerinde bunu aile dışında kurumlara (polis, mahkeme vb) anlatamıyorlar. kadına şiddet türkiye'nin doğu bölgelerinde daha çok yaygındır, ancak şikayet etme belirli bir bilinç gerektirdiği için batıda yaygındır. bundan dolayı resmi istatistiklerde batıdaki oranlar yüksek çıkıyor.
    önüne her gelen istatistikleri yorumlamaya kalkarsa da yukarıdaki gibi cahil ve saçma yorumlar ortaya çıkıyor.

  • - kut; devleti yöneten kişinin kutsal bir kişi olduğu inancı.
    hanedan üyelerinin kanının akıtılmaması gerektiği görüşü buradan kaynaklanmaktadır. tabii ki istisnalar olmuştur.

    ayrıca bunun tam tersi bir inanç daha vardır.
    bazı uğursuz kanların toprağa değmemesi gerektiği. kadim bir türk - moğol inanışıdır.

    meselâ hülagû'nün halife müstasım'ı çuvala koyup atlara ezdirerek öldürtmesi bu sebeptendir.

    hülagû han'ın müstasım'ı çuvala koyup öldürtmesi/ passenger28

    - savaşlarda kullanılan turan taktiği. türkler, tarih boyunca birçok savaşta bu taktiği uygulamışlar ve başarı da elde etmişlerdir.
    bu savaş taktiği malazgirt, niğbolu, mohaç gibi savaşlarda çok başarılı bir şekilde uygulanmıştır.
    tabii öncesinde de.

    psikolojik savaş/passenger28

    - çanak yağması geleneği. şenliklerde ve askerlere dağıtılan ulufelerde gerçekleştirilen bu gelenekte halk ve asker, içi yemek dolu kapları kapar ve kendilerine ziyafet çekerlerdi.
    eski türk geleneğinde bu ziyafete " potlaç " adı verilmiştir.

    - savaştan önce at kuyruğu bağlama. ölen hükümdârın ardından atının kuyruğunu kesme geleneği.
    mesela fatih sultan mehmet han ve dördüncü murad han'ın cenaze törenlerinde bu padişahlara ait tüm atların kuyrukları bir yas göstergesi olarak kesilmiştir.

    - valide sultanların tahta çıkan oğullarına çeşitli taşlar, oklar ve kılıçlarla düzenlenen ritüeller eşliğinde dua etmeleri geleneği.

    - örfî hukuk. özellikle 16. yüzyıl sonlarına kadar varlığını sağlam şekilde korumuşsa da bu asırdan sonra şer'î hukuk baskın gelmiştir.
    özellikle klasik dönemde ulemânın dışındaki idarî ve askerî yapıdaki kimselere ehl-i örf denilmiştir.

    - türkçenin yani dilin önemi. her ne kadar arapça ve farsçadan oldukça etkilenmişse de osmanlı imparatorluğu'nun kuruluşundan yıkılışına kadar resmî dili sadece türkçe olmuştur.

    - düzenli ordu / onlu sistem. özellikle kuruluş ve yükselme devrinde türk ordusu, avrupalılar tarafından durdurulması imkansız bir ordu olarak gözükmüştür bu sebeple.

    - türbe kurma ve türbede mum yakma. şamanizm kökenli bir gelenektir.

    - kanunnâmeler; örfî bir gelenektir. ilk defa eski türk hükümdârlarının uyguladığı kanunnâmelerin benzerini fatih sultan mehmet çıkarmıştır ki böylece halktan zorla vergi alan yani onları haraca bağlayan kimseler ibret-i âlem için öldürülebilmişlerdir.

    - tuğ; eski türklerde ve osmanlı'da hükümranlık ve bağımsızlığı temsil eden yetki sembolü.
    ötüken dağlarında göktürkler döneminden kalma, kayalara çizilmiş dokuz tuğlu kağan resimleri bulunmuştur. osmanlı imparatorluğu'nda da padişah otağının önünde dokuz tuğ; sadrazam çadırının önünde de beş tuğ dikilmiştir.

    - türk toyu; eski türklerde var olan bu kurumu osmanlı'da dîvân-ı hümâyun olarak bilmekteyiz.

    nihayetinde osmanlı imparatorluğu, iyisiyle kötüsüyle tarihte var olmuş bir türk devletidir ve bazı töreleri de yaşatmaya devam etmişlerdir.
    halk ise zaten aynı halktır. göktürklerden günümüze gelen onlarca farklı gelenek ve inanış anadolu'da hâlâ sürdürülmektedir.

    osmanlı'ya 1923'ten önce de türkiye denilmesi/ passenger28

  • kadına şiddet filan, hikaye. rtük'ün diziye dadanmasının sebebi akplileri göstermesi. bakın kötü göstermesi demiyorum, direkt göstermesi. akp bir insan suretine bürünse, kılığıyla, kişiliğiyle, davranışlarıyla, nursema'yı zorla evlendirdikleri ibrahim olurdu. partiyi kanlı canlı prime timeda görünce fenalaşıp ceza verdiler. that's all.

  • karakter sınırına takılmasaydı "samsung'un ısınan telefon şikayeti üzerine fırın eldiveni göndermesi" olacaktı. *

    arkadaşımın başına gelmiş olaydır. samsung telefonunda ısınma problemi olduğu için müşteri hizmetlerine başvuran kişi, 1 aylık çağrı merkezi-servis mücadelesinden sonra samsung'dan bir paket almıştır. paketin içerisinde bir mektup ve fırın eldiveni bulunmaktadır. malumunuz üzere telefonu için herhangi bir işlem yapılmadığı gibi bir de kendisiyle dalga geçilmiştir.

    bu da yalanına sokuyumculara gelsin: samsung

    edit: samsung sıfır s5 göndermiştir. bunu sosyal medyanın gücü olarak yorumlamak istiyorum. pek inanan çıkmamış ama viral yazanlara da taşak geçenlere de teşekkürler.
    bir de eğer bu gerçek dışı ise hakkımda dava açılabileceğini söylediler. yazdıklarım gerçek olduğu için buradan samsung 'a sesleniyorum kamoon

  • bütün oryantalizmimizi yüzümüze vuran fotoğraflardır. azıcık da istanbul'u ve gece hayatını çekeymiş de dengeleseymişiz. fotoğraflar şekilli şukullu olsun derken(ki hepsi mükemmel gerçekten), ürdün'ün geri kalmış köyleri gibi çıkmış memleketimin her yanı.

    o sürücü belgesini niye çektin mübarek? memlekette eski ne varsa ifşa etmiş iyi mi.*

    yıllar sonra gelen edit: başlık başa kalmış. linki ben vereyim bari.

  • şu başlıktan anladığım: bizim millet etnik köken nedir bilmiyor. selanik göçmeni, bulgaristan göçmeni, kafkas göçmeni, balkan göçmeni, vs bunlar etnik tanımlar değildir. alevi, sünni, şii, budist, bogomil vs bunlar da değildir. ukalalık gibi olacak ama kavramları bilin yahu.

  • en son bunu dedikleri insanlar mavi marmara gemisine binip ölüme gittikten ve israil ile türkiye'nin arası mecburen düzeldikten sonra sakat kalanlara ve ölen insanların yakınlarına "size gidin diye başınıza silah mı dayadık!" demişlerdi. bu da burada böylece dursun.